Dijital dönüşümün 3 kritik etkisi var

Accenture Türkiye Genel Müdürü DİLNİŞİN BAYEL, dijitalleşmenin artık kaçınılmaz olduğunu söylüyor...

3.03.2017 11:33:590
Paylaş Tweet Paylaş
Dijital dönüşümün 3 kritik etkisi var
Yasemin Erdoğan
[email protected]

Diijitalleşmeyi sadece mevcut ürünü veya servisi dijital bir kanalda satmak gibi görürsek dijitalleşemeyiz.” Accenture Türkiye Genel Müdürü Dilnişin Bayel bu sözleriyle, aslında çok doğru bir noktanın altını çiziyor. Yapılması gerekenin vakit kaybetmeden yola çıkmak olduğunu belirten Bayel, “Dijitalleşmeyle birlikte yeni oyun planını, yeni iş modelini, yeni kârlılık modelini yaratmamız gerekiyor” diye konuşuyor. Peki Türkiye’deki şirketler bu gerçeğin farkında mı? Türkiye, dijitalleşme yolculuğunun neresinde? Bayel’e göre Türkiye henüz yolun oldukça başında. Şirketler cephesinde konuyu büyük bir ciddiyetle ele alanlar da var, henüz farkına varamayanlar da… Ancak gidişat yavaş olsa da umutsuz değil. Accenture’ın ikinci kez gerçekleştirdiği “Dijitalleşme Endeksi” de bu veriyi doğruluyor. Türkiye, 61 puanlık dijitalleşme endeksiyle geçen yılki performansını yükseltmiş durumda. Rapora göre Türkiye’nin en dijital sektörü ise bankacılık. “Dijitalleşme ne kadar üst düzey bir isim tarafından sahiplenilirse süreç de o kadar hızlı ilerliyor” diyen Bayel’e göre bu konu direkt CEO’nun ajandasında olmalı.
Accenture Türkiye Genel Müdürü Dilnişin Bayel ile dijitalleşmenin şirketlere sağladığı somut katkıları ve dijital şirket olmak için yapılması gerekenleri konuştuk:
* Türk iş dünyasının dijitalleşme karnesi nasıl?
 Accenture Dijitalleşme Endeksi 2016 sonuçlarına göre Türkiye’nin dijital endeks puanı yüzde 61. Alınacak daha çok yol var. Şirket kültürünün dönüşümü halen geriden geliyor. “İçeride dijital kültürü yarattık” demek için halen süreç devam ediyor. Bazı ülkeler bu anlamda çok daha ileride. Tüm organizasyonlarını değiştirmiş, tüm birimler arasında dijitalleşme ekseninde harmoni sağlamış çok sayıda global şirket var.
* Bahsettiğiniz ülkeler hangileri?

 Kuzey Avrupa, Amerika, Avustralya tarafında ciddi bir dijitalleşme var. Bazı veriler paylaşabiliriz. Accenture Strategy’nin “Dijital Ezber Bozan: Büyüme Çarpanları” adlı raporu, Almanya, Amerika, Avusturalya, Brezilya, Çin, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İtalya ve Japonya’da dijital ekonominin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’daki (GSYİH) payını ölçüyor. Yüzde 33 ile ABD dünyanın en dijital ekonomisi. Ayrıca ABD’de iş gücünün yüzde 43’ü, birikmiş sermayenin yüzde 26’sı dijital ekonomiyi destekliyor. Diğer pazarlarda ise dijital ekonominin GSYİH’den aldığı pay yüzde 13’ten yüzde 30’lara kadar değişiklik gösteriyor. Çin’de yüzde 13 olurken İngiltere ve Avustralya’da yüzde 30’lar seviyesinde.
* Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne göre Türkiye’de en dijital sektörler hangileri?
 2016 sonuçlarına göre finansal hizmetler yüzde 81 puanla dijitalleşme performansı en yüksek sektör. Ağırlıklı olarak bankalar öne çıkıyor. Onu sırasıyla hizmet faaliyetleri, perakende ticaret ve motorlu kara taşıtlarının ticareti ve onarımı sektörleri takip ediyor. Bu yılki endekste şirket isimlerini paylaşmadık. Sadece sektörel bir endeks paylaşıldı. Ama raporda yüzde 81 ve üzerinde puan alan şirketler “dijitalleşme öncüleri” olarak yer aldı. 2016 sonuçlarına göre 23 şirket, “dijital öncü” olarak tanımlandı. Bir önceki yıl bu sayı 14’tü.
* “Dijital öncüler” neyi doğru yapıyor?
 Öncelikle birkaç farklı ajandayı aynı anda yönetebiliyorlar. İlki, uzun vadeli stratejileri var. Yani uzun vadeli baktıkları bir resim var. İkincisi, müşteriye dokundukları kendi kanalları var. En dijital sektörün bankacılık olduğu gerçeğinden gidersek, burada şubeleri kastediyorum. Dolayısıyla müşterinin reaksiyonlarını daha iyi ölçebiliyor ve ihtiyaçlarını anında yanıtlayabiliyorlar. Yani müşteriyle ilişkilerinde aracısızlar.
* Peki dijital dönüşümün şirketlere en büyük üç katkısı nedir?
 En önemli üç katkı kârlılık, farklılaşma ve hız. Kârlılık etkisi net biçimde gözleniyor ve bunu ölçümleyebiliyoruz. Zaten bizim için bu araştırmanın en önemli çıktılarından biri, dijitalleşme yapanlarla yapmayanlar arasındaki kârlılık etkisi. Yani dijitalleşmenin EBITDA’ya katkısını ölçümlemek… İkinci olarak farklılaşma etkisi var. Çünkü dijitalleşme sayesinde daha ucuza, daha kaliteli ve daha kişiselleştirilmiş ürün veya hizmet sunulması mümkün oluyor. Son olarak hız etkisi var. Çünkü tüm bunlar daha hızlı sunulabiliyor. Dolayısıyla günün sonunda hepsi rekabet avantajı olarak şirkete geri dönüyor.
* Dijitalleşmenin bir şirketin kârlılığına katkısı somut olarak ne kadar?
 Yaptığımız simülasyonlara göre dijitalleşmenin kârlılığa etkisi net biçimde ortaya çıkıyor. Accenture Dijitalleşme Endeksi’nde 10 puanlık bir artış, şirketlere ortalama olarak ilave yüzde 1’lik Faiz ve Vergi Öncesi Kâr (FVÖK) getiriyor.~* Dijitalleşmek isteyen bir şirket işe nereden ve nasıl başlamalı? 
 Aslında bu çok uzun bir yolculuk… Öncelikle şirket olarak dijitalleşmeyle birlikte müşterinin hayatındaki yerinizi, rolünüzü tekrar tanımlamanız gerekiyor. Çünkü müşteri artık sadece ürün veya hizmet satın almıyor. Aynı zamanda bir imaj, bir itibar, bir servis kalitesi, bir yaşam biçimi satın alıyor. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin dijitalleşmeyi gündemlerine alarak ve iş yapış biçimlerini gözden geçirerek yakalayabilecekleri birçok fırsat var.
* Dünyada bu konuda en fazla kafa yoran ve çalışmalarıyla başarılı bulunan şirketler hangileri?
 Gördüğümüz kadarıyla bu noktada üç temel etken var. Veri, güven ve deneyim. İlk olarak daha fazla veriye sahip olanlar, bu oyunu daha iyi oynuyor. İkinci etken, şirket tüketici ya da müşterisiyle ne kadar güvenilir bir ilişki ve etkileşim kurduysa o kadar başarılı oluyor. Üçüncüsü de müşteri deneyimi. Bizim Accenture olarak GAFAA dediğimiz bir 5’li var. Google, Apple, Facebook, Amazon ve Alibaba. Bu 5 şirket, bahsettiğim üç lokomotif faktörü çok iyi biçimde yönetiyor. O nedenle de dijitalleşmede “fark yaratanlar” olarak adlarını yazdırıyorlar. Hatta dijitalleşmeyi tanımlayanlar olarak... Son dönemde bu oyuna yeni eklenen şirketler var. Telco’lar, bankalar gibi. Ama GAFAA, dijitalleşmeyi etkileyen ve ilham veren şirketler. Çünkü müşteri “Google’daki gibi kolay bulsam” diyor. Veya “Facebook’dan da bağlanabilsem” diye düşünüyor. Yani müşterinin istekleri bu 5 şirketin hizmetleri üzerinden tanımlanır hale geldi. O yüzden “GAFAA etkisi” diye bir gerçek var.
* Dijital şirketler nasıl farklılaşıyor?
 Geleceğin dijital şirketlerinin, müşteriyle ilişkilerde üstleneceği 3 ana rol olacak. İlki tavsiye verebilen şirket olmak. Yani firmanın müşteriyle ilişkisi sadece ürün veya hizmet satmakla sınırlı kalmayacak. Tavsiye ve danışmanlık vermek de paketin içinde olacak. İkinci rol, farklı faydalara erişim sağlamak. Üçüncüsü de değeri konsolide etmek. Dijitalleşmeyi sadece mevcut ürünü veya servisi dijital bir kanalda satmak gibi görürsek dijitalleşemeyiz. Dijitalleşmeyle birlikte yeni oyun planını, yeni iş modelini, yeni kârlılık modelini yaratmamız gerekiyor.
* Şirketlerde dijitalleşme kimin yönetiminde ve liderliğinde ilerlemeli?
 Burada temelde iki farklı yöntem var. Genelde dijitalle ilgili dönüşümü ajandalarına alan şirketler, bunu bir yönetici sahiplensin diye işe başlıyor. Bu yönetici genelde CDO, CIO veya CMO oluyor. Fakat bizim gördüğümüz kadarıyla bu durum ancak bir program yönetimi kurgusunda olabiliyor. Oysa kurumun tamamının dijitalleşmesi lazım. Şirketin tek bir biriminin dijitalleşmesi, diğer kısımların geleneksel kalması sağlıklı değil. Zaten böyle olunca bir süre sonra içeride sıkıntılar baş gösterebiliyor. Bu yöntemde bir süre sonra birimler arasında birtakım çatışmalar doğabiliyor. Bizim önerimiz, kurumlar öncelikle dijitalleşmeyle ilgili sahip olmaları gereken ana yetkinlikleri tanımlamalı. Bunlar müşteri deneyimi, veri analitiği, değer önerileri, büyük veri, inovasyon, dijital pazarlama gibi başlıklar. Bu işlerin her birinin bir sahibi olması gerekiyor. Örneğin inovasyonu yapacak takımların net olması gerekiyor. Tüm bunların koordineli olması gerekiyor. Böylece şirkette herkes, her birim eşzamanlı olarak dijitalleşebiliyor.
* Siz hangi yöntemi önerirsiniz?
 İncelediğimiz örneklerde Türkiye’de her iki yöntem de uygulanıyor. Bu tercih şirketin yapısına, kültürüne hatta sektöre göre değişebiliyor. Ayrıca sahiplenen kişinin pozisyonuna göre de değişebiliyor. Aslında bu konuyu ne kadar üst düzey bir isim sahiplenirse, süreç de o kadar hızlı ilerliyor. Bizce bu konu direkt CEO’nun ajandasında olmalı. Çünkü bu, şirketin finansallarına direkt etki eden, yönetim kuruluna hesap verilmesi gereken, stratejik kararlar alınması gereken bir konu. Ne kadar üst düzey bir rol tarafından sahiplenilirse, süreç o kadar hızlı ve başarılı ilerliyor.

HEDEFTE YENİ NE VAR?
YENİ STRATEJİ

Accenture Global olarak üç alan etrafında “Yeni” (The New) başlığında bir strateji tanımladık. Bu üç alan dijital, bulut ve güvenlik. Dijitalin altında müşteri deneyimi, analitik ve mobil var. Bulutta, hem şirketlerin buluta taşınması hem bulutta hizmet sunulması var. Güvenlik tarafında ise hayatımızın artık önemli bir kısmını kapsayan siber güvenlik konusu yer alıyor. Accenture Türkiye olarak bu 3 ana alana daha fazla odaklanıp yatırım yapacağız.
BÜYÜMEYE DEVAM
Türkiye’de zaten dijital başlığına dönük güçlü bir ekibimiz var. Fjord isimli bir alt firmamız bulunuyor. Kurtköy teknokentte Industry X.0 dediğimiz, yurt dışına da hizmet veren bir Internet of Things (IoT) merkezimiz var. Dolayısıyla biz bu ekiplerle zaten dijital oyununa girmiştik. Bulut ve güvenlik taraflarında ise işleri bu yıldan itibaren biraz daha büyüteceğiz. Şirketlere danışmanlık tarafında destek olmaya devam edeceğiz.

TÜRKİYE'NİN "DİJİTAL KARNESİ"
Accenture Dijitalleşme Endeksi 2016 sonuçlarına göre Türkiye’nin dijital endeks puanı yüzde 61’e yükseldi.
En yüksek dijital performans gösteren sektörler sırasıyla finansal hizmetler, hizmet faaliyetleri, perakende ticaret ve motorlu kara taşıtlarının ticareti ve onarımı oldu.
Accenture Dijitalleşme Endeksi’nde 10 puanlık bir artış, şirketlere ortalama olarak ilave yüzde 1 Faiz ve Vergi Öncesi Kâr (FVÖK) getiriyor. 3 Raporda, yüzde 81 ve üzerinde puan alan şirketler “Dijitalleşme Öncüleri” olarak adlandırılıyor. 2016 sonuçlarına göre 23 şirket bu sınıfa dahil oldu. 2015’te sadece 14 şirket “dijital öncü” olarak yer almıştı.
Endekse göre şirketlerin sadece yüzde 55’i kendilerini dijitalleşme sürecine tümüyle hazır hissediyor. 3 Endeks, şirketlerin dijital kabiliyetlerini dijital strateji, dijital hizmetler ve dijital operasyonel yetkinlikler olmak üzere 3 boyutta ve 10 temel kritere dayanarak ele alıyor. Şirketlerin dijitalleşme performansları, bu 10 kriterin altında yer alan 119 göstergeye göre ölçülüyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz