En kritik eşikler!

Ekonominin dışa açılmasının meyvelerinin toplandığı 90’ların ikinci yarısından itibaren birçok şirket, ilk kritik eşiği aşmaya başladı.

1.08.2009 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
En kritik eşikler!
Red Bull’un 100 milyon dolar ciroyu yakalaması 9 yıl sürdü. Microsoft, kuruluşundan 10 yıl sonra 100 milyon dolarlık şirketler arasına katıldı. Dünyanın en hızlı büyüyen kahve zinciri Starbucks ise 11’inci yılının sonunda 100 milyon dolara ulaşabildi.
Bugün 405,6 milyar dolarlık cirosuyla sadece perakendenin değil, dünyanın en büyük ilk 3 şirketi arasında yer alan Wal-Mart’ın 100 milyon dolarlık satış gelirini elde etmesi ise 14 yılını aldı.
Türkiye’nin benzer sektörlerdeki şirketleri ise söz konusu ciro eşiğini aşma konusunda daha fazla zamana ihtiyaç duydu. Örneğin, Türkiye’nin perakende devi Migros, 100 milyon TL’yi 44 yılda, Anadolu Efes Biracılık 32 yılda aştı.
Türk şirketlerinin daha uzun sürelerde bu eşikleri aşmasının temel nedeni, Amerika’nın aksine 80’lerin ortasına kadar kapalı bir ekonomide faaliyet göstermeleri oldu. Kapalı ekonomi kurumsallaşmanın, ortaklık kültürünün ve risk iştahının gelişimini engelledi.
Ekonomide yaşanan liberalleşmeyle birlikte de Türkiye’de üretim yapan şirketler ilk kez 90’ların sonu ve 2000’lerin başında 100 milyon TL ve üzerinde cirolarla tanıştı. Örneğin Türkiye’nin dev kuruluşları Tüpraş, Oyak Renault ve Petrol Ofisi 1990’lı yıllarda 100 milyon TL’lik ciroya ulaştı. 1990’ların sonu ve 2000’li yılların başında da 1 milyar TL ciro sınırını aştı.
Bugün bütün dünya şirketlerin büyümesinde “kritik eşik” olarak 100 milyon, 500 milyon, 1 milyar, 5 milyar ve 1 milyar rakamlarını kabul ediyor. şirketlerin bu bariyerleri, ne zaman ve ortalama ne kadar sürede geçtikleri ise büyüme performansını okumada en önemli araç olarak görülüyor.
Peki Türkiye’de en büyüklerin bariyer aşma konusundaki ortalama hızı nedir? Bugüne kadar yanıtı verilmeyen bu soruyu Capital araştırdı. Capital500 2009 araştırmasının, en büyük 150 şirketinden 112’sini, eşikleri geçme hızlarıyla analiz etti. Bir anlamda Türkiye ekonomisinin büyüme haritasını ortaya koydu.
BÜYÜMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Yaptığımız araştırmaya göre Capital500’ün en büyük 150 şirketinden 112’si, 100 milyon TL sınırını ortalama 26 yılda aştı. 500 milyon TL sınırı 30 yılda, 1 milyar TL sınırı ise 29 yılda aşıldı. 5 milyar TL sınırını aşanların ortalama süresi 44 yıl. Sınırın en üst limiti olan 10 milyar TL’yi aşanlar, bunun için 30 yıl harcadı.
Peki bu ortalama süreler, uzmanlar tarafından nasıl yorumlanıyor? Pek çok uzmana göre 100 milyon TL’lik ciro sınırının 26 yılda aşılması oldukça uzun bir süre. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Prof. Dr. Hayri Ülgen de süreyi uzun bulanlardan. Avrupa’da işletmelerin ortalama yaşam beklentisinin 12,5 yıl olduğunu belirten Ülgen, “Türkiye’de ortalama şirket ömrünün 17-20 yıl arasında olduğu ifade edilirken bu şirketlerin 26 yılda söz konusu ciroyu yakalaması büyüme hızının düşük olduğunu gösteriyor” diyor.
Ancak uzmanlar, büyüme hızındaki bu yavaşlığın sorumlusu olarak şirketleri görmüyor. 1980’li yıllara kadar Türkiye ekonomisinde korumacılığın hakim olduğunu hatırlatıyor ve şirketlerin büyüme hızlarının Türkiye gerçeğini yansıttığını ifade ediyorlar.
Management Center Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, “Biz, ticari hayatı, 80 sonrası keşfetmiş bir ülkeyiz. Gelişmiş ülkelerde 26 yıl çok uzun bir zaman olabilir ama Türkiye’nin büyümesine paralel düşünürsek çok şaşırtıcı değil” diyor. ~
Ekonomik konjonktürün büyümedeki rolünü inkar etmeyen TOBB Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ramazan Aktaş ise şirketlerin işletmeci olarak eksikliklerinin büyümedeki yavaşlıkta etkili olduğunu söylüyor. Aktaş, “Bizde ortaklık kültürü geç gelişti. Birçok şirket küçük olsun benim olsun mantığı ile büyüyemedi. Ortaklık ve kurumsallaşma kültürünün olmayışı sermaye piyasasının gelişimini engelledi” diye konuşuyor.
CİRODA EN KRİTİK ANLAR
Şirketlerin büyüme rotalarındaki dönüm noktalarına baktığımızda bazı yıllar ön plana çıkıyor. Bunlar 1997, 1998, 2000, 2001 ve 2008 yılları… Birçok kuruluş 90’lı yılların sonu ile 2000’li yılların başında kritik sınırları aşıyor ve hacmini adeta katlıyor.
Uzmanlar bunun nedenini, 1980’lerin ortasında başlayan dışa açılma rüzgarının meyvelerinin 1990’lı yılların ikinci yarısında alınmaya başlanmasını gösteriyor. Söz konusu dönemde, Türkiye’de şirket satın alma ve birleşmelerinin devreye girdiğinin altını çiziyor, büyümeyi körükleyenin de bu gelişme olduğunu kaydediyorlar.
Büyüme dönemleri incelendiğinde krizlerin, birtakım şirketlerin büyümesinde adeta itici güç olduğu gözden kaçmıyor. Örneğin, kriz yılı olan 2001’de, tam 27 şirket ilk kez 100 milyon TL, 4 şirket 500 milyon TL, 3 şirket 1 milyar, 1 şirket de 5 milyar TL bariyerini aştı. Yine kriz yılı olan 2008’de de 13 şirket 1 milyar, 3 şirket 5 milyar TL ve 1 şirket de 10 milyar TL sınırını geçti.
Dünyaca ünlü strateji uzmanı ve Venture Republic’in CEO’su Martin Roll’e göre, krizde yaşanan bu büyümeler oldukça doğal. Birçok şirketin konjonktüre rağmen büyüyebileceğini belirten Roll, “Çünkü krizde bazıları daha az aktifken, ileri görüşlüler bunu fırsata dönüştürebilir. Dünya genelinde büyüyen şirketler de genelde böyle davrandı. Yani krizden çok geleceğe odaklandı ve büyüdü” diye konuşuyor.
Prof. Dr. Ramazan Aktaş da krizlerin bazı şirketlere ciddi ölçüde yaradığı gerçeğini doğruluyor. “Krizde yatırım maliyetleri düştüğü için likidi olanlar, fırsatları daha makul fiyattan değerlendirebiliyor. Örneğin bu krizde GM’in fiyatı 1,5 milyar doların altına bile indi. Hazırlıklı olanlar en kolay krizde büyüyor” diyor.  
REKORU NASIL KIRDILAR?
Türkiye’de, ortalamanın üstünde performans sergileyen ve büyüme konusunda müthiş bir hız yakalayan şirketler de var. Bu şirketler arasında Shell&Turcas, Otokoç, Avea, Mey İçki, TAV Havalimanları, Farma Lojistik, Nursan Metalurji, Gisad Dış Ticaret ve Doğuş Otomotiv ön sıralarda yer alıyor.
Şirketleri büyüten genel gelişmelere baktığımızda birleşme ve satın almalar, yabancı ortaklıklar, halka arzlar ve ekonomide istikrarın itici güç olduğunu görüyoruz.
Örneğin 100 milyon, 500 milyon ve 1 milyar bariyerlerini sadece 1 yılda aşan Shell’in bu hızında, Turcas’la yaşadığı birleşmenin katkısı yadsınamaz. Aycell ve Aria’nın Avea çatısı altında bir araya gelmesiyle Avea, 100 milyon ve 500 milyon sınırlarını 1 yılda, 1 milyar sınırını ise 2 yılda geçmiş oldu. Tekel’in alkollü içki bölümünün özelleştirilmesiyle 2004 yılında kurulan Mey İçki, ilk yılda 100 ve 500 milyon sınırını, 2’nci yılda da 1 milyar sınırını aştı.
3 yıl önce kurulan TAV Havalimanları Holding, 2006’da 100 ve 500 milyon TL ve 2008’de 1 milyar TL ciro eşiklerini geçti. TAV’ı bu noktaya taşıyan 4 yabancıyla gerçekleştirdiği ortaklık, halka arz ve ekonomide her şeyin yolunda gitmesi oldu.
Büyümede ekonomik konjonktürün çok yardımcı olduğunu belirten TAV Holding CEO’su Sani Şener, “Atılım yaptığımız yıllarda finans dünyasında bir peri masalı vardı. ~
Biz bu dönemde aldığımız kararları zamanında ve çok hızlı uygulayarak büyüdük” diyor. 1994’te kurulan Doğuş Otomotiv de 1996’da 100 milyon TL, 1997’de 500 milyon TL ve 1998’de 1 milyar TL ciro eşiklerini aştı. Doğuş Otomotiv CFO’su Dr. Berk Çağdaş, büyümelerinin ekonomik konjonktürden doğrudan etkilendiğini belirtiyor. 1996 yılında yürürlüğe giren Türkiye-AB Gümrük Birliği anlaşmasının bu yıllarda kendi performanslarına önemli katkıda bulunduğunu söylüyor. Çağdaş, “Ayrıca Volkswagen AG’deki tüm markaları bünyemize katmamız büyümemizde dönüm noktası oldu” diye konuşuyor.
EN SAĞLAMCI ŞİRKETLER
Çok hızlı büyüyenlerin aksine bazı şirketler de bariyerleri çok uzun zaman diliminde aşmalarıyla dikkat çekiyor. Sağlam ve yavaş adımlarla ilerleyen bu şirketlerin başında Abdi İbrahim, Kent Gıda, Paşabahçe, Hayat Kimya, Kardemir, THY, Sanko Tekstil, Petrol Ofisi, Yazıcı Demir Çelik ve Türk Traktör geliyor.
Abdi İbrahim, 100 milyon TL’lik ciroya 90 yılda, Kent Gıda 75 yılda, Paşabahçe ise 65 yılda ulaştı. THY’nin söz konusu sınırı aşması 64 yıl alırken Sanko Tekstil’in 57, Petrol Ofisi’nin ise 55 yılını aldı.
Söz konusu şirketlerin, bu denli sağlam adımlarla ilerlemesinin ardında ise şirketin, bulunduğu sektörün ve ülkenin ekonomik yapısı yatıyor.
Örneğin Abdi İbrahim’in büyümesini 90 yıla yaymasının nedeni, içinde bulunduğu sektör olan jenerik ilaç üretiminin, uzun yıllar dünyada ve Türkiye’de küçük ölçekte kalmasıydı. İlaçta en büyük alıcı olan devletlerin jenerik ilaca ilgi göstermesi 2000’li yıllarda gerçekleşti. Böylelikle 1912 kuruluşlu Abdi İbrahim’in 100 milyon TL’lik ciroya ulaşması da 90 yıl aldı.
1927 yılında kurulan Kent Gıda’yı büyüten adımlar ise 1990’da halka açılması, 2002 yılında da şirketin yüzde 51’ini Cadbury Schweppes’e satması oldu. Bu hamleler sonrasında Kent 75 yıl sonra 100 milyon TL sınırını aştı.
Bazı şirketleri yavaşlatan organizasyon yapılarıydı. Bugün havacılık sektöründe adeta bir dev haline geline THY, devlet elinde uzun yıllar çok büyük bir atılım gerçekleştiremezken “lider” etkisiyle sınırlarını aştı. Tanyer Sönmezer’in ifadesiyle, THY’yi Cem Kozlu’nun başlattığı dönüşüm ve ardından gelen yöneticilerin başarılı icraatları büyüttü. 1933’te kurulan THY, ilk kez 1996 yılında 100 milyon TL’nin üzerinde bir ciro elde etti.
HIZDA YENİ DENGE NE OLUR?
Kritik eşikleri aşan şirketlerin bundan sonraki büyüme hızları da merak konusu...
Örneğin 100 milyon TL’yi 3, 500 milyon TL’yi ise 5 yılda aşan Pergamon Status Genel Müdürü Murat San, “Bundan sonra büyüme hızımızın daha kontrollü ve yavaş olacağını tahmin ediyoruz. 1 milyar TL ciroya küresel krizin etkileri sona erdikten sonra 1-2 yıl içinde ulaşacağımıza inanıyoruz” diyor.
Uzmanlar ise belirli eşikleri atlatıp önemli büyüklüklere ulaşan şirketlerin bundan sonraki performansları konusunda farklı görüşler ortaya koyuyor. Prof. Dr. Ramazan Aktaş, şirketlerin büyüdükçe tıpkı Pergamon Status örneğinde olduğu gibi risk alma arzularının azaldığını ifade ediyor. “Başlangıçta risk alanlar, bir noktadan sonra tutucu hareket etmeye başlıyor” diye konuşan Aktaş, yine de bariyerleri aşma süresinin bir miktar kısalacağını düşünüyor. Aktaş, gerekçelerini şöyle sıralıyor:
“Türkiye son yıllarda markalaşmayı, inovasyonun önemini ve ihracatı öğrendi. Aile şirketlerinin ikinci ve üçüncü kuşakları artık çok iyi eğitim alıyor. Büyümede başarılı şirketler, gelecekte diğerlerine de örnek olacak ve şirketler hızlanacak.”
Yıllar boyu içe dönük bir üretim ve satış politikası izleyen şirketlerin ilk bariyeri geçmesinin uzun yıllar aldığının altını çizen Prof. Dr. Hayri Ülgen, bundan sonra tablonun değişeceği görüşünde. “Türkiye’nin lojistik açıdan stratejik konumu daha da belirginleşti. Yabancı ortaklıklarla büyüyen şirketler, bu eşikleri artık daha kolay geçecek” diyor.~
Egon Zehnder Türkiye Yönetici Ortağı Murat Yeşildere de şirketlerin daha hızlı büyüyeceğini savunanlardan. Yeşildere, bu konudaki görüşlerini şöyle paylaşıyor:
“Türk şirketleri, artık hemen hemen tüm sınırları aştı. Bundan sonra rekabet, Türkiye sınırları dışında olacak. Ayrıca şirket birleşmeleri ve satın almaların gelişimi de sürati artıracak.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz