Son 47 yılın en hızlı şirketleri!

Kimler kaç kat büyüdü? İşin sırrı nerede?

10.10.2014 21:59:050
Paylaş Tweet Paylaş
Son 47 yılın en hızlı şirketleri!
Türkiye’nin en büyük şirketleri listesi, ilk kez 1968 yılında İSO tarafından yayınlandı. 1967 yıl sonu cirosunun kullanıldığı ilk listede, 100 şirket yer aldı. 2013 verilerinin kullanıldığı Capital500 2014 araştırmasında ise o listeden geriye sadece 16 şirket kaldı. Diğerleri ya iflas etti ya sektörden çekildi ya da özelleştirmeler ve satın almalar nedeniyle farklı yapılara dönüştü.

Bu süre zarfında devler liginde kalmayı başaran bu 16 şirket, sadece kalıcılıklarıyla değil hızlı büyümeleriyle de büyük bir başarıya imza attı. 1967 yılından bugüne Ülker Bisküvi 306, Arçelik 236, Boyner 196 kat büyüdü. Peki bu şirketler, bu hızı ve başarıyı nasıl yarattı? İşte formüller...

Türkiye ekonomisi, son 47 yılda tam 75 kat büyüdü. 1967 yılında 11,2 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olan ekonomi, aradan geçen zamanda yaşadığı atılımlarla 2013 yılında 840 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Bu performansıyla da dünyada 16’ncı büyük ekonomi unvanını kazandı.

Ancak Türkiye için bu büyüklüğe ulaşmak hiç de kolay bir yolculuk olmadı. Sanayileşmede ilk ivmeyi, 1960’lı yılların sonunda yakalayan ülke, ilk büyük gruplarını da yine aynı dönemde çıkardı. Hatta 1968 yılı Türkiye’nin en büyük şirketleri listesinin yayınlandığı ilk yıl oldu.

Her 5-10 yılda bir ekonomik ve siyasi krizle boğuşan Türkiye’de, kalıcı olmak bir yana hızlı ve istikrarlı büyümek adeta imkansızı zorlamaktı. Korumacı devlet politikalarından serbest piyasa ekonomisine geçiş, özelleştirmeler, yabancı ortaklıklar, birleşmeler, satın almalar ve değişen koşullara adapte olma gerekliliği, 1968 yılındaki en büyük 100 şirketi zaman içinde çok farklı etkiledi.

Tam 47 yıl sonra yani bugüne geldiğimizde o 100 şirketten sadece 16’sı devler ligindeki yerini koruyabildi. Bu şirketler, sadece kalıcı büyümeyi değil hızlı büyümeyi de başardı. 47 yıllık zorlu yolculukta, büyüklüklerini 300 ila 17 kat artırdılar.~

YÜKSEK HIZIN KAYNAĞI
Peki hızlı şirketler bunu nasıl başardı? Neyi farklı yaptılar? Onlar için kalıcılığın ve hızın formülü ne oldu? Bu soruların yanıtı, her şirkete göre değişiyor. Ancak her birinin değişime hızlı adaptasyonu, ana işine odaklanması, kaliteye önem vermesi, teknolojiye ve insan kaynağına yatırımı öncelikleri arasından çıkarmaması onlara hız kazandıran ortak formül olarak öne çıkıyor.

Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enar Tunç, hızlı şirketlerin en önemli ortak noktalarının kaliteye verdikleri önem olduğunu söylüyor. “Bu özellik, sadece Türkiye’ye özgü bir olgu değil. Dünyada sürekliliği başaran büyük şirketlere baktığımızda, müşteri odaklı olduklarını ve tüm operasyonlarını toplam kalite yönetimi çerçevesinde yürüttüklerini görebiliriz” diyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Durmuş Dündar, belli dönemlerin de bu şirketlerin büyümelerine ivme kazandırdığını belirtiyor. 80’li yıllarda esen liberal rüzgarın etkisiyle büyüklerin yabancı fonları ve teknolojileri iyi kullanarak daha da büyüdüğünü söylüyor.

Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Selçuk Tuzcuoğlu da kalıcılık ve hızda önemli faktörleri, kurucuların vizyonu, yöneticilerin başarısı, çalışanların kalitesi, ürün farklılığı, finansal dayanıklılık, iktidarlarla iyi geçinme, yurtdışı pazarlara zamanında açılma, yenilikleri uygulama cesareti ve hatta sadece şans faktörüyle açıklıyor.~

"İNSANA ODAKLANDIK"
Hızlıların bunu nasıl başardıklarına gelince... Son 47 yılda Boyner Mağazacılık’la 196, Boyner Perakende ve Tekstil Yatırımları’yla 135 kat büyüme kaydeden Boyner Grubu, bu hızı insana odaklanma başarısına bağlıyor. “Müşterilerini çok iyi dinleyen, yaratıcı ve farklı biçimlerde müşterilerine dokunan, çalışanlarına da güvenerek onlarla birlikte koşulsuz mutluluk sağlamaya gayret eden bir grubuz” diyen grubun ikinci kuşak patronu Cem Boyner, teknolojiyi de bu amaçla hep çok iyi kullanmaya çalıştıklarını ifade ediyor.

Doğru zamanda ihtiyaç duyulan dönüşümleri yapması da Boyner Grubu’nun bu başarısında önemli rol oynuyor. Bu rolü Boyner, şöyle anlatıyor: “Boyner Tekstil’de, tekstil ve konfeksiyondan edindiğimiz tecrübelerimizle yıllar içerisinde perakende işine de girdik. Boyner Tekstil, kendi içinden yeni markalar da çıkardı. Çarşı 2000’lerin başında Boyner oldu.

Boyner 2012’de YKM’nin çoğunluk hisselerini aldı. 2013 ise yeniden yapılanma yılımızdı. Üretim işimizi Altın-yıldız Tekstil ve Konfeksiyon adı altında ayrı bir iştirakimiz olarak ayırarak, organizasyonumuzun verimliliğini yükselttik. Bu işlemler sonucunda, 2011 yılında oluşturduğumuz Boyner Perakende stratejisine uygun olarak, Türkiye’nin ‘halka açık en büyük gıda ve elektronik dışı perakende grubu’ haline geldik. 2013 yılı sonunda tüm bu değişikliklerle dev bir perakende grubu haline gelen Altınyıldız Mensucat’ın ismini değiştirerek Boyner Perakende ve Tekstil Yatırımları yaptık."

GÜÇ GETİREN YENİ YAKLAŞIM
Gübretaş da son 47 yılda 177 katlık dev bir büyüme yaşadı. Şirketin genel müdürü Osman Bal-ta’ya göre Gübretaş’a bu perfomansı sağlayan ana yaklaşım, her dönem sektör açısından önemli yatırım ve yeniliklere imza atması. Şirketin tarihindeki en önemli yükseliş dönemini son 10 yılda gerçekleştirdiğini belirten Balta, “2002 sonrasındaki yeni yönetim anlayışıyla Gübretaş, önce lojistik altyapısını güçlendiren önemli adımlar atarak pazardaki satış gücünü artırdı. ~

Oluşturulan bölge müdürlükleri ve depolarla Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilerine daha hızlı ve etkin hizmet sunmaya başladı. Bunun yanı sıra ürün çeşitliliğini hızla geliştirdi. 2006 yılında önemli bir strateji oluşturdu. Hammadde kaynağına sahip ülkelerde yatırım yapma stratejisiyle yönünü yurt-dışına çevirdi” diyor. 2008 yılında İran’daki Razi Petrokimya tesislerini özelleştirmeden alan Gübretaş, aynı dönemde yatay ve dikey büyüme hedefiyle farklı ortaklıklar da oluşturdu. Deniz taşımacılığı gibi yeni sektörlere girdi.

Son 10 yılda Türkiye ekonomisinin gerçekleştirdiği büyüme ivmesine şirket olarak kendilerinin de katıldığını ifade eden Balta, “Böylece 2000’li yılların başında 200 milyon TL civarındaki konsolide ciromuz artık 2,5 milyar TL seviyesine, Borsadaki şirket değerimiz de 30 milyon TL’den 1,5 milyar TL civarına yükseldi. Ayrıca hemen her yılı şirket tarihinin yeni ciro, satış ve kârlılık rekorlarıyla tamamlayarak çıtamızı sürekli yükselttik. Halihazırda şirketimizi gelecek yıllara taşıyacak süreç yönetimi ve organizasyon yapısı çalışmalarımızı da sürdürüyoruz” diyor.

YENİ PAZARLARIN KATKISI
Anadolu Isuzu 1965 yılında Çelik Montaj adı altında faaliyete başladı. 47 yılda birçok dönüşüm yaşadı. Büyüklüğünü 52 kat artırmayı başardı. Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, ürün gamlarını geliştirmek kadar yeni pazarlar yaratmanın da büyümelerinin önemli bir parçası olduğunu söylüyor.

“Anadolu Isuzu olarak dünyanın önde gelen otobüs üreticilerinden biri olma hedefini kendimize koyduk ve bu doğrultuda 1994 yılında otobüs ihracatına başladık. 1994’ten günümüze kadar geçen süreçte 60’tan fazla ülkeye ihracat yaptık ve 650 milyon doların üzerinde ciro elde ettik” diyor.

Ticari araç sektöründe yer alan Anadolu Isu-zu için en hızlı yıllar ise 1990’lar oldu. Bu yıllarda ekonomik dalgalanmalardan en az şekilde etkilenmek için daha global bir oyuncu olma hedefini seçen şirket, yurtdışı pazarlara açılarak satış portföyünü geliştirdi. Arıkan, bu şekilde 1990’lı yılların şirketin büyüme ve kârlılığı açısından olumlu geçtiğini söylüyor.~
Anadolu Isuzu bugün olduğu gibi gelecekte de ticari araç sektörünün lider markalarından biri olmayı hedefliyor. Arıkan, bu hedefe nasıl ulaşacaklarını da şöyle anlatıyor: “Sadece Türkiye değil dünya çapında olan bu amacımız doğrultusunda ürün gamımızı sürekli olarak genişletiyor, inovatif ürünlere yoğunlaşıyor, ayrıca yeni ve potansiyel olarak gördüğümüz ihracat pazarları için çalışmalar yapıyoruz.

Bu anlamda AR-GE faaliyetlerimizi en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz. Kaliteli insan kaynağımız da sürdürülebilir büyümeyi sağlamakta önemli rol oynayacak.”

NİŞ OLMANIN AVANTAJI
1968 yılındaki listede Otobüs Karoseri adıyla yer alan Otokar, o günden bugüne hacmini tam 119 kat büyüttü. Otokar, 1963 yılından bu yana müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda özel çözümler sunan, Türk otomotiv sektöründe kendi tasarım ve kendi markalarıyla faaliyet gösteren ender kuruluşlarından biri.

Otokar olarak en önemli özelliklerinin, niş pazarlarda kullanıcılara uygun özel çözümler sunmak olduğunu belirten Otokar Genel Müdürü Sedar Görgüç, “Satış öncesinde kullanıcı istek ve beklentilerini algılamak, kullanıcıyla yakın temas halinde kalarak gerçek ihtiyacı tanımlamak, Otokar’ın pek çok farklı pazarda faaliyetinin ve başarısının arkasında yatan en önemli nedenler arasında” diyor.

Görgüç’e göre Otokar’ın istikrarlı ve hızlı büyümesinde önemli bir diğer unsur da ilkleri yapma konusundaki cesareti. Türkiye’nin ilk şehirlerarası otobüsü ile ilk Türk zırhlı taktik araçlarını Otokar’ın ürettiğini hatırlatan Görgüç, “Sürdürülebilir ve hızlı büyümemizin kritik noktaları, ticari araç ve savunma sanayi gibi dalgalanmaların yüksek olduğu iki farklı alanda faaliyet göstererek riski dağıtmak, teknolojiye sahip olmak, milli bir şirket olmak şeklinde sıralanabilir” diyor.

Otokar gelecekte de kendi teknolojisini geliştirerek, ürünlerinde yerli ve milli kimliğini korumakta kararlı. Görgün, bu konudaki hedeflerini de şöyle paylaşıyor: “Otokar, müşteri ve kullanıcı odaklı yaklaşımından ödün vermeden, dünya çapında rekabet gücü yüksek ürünlerle faaliyet göstermeye devam edecek.” ~

PETER FISK / YÖNETİM VE PAZARLAMA GURUSU
“ÖMÜR DAHA DA KISALACAK"
YAKLAŞIMLAR

Fortune500'deki ilk 100 şirketten bugün sadece 37'sinin Fortune500'de varlığını sürdürüyor olmasının nedeni, şirket ömürlerinin kısalıyor olması, Önümüzdeki yıllarda şirketlerin ömrü daha da kısalacak, Bunun nedeni, kısa dönemli yaklaşımlar, Birçok şirket, geleceğe adapte olmak için yatırım yapmak yerine var olan pazar koşullarında, avantajları değerlendirerek para kazanmak peşinde,

KONSOLİDASYON
Birleşme ve satın almalar nedeniyle birbirine benzeyen şirketler konsolide oluyor, Böylelikle en büyükler sıralamasına yeniler giriş yapabiliyor, Daha güçlü markalar ve daha iyi inovasyona odaklı global rekabette, yerel şirketler ya satın almalarla yok oluyor ya faaliyetlerini durdurmak zorunda kalıyor, Tüm bunlar da şirket ömrünü kısaltan unsurlar olarak öne çıkıyor.

FARKLARI
Fortune500 şirketleri arasında son 47 yılda büyüklüğünü en çok katlayan en hızlı şirketlerin bunu nasıl başardığına gelince... Bu şirketlerin en büyük yeteneği çift zamanlı çalışıyor olmaları. Yani bugünün ihtiyacını karşılarken yarın için de üretim yapıyorlar. Pazardaki değişime kendilerini adapte edebiliyor hatta geleceğin pazarını kendi vizyonlarına göre şekillendirebiliyorlar. Tüm bu şirketlerin stratejileri 10 yıl ve üzerindeki pazar değişimlerini de kapsıyor. Sadece ürün inovasyonu değil, iş modeli, müşteri deneyimi ve kurumsal kültür inovasyonu da yapıyorlar, Hiç durmayarak sürekli dönüşüyorlar.~

GELECEK
Gelecekte hızlı ve çevik olan, değişimin getirdiği fırsatları en hızlı yakalayan, kitlesele değil niş olana yönelen var olmaya devam edecek. Benim tahminlerime göre gelecek 47 yılda Fortune500 şirketlerinden sadece yüzde 15'i varlığını sürdürebilecek. Türkiye'de ise ekonomik türbülanslar daha yoğun yaşandığı için Capital500 şirketlerinin belki sadece yüzde 5-10'u gelecek 47 yılda varlığını koruyabilecek.

MEHMET TÜTÜNCÜ / YILDIZ HOLDİNG GIDA GRUBU BAŞKANI
HIZLI BÜYÜMENİN 3 KRİTİK ETABI
İLK İVME

Ülker'in büyümesini üç etapta ele alabiliriz. ikinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan yokluk döneminde üretilen kaliteli ürünler ve bu ürünlerin nakliye farkı alınmadan müşterinin ayağına götürülmesi, şirketin ilk büyüme ivmesini oluşturdu. Bisküviyle başlayan yolculuk, 1970'li yılların başında çikolata ve çikolata kaplaması ürünlerle devam etti.

ODAKLANMA
İlk 50 yıl sadece bisküvi ve çikolata üretimine odaklanmak, şirketin uzmanlık kazanmasını ve alanında lider konuma gelmesini sağladı. Kazanılan bu tecrübe, 1990'lı yıllarda artık yeni kategorilere yatırım yapmanın ve yurtdışına açılmanın temellerini oluşturdu. Bu da şirketin üçüncü büyüme hamlesi oldu.

32 MARKA
Bugün Ülker Bisküvi olarak 32 markamızla pazarın yarısına yakınına hakim konumdayız. Türkiye ekonomisinin kuvvetlenmesi ve gelişmesi, Ülker için de büyüme sürecini hızlandırdı. 1980 sonrası gelişen iç pazar, 2000 sonrasında ivme kazanarak devam etti. Faaliyet gösterdiğimiz gıda ve içecek sektörü Türkiye'de hızla büyüyen sektörler arasında yer alıyor.

HEDEFİMİZ
Gıda ve içecek sektöründe finansal potansiyeli yüksek işlere yatırım yaparak sürdürülebilir ve istikrarlı büyümemize devam edeceğiz. Şu anda ciromuzun dörtte birini yurtdışından karşılıyoruz. 6-7 yıl içerisinde hedefimiz cironun yüzde 50'sini yurtdışı satışlarından kazanmak.~

AHMET ÖZER / HÜRRİYET İCRA KURULU BAŞKANI
"MARKAYA GÜVEN HIZLI BÜYÜTTÜ"
GÜCÜNÜ TAŞIDI

Büyümemizde okuyucunun Hürriyet markasına olan güveni, Hürriyet'in bu güveni hak etmesi çok önemli faktörler. Geçmişte Hürriyet dendiğinde yazılı basının lideri, olmazsa olmazı diye düşünülürken Hürriyet bugün bu gücü başka alanlara da taşıdı. 1997 yılında gazeteyi tamamlayan bir unsur olarak ortaya çıkan hurriyet.com.tr, sektörde Türkiye'deki uluslararası rakiplerle yarışacak kadar iddialı.

10 MİLYONLUK DÜNYA
Hürriyet in, her gün okura ulaşan basılı gazetenin dışında, web'de, cepte, sosyal medyadaki güçlü varlığı ve her biri alanında lider portal'leriyle her an pek çok kanaldan günde 10 milyon erişime sahip bir “dünyaya” dönüşmesinin ardındaki en önemli etkenler yenilikçi, lider rolünü asla bırakmaması ve köklü ve istikrarlı yapısından taviz vermemesi.

Bir yandan ticari anlamda büyümeye, güçlenmeye odaklanırken öte yandan halka açık, kurumsal yapısı, sosyal sorumluluk anlayışı da bu pozisyonunu güçlendiriyor. Ayrıca 2007 yılında Rusya ve Doğu Avrupa'da yaptığı yatırım da bu büyümeye uluslararası bir boyut kattı.

SON 10 YIL ETKİSİ
Kuşkusuz geçmişte de Türkiye ekonomisinin ve reklam gelirlerinin büyük ivme yaşadığı yıllar olmuştur. Ancak son 10 yıla baktığımızda hem Türkiye ekonomisinin hem reklam gelirlerinin çok hızlı büyüdüğünü, bizim de reklam sektörü denince en büyük oyunculardan biri olarak ciddi anlamda büyüdüğümüzü söylemek yanlış olmaz. Örnek vermek gerekirse 2003 konsolide ciromuz 402 milyon TL'yken bugün 806 milyon TL'ye ulaşmış durumda.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz