Hesaplar bozulunca

Sektörlerdeki sürpriz gelişmelerin şirketleri nasıl etkilediğini araştırdık.

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hesaplar bozulunca
Türkiye’de son 2 yıl, sektörler açısından beklenmedik gelişmelerin yaşandığı bir dönem oldu. İthal tekstil ürünlerine gelen yüksek vergi, maliyetleri aniden yükseltti. Ansızın yürürlüğe giren kış lastiği yönetmeliği, lastik sektörü için bir kış sürprizine dönüştü. Ukrayna’da bastıran kış, enerji sektörünü altüst etti. Bireysel emekliliğe gelen devlet katkısı ise sektördekilerin yüzünü güldürdü. En önemlisi tüm bu “hesap bozan gelişmeler” karşısında şirketler de boş durmadı. Hatta bu farklı koşullara hızla adapte olanlar, rekabet üstünlüğü elde etmeyi de başardı. İşte hesapları bozan olumlu ve olumsuz son dönem gelişmeler ile şirketlerin “karşılık” stratejileri... Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 6 ay önce et ve et ürünleri tebliğinde değişikliğe gitti. İşlenmiş et ürünlerinde, karışım ürünleri yasakladı. Bu, tüm sektörün hesaplarını alt üst eden bir gelişmeydi. Sektördeki tüm şirketler, 2 ay önce piyasadan tüm karışım ürünlerini çekmek zorunda kaldı. Üstelik boşalan rafların da doldurulması gibi bir zorluk da vardı. Tat Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, çok radikal bulduğu bu değişim karşısında Maret’te neler yaptıklarını şöyle anlatıyor:

“Çok kısa sürede, ürün reçetelerimizi yenilememiz, yeni tebliğe uygun yeni ürünler geliştirmemiz, eski ürün stoklarını doğru yönetmemiz şarttı. Maret için 5 Aralık-5 Mart arasındaki süre bir seferberlik gibiydi. Üretim planlama, AR-GE, fabrika, pazarlama ve satış birlikte çok iyi koordine oldu. 3 ay gibi kısa bir sürede 36 farklı çeşit dana etli, 16 çeşit piliç etli, 6 çeşit hindi etli ürün çalıştık ve rafa sunduk. 35 yeni ürün çeşidi için reçete ve ambalaj çalışması yaptık. Reçete değişikliği yapılmayan 15 üründe de punto büyüklüğü, ürün adı, yüzde 100 ibareleri gibi değişiklikler talep edildiğinden bu ürünler için de ambalaj çalışmaları yaptık. Tüketicinin güveninin yenilenmesi bakımından bu, çok olumlu oldu. Ancak maliyetler en az yüzde 15 arttı. Bu da tüketimi düşürebilir.”

Onlarca işlenmiş et üreticisini ilgilendiren bu tebliğ değişikliğini Maret böyle aştı. Sadece işlenmiş et sektörü değil, tekstilden bankacılığa, enerjiden konuta pek çok sektör son 2 yılda savaştan depreme, yasa değişikliğinden vergi artışlarına hesapları bozan pek çok gelişme yaşadı. Kimi şok eden bu gelişmelerin bazıları da hoş bir sürprize dönüştü. İşte son 2 yılda Türk iş dünyasında hesapları bozan gelişmeler...

ELEKTRİKTE KRİZ ETKİSİ
Türkiye’de elektrik piyasasını etkileyen en önemli faktörler olan doğalgaz, yağış, sıcaklık gibi konular elektrik üreticileri tarafından kontrol edilemiyor. Ayrıca elektriğin depolanamayan bir emtia olması, elektrik
üreticilerini yıl içinde pek çok beklenmedik gelişmeyi yönetmek zorunda bırakıyor.~

Bunlardan birini Şubat 2012’de yaşadıklarını söyleyen Akenerji Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman, “Birkaç günlüğüne de olsa, piyasada yaşanan doğalgaz tedarik krizi sektörü olumsuz etkiledi” diyor ve yaşananları şöyle anlatıyor:

“Doğu Avrupa’daki özellikle Ukrayna’daki aşırı soğuk havalar, Rusya’dan Türkiye’ye gelen gazın miktarında azalmaya neden oldu. Elektrik üreticileri gaz tedarik edemedi. Türkiye’nin doğalgaz iletim altyapısındaki teknik problemler ve depolama imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle elektrik santrallerine gaz verilemedi. Elektrik talebinin karşılanması için motorin, dizel gibi pahalı yakıtların kullanılması zorunlu oldu. Bu da sistemde oluşan elektrik fiyatını çok yukarılara taşıdı. Akenerji olarak, daha çok ikili anlaşmalarla satış yaptığımız için doğalgaz santrallerimizde kısmen kesintiler yaşandığı bu dönemde piyasadan yüksek fiyata elektrik tedarik ederek müşterilerimizin elektrik talebini karşılamak durumunda kaldık. Yine de BOTAŞ ve TEİAŞ ile görüşmeler, temkinli planlamalar sayesinde bu durumun etkilerini minimum düzeye indirdiğimizi söyleyebiliriz.”

BÜYÜK TEŞVİK ŞOKU
Çağrı merkezi sektörünün hesapları ise yeni teşvik yasasıyla alt üst oldu. Son yıllarda çağrı merkezi sektörü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine önemli istihdam sağlamıştı. Sektördeki şirketler yatırımlarını artırmayı planlarken, “Teşvik Yasası” ile “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”ndaki yeni düzenlemeler, sektördeki yatırım planlarını durdurdu. Çağrı merkezi şirketlerine farklı şehirlerde sunulan teşvikler, yürürlükten kalktı. Sektörün lider şirketi Turkcell Global Bilgi’nin genel müdürü Bahadır Pekkan yaşadıkları şoku şöyle anlatıyor:

“Mevcut destekler ortadan kalktı. Hatta ek maliyetlerin çağrı merkezleri üzerine yüklenmesi durumuyla karşı karşıyayız. Ayrıca bu yıl gündemimize giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndaki tebliğe göre çağrı merkezleri ‘tehlikeli sektörler’ sınıfına sokuldu. Bu düzenlemenin ofis ortamında çalışan çağrı merkezleri için yapılması, sektörün gelişimine engel. Bu şekilde sektör gerçeklerini yansıtmayan uygulamalar, getirisi olmayan ek maliyetlere ve dolayısıyla sektörün büyüme potansiyelinin engellenmesine neden olacak. Kanundaki yeni düzenlemenin sektöre yıllık ek maliyetinin en az 6 milyon TL olacağını öngörüyoruz.”~

Şok eden bu düzenlemelerin olumsuz etkisini hissetmeye devam ettiklerini söyleyen Pekkan, öncelikle yeni koşullara en uygun iş modellerini bulmak için kolları sıvadıklarını söylüyor. Yine de yatırımlarını sürdüreceklerini belirten Pekkan, “Sektörün lider oyuncusu olarak çağrı merkezlerinin büyümesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması için gerekli girişimleri yapmaya devam edeceğiz” diyor.

LASTİKTE KIŞ SÜRPRİZİ
Lastik sektörü büyük değişimlerin yaşandığı hareketli sektörler arasında hiç olmadı. 2012’nin son çeyreğinde yürürlüğe giren kış lastikleri yönetmeliği ise lastik sektörünün hesaplarını yeniden yapmasına neden oldu. Bakanlık, geçtiğimiz kasım ayında ticari araçlarda kış lastiklerinin zorunlu olmasıyla ilgili yönetmeliği yürürlüğe soktu. Aslında kış lastiklerine yönelik olarak bir zorunluluğun getirileceği gündemdeydi fakat tam tarihi ve detaylarıyla ilgili olarak lastik üreticilerine bir bilgilendirme yapılmamıştı. Bu nedenle yönetmeliğin kısa sürede yürürlüğe girmesi sektörün hesaplarını olumlu yönde değiştirmesini sağladı. Çünkü bu, piyasadaki 16 milyon lastiğin yaklaşık 5-6 milyonunu ilgilendiren bir durumdu.

Türk Pirelli CEO’su Mete Ekin, yönetmeliğin yayınlanmasıyla birlikte üretim planlarını revize ettiklerini söylüyor. Bu sayede stoklarını hazır bulundurarak talepleri en iyi şekilde karşılayabildiklerine dikkat çeken Ekin, şöyle devam ediyor:

“Kış lastiği satışlarımızı ciddi oranda artırmış olduk. Yönetmelik öncesinde Avrupa’da yaşanan krizin de etkisiyle üretim kapasitesinde sıkıntı yaşıyorduk. Tüm sektörde yeniden bir toparlanma oldu. Türkiye lastik pazarının yüzde 15’ini kış lastikleri oluştururken bu pazarın oransal olarak yüzde 30’a çıktığını gördük. Yani kış lastikleri pazarı, 1,5 milyon adetten 2,5 milyon adet seviyelerine ulaştı. Böylece toplam lastik pazarı da 19 milyon adetlere ulaşarak büyümesini sürdürdü. Kış lastikleri pazarı, yaklaşık 2 katı büyürken biz de kış lastikleri satışlarımızı yüzde 100 oranında artırdık.”

BES'TE YENİ HESAP
Hesapları olumlu anlamda değiştiren büyük bir gelişme de bireysel emeklilik sektöründe yaşandı. Sistemde 2013 yılından itibaren artık devlet katkısı sistemi işlemeye başladı. Sektördeki bu gelişmeyi 3 büyük şirketin genel müdürü de çok olumlu karşılıyor. Garanti Emeklilik Genel Müdürü Cemal Onaran, bu değişikliğin getirdiği avantajları şöyle aktarıyor: “2013 öncesi BES’te vergi teşviğinden katılımcıların yüzde 40’ından azı yararlanıyordu. Sisteme girişte kişilerin iki kez düşünmelerine neden olan bir de stopaj durumu vardı. Vergi teşviğinden yararlanmayanlar anapara üzerinden stopaj alınması nedeniyle sisteme girmekte tereddüt ediyordu. Ocak 2013 itibarıyla devlet katkısı uygulamasıyla her katılımcı yüzde 25 devlet katkısı alıyor. Ayrıca erken çıkışta alınan stopaj uygulaması da revize edildi. Artık erken çıkış durumunda sadece getiri üzerinden vergi ödeniyor.”~

Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu ise devlet katkısıyla birlikte yaşanan değişimi şöyle aktarıyor: “Ocak, şubat ve mart ayları içinde BES’e katılımlarda beklentilerin de üzerinde bir artış söz konusu oldu. 2012 yılının ilk 3 ayında 83 bin olan katılımcı sayısı artış adedi, 2013 yılının ilk üç ayında 315 bin olarak gerçekleşti ve toplam katılımcı sayısı 3 milyon 434 bini aştı.”

Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Taylan Türkölmez, beklentilerinin de üzerinde bir büyümeyle karşılaşabileceklerini düşünüyor ve “2013 yılının ilk üç ayına baktığımızda, geçen yılın aynı dönemine göre yürürlüğe giren yeni sözleşme adedi olarak şirketimiz yüzde 243, sektör yüzde 135 artış sağladı. 2013 sonunda yüzde 40 büyürsek, 5 milyar TL civarında bir fon büyüklüğüne ulaşabiliriz diye düşünüyoruz ama bunu zaman gösterecek. Şu anda çok ciddi bir değişiklik var” diye devam ediyor.

KONUTTA PLAN DEĞİŞTİ
Hesap bozan bir diğer önemli değişim konut KDV oranlarında yaşandı. Maliye Bakanlığı’nın yeni uygulamasına göre büyük şehirlerde artık metrekare fiyatı 500 ila 1.000 TL arasında olan konutlardan yüzde 8, metrekaresi 1.000 TL ve üzeri olan konutlardan yüzde 18 KDV alınıyor. Böylece yeni konutlarda 150 metrekarenin altındaki dairelere uygulanan yüzde 1’lik KDV de bir anlamda tarihe karışmış oldu. Yeni oranlar, 1 Ocak 2013’ten sonra ruhsatı alınan ya da ihalesi yapılan konutları kapsıyor. Bu durumun ruhsatı 2013’ten önce alman yaklaşık 1 milyon yeni konut stoğunu eritmesi beklense de konut üreticilerinin de tüketicilerin de hesapları bozuldu.

Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Dur-bakayım, bu gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: “Uygulamaya giren yeni KDV oranları, sektörde yüzde 1 KDV avantajını ön plana çıkardı. 2013’ten önce proje satışına başlayan tüm şirketler, bu avantajı kullanmaya başladı.”

Sinpaş GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik ise 2012 yılının sektör için belirsizlikler yılı olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “2012, sektörün KDV konusunda majör bir belirsizlik içine girdiği ve diğer yandan da yabancılara mülk satışında mütekabiliyet şartının kalktığı ve kentsel dönüşüm alanında da önemli yasal düzenlemelerin geçtiği bir yıl oldu. Sektör yatay bir seyirde ilerledi ve yüzde 1 oranında büyüme gösterdi. 2013 en iyi yıllardan biri olacak. Stoklar eriyecek. Konut alıcısı için de avantajlı olacak. Ruhsatı önceden alınmış projelere uygulanacak yüzde 1 KDV uygulaması, konut alıcısı için önemli bir fırsat.”~

SURİYE İLE GERGİNLİĞİN FATURASI
Suriye ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik, Suriye ile iş yapan pek çok şirket için çok kötü bir sürpriz oldu. Bu beklenmedik gelişmeden etkilenen şirketlerden biri de ambalaj sektörünün devlerinden Mondi. Şirketin CEO’su Kaan Özkan bu gelişmeyle birlikte yaşananları şöyle anlatıyor:

“Gerginlik Suriye’ye ihracatımızı sıfırladı. Suriye’ye ihracat yapan çimento şirketlerine sattığımız kağıt torbaların satışı da onların ihracatının ortadan kalkmasıyla sıfırlandı. Telafi için iç piyasaya yöneldik. Rakiplerimiz de benzer problemler yaşayınca kapasitelerini kullanamadıklarından yurtiçi piyasa rekabeti hızlandı. Bu da kârlılıklarda düşüşe yol açtı. Dış piyasada farklı ülkelere satış yapabilmek için araştırmalarımızı artırdık. Yeni pazarlarda yeni müşterilere ulaşarak satışımızı eski seviyesine getirdik. Merkezimiz Viyana ile koordi-neli çalışarak diğer ülkelerdeki Mondi fabrikalarında üretilebilen çeşitleri de Türkiye pazarına sokarak ürün çeşitliliğine gittik.”

Limak Holding Çimento Grubu Koordinatörü Gültekin Aksüyek de Suriye ile yaşanan gerginliğin hesaplarını bozduğunu söylüyor. Aksüyek, bu nedenle ihracatta olumsuzluk yaşadıklarını belirtiyor ve “İç piyasada Van depremi gibi muhtelif nedenlerle oluşan talep, Suriye’nin olumsuz etkisini nötr hale döndürdü” diye konuşuyor.

Özdoğan Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Özdo-ğan da otelleri Calista ve tüm turizm sektörü için Suriye, Irak ve İran’la gerçekleşen yüksek tansiyonlu ilişkilere dikkat çekiyor. Özdoğan, “Türkiye lokasyon olarak çok riskli ve hassas bir bölgede. En ufak bir kıvılcım ülke turizmimizi büyük ölçüde etkiliyor. Bu nedenle stratejik hata yapılmaması, Türkiye’nin bu ateş çemberine yakınlaştırılmaması gerekiyor” diyor.

HAYRİ LEVİ / PANÇO YÖNETİCİ ORTAĞI
"İTHAL GİYİME ANTİ DAMPİNG PLANLARIMIZI BOZDU"
HESAPLAR ALTÜST

Yurtdışında ürettirdiğimiz ithal ürünler için gelen anti damping vergileri, bizim bütün planlarımızı değiştirdi. Kurlardaki düzensizlik, bütün hesaplarımızı alt üst etti. Tüm alışveriş merkezlerindeki kira ödemelerimizi döviz cinsinden yaptığımız için finansal dengemiz bozuldu. Zira biz satışlarımızı TL cinsinden yapıyoruz. Kur değişikliklerinden etkilenmemek için kira anlaşmalarımızı ani kur değişimlerinden etkilenmeyecek şekilde düzenlemeye çalışıyoruz.
ÇİN’DEN TÜRKİYE’YE
Üretimimizin bir kısmını Çin’de yapıyorduk. Yeni gelen düzenleme sonrasında aldığımız ürünlerin üzerine gelen vergi, yüzde 50 oranını geçmiş durumda. Bir anda böyle bir verginin çıkması bütün planlarımızı değiştirdi ve Türkiye’deki üreticilerimize dönmeye çalıştık.~
YERLİYE DÖNMEK SEVİNDİRİCİ
Fakat Türkiye’de Çin ve benzeri ülkelerin etkisiyle tekstilde birçok fabrika kapanmış ve Türkiye’nin kapasitesi çok azalmıştı. Üretici bulmakta çok zorlandık ve yüksek maliyetlerle satışlarımıza devam etmek durumunda kaldık. Ancak üretime yerli olarak devam etmek yürekten istediğimiz bir şeydi. Bu vesileyle yerli üretime dönmüş olmak da sevindirici.

LEMİ TOLUNAY / İSTANBUL DERİ HAZIR GİYİM İHRACATÇILARI BİRLİĞİ BAŞKANI
"VARLIĞIMIZI KRİZ YÖNETİMİYLE SÜRDÜREBİLDİK"
ŞAŞIRTAN DEĞİŞİM

Türk deri sektörü, son 2 yılda sadece sorunlarla boğuştu ve kriz yönetimi yaparak varlığını sürdürmeye çalıştı. Sektörün öngördüğü ve planladığı değerler şaşırtıcı, beklenmedik şekilde değişti. 2-3 yıldır çok ciddi hammadde sıkıntısı içindeyiz. Çok kısa dönemli stoklarla çalışarak varlığımızı korumaya çalışıyoruz.
YETERSİZ HAYVANCILIK
Et ve gıda sektörünün alt kırılımında bir sektör olan deri, ülkemizde uygulanan etkisiz, yetersiz hayvancılık politikasının ve canlı hayvan ithalatının sıkıntılarını 2-3 yıldır sürekli yaşıyor. Kentlere göç, toplu taşınmalar, köylerin boşaltılması kırsal alanda hayvancılığı tamamen bitirdi. Bunun yanı sıra hayvancılık sektörüne verilen devlet desteklerinin yanlış yönetilmesi, beklenen büyük çiftlik işletmelerini yararlı bir konuma getiremedi.
ÜRETİM DENGESİ BOZULDU
Canlı hayvan ithalatıyla sağlanmaya çalışılan denge ise sadece et kalitesi gözetilerek yapıldı. Güney Amerika ve Orta Avrupa ülkelerinden deri kalitesi yetersiz büyükbaş hayvanlar getirildi ve getirilmeye devam ediliyor. Kısa dönemli çözümler, Türk derisi üretim dengelerini ciddi şekilde bozdu. Bunun yanı sıra Çin’in iç tüketimine ilişkin uluslararası ham deri ve işlenmiş deri tedariği, dünya deri fiyatlarını şiddetle dalgalandırdı. Ham deri fiyatları aniden muhtelif ırk ve kalitelerde yüzde 20-35 arasında artış gösterdi.

MERİH CEYHAN / POLİNAS GENEL MÜDÜRÜ
SOK EDEN GUMRUK VERGİSİ ARTISI
ANA HAMMADDEMİZ

Bu yıl ana hammaddemiz olan polipropilenin gümrük vergisi yüzde 3’ten yüzde 6,5’e çıkarıldı. Bu malzeme grubuna olan iç talep toplam 1,5 milyon ton ve yerli üreticinin kapasitesi ise sadece 140 bin ton. Yerli üreticiler polipropilen ihtiyaçlarının yüzde 90’ını ithal etmek zorunda. Vergi artışının ne derece yanlış olduğu ortada. Bu konuyla ilgili rahatsızlığımızı yılın başında Ekonomi Bakanlığı’na ilettik ancak henüz olumlu bir sonuç alınamadı.~
AVRUPA’NIN KRİZİ BİTMEDİ
Avrupa’da yaşanan mali sıkıntı da ambalaj sektörü için kötü sürpriz oldu. Türkiye ambalaj sektörünün en büyük pazarı Avrupa. Ancak geçen yıllarda yaşanan mali zorluklar sebebiyle Avrupa’ya ihracat eskisi gibi avantajlı değil. Bu süreçte alacaklarımızı garanti altına alabilmek için sigorta ve faktoring şirketleriyle çalışıyoruz. Garanti kapsamında olmayan ticaret yapmıyoruz.
ÇÖZÜM İÇ PAZARDA
Bu sıkıntıların neden olduğu maliyet artışı ve satışların düşmesi gibi sorunları iç pazardaki yeni yatırımlar sayesinde aşmaya çalışıyoruz. Son 2 yılda başlıca müşterimiz olan baskı sektörünün yaptığı yatırımlarla pazar büyüyor. Ayrıca büyük uluslararası ambalaj grupları, yatırımlarını Türkiye’ye kaydırdı. Bütün bu olumlu gelişmeler, iç pazarımızı büyütüyor. Dolayısıyla biz de satış organizasyonumuzu bu büyüyen pazarda, bu şirketlerin hammadde tedariğinde çözüm ortağı olacak şekilde düzenliyoruz.

DERYA GÜRERK / TÜRKİYE FİNANS GENEL MÜDÜRÜ
HESAPLAR HER TURLU BOZULDU'
KARŞILIKSIZ ÇEKLER ARTTI

Çek Kanunu’ndaki değişiklik sonrasında, piyasa koşullarının da etkisiyle karşılıksız çeklerde artış yaşandı. Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda yapılan değişiklikle kredi süreçlerinde yasanan es muvafakati gibi bazı uygulama güçlükleri doğdu.
OLUKLU DEĞİŞİKLİK
Bunun yanında leasing kanunundaki değişiklik ve sukuk ihracı konusundaki düzenlemeler, özellikle katılım bankacılığı için son derece önemli gelişmeler oldu. Leasing’e getirilen KDV teşviği yani 2011 sonunda makine ve ekipmanlarda yapılan yüzde 18’den yüzde 1’e KDV indirimi katılım bankalarını olumlu yönde etkiledi. 2012 yılında sektör, finansal kiralama alacaklarında bir önceki yıla göre yüzde 14,2’lik bir büyüme kaydetti.
SUKUK DA BÜYÜYECEK
Bankacılık hizmetlerinin yanında leasing işlemlerine de aracılık edebilen bankamız, yeni KDV avantajlarından da destek alarak 2012’de bir önceki yıla göre leasing portföyünü yüzde 540 oranında büyüttü. Leasing kanunundaki değişiklikle katılım bankalarının leasing portföyünü artırması imkânı oluşurken, bu artış aynı zamanda sukuk ihracına konu portföyde de artış sağlayacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz