Mutluluğun yeni formülü

Mutluluk gurusu Shawn Achor, yöneticilerin şirketlerinde nasıl mutluluk yayabileceklerini anlattı.

5.09.2016 14:30:470
Paylaş Tweet Paylaş
Mutluluğun yeni formülü


Shawn Achor, yıllarca Harvard’da mutluluk üzerine ders vermiş bir pozitif psikoloji uzmanı. Mutlulukla ilgili bildiğimiz pek çok doğruyu kökten sarsıyor. Achor, ‘Ne kadar başarı olursam o kadar mutlu olurum’ anlayışının yıkıldığını söylüyor.

Ona göre olumlu yaklaşım başarının ön habercisi. Kişi önce mutlu olmaya odaklanırsa ardından başarı geliyor. Achor, “İşte sosyal çevre geliştiren kişilerin, terfi almada yüzde 40 daha başarılı olduğunu araştırmalarla ortaya koydum.

İster yüz yüze ister sanal olarak çalışanların diğerleriyle meşgul olması, birbirlerine destek vermesi işyerinde mutluluk getiriyor” diye konuşuyor. İş dünyasında “Çok çalışırsam başarırım, başarı elde ettikçe de daha mutlu olurum” anlayışı hakim...

Ama mutluluk gurusu Shawn Achor, bu anlayışın tersini savunuyor. “Bu düşünce, hem başarımıza hem mutluluğumuza engel oluyor” diyen pozitif bilimci, her kazandığımız zaferde beynin başarı çizgisini değiştirdiğini ve pozitif psikoloji araştırmalarına göre tüm hayat boyunca her alanda başarı elde edilse de mutluluk seviyesinin aynı kaldığını açıklıyor.

Son 10 yılda iş dünyasında giderek daha çokyer bulan pozitif psikolojinin en etkin araştırmacılarından Achor, “Olumlu bir beyin yaratmaya öncelik verirsek her işimiz hızla iyi sonuçlar verir. Modern ekonomide en önemli rekabetçi avantaj, olumlu ve meşgul bir beyin” diye konuşuyor.

Shawn Achor, adını Harvard’da verdiği mutluluk dersleri ile duyurdu. 2007’de mutluluk üzerine araştırmalarını sürdürdüğü ve danışmanlık verdiği Good Think şirketini kurdu.~Ardından 2010 yılında “Hapiness Advantage” (Mutluluk Avantajı) ve bu yıl “Before Hapiness” (Mutluluktan Önce) kitabını yayınladı ve iki kitap da en çok okunanlar listesine girmeyi başardı.

“Mutluluğun yüzde 90’ı, kişinin dış dünyayı algılamasına bağlı” diyen Achor, “Nerede olursak olalım, kafa yapımızı değiştirmek için çalışırsak olumluluğumuzu ve dolayısıyla mutluluk seviyemizi artırabiliriz. Bilimsel verilere göre, mutluluk seviyesi arttıkça aynı zamanda başarı oranları da yükseliyor” şeklinde konuşuyor.

Achor’un yaptığı araştırmalar olumlu yaklaşıma sahip çalışanların performansının, olumsuzların en az yüzde 30 üzerinde seyrettiğini de ortaya koyuyor. Olumlu bakış açısına sahip çalışanlar örneğin satışlarda diğerlerine göre yüzde 37 daha yüksek rakamları yakalıyorlar.

İşte bu nedenle Achor, olumlu yaklaşımın başarının en kesin ön habercisi olduğunu sürekli vurguluyor. Mutluluk gurusu Shawn Achor, yöneticilerin hem kendi hayatlarında hem şirketlerinde nasıl mutluluk yayabileceklerini ve olumlu beynin avantajlarını şöyle anlatıyor:

İnsan hayatında mutluluk, başarıyla birlikte mi gelir? Başarılı bir CEO aynı zamanda mutludur diyebilir miyiz?

- Biz genelde çok çalışırsam başarılı olurum ve böylece mutlu da olurum diye düşünürüz. Oysa bu formül, bilimsel olarak yıkılmış durumda. Bu düşünce, bizim hem başarımıza hem mutluluğumuza engel oluyor. Her kazandığımız zaferde beynimiz, belirlediği başarı hedeflerini, başarı çizgisini değiştiriyor.

Örneğin diyelim ki satış hedefinizi tutturdunuz, yöneticiler sizin hedefinizi artırır. Ya da maaşınıza zam aldınız, bu yeni referans noktanız olur ve siz bir sonraki terfi ya da zamma ihtiyaç duyarsınız. Pozitif psikoloji araştırmalarına göre, tüm hayatınız boyunca her alanda başarı elde etseniz de mutluluğunuz aynı seviyede kalıyor.~
Ama şu an pozitif bir beyin yaratmaya öncelik verebilirsek ansızın her işimiz hızla iyi sonuçlar verir. Modern ekonomide en önemli rekabetçi avantaj, pozitif ve meşgul bir beyindir.

Peki yöneticilerin, CEO’ların mutluluğu için bir formül var mı?
- Mutluluğun formülü, herkes için aynı. Tek bir farkla yöneticiler, şirketlerinde mutluluğu yayacak bir dalga etkisi yaratacak fırsata sahip. İlk kitabım ‘Hapiness Advantage’ta, mutluluğu yaratmanın 7 adımı olduğunu aktarmıştım.

İşte bu adımlardan şirket içinde en iyi uygulanabileceklerini şöyle aktarabilirim: Kendinize her gün yapacağınız günlük pozitif bir alışkanlık yaratın. Her sabah işe gider gitmez, bu alışkanlıkla güne başlayın. Bu alışkanlık, minnettar olduğunuz üç öğeyi yazmak, 5 dakikalık bir meditasyon ya da işteki iyi bir deneyimle ilgili günlük tutmak olabilir.

Hatta en etkilisi, sosyal çevrenizden birine, onu öven ya da teşekkür eden bir mail yazabilirsiniz. Ben Google ve Facebook’ta çalışanları, bu mailleri yazmaya teşvik ettim, sonuçlar çok ümit vericiydi. Yeni kitabım ‘Before Happiness’ta yaptığım bir çalışmada, işte sosyal çevre geliştiren kişilerin terfi almada yüzde 40 daha başarılı olduğunu ortaya koydum.

Sosyal çevre, aynı zamanda kişinin yaşam süresinin de artmasını sağlıyor. Biz hayatımızda olumsuzu yenmek için o kadar çok savaşıyoruz ki olumlu olmanın ne kadar güç verdiğini unutuyoruz.

Sosyal çevre oluşturma da sosyal medya da etkili mi? Sosyal medya da mutlu ediyor mu?

- Araştırmalarımızda, çalışanların kendilerini destekleyecek ya da yardım edecek insanlara ihtiyaç duyduğunu bulduk. Başarıda da ön belirleyici, bu tip bir sosyal çevreyi kurabilme yeteneği olarak görülüyor. İster yüz yüze kişisel yollarla ister sanal olarak çalışanların diğerleriyle meşgul olması, birbirlerine destek vermesi işyerinde mutluluk getiriyor.~
Sosyal çevre, mutluluk seviyesinde en önemli öğelerden biri. En büyük 500 şirketin çalışanlarında ve yöneticilerinde ya da Harvard’daki öğrencilerde şunu gözlemledim: Strese girdiklerinde, daha çok çalışmaları gerektiğine inanıyorlar ve kendilerini destekleyen sosyal çevrelerinden ayrılıyorlar.

Bu durumda daha yorgun olmanın yanında daha depresif oluyorlar ve stresle daha zor başa çıkıyorlar. Gerçekte en iyi performans gösteren yöneticiler, stresli zamanlarda da kendilerini sosyal ortamdan mahrum bırakanlardan değil, sosyal çevrelerine yatırım yapmaya devam edenlerden çıkıyor. Eğer Facebook gibi yerlerden bağlantı kurduğunuz arkadaşlarınızla dışarda da yüz yüze görüşmeye başlarsanız verdikleri sosyal destek artıyor.

Mutluluk insana iş hayatında ne gibi artılar veriyor?

- Mutluluğun yüzde 90’ı, kişinin dünyayı algılamasına, kafa yapısına bağlı. Nerede olursak olalım, kafa yapımızı değiştirmek için çalışırsak iyimserliğimizi ve dolayısıyla mutluluk seviyemizi artırabiliriz.

Bilimsel verilere göre, mutluluk seviyesi arttıkça aynı zamanda başarı oranları da yükseliyor. Vizyon sahibi olumlu çalışanlar, genelde işlerinden memnun kişiler. Psikolojik olarak çok zor yıpranır ve yüksek performansla çalışırlar.

İşteki verimliliğini de etkiliyor mu?
- İlk kitabımda yaptığımız araştırmalar, olumlu yaklaşıma sahip çalışanların performansının, olumsuzların en az yüzde 30 üzerinde seyrettiğini ortaya koyuyor. Olumlu bakış açısına sahip kişilerin stres ortamında enerjileri, yüzde 23 daha yüksek oluyor.~
Satışlarda diğerlerine göre yüzde 37 daha yüksek hedefleri yakalıyorlar. Bu tip insanların enerji seviyeleri, satış sonuçları yükselirken işten ayrılma oranları da düşüyor. Olumlu davranışa ve bakış açısına sahip doktorların, doğru teşhis koyma oranları bile yüzde 50 yükseliyor. Olumlu yaklaşım, başarının en kesin ön habercisi.

CEO’lar stresle nasıl başa çıkabilir?
- CEO’lar, şirketleri için rol model oluşturur. Alia Crum, Peter Salovey ve ben, yakın dönemde bir çalışma yayımladık. Bu çalışmaya göre kişiler, stres hakkında düşüncelerini değiştirerek, strese verdikleri reaksiyonu belirleyebiliyor.

Stres aslında hafızayı ve zekayı ilerletiyor, ilişkileri derinleştiriyor. Bir arkadaşımla UBS şirketinde, yöneticilere stresi nasıl olumlu görebileceklerine dair 3 dakikalık bir video gösterdik. Altı hafta sonra bu eğitime gelen yöneticilerin performansları yükselmişti ve diğer çalışanlara göre yorgunluk nedenli hastalıklarında yüzde 23 düşüş gösterdiler.
 
rethinkstress.com sitesinde online bir dersimiz var. Burada stres hakkında bilgi veriyoruz, stresi kabul etmeyi ve onu hayata dahil etmenin yolunu 3 adımda gösteriyoruz. İşin aslı, biz önemsediğimiz için strese giriyoruz. Stres aslında biyolojik bir yanıt ve biz bunu avantaja dönüştürebiliriz.

Ama biz stresin bu anlamını unutursak, bir tehdit olarak görmeye başlarsak, sağlığımız üzerinde yüzde 23 negatif etki yaratıyor. Sonuçta stres kaçınılmaz ama sonuçları değil... Bizi nasıl etkilediğini değiştirebiliriz.~
Çalışanların ve hatta yöneticilerin bile iş hayatında mutsuz olduğunu gösteren pek çok araştırma okuyoruz. Şirketler bunu nasıl değiştirebilir? Çalışanlarını daha mutlu etmek adına neler yapabilirler?
- Benim kitabımdan yola çıkarak, çalışanlarını mutlu olmaları konusunda cesaretlendiren pek çok şirket örneğine sahibiz. Örneğin özel bir çağrı merkezi Ruby, kitabı okuduktan sonra elemanları için bir “mutluluk güncesi” yarattı.

Her gün çalışanlarından minnettar oldukları 3 şeyi listelemeleri, o gün memnun oldukları bir pozitif gelişmeyi ve son 24 saat içinde onları mutlu eden bir iş deneyimini yazmalarını istediler. Bu günlük öncesi çağrı merkezinde 1.000 çağrıda 1 hata oluşurken, bu çalışmadan altı hafta sonra hata oranı yüzde 60 düştü. Artık her 2 bin 500 çağrıda 1 sorunla karşılaşıyorlardı.

Kitabınızda “Mutluluğunuz, başarı seviyeniz ya da sağlığınızda bir değişiklik yapmadan önce yeni bir dünya gerçeği oluşturmalısınız. Bu, pozitif değişim yaratma yeteneğinizi gösterir” diyorsunuz. Kişi dünyaya bakışını, gerçeğini nasıl değiştirebilir?
- Bir kişi mutluluğunda ya da sağlığında bir değişim yapmadan önce beyni bu değişimin olup olamayacağına dair bir gerçeklik belirlemiş oluyor. Temelde, bu gerçeklik de bu değişimi yapıp yapamayacaklarını belirliyor. Bazı insanlar, dünyayı kendi genlerinden ibaret görür.

Bu kişiler istedikleri kadar konuşma izlesinler, tonlarca olumlu düşünce kitabı okusunlar bu yeni değişimlerin hiçbirini hayatlarına dahil edemezler. Beynimiz saniyede, sinir uçlarından gelen 11 milyon bilgi içinde sadece 40 bit bilgi işleyebiliyor. Beyninizin ilgilendikleri sizin gerçeğiniz oluyor. Bu araştırmaya göre, gerçeğinizi değiştirmenin en iyi yolu, sizin pek çok gerçek içinden birini seçtiğinizi görmeniz.~
Ben gözümün önündeki başarısızlığa odaklanabilirim ya da buradaki fırsatları görmek için beynindeki diğer kaynakları inceleyebilirim. İlki beni donup kalmaya, ikinci yol ise olumlu değişime götürür. Benim kitabım, “İnsanların dünyayı algılama, görme yollarını nasıl değiştirebiliriz” sorusuyla başlıyor. Kitapta bir bakış açısı egzersizi var; “Size bir kahve fincanı çizin desem, ne çizersiniz” diye soruyorum.

Bu çizimlerin binde 999’unda kahve fincanını yandan çizimini görüyoruz. Peki neden yukardan bakarak fincanı çizmiyorlar? Görüyorsunuz en basit konuda bile ne kadar yaratıcı olmayı denesek de perspektifimizi genelde aynı tutuyoruz. İşte değişime inanmak, dünyaya bakışımızı değiştirmemizle ilgili bir mesele ve değişim ancak böyle mümkün.

 Kitabınızda “Hayattaki olumsuz sesleri yok edin” diyorsunuz. Bu nasıl mümkün olacak?
- İyi zamanlarda mutlu olmak çok kolay... Asıl önemlisi, zor zamanlarda, örneğin ekonomi kötüye giderken mutlu olmak. Bu, en önemli avantaj getiriyor. Bunun için hayatınızdaki iç ya da dış seslere dikkat etmelisiniz. Araba sürerken kaybolduğunuzda beyin size radyoyu kapatmanızı söyler.

Aynı şekilde hayatın stresli ortamında kaybolduğunuzda da bazı sesleri engellemeli ya da kapatmalısınız. Sesleri beyne gelen bilgiler olarak özetleyebiliriz. Bu bilgiler, medyada okuduğunuz olumsuz haberler, bilimsel varsayımlar ya da dikkatinizi dağıtan her türlü veri olabilir.

Tabii burada “Hiç iş bulamayacağım” ya da “Borçtan kurtulamayacağım” gibi iç sesleri de engellemekten bahsediyorum. İç sesleri durdurmak ve olumlu bir dalga yaratmak için kişinin daha önce kötü zamanlardan başarıyla geçtiğini 2-3 olayı düşünmesi gerekiyor.

Dış sesleri engellemek için ise örneğin ben haberleri artık netten okuyorum, böylece neleri okuyacağımı seçiyorum. Bu olumsuz seslerdeki yüzde 5’lik azalma bile gerçek işaretleri yeniden keşfetmemizi sağlar.~
Hayatımızdaki sesleri azaltmak, farkındalık kazandırır. Farkındalığı artırmak için meditasyonu da tavsiye ediyorum. Meditasyonla beslenen farkındalık, beynin duyu ve duyguları bilinç seviyesine çıkarmasına yardım eder.

Eğer beyin olumsuz bir duygu ya da stresin varlığını kabul ederse bu bilgiyi, dürtüleri kontrol eden ve tehdit algılayan limbik sisteminin parçası amigdala’dan bilişsel düşünmeyi sağlayan prefrontal kortekse iletir. Bu da başta tehdit görünen olumsuz duygu ya da strese karşı nasıl bir yol izleyeceğimizi belirlememizi sağlar.  Ayrıca meditasyon, farkındalığın en önemli gizli yararını ortaya çıkarır. Meditasyon sesleri toptan yok eder, pozitif duygu yaratan sinyalin bulunmasını sağlar.

Nasıl mutlu olunur?
1- Çok çalışırsam başarılı ve mutlu olurum formülü bilimsel olarak yıkıldı.
2- Sosyal çevre geliştiren kişiler, terfi almada yüzde 40 daha başarılı oluyor.
3- İster yfe yte iste smd °larak çalışanların birbirlerine destek vermesi işyerinde mutluluk getiriyor.
4- Mutluluğun yüzde 90’ı, kişinin dünyayı algılamasına ve kafa yapısına bağlı.
5- Bilimsel verilere göre, mutluluk seviyesi arttıkça aynı zamanda başarı oranları da yükseliyor.
6- Olumlu yaklaşım, başarının en kesin ön habercisi. Olumlu çalışanların performansı yüzde 30 yüksek.
7- İyi zamanlarda mutlu olmak kolay... Asıl önemlisi, zor zamanlarda, örneğin ekonomi kötüye giderken mutlu olmak.
8- Mutluluk için öncelikle hayatın stresli ortamında kaybolduğunuzda bazı iç ve dış sesleri engellemeli ya da kapatmalısınız.
9- Olumsuz seslerdeki yüzde 5’lik azalma bile gerçek işaretleri yeniden keşfetmemizi sağlar.
10- Mutluluğunuzu gelecekteki 10 başarılarınıza bağlamayın. Başarılı olduğunuzda daha mutlu olacağınızı düşünmekten vazgeçin.
11- Dış dünyanın mutluluğunuzu belirleyeceği inancından kurtulun. Dış dünya uzun vadeli mutluluğunuz üzerinde yalnızca yüzde 10 etkiye sahip.~
"MUTLU YÖNETİCİ, MUTLU ÇALIŞAN DEMEK"
AYNA NÖRONLARIN ETKİSİ

Bizim araştırmalarımıza göre mutluluk ve mutsuzluk, bir grup içinde çok hızlı yayılıyor. Bunun nedeni, beynimizdeki ayna nöronlar. Bu ayna nöronlar gördüğümüzü beyne yansıtıyor. Yani karşınızda gülen bir insan görürseniz, ayna nöronlar siz gülmeseniz de beyne “gülüyorsun” mesajı veriyor ve beyin dopamin salgılayarak o kişinin de gülmesini sağlıyor. Bu, şirkette pozitif insanlarla çevriliyseniz harika bir haber... Eğer mutlu ve gülümseyen yöneticileriniz varsa şirket içinde ortam da çalışanlar da daha mutlu olacaktır.

LİDERLİK DEĞİŞMELİ
“Hapiness Advantage” kitabımızda biz şöyle önemli bir sonuca ulaştık: Liderlik tanımını değiştirmemiz gerekiyor. Ben eskiden iyi bir liderin çok çalışan ve başarı yolunda her türlü mutluluğu feda eden kişi olduğuna inanırdım.

Ama bu yolu izleyen yöneticilerin, çok kısa bir süre için başarılı olduğunu fark ettik. Uzun vadede hızla tükeniyor, üretkenliklerini kaybediyorlar. Ne müşterilerini ne ciro hedeflerini yakalayamıyorlar.

Yaptığım bir konuşmada, Wall Street’te bir yönetici, çalışanlardan biri gülümsüyorsa yeterince çalışmadığına inandığını söylemişti. İşte bu mentalite, çalışanı kısa süreli başarıya götürüyor.

BAŞARILI ÇALIŞANI SEÇMEK
Bu noktada güçlü bir zihniyet değişimi gerekiyor. Şirketlerin ve yöneticilerin, sosyal destek ruhunu, iyimserliği daha çok vurgulamasına ihtiyacımız var. Şirketler, çalışanların performansında daha çok zeka ve teknik yeteneklere odaklanıyor.~
Ama sadece bunlara bakarak, çalışanın önümüzdeki 5 yılda ne kadar başarılı olacağını ancak yüzde 25 oranında öngörebilirim. Asıl başarı için kişinin davranış biçimleri, olumlu bakışı, sosyal çevre kurma gücü ve strese karşı nasıl tepki verdiği önemli. Şirketler işte bu yüzde 75’i oluşturan kriterlere odaklanarak bu alanlarda eğitimler vermeli.

3 KRİTİK İPUCU
1- ŞARTA BAĞLAMAYIN

Mutluluğunuzu gelecekteki başarılarınıza bağlamayın. Başarılı olduğunuzda daha mutlu olacağınızı düşünmekten vazgeçin. İş bulduğumda, terfi ettiğimde, gelirim arttığında mutlu olacağım gibi cümleler kurmayı bırakın. Daha başarılı olmak için öncelikle daha mutlu olmalısınız.

Öncelikle zihinsel olarak pozitif olduğunuzda, hayatınız her yönüyle güzelleşir. Başarıyla mutluluk aynı şey değildir. Başarılı olduktan sonra mutluluğu yakalayacağınızı düşünebilirsiniz ama mutluluk başarıyı besler.

Çoğunlukla işimizi, mutluluğun tersi olarak görürüz. Oysa araştırmalar, işlerini zorunluluktan çok hayat biçimi, kariyer olarak görenlerin daha mutlu ve başarılı olduğunu gösteriyor.

2- ÇABA GÖSTERİN
Beyninizi olumlu düşünmesi için eğitmelisiniz. Benim 21 günlük programımı deneyin: 21 günde sizi mutlu edecek olumlu bir alışkanlık yaratın. İşte bunu yapmanın iki yolu: İlki, örneğin her gün 5 dakika meditasyon yapın veya olumlu bir deneyiminizi bir yerlere yazın ya da bir arkadaşınıza olumlu bir e-mail yazmaya 2 dakikanızı ayırın.~
Bu sayede koşullarınız ne olursa olsun, kendinizi daha mutlu hissedeceksiniz. İkincisi, beyninizi minnettarlık duyması için eğitin. 21 gün boyunca minnettar olduğunuz üç şey hakkında düşünerek iyimserliğinizi artırabilirsiniz.

3- DIŞ DÜNYA YÜZDE 10 ETKİLİ
Ne kadar para kazandığınız ya da ekonominin gidişatı gibi kriterlerle dış dünyanın mutluluğunuzu belirleyeceği inancından kurtulun. Dış dünya uzun vadeli mutluluğunuz üzerinde yalnızca yüzde 10 etkiye sahip. Mutluluğunuz yüzde 90’ı, beyninizin dış dünyayı yorumlama şekline bağlı. Mutluluğunuzu kontrol edebilirsiniz.

Mutlu ve pozitif olduğunuzda daha sempatik olursunuz. Etrafınızdaki insanlarla ilişkide olmak, hem mutluluğun hem başarının temel şartı. Bu yüzden örneğin her gün ekibinize katkılarıyla ilgili olumlu geribildirimde bulunmak, stresli ve yoğun zamanlarda ailenizle daha fazla vakit geçirmek iyi sonuç verir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz