Hayalim marka alıp büyütmek

Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren son yıllardaki büyüme hamlelerini,grubu taşımak istediği noktayı anlattı.

21.12.2015 11:47:580
Paylaş Tweet Paylaş
Hayalim marka alıp büyütmek
Eren Holding, Türkiye’nin en köklü sanayi kuruluşlarından... Grubun son birkaç yılda portföyünde yaşadığı değişim de aslında Türkiye ekonomisinin yeni yönünü gösteren bir ayna gibi. Sanayi kökenli Eren, bugün gelirlerinin yüzde 40’ını enerjiden, yüzde 30’unu kağıttan yüzde 20’sini perakendeden sağlıyor. Son birkaç yılda yatırımlarında ağırlığı enerjiye veren Eren’in hedefi önümüzdeki 3-5 yılda enerjinin portföyündeki payını da yüzde 50’ye çıkarmak. Perakendede de hızlı büyümesini sürdürerek gelirlerinde en az yüzde 30’luk bir pay elde etmesini sağlamak istiyor. Grup bu hedeflere ulaşmak için son birkaç yılda çok ciddi yatırımlara imza attı. Bu yatırımların sonuçlarını da 2017-2018 yıllarında bugün 2 milyar dolar olan cirosunu 4 milyar dolara ulaştırarak almayı planlıyordu. Ancak ekonominin son dönemde yaşadığı çalkalanma Eren’i de doğrudan etkilemiş durumda. Geçtiğimiz yıl yüzde 20 büyüyen ve bu yıl da aynı büyüme hedefiyle yıla giriş yaptıklarını açıklayan Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, kurdaki artış nedeniyle dolar bazında neredeyse küçüldüklerini, TL’de ise hedefi tutturduklarını açıklıyor. Tüm planlarını dolar bazlı yaparken artık borçlanmada TL’ye geçtiklerini söylüyor. 2017 hedefine ilişkin de, “2017 cirosunu 4 milyar dolar olarak bekliyoruz, tabii dolar böyle kalırsa” diyor. Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, son yıllardaki büyüme hamlelerini ve grubunu taşımak istediği noktayı Capital’e anlattı:
*2014 Türkiye ekonomisinin büyüme hızının düştüğü, iş dünyasında “zor” olarak tanımlanan bir yıl oldu… Sizin için yıl nasıl geçti?
Genellikle bizim ekonomik büyümemiz Türkiye’nin büyüme hızının üzerinde olur. Türkiye yüzde 8 büyürse biz yüzde 18 büyürüz. Geçtiğimiz yılda da Eren Grubu olarak büyümemizi yüzde 20 civarında gerçekleştirdik. Özellikle 2017-2018 yıllarında önemli bir büyüme beklentimiz var. Çünkü 2014 yatırımlarımızın yoğun olduğu bir yıl olarak geçti. Aslında 2012’den itibaren yoğun yatırımlar yapıyoruz. Bu yatırımlar kağıt, çimento ve enerjide olduğu için oldukça uzun sürüyor. 2014’te bir taraftan bu yatırımları yaparken diğer taraftan mevcut faaliyetlerimizi başarılı bir şekilde yürüttük ve 2014’ü yüzde 20’lik büyüme ile kapattık. Geçtiğimiz yıl ciromuz 2 milyar dolar civarında oldu.
* Büyüme, ağırlıklı hangi sektörlerden geldi?
Enerji ve perakendeden geldi.
* 2015 yılına hangi hedeflerle girdiniz?
2015 yılına da yüzde 20’lik büyüme hızını esas alarak girdik. Biz genellikle büyümelerimizi dolar bazında hesaplarız. Büyümeyi TL bazında gerçekleştirdiğimizi izleyebiliyoruz ama dolardaki yükseliş nedeniyle ilk 6 ayda dolar bazında neredeyse sıfır büyüme sağladık. Hatta dolar bazında hem ciroda hem kârlılıkta bir miktar geriye gidiş oldu.~*Yıl sonuna baktığınızda büyüme hedefinize ulaşacağınızı düşünüyor musunuz?
TL bazında hedeflere ulaşılacak ancak dolar bazında tereddütlüyüz, hele dolar bu yükselişini sürdürürse daha da geriye düşme ihtimali var.
* Sizin kura yönelik öngörünüz nedir?
Bizim belirlediğimiz kur 2,60-2,70’di. Ama öyle anlaşılıyor ki yıl sonu kuru belki de 2,80’in üzerine çıkacak.
* Son birkaç yıl yatırımlarla geçti. Peki hala devam eden yatırımınız var mı?
Var. Çimentoda 2012 yılında başladığımız 500 milyon dolarlık yatırımımız tamamlandı, üretime geçtik. Ancak enerjide 2011 yılında başladığımız 1,2 milyar dolarlık yatırım henüz tamamlanmadı. O da gelecek yıl tamamlanacak.
* Ertelenen yatırımlarınız oldu mu?
Yok. Sadece çimentoda birkaç aylık bir gecikme oldu.
* Sanayide büyümüş bir grupsunuz… Şu anda gelirlerinizin sektörel dağılımı nedir?
Gelirimizin yüzde 40’ı enerjiden, yüzde 30’u kâğıttan, yüzde 20’si perakendeden, yüzde 10 da çimento ve turizmden geliyor.
* Enerjideki pozisyonunuz nedir?
Biz daha ziyade üreticiyiz. Dağıtımda yokuz. Öyle sanıyorum ki 2016’nın sonunda 3 bin megavatlık bir üretim gücüyle sektörün en büyüklerinden biri olacağız. 2017’de Türkiye’nin tükettiği elektriğin yüzde 7-8’ini biz üreteceğiz.
* Enerji, yatırımcısını hayal kırıklığına uğratmış görünüyor… Sizde de benzer bir hayal kırıklığı var mı?
Doğru… Hem dağıtıcılar hem üreticiler olarak bu konuları tartışmak üzere Enerji Bakanlığı ile bir toplantı yaptık. Gerçekten de başlangıçta çok cazip görünen enerji yatırımları özellikle geçtiğimiz yılın ikinci yarısından itibaren fiyatlamada umduğumuzu sağlayamadı. Biz de ürettiğimiz elektriği umduğumuzun çok altında fiyatlarla satmak zorunda kaldık. Bu yıl böyle mi geçer yoksa biraz düzelir mi bilmiyorum.
* Bu durum nasıl oluştu?
Büyük çapta yatırımlarla elektrik üretiminde arz, talebi aştı. Aşınca elektrik fiyatlar�� aşağı gitti. En önemli faktör de devlet. Devlet, üretimin yüzde 60’ını kontrol ediyor ve elektrik fiyatlarının serbest rekabet piyasasında tam olarak belirlenmesine imkan vermiyor. Elektrik fiyatlarının yükselmesini istemiyor. Bu durumun sektöre yatırım yapmış olanlar üzerinde olumsuz etkileri var. 2017’den sonra daha rekabetçi bir piyasaya gireceğimizi sanıyoruz. O zamana kadar devlet bazı santralleri elinden çıkacak ve özel sektör rekabet piyasasında ürettiği ürünleri satabilecek. Şimdi devletin elektrik gibi stratejik bir maddeye müdahale etmesini normal karşılıyoruz.~*Liberalleşmenin daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi mi bekleniyordu?
Evet, hızla ilerlediler ama tam olarak devreye alınamadı. Biz de bundan yatırımcı olarak olumsuz etkileniyoruz. Yenilenebilir enerji için bazı destekler veriliyor ama o destek de bizim sırtımızdan veriliyor. Bu desteklerin devlete herhangi bir yükü yok. Büyük çapta üretim yapanlara, oradan aldığı yüksek fiyatlı elektriğin parasını ödettiriyor. Buna da bir şey diyeceğimiz yok. Yenilenebilir enerjinin gelişmesi lazım. Ne var ki bunun bir sınırı var. Yenilenebilir enerji kesintili enerjidir. Kesintili enerji arzu edilen bir enerji değildir, güneş varken vardır, rüzgar varken vardır, yoksa yoktur. Devamlı baz santral dediğimiz santrallerden üretilen elektriğe ihtiyacımız var. İşte biz o tip santraller çalıştırıyoruz. Bizde doğalgaz ve kömür santralleri var. Maalesef uygulanan bu politika bizi olumsuz etkiledi. Umarız bu durum önümüzdeki yıllarda değişir. Enerjiye olan yatırım hevesi de şu sıralar eskisi gibi değil. Geçenlerde “Enerjide iflaslar başladı” diye bir haber çıktı. Henüz öyle bir durum yok ama enerji sektörü rahat değil.
* Gelecek 3-5 yılda enerjinin portföyünüzdeki payı artar mı?
Hedefimiz yüzde 50 pay alması. Ama bu fiyatlarla enerjinin payı yüzde 50’yi bulamaz yüzde 45’lerde kalır.
* 2007 yılında perakende işiniz olarak sadece Lacoste ve Swatch vardı. O günden bugüne ciddi bir atılım yaptınız. Bugün perakendedeki pozisyonunuz nedir?
Perakendede hızla ilerliyoruz. Sadece Türkiye’de değil, özellikle Doğu Avrupa’da, Rusya’da hızla mağazalar açıyoruz. Şu anda oradaki ciromuzla Türkiye’deki ciromuz birbirine yakın. Yeni aldığımız markaları birleştirmeye çalışıyoruz. Perakende işimiz bu hızla giderse kağıdı geçecek gibi görünüyor.
* Perakendedeki cironuz nedir?
Şu anda 320 mağazamız var. Yılda 450-500 milyon dolarlık bir iş.
* Türkiye’ye getirmek istediğiniz yeni markalar var mı?
Markalardan teklif alıyoruz. Biz Burberry gibi çok seçkin olmadıkça, butik markalarla uğraşmak istemiyoruz. Yani bir-iki mağaza bizim çalışma stilimize uymuyor, olabildiğince yaygın olması lazım. En son anlaştığımız marka Converse. Converse’i Superstep mağazalarımız var, orada satacağız. Converse’in mümesilliğini alacağız. Bizim umudumuz, tıpkı Ülker’in yaptığı gibi uluslararası bir markayı satın alıp onu hem Türkiye’de hem civar ülkelerde hızla yaygınlaştırmak.
* Adaylar var mı?
Hedefimizde var ama henüz öyle bir ihtimalimiz olmadı.~*Yakın zamanda olabilir mi?
Yakın zamanda da olabilir aniden de...
* Sizin ambalajda da bir satın alma planınız vardı, hayata geçti mi?
Olmadı, gerçekleşmedi. Teşebbüsümüz, temaslarımız oldu ama Avrupalı bir şirket o şirketi daha iyi bir fiyat ödeyerek aldı. Şimdi Yunanistan’da bir ambalaj fabrikası kuracağız.
* Son yıllarda “Avrupa’da şirket satın almak için fırsat var” sözünü çok duyduk ama beklenen satın almalar gerçekleşmedi.
Türkiye’den orada fabrika alanı hatırlamıyorum. Çimentoda biz de Sabancı Grubu da niyetlendi olmadı... Ambalajda da niyetlendik, olmadı.
* Neden peki, fırsatlar mı oluşmadı?
Kabul etmek lazım ki orada Avupalı şirketlerin finans güçleri daha yüksek. Biz uluslararası piyasalardan dolar bazında yüzde 5-6’larla finansman bulurken onlar yüzde 2 ile buluyor.
* Esas Holding’le hastane işiniz ne oldu?
O sektöre girdik ve çıktık. Çok kısa sürdü. Esas Holding’le birlikte hastaneler zinciri oluşturmak üzere işe başladık. Dört beş tane hastane aldık, sonra Esas Holding tek başına işi sürdürmek istedi, biz de “Peki” dedik ve çıktık. Ama onlar da bir süre sonra demek ki fazla fizibil görmedikleri  için çıktılar. Maalesef bizim girip de sonuçlandıramadığımız işlerden biridir.
* Gayrimenkul sektöründe faaliyet göstermeyi düşünüyor musunuz?
Biz sadece kendi ihtiyacımız için gayrimenkul alıyoruz. Onun dışında şu tarlaları alalım değerlensin gibi bir projemiz yok.
* Sanayici olmak artık çok zor deniliyor… Siz bu zorluğun üstesinden nasıl geliyorsunuz?
Bu biraz da alışkanlıktan kaynaklanıyor. Her ne kadar biz de hizmet sektörüne, perakendeye kaydıysak da temelde bir sanayici grubuz. 1960’lardan beri hep üretmişiz. Tekstili, çimentoyu, kağıdı üreterek büyümüşüz. Öte yandan bizim üretemediğimiz ve kısmen de olsa pişmanlık duyduğumuz ranttan yararlanan İstanbul’daki inşaat sektörü var. Orada bir faaliyet gösteremedik, zararı yok, o da eksik olsun. Onun dışındakilerden memnunuz. Bir vurgun peşinde değiliz. Sanayi daha uzun vadeli bir yatırım ve getirisini de uzun dönemde sağlıyor.
* Aklınızda yeni bir sektör var mı?
Mersin’in meyve sebzesini bir marka altında satma işini kısmet olursa gerçekleştirmek istiyorum.
* 5 yıl sonra grubu nerde görmeyi istiyorsunuz? Grubun cirosu ne olur?
2017 cirosunu 4 milyar dolar olarak bekliyoruz, tabii dolar böyle kalırsa... Dolar hızla değer kazanırsa bu rakam aşağı gidebilir.~ERENİ'İ GELECEĞE TAŞIYACAK FORMÜL
4 HOLDİNG KURULDU

Biz Eren Grubu’nun sahibi olarak 4 kardeşiz. Dört kardeşe ait dört holding kuruldu. Eren Holding’in ortakları o holdingler. Örneğin benim eşim ve çocuklarımın sahip olduğu holding, Eren Holding’e yüzde 25 oranında ortak. Benim çocuklarım arasındaki bir ihtilaf ya da dargınlık katiyen Eren’i etkilemeyecek.. Aynı şey diğer kardeşler için de geçerli... Bir de şu prensibi koyduk: Herhangi bir kişi o ya da bu şekilde ayrılmak ister, hissesini satmak isterse öncelikli olarak diğer ortağa satmak durumunda.
ÖRNEK KURUMSALLAŞMA
Bu şekilde bu şirketleri gelecek yıllara yara bere almadan taşıyacağımızı zannediyoruz. Zannediyoruz çünkü belli olmuyor. Ben kurumsallaşmanın en güzel örneğinin Elginkan olduğunu gördüm. Sahipler ortada yok ama profesyoneller sayesinde şirketler yaşıyor. Biz de profesyonellere olabildiğince yetki vererek ve sermaye temsilcilerini sadece gözlemci gibi tutarak bunu sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda biz sermaye temsilcileri olarak aktifiz ama ona da sınırlama getirdik. Her aile kanadından ancak iki kişi aktif çalışabilir.

"TURİZM CAZİP OLMAKTAN ÇIKIYOR"
TÜRKİYE’NİN İMAJI DEĞİŞMİŞ

Bodrum’daki Rixos bizimle Fettah Tamince’nin. Turizm sektörü bana göre şu anda cazip bir sektör olmaktan çıkıyor. Türkiye’ye gelen Alman, Fransız, Rus ve İngilizler’in gözünde Türkiye’nin imajı biraz değişmiş. Onların izlenimini aktarıyorum, kim üstüne alınırsa alınsın; Türkiye İslamist bir rejim havası yarattığı için turist de böyle ülkelere gitmeye pek hevesli olmaz. Zaten terör olgusu var, ne zaman biteceği de belli değil...
BİR YATIRIM DÜŞÜNMEYİZ
Turizmin cazip bir sektör olarak kalması bu şartlarda mümkün değil. Biz turizm sektörüne herhangi bir yatırım düşünmeyiz. Turizm sektörü içinde olanlar düşünür mü, olabilir belki onların da DNA’sında bizim sanayiciliğimiz gibi o vardır. Ancak turizmin geleceği konusunda ben iyimser değilim. Bu politikalar değişmedikçe, bu çatışma ve gerilim ortamı bitmedikçe, patlayan bombalar sona ermedikçe turizm sektörünün geleceği parlak olamaz, mümkün değil.

"BORÇLANMA POLİTİKAMIZI YENİDEN DÜZENLEDİK"
KOALİSYONDAN YANAYIM

Ben geniş tabanlı bir koalisyondan yanayım. CHP gibi sosyal demokrat bir partiyle AK Parti gibi daha dindar bir sağ partinin yönetebileceği bir Türkiye’nin daha sağlıklı bir şekilde ileriye gidebileceğini düşünüyorum. O kurulup işlemeye başlarsa benim naçizane kanaatime göre bir anda ufukta daha aydınlık bir tablo ortaya çıkar.
RİSK İŞTAHI AZALIR
Aksi halde uçlara gidersek hem dış dünya hem biz yatırımcılar endişe duyarız. Bütün sanayicilerin işadamlarının hevesi kırılır. Risk alma iştahı azalır. Bir de muhtemel bir kaos halinde yabancı para değerlenir, TL değer kaybeder. Bu yüzden borçlanma politikalarını ona göre düzenlemek durumundayız. Biz de borçlanma politikamızı yeniden düzenledik. Aşağı yukarı 1 yıldan fazla zamandır TL ile borçlanıyoruz.

"BU FİYATLA BİR GİRİŞİMCİ ENERJİ SEKTÖRÜNE GİREMEZ"
EN UCUZ ELEKTRİĞİ ÜRETİYORUZ

Enerjide oyun planımızı değiştirmedik çünkü bizim rekabetçi bir fiyat bazımız var. En ucuza elektrik üreten şirketlerden biriyiz. Tabii barajlar hariç, onlarda hammadde olan su bedava. Ne var ki onların ihtiyacı karşılama oranı çok düşük. Bütün dünyada yenilenebilir enerjinin ihtiyacı karşılama oranı yüzde 20’ler seviyesindedir. En fazla yüzde 30 olur. Yüzde 70’i yine fosil yakıtlara veya nükleere dahil olarak üretim yapılır. Ancak şu andaki elektrik satış fiyatları Türkiye’de Avrupa’nın en ucuzu ve bu satış fiyatlarıyla yeni yatırımcı bulmak çok güç. Yeni girişler de beklenmiyor.
PİYASA NE ZAMAN DÜZELİR?
Biz ancak 2017’de tam kapasiteyle çalışmaya başlayacağız. O yıl kapasitemiz 2 misline çıkmış oluyor. 2018 yılında bu ortamın düzeleceğini sanıyoruz. Bu durumun temel nedeni de şu: Devletin elinde yap-işletdevret usulü çalıştırdığı santraller var. Bunlar bize göre 2 misli fiyata üretim yapıyor ve Türkiye onu kullanıyor. Biz daha ucuza ürettiğimiz elektriği kullanamıyoruz. Bunu Enerji Bakanlığı’nda tartıştık. Bakanlığın bürokratları bunun bir takım sözleşmelerden kaynaklandığını ve yasa değişikliği olmadan bir düzelmenin mümkün olmadığını söyledi. Bu durumun 2018’de düzeleceğini tahmin ediyoruz ama şu anda artık bu fiyatla herhangi bir girişimci bu işe girmez, giren girişimciye de banka kredi vermez.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz