Derinleştirme dönemindeyiz

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’la bölgesel kalkınma ajanslarının değişimini, bu ajanslara yönelik stratejileri konuştuk.

1.05.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Derinleştirme dönemindeyiz
Kalkınma ajansları son dönemde önemli bir değişim geçiriyor. Bu değişimde ise Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın payı büyük. Yılmaz, kalkınma ajanslarında kurumsallaşma döneminin sona erdiğini, artık bu ajansları derinleştirme dönemine geldiklerini söylüyor. 2012 yılını tüm ajanslar için “analiz yılı” ilan ettiğini ve bölgeleriyle ilgili olarak daha çok analiz yapma, daha çok katılımcı toplantı gerçekleştirme talimatı verdiğini de belirtiyor. Yılmaz, “Ajanslara ben hep şunu söylüyorum, kanunun yasak etmediği her şey serbesttir” diye konuşuyor ve ekliyor: “Bu anlayış içinde, ajanslar doğru bildikleri uygulamaları hayata geçiriyor.” Kalkınma ajanslarının yönetimine, kalkınma kurullarının daha çok katkı vermesi için önümüzdeki dönemde bir yasa değişikliği yapılabileceğini de sözlerine ekleyen Yılmaz, teşviklerin uygulanması sürecinde de ajansların aktif rol oynayacağına dikkat çekiyor. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’la bölgesel kalkınma ajanslarının değişimini, bu ajanslara yönelik stratejileri konuştuk:

Kalkınma ajanslarının kat ettiği mesafeyi anlatır mısınız?
- Esas itibarıyla kalkınma ajansları yerel düzeyde, kamu, özel ve sivil işbirliğini sağlayarak; kalkınma potansiyelini harekete geçirmeyi öngören bir mekanizma. Daha önce de bölgesel planlama yapıyorduk. Ama hep şu eksikliği hissettik: Plan, program yapıyoruz, ama bunu bölgesinde gerçekleştirmeye dönük çaba sarf edecek, bu bölgesel planları zenginleştirecek, izlemesini değerlendirecek, yerel aktörleri bu çalışmalara katacak bir mekanizmamız yoktu. Kalkınma ajansları, bu anlamda bizim özgün bir yapılanmamız oldu. Dünyadaki, Avrupa’daki örneklere de baktık. Birçok ülkede bu tecrübeler uzun zamandır var. Ama bizde biraz geç kalındı. Esas hadise Türkiye’nin bütün potansiyelini ortaya çıkarmak ve bunu yerel aktörlerin katılımıyla gerçekleştirmek. Ajansların yapısına bakarsanız, valilerimiz, belediye başkanları ve il genel meclisi başkanları, ticaret ve sanayi odaları var. Bunun dışında Kalkınma Kurulu dediğimiz bir yapı var, burada da kalkınmaya yönelik tüm sivil toplum örgütlerini, kamu kurumlarını, üniversiteleri tüm yerel aktörleri bir araya getiriyoruz. Ayrıca geçmişte eksikliğini çok hissettiğimiz bir yapı vardı: Yerel düzeyde nitelikli uzman eksikliği. Ankara’da, İstanbul’da birkaç ilde uzmanlar yoğunlaşmıştı. Kalkınma ajansları ile genel sekreterlik ve altındaki teknik birimlerle, çok nitelikli insanlarımızı istihdam etme imkanı oluştu. Bu da kalkınma ajanslarının bir katkısı.

Ajansların ekonomik anlamdaki katkısı nedir?
Bu ajanslarda, “yatırım destek ofisleri” diye bir yapı var. Bu da yatırımcılara bürokratik anlamda katkıda bulunan, bölgenin yatırım potansiyelini tanıtan bir yapı. Bu anlamda da bir eksikliği gidermiş olduk. İnsanlar, ajansları hibe programları, teşvik programlarıyla tanıdılar ama asıl önemli olan ajansların içinde bulundukları bölgenin daha derinlikli analizini yapması, potansiyelini ortaya koyması. Bu potansiyeli yurt içi ve yurtdışında tanıtmaları, yatırımcıları cezbetmeleri, bölgedeki kalkınmayla ilgili tüm gelişmeleri takip edip sistemi iyileştirmeleri en temel özellikleri. Bütün bunlar konusunda son 2-3 yıldır büyük çaba sarf ediyoruz.~

Bundan sonraki dönemde ajansları ne bekliyor?
- Büyük ölçüde kurumsallaşmayı tamamlamış durumdayız. Bundan sonraki dönem derinleştirme dönemi. 2012’yi bütün ajanslar için analiz yılı ilan ettim. Bütün ajanslar bulundukları bölgeyle ilgili daha detaylı çalışma yapacak, katılımcı toplantılarla bölgeyi daha iyi anlama, analiz etme konusunda çaba içinde olacaklar. Bu çabalar, bizim ulusal ölçekteki planlamalarımız için de çok önemli. Hiç olmadığı kadar, merkeze veri akışı olacak. Bu yıl çalışmalarına başladığımız 10’uncu kalkınma planı için de ajanslardan gelen bilgiler bizim için kıymetli olacak. Genel makro planlama çalışmalarımızı bu yöntemle zenginleştireceğiz.

AJANSLARIN ODAĞINDA NELER OLACAK?
REKABET GÜCÜ

Ajanslarımızın odaklanacağı iki temel konu var. Birincisi içinde bulundukları bölgenin rekabet gücünü artırmak.
BÖLGE İÇİ DENGESİZLİKLER
İkincisi de bölge içi dengesizlikleri gidermek. Kalkınma ajansları, 26 bölge, 81 ilden oluşuyor. Aynı zamanda bölge içi birtakım dengesizlikler de var.
HER AJANS SORUMLU
Bölgeler arası dengesizlikler daha çok Kalkınma Bakanlığı’nın konusu. Ama her ajansın kendi bölgesi içinde de dengesizlikler ana konularından biri.

Ajanslarla ilgili belli bir süreç yaşandı. Bir revizyon gündeme gelebilir mi?
- Onu sürekli değerlendiriyoruz. Bu her zaman mümkün. Bu kurumlar, uygulama geliştikçe, gelişime açık kurumlar. Çeşitli toplantılar, tartışmalar da yürüyor. Yeri geldiğinde, eğer kanuni değişiklik gerekirse onları da yaparız. Ben hep şunu söylüyorum, kanunun yasak etmediği her şey serbesttir. Bu anlayış içinde, ajanslar doğru bildikleri uygulamaları hayata geçiriyor. Örneğin kalkınma kurulunun görüşlerinin yönetim kuruluna daha çok yansıması gerekiyor. Büyük illerimizde kalkınma kurullarından yönetim kuruluna seçimle
katılımlar söz konusu. Diğer illerimizde bu yok. Ama ben hep, “Kalkınma kurulu başkanlarını yönetim kuruluna davet edin ve onların görüşlerini dinleyin” diyorum. Bu yönde bir değişiklik olabilir. Ama genel olarak süreci başarılı buluyorum. Umarım buradan kalkınmacı, planlamacı bir insan havuzu da çıkacak.

Kalkınma ajanslarındaki performansı nasıl ölçüyorsunuz?

- Kalkınma Bakanlığı’nın içindeki birimin belirlediği çerçevede ölçüyoruz. İlk yıllarda kurumsallaşma anlamında performansı ölçmeye çalıştık. Ajansın kurumsallaşmasını hangi ölçüde sürdürdüğüne baktık. Bundan sonra bölge açısından ürettikleri katma değere bakacağız. Artık o aşamaya geldik. Ajanslarımızın ne kadar projeye destek olduğu, ne ürettikleri, nasıl bir yatırıma vesile oldukları gibi çok sayıda unsur var.

Yeni teşvik sisteminde ajanslara ne düşüyor?
- Bunu Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la görüşüyoruz. O da çok istekli. Birinci yapabilecekleri iş, teşvikleri bölgede ajansların tanıtması. İkinci olarak, teşvik belgelerinin düzenlenmesinde aracılık rolünü ajanslar üstlenebilir. Üçüncü önemli işlevi de teşvikleri izleme ve değerlendirme olabilir. Ankara’dan bunu çok sağlıklı yapma şansı olmayabilir, ama ajanslar kendi bölgelerinde teşvikli yatırımların gelişimini daha sağlıklı olarak izleyebilir. Sonunda da raporlama yapabilirler.~

Kalkınma ajanslarının, merkezi yönetimlerin üstlendiği bazı yetkileri devralması gibi bir süreç söz konusu olacak mı?
- Yetkilerin büyük bir kısmı zaten ajanslarda. Örneğin proje seçimine kesinlikle karışmıyoruz. Ankara’ya kesinlikle gelmiyor. Teknik destekler de bu şekilde. Bize merkezi yönetime, güdümlü projeler dediğimiz, yarışma yöntemiyle seçilmeyen projeler geliyor. Bu projeler, kalkınma ajansı tarafından bölgenin gelişimi açısından önemli görülen projeler. O projelerde bile, belli limitler koyduk. Bu limitlerin altında
olanlar bize gelmiyor. Merkezi yönetim uygulamaya çok fazla girmiyor.

Türkiye’de kalkınma ajansları modelinde hangi ülkeden esinlenildi?
- Bu Türkiye’ye özgü bir model oldu. Bu model geliştirilirken, ben bürokrat olarak çalıştım. Şimdi de uygulamaya geçirme imkanım oldu. Değişik uygulamalara baktık. Tamamen kamu kurumu gibi kuranlar da var, farklı modeller de var. Tüm modelleri inceledik ve katılımcı toplantılar yaptık. Ortaya “Türkiye modeli” çıktı. Bunun da böyle olması gayet doğal. Dünyada da zaten tek bir model yok. Avrupa’da da tek bir model yok.

AJANSLAR YABANCI YATIRIMCI DA ÇEKİYOR”
Yabancı yatırımcı çekmeye dönük çalışmalar var mı?

Elbette bu da görev alanları içinde bulunuyor. Bir çalışma gerçekleştirdik. Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın yurtdışında örgütlenmesi var. Bizim ajanslarımızın da yurt içinde örgütlenmesi var. Bu iki örgütlenme, birbirini tamamlayıcı nitelikte. Bunları ilişkiye geçirdik. Her ajansta, Yatırım Destek Ajansı’ndan sorumlu bir arkadaşımız var. Yatırım Destek Ajansı’nda da her kalkınma ajansı için isim belirlendi. Böylece, bir yatırımcı bir bölgeye yöneldiğinde, orada muhatap bulabiliyor. Uzman bir ekiple karşılaşıyor. Ajanslarımız kendi bölgelerini yurtdışında da tanıtıyor. Bu çalışmanın sonuçlarından da gayet memnunuz. Yatırımcı şu anda Mardin’e de Diyarbakır’a da gitse, karşısında uzman, dil bilen, bölgeyi bilen, bürokrasiye yardımcı olacak bir kadro var.


Dünyada bunu en başarılı uygulayan ülke hangisi?
- ABD. Orada çeşitli bölgelerde, kurumsal yapılarla bölgesel planların 20’nci yüzyılın başından itibaren uygulandığını görüyoruz. Baktığınızda İngiltere’de, sivil, vakıf türü yapılarla bunu yürütenler var. Fransa’da var. Biz biraz geç kalmışız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz