Hedefimiz ilk 3 özelden biri olmak

Temel Güzeloğlu, sorularımızı yanıtladı.

1.08.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hedefimiz ilk 3 özelden biri olmak
Finansbank’ın adı son dönemde ana hissedarı Yunanlı NBG’in hisse satışıyla gündemde. Ancak bankanın genel müdürü TEMEL GÜZELOĞLU, daha çok bankanın geleceğine odaklanmış durumda. “10 yılda Türkiye’deki en büyük 3 özel bankadan biri olacağız” diyen yönetici, “Benim peşimde olduğum, gerçek bankacılık aktiviteleri anlamında Türkiye’deki en büyüklerden olmak” diye konuşuyor. “İlk 3 özel banka arasına girme” hedefine ise KOBİ ve bireysel tarafta etkin olarak ulaşacaklarını anlatıyor. Haziran sonunda Yunanistan’ın en büyük bankası National Bank of Greece’in (NBG) CEO’su Apostolos Tamvakasis, banka sermayelerini güçlendirmek için Finansbank’ta azınlık hisselerini satacaklarını açıkladı. 1,5 yıldır süren bu satış söyleminde son açıklamayla tüm gözler yeniden Finansbank’a döndü. Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, satışla ilgili “Açık söyleyeyim, nasıl olacağı çok belli değil...” diyor. Güzeloğlu, konuya şöyle açıklık getirmeye çalışıyor: “Başlangıçta hiçbir zaman ‘Hisselerin yüzde 25’ini başka bir bankaya satacağız’, denmedi. Satış küçük bloklar halinde olabilir diye konuşuluyordu. O ilk konuşmalardan bu yana bende nasıl bir satış olacağına dair yeni bir bilgi yok. Bu hissedarın kararı. Bize gelen ‘Bankanın yüzde 25’ini bir şekilde satmak istiyoruz’ söyleminin ötesinde en ufak bir şey duymuş değiliz.” Ancak Güzeloğlu, Yunanistan’daki krizin kendi ayakları üzerinde duran Finansbank’ı kesinlikle etkilemediğinin de altını çiziyor. “Ana hissedarımız Yunanistan’ın en büyük bankası ama ana hissedarımızla bizim bir finansal ilişkimiz yok. Şu an Finansbank’ın zaten sermaye ihtiyacı bulunmuyor. Türkiye’nin en yüksek sermaye yeterlilik rasyosu olan bankasıyız. Fonlama ihtiyacımız yok ve biz de Yunanistan’a herhangi bir şekilde kâr transfer etmiyoruz” diyor. Nisan 2010’da bankanın başına geçen Güzeloğlu, satıştan ziyade agresif oldukları perakende alanına ve gelecek hedeflerine odaklanmayı tercih ediyor. Güzeloğlu, Finansbank’ı 2022’ye kadar Türkiye’nin en büyük 3 özel bankasından biri haline getirmeyi planlıyor. “Ben bilanço büyüklüğünden çok, en çok aktif müşterisi olan ilk 3 bankadan biri ya da konut kredileri, KOBİ kredileri ya da kredi kartlarında en büyük üç bankadan biri olmaktan bahsediyorum. Benim peşimde olduğum ve arkadaşlarımı yönlendirdiğim hedef, gerçek bankacılık aktiviteleri anlamında Türkiye’deki en büyüklerden biri olmak... Bu noktaya da çok uzak değiliz. Sektörde hedeflediğimiz ilk üç banka sırasına KOBİ ve bireysel tarafta etkin olarak geçeceğiz.” Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, bankanın perakende odaklı büyüme modelini, gelecek hedeflerini ve Yunanlı ana hissedarın planlarını Capital’e şöyle anlattı:

Capital: Finansbank’ın performansı nasıl gelişiyor? Son birkaç yılda banka nasıl büyüdü?
- Son 1-2 yıldır Türkiye’de bankacılık sektörü, dünyadaki gibi zor. Çok fazla oynaklık var.~
Bunu da hiçbirimiz sevmiyoruz. Çünkü önünüzü göremediğiniz zaman müşterilerinize uzun vadeli destek olmakta güçlük çekiyorsunuz veya uzun vadeli kaynakların fiyatını belirlemede emin olamıyorsunuz. Bu da genel olarak bankaları daha dar kâr marjlarına doğru götürüyor. Dolayısıyla kârlılıkta, özellikle 2011’de faiz gelirlerinde ciddi sıkıntı yaşandığını söyleyebilirim. 2012 yılı net faiz geliri rasyosu anlamında daha iyi geçiyor. Biz bu tabloyu öngördüğümüz için 2011 ve 2012’de diğer alanlara yoğunlaştık. “Bankanın servisleri çeşitlendirelim ve böylece servisler karşılığında gelir kazanalım” şeklinde bir plan yaptık. Bankanın servis ücretleri ve komisyonlarından elde ettiği gelir geçtiğimiz 1,5 yılda ciddi şekilde arttı. Örneğin sigorta işinde bugüne kadar hiç olmadığımız kadar aktif olduk ve sigorta gelirimiz 3 katına çıktı. Müşterilerimize katma değerli servisler sunduk. Bankacılıkta son 2 yılın gerçeği, artık paradan para kazanılmıyor, servisten para kazanılmaya başlandı. Biz de bunu iyi uyguladığımızı düşünüyoruz. Bu, aynı zamanda müşterilerimizin ihtiyaçlarını ve davranışlarını anlama konusunda çok öğretici bir süreç. Ayrıca biz tüm bu süreçte maliyetlerimizi indirmeye, verimliliği artırmaya çalıştık. Tüm süreçleri elden geçirerek gereksiz adımların hepsini elimine ettik. Gereksiz alım yaptığımız konularda geri durduk. Bu 2 yıl bize bankacılığın aslında bir servis iş kolu olduğunu çok iyi öğretti. Servis iş kollarının iki tane önemli parametresi var: Düzgün hizmet vermek ve böylece iyi para kazanmak, verdiğin hizmeti mümkün olan en ucuza sağlamak. Biz bu iki konuda da ciddi adımlar attık.

Capital: İlk 6 ayda rakamlarda nasıl bir büyüme yakaladınız? 2012 için büyüme hedefiniz ne?
- 2012 yılı ilk 6 ay rakamlarımızı paylaşamıyorum. Ama biz bu yıl piyasa kadar büyümeyi hedefliyoruz. İlk 6 ayımız pazara paralel gidiyor. Sektör kredilerde yüzde 14-15, mevduatlarda yüzde 8 büyür diye tahmin ediyoruz. Biz de açıkçası bu planlanan çerçevede büyüyoruz. Türkiye’nin en perakende bankasıyız. Perakende bizim doğal alanımız. Perakende kısmında pazar kazanımlarımız var. Kredilerde ufak yüzdelerle büyümeler görüyoruz. Ama bu yıl için “Tüketici kredilerinde pazar payımızı ikiye katlayacağız ya da konut kredilerinde çağ atlayacağız” gibi iddialı planlarımız yok. Ancak önümüzdeki yıllarda bizden her şeyi bekleyin. Kârlılık anlamında bakarsak da. Biz her zaman kârlı bir banka olduk ve olmaya da devam edeceğiz. İkinci çeyrek sonuçlarını açıklamaya az kaldı, bu konuda yorum yapamayacağım. Tabii sektörde bankaları incelerken ana kârlılık rakamlarına bakmak lazım. İştirak satışı, aktif kredilerin satışı gibi bir kerelik kârları arındırarak baktığınızda Finansbank’ın her çeyrek bazında en kârlı bankalardan biri olduğunu görürsünüz. Bu yıl için de benzer bir tablo olacak. Ben şube sayısını şişirmeye inanmıyorum. Bizim şube başına hacimlerimiz diğer bankaların üzerinde seyrediyor. Akıllıca, bir şube açma politikası izleyeceğiz. Bu yıl için ilk başta 20 şube planlamıştık, bir miktar daha yukarı çıkabiliriz.

Capital: Özel bankalar arasında kaçıncı sıraya çıkmayı hedefliyorsunuz? 5 yıl sonrası için planlarınız neler?
- 5 yıl sonrası erken. Ama biz 10 yılın sonunda Türkiye’deki en büyük 3 özel bankadan biri olacağız. Bu, banka içinde kendimize koyduğumuz bir hedef. Bu konuda arkadaşlarımı yönlendiriyorum. Fakat 10 yıl içinde bankacılıktaki büyüklük kavramı da değişebilir.~
Ben bilanço büyüklüğünden çok, en çok aktif müşterisi olan ilk 3 bankadan biri ya da konut kredileri, KOBİ kredileri ya da kredi kartlarında en büyük üç bankadan biri olmaktan bahsediyorum. Bilanço büyüklüğü kolay manipüle edilebilir. Benim peşimde olduğum ve arkadaşlarımı yönlendirdiğim hedef, gerçek bankacılık aktiviteleri anlamında Türkiye’deki en büyüklerden biri olmak. Bu noktaya da çok uzak değiliz. Konut kredilerinde zaman zaman ilk üçe giriyoruz, bazen dördüncü oluyoruz. Kredi kartlarında zaten dördüncü banka konumundayız. Açıkçası ilk üçe girmek için sadece biraz daha reklam ve promosyon yapmamız gerekiyor. KOBİ kredilerinde de doğru adım atıyoruz. İnternet bankacılığını da bu amaçla başlattık. Biz her şeyden önce aktif müşteri sayısına ve getirdiği işlere önem veriyoruz.

Capital: Hangi alanlarda daha agresifsiniz?
- Biz perakende bir bankayız. Bunu rahatlıkla söyleyebilecek tek banka genel müdürüyüm. Çünkü biz kredilerimizin yüzde 60’ını bireylere, yüzde 18’ini de KOBİ’lere veriyoruz. Yani yüzde 78’i perakende olan bir bankayız. Bize bu anlamda en yakın olan bankanın ancak yüzde 45’i perakende çalışıyordur. Biz her zaman perakendenin en etkin bankası olacağız. Bireysel ve KOBİ tarafında etkin olmak istiyoruz. Kurumsal ve ticari bankacılıkta da bizim birincil isteğimiz, KOBİ ve bireysele iş üretmektir. Sektörde hedeflediğimiz ilk üç özel banka sırasına da KOBİ ve bireysel tarafta etkin olarak geçeceğiz.

Capital: Ana hissedarınız Yunanlı NBG bankası. Yunanistan’daki kriz sizi nasıl ve ne kadar etkiliyor?
- Yunanistan’daki kriz bizi hiç etkilemedi. Evet, ana hissedarımız Yunanistan’ın en büyük bankası ama ana hissedarımızla bizim bir finansal ilişkimiz yok. Şu an Finansbank’ın zaten sermaye ihtiyacı bulunmuyor. Türkiye’nin en yüksek sermaye yeterlilik rasyosu olan bankasıyız. Fonlama ihtiyacımız yok ve biz de Yunanistan’a herhangi bir şekilde kâr transfer etmiyoruz. Dolayısıyla bizim Yunanistan’la bilfiil hiçbir fiziksel bağlantımız yok.

Capital: Peki nasıl bir bağlantınız var?
- “Yunanistan’daki ana hissedarınıza neler oluyor” soruları aldık. Ama biz müşterilerimize ve paydaşlarımıza mevcut resmi ortaya koyuyoruz. Resim gayet net. Finansbank kendi ayakları üzerinde duran, BDDK denetimine tabi bir Türk bankası. Bizim Yunanlı hissedarımız, yatırımcı olmanın ötesinde ne Finansbank’ın yönetiminde ne de finansallarında en ufak bir etkinliği olmayan ve olmasını da istemeyen bir hissedar. Tamamen kendi ayakları üzerinde duran bir bankayız. Yunanistan’la herhangi bir finansal bağlantımız yok. Zaten biz Yunanistan’a fon aktaralım desek de BDDK izin vermez.

Capital: Peki ana hissedarınız NBG, banka sermayesini güçlendirmek için Finansbank’ta azınlık hissesi satacağını açıkladı. Bu bir blok satış mı olacak? Yoksa bir halka arz mı planlanıyor?
- Açık söyleyeyim, nasıl olacağı çok belli değil. 1,5 yıl önce biz halka arz olarak yola çıktık ama halka arzlarda da İMKB’deki pek çok hisse senedi blok olarak fonlar tarafından tutuluyor. Bu yüzden halka arzla blok arasında çizgiyi nereden çektiğiniz de belli olmuyor. Başlangıçta hiçbir zaman ‘Hisselerin yüzde 25’ini başka bir bankaya satacağız’ denmedi. ‘Satış küçük bloklar halinde olabilir, hisse hisse satılabilir’ diye konuşuluyordu. O ilk konuşmalardan bu yana bende nasıl bir satış olacağına dair yeni bir bilgi yok. Bu hissedarın kararı. Hissedarımızın şu anki değerleme ortamında açıkçası nasıl davranacağını bilmiyorum. Bize gelen “Bankanın yüzde 25��ini bir şekilde satmak istiyoruz” söyleminin ötesinde en ufak bir şey duymuş değiliz.~

Capital: Bankacılık sektörü için geçtiğimiz 6 ay nasıl bir tablo gözlemliyorsunuz? Sektörde bu yıl ne tip riskler görüyorsunuz?
- Biz bu yıl bütçemizi iki konuda revize etmek zorunda kaldık. Biz karamsar bütçeler yaparız. Faiz giderlerinin daha yüksek olmasını bekliyorduk. Özellikle ikinci çeyrekte faiz giderleri beklediğimiz kadar olumsuz olmadı, o nedenle bu kalemde olumlu bir revizyon yaptık. Ancak takibe düşen krediler tarafında olumsuz bir revizyon gerçekleştirdik. Ekonominin yavaşlamasıyla birlikte kredi kartları ve tüketici kredilerinde takip rakamlarında artışlar gördük. Burada yıl için yaptığımız bütçeyi yüzde 20 civarında artırdık. Faiz giderlerinden kazandığımızı bir bakıma takibe düşen kredilerde kaybettik. Sektör genelinde de benzer bir tablo olduğunu düşünüyorum. Bu yıl takibe düşen krediler dışında bir risk görmüyorum. Sektörde de takibe düşen kredilerde artış göreceğiz. Faiz giderleri sektöre güzel bir sürpriz oldu. Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası genişleme politikası izlemeye başlarsa kredilerde büyüme tahminin ötesine geçer. Şu an kredilerde büyümeyi yüzde 14 öngörüyoruz. Bunu söylemek için erken ama genişleme politikası izlenirse yüzde 20’lerde büyüme görebiliriz. Mevduatlarda büyümeyse yüzde 8; bu rakam enflasyon kadar olduğu için kredilerin artışını karşılayamıyor. Sektördeki kredilerin mevduata oranı yüzde 100’ün üzerine çıkmaya başladı. Eskiden bu oran hep yüzde 100’ün altında kalırdı. Ama bu çok doğal. Türkiye tasarruf etmeyi iyi bilen bir ülke değil, bunu değiştirmek için de gerek hükümetin ve Merkez Bankası’nın politikaları gerek bankalar tasarrufa özendirmeye çalışıyor. Genç bir nüfusa sahibiz. Geleceğe bakıp bugünden en iyi hayat standardını elde etmek istiyorlar, bu ortamda tasarruf pek mümkün değil.

HER TEKLİFE KAPIMIZ ACIK"

Capital: Finans Emeklilik ve Hayat’taki yüzde 51 hissenizi Amerikalı Cigna Nederland’e 85 milyon Euro’ya sattınız. Bu satış ile ilgili hedefleriniz neler?
- Son 1,5 yılda sigorta işini çok ciddiye almaya başladık. Sigorta işimizi satışa çıkarmamızın temel nedeni de bu... Biz sigortacı değiliz, bankacıyız. Bundan sonra sigorta işinde büyümek istiyorsak profesyonel bir şirketi içeri çekmek istedik. Sigortada piyasayı şaşırtacak orijinallikte ürünler yaratalım istedik. Bu çerçevede güçlü sigorta şirketlerini davet ettik. Onlara, “Biz sizden bu parayı sermaye için istemiyoruz, dolayısıyla satmak zorundayız hissine kapılmayın. Biz sizinle doğru ürünler geliştirmek istiyoruz. Vereceğiniz paradan da çok kim olduğunuza bakıyoruz” dedik. Nitekim kararımızı da öyle verdik. Sermayeye ihtiyacımız yok. Zaten satın almayla gelen para münhasırlık anlaşmasıyla 15 yıla yayılıyor. Piyasada ‘sigorta işini sermaye için satıyorlar’ algısı var. Hayır. Çünkü aldığımız para sermayemize 15 yılda yavaş yavaş geçiyor. Türkiye’yi banka sigortacılığı konusunda çok başka bir yere taşıyacağımızı düşünüyorum. Bundan birkaç yıl sonra pazarda olanların ötesinde bir noktaya geçeceğiz.

Capital:Diğer iştiraklerinizi de satmayı planlıyor musunuz?
- Hayır, şu an diğer iştiraklerimizin satışı ile ilgili bir adımımız yok. Ama bir şirket gelip örneğin leasing sektöründe “Dünyada bir numarayım, farklı özel ürünlerim var. Sizinle ortaklık kuralım” derse düşünürüz. Her teklife, her zaman kapımız açık.~

"SATIS SÜRECİ BENİM SORUMLULUĞUMDAYDI
FİNANSBANK’TA SEKİZİNCİ YIL

Bu yıl, benim Finansbank’ta sekizinci yılım... Bankaya ilk olarak iş geliştirme ve strateji birimini kurmak için geldim. Daha öncesinde bir danışmanlık firmasında çalışıyordum. İş geliştirme ve strateji birimini, 2 yıla yakın götürdüm. Bankanın satış sürecinin yürütülmesi bu birimin göreviydi. Daha çok Hüsnü Özyeğin Bey ile banka ve bankanın yurtdışı iştirakleri için çalıştım. Bankanın satışıyla pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı oldum. Kredi kartları benim sorumluluğumdaydı. Sonra sırasıyla bireysel bankacılık ve KOBİ bankacılığı sorumluluğuma geçti. Bankanın yüzde 80’i bana bağlanınca ardından 2010 yılı Nisan ayında genel müdür oldum.
“BİZCE MÜMKÜN” ANLAYIŞI
Genel müdür olduktan sonra yaptığım en önemli şey, bankanın kendini daha iyi tanıyıp ileriye dönük ayaklarını daha sağlam basacağı ilkeleri ortaya koymak oldu. “Bizce mümkün” adı altında bir program oluşturduk. Bu program aslında bir misyon ve 4 değerden oluşuyor. Misyonumuz, Finansbank’a dokunan herkesle ihtiyaçlarını anlamaya ve buna uygun çözümler üretmeye, memnuniyete dayalı ömür boyu bir ortaklık kurmak. Bunu yapmak için de banka olarak 4 değere sahibiz: İşine saygısı ve bağlılığı çok yüksek bireylerden oluşan bir bankayız. Çalışanlarımız liderlik özelliklerini ortaya çıkararak işlerini yapar. Yaratıcıdırlar. Tüm işlerini takım ruhu içinde yaparlar.
KRİZSİZ YÖNETİMİ BİLMİYORUM
Bu 4 değer etrafında gelişim programı başlattık. 2 yıldır devam ediyor. 120 kişilik gelişim elçilerini belirledik. Bu kişiler bankanın değişik yerlerinden seçildi. Hem en uç noktalarda bile bankanın kültürel olarak gitmek istediği noktayı çevrelerine yayıyor hem çevrelerinden geri bildirimleri yönetime getiriyorlar. Biz de bu geri bildirimlere göre bankanın yönünü yeniliyoruz. Ben göreve geldiğimden beri son 2 yıldır krizle yaşıyorum. Açıkçası krizsiz alternatif genel müdürlük nasıl yapılır bilmiyorum. Ben iş hayatımın her aşamasında kriz gördüm. Bankaların battığı en kötü dönem olan 2001 yılında BDDK’ya danışmanlık yapıyordum. O krizin ardından 2008 ve sonrası hafif kaldı.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz