Önce ölçek sonra yurtdışı

Oya Narin ile Türkiye turizminin performansını ve kadın yönetici olmanın artı-eksilerini konuştuk.

1.09.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Önce ölçek sonra yurtdışı
Martı Otelcilik, son 3 yılda yüzde 60 büyüdü. Martı GYO’nun halka arzı sonrası yatırım atağına geçen grup, eylül ayında İstanbul’da ilk şehir otelini açmayı planlıyor. Martı Otelcilik İşletmeleri’nin yönetim kurulu başkanı OYA NARİN ise bu başarının arkasındaki isim. Narin’in geleceğe dönük projeleri de oldukça iddialı... Butik otel ve şehir otelciliğinde büyümeyi planlıyor. Gündeminde 2 kıyı oteli projesi bulunuyor. Narin, yatırımlar tamamlandıktan sonra 4 bin 600 yatak kapasitesine ulaşacaklarını söylüyor ve “Hedefimiz 6 bin yatak kapasitesine ulaşarak ölçeğimizi büyütmek” diye konuşuyor ve ekliyor: “Komşu ülkeler ve Avrupa ülkelerinde çok güzel fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Bu ülkelerde var olabiliriz, niyetimiz var.” Turizm sektörü, son 8 yıldır yıllık ortalama en az yüzde 7 büyümesiyle dikkat çekiyor. Dünya genelinde ise bu oran sadece yüzde 1,5. Sektörün önde gelen oyuncularından Martı Otelcilik İşletmeleri’nin yönetim kurulu başkanı Oya Narin, bu nedenle turizmin Türkiye’nin lider sektörü olmaya aday olduğunu düşünüyor. Kendisi de bu potansiyeli gördüğü için oldukça iddialı hedeflere sahip. “Son 3 yıldır ciddi yatırım atağındayız” diyen Narin, eylül ayında resmi açılışını yapacakları İstanbul Taksim’deki ilk şehir otelinden oldukça umutlu. Bu yatırım sonrasında 2012 yıl sonunda 30 milyon dolar olacak cirolarını 2013’te 60 milyon dolara çıkarmayı hedefliyor. Mevcut planlanan yatırımlarla ölçeğini büyütmeyi planlayan Narin, grubun gündeminde, 2014-2015’te Sarıgerme ve Marmaris’te toplam 50 milyon dolarlık iki yatırım daha olduğunu söylüyor. Yatırımların tamamlanmasıyla yatak kapasitesini 4 bin 600’a çıkaracaklarını belirtiyor. “Koyduğumuz ilk hedef 6 bin yatak kapasitesine kavuşmak” diyen Narin, uzun vadede de yurtdışına açılma niyetleri olduğunun sinyalini veriyor. Martı Otelcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin ile son dönemde gerçekleştirdikleri yatırımları, gelecek hedeflerini, Türkiye turizminin performansını ve kadın yönetici olmanın artı-eksilerini konuştuk:

Capital: Martı Grubu olarak tamamen farklı bir konsepte girerek şehir otelciliğine adım attınız. Neden bu alan cazip?
- Şehir otelciliğine girdiğimiz için çok mutluyuz. Gelecek yıl sonu itibarıyla ciromuz yüzde 65 artacak. Tabii İstanbul’da olmanın da önemli bir keyfi var. Şehir otelciliğinde 365 gün çalışılıyor. Mevsimsellikten etkilenmeden sürekli nakit yaratabileceğiz. Martı İstanbul Otel’e 20 milyon Euro’luk bir yatırım yaptık. Yatırımın kısa zamanda geri döneceğini düşünüyoruz. Biz diğer otellerimizde 24 hafta iş yapıyoruz, kalan zamanlarda mevsime hazırlanıyoruz. Tabii bu, yönetim açısından zorluk yaratıyor. Bizim gibi yatırım yapmak, büyümek isteyen şirketler için zor bir nakit yönetimi modeli sunuyor.~

Grubun turizmde büyüme stratejisi
1-
Yatırım geri dönüşü "şehir otllerinde" daha hızlı olduğu için bu alana girdik.
2- Son 3 yıldır ciddi ataktayız, ciromuzu yüzde 60 oranında artırdık.
3- Ciro artısı devam edecek 35 milyon dolardan 2013’te 69 milyon dolara çıkacak.
4- Sırada İzmir ve diğer illerde şehir otelleri açma planı var.
5- Butik otelcilik isine de Şirince’de Güllü Otel ile başladık, ardından Hemithea geldi.
6- Yeni dönemde Denizli, Sarıgerme ve Marmaris’te butik oteller açacağız.
7- Kıyı otellerimiz için 50 milyon dolar yatırım gerçekleştireceğiz.
8- 2015 sonunda yatak kapasitemiz 4 bin 600’e ulaşacak, esas hedef ise 6 bin yatak.
9- Komşu ülkelerde iyi fırsatlar var, onları da inceliyoruz.

Capital: Şehir otelciliği daha mı kârlı?
- Şehir otellerinde yatırımın geri dönüşü diğer alanlara göre daha hızlı görünüyor. Ancak şehirlerde de arazi maliyetleri yüksek. Genelde 9 ila 12 yıl arasında değişir diyebilirim. Yalnız son dönemde inşaat ve işçilik maliyetleri de Avrupa seviyesine yaklaştı, oldukça arttı. O nedenle üst sınırda, 12 yıla yakın zamanda geri dönüş sağlanır diye düşünüyorum. Ama örneğin marina yatırımlarının geri dönüşü 25-30 yıla kadar çıkıyor.

Capital: Son dönemde başka alanlarda yatırımlarınız mevcut mu?
- Evet, son 3 yıldır ciddi yatırım atağındayız. 2010’da Martı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın yüzde 49’unu halka arz ettik. Oradan aldığımız destekle yatırım yapıyoruz. Son 3 yılda ciromuz yüzde 60 büyüdü. İstanbul’daki şehir otelimizle ciromuzu katlamayı planlıyoruz. Şu an 35 milyon dolar ciromuz var. 2013 yıl sonunda ciromuzu 60 milyon dolara çıkaracağız. Ayrıca Antalya Tekirova’da bulunan amiral tesisimiz Martı Myra’yı da tamamen yeniledik. 2008’den bu yana renovasyonda olan tesise toplam 24 milyon dolarlık yatırım yaptık. Paralel olarak Hisarönü Körfezi’nde bulunan Martı Marina yarım kalmış bir yatırımdı. Onu tamamladık. Araziyi, yat kapasitesini büyüttük. Çekek alanını genişlettik. Burada Hemithea adında 32 odalı bir butik otel açtık. Marina ve bu butik otelimiz için de yıllar içinde dağınık olmakla birlikte 30 milyon doları geçen yatırım yaptık.

Capital: Peki ilerisi için ne gibi planlarınız var? Yatırımlara aynı hızla devam edecek misiniz?
- Evet, şu anda 3 tane daha bekleyen yatırım projemiz var. Son dönemde stratejik olarak iki farklı alana girdik. İstanbul’da şehir otelciğine başladık. Burada öncelikle gidişatı göreceğiz. İleride İzmir’i de gözümüze kestiriyoruz, orada da bir otel açabiliriz. Ayrıca butik otelciliğe de başladık. Efes Şirince’de ablam Mine Narin ile birlikte Güllü Konak adında bir butik otel açtık. Bu, 12 odalı küçük bir tesis... Martı çatısına almadan kişisel olarak butik otelciliği deneyelim istedik. Çok prestijli bir iş olduğunu anladık. Efes Bölgesi’ni uluslararası önemde ünlüler ziyaret ediyor, ancak nitelikli hizmet, tesis bulmakta zorlanıyorlar. Güllü Konak’la butik otelcilikte büyük bir ciro olmasa da kâr olduğunu anladık.~
Daha önemlisi, butik otelcilik diğer tesislerimizle sinerji yaratıyor. Bu mantıkla Martı Marina’da Hemithea butik otelini açtık. Şimdi de Denizli Karacasu mevkiinde Afrodisias antik ören yeri çevresinde bir butik otel açacağız. İlk etapta 32 odayla başlıyoruz, 50 odaya kadar çıkacağız. Bunların yanı sıra Sarıgerme Dalaman’da ve Marmaris Martı Resort’un yanında iki ayrı yatırım projemiz de mevcut. Marmaris’te Maliye Bakanlığı’nın arazisini ihale ile 49 yıllığına kiraladık. Bu yatırımları da sırasıyla 2014 ve 2015’te bitirmeyi planlıyoruz. Marmaris’te 300 odalı ve Sarıgerme’de de 450 odalı iki tesis kuracağız, bu otellere 50 milyon dolar yatırım yapacağız.

Capital: Uzun vadede Martı Grubu’nu nasıl konumlandırıyorsunuz?
- Bugün bizim toplam 2 bin 800 yatak kapasitemiz var. Bu sayıyı yatırımların tamamlanmasıyla 2015 yılı sonunda 4 bin 600’e çıkaracağız. Koyduğumuz ilk hedef 6 bin yatak kapasitesine kavuşmak. Bu sayıdan sonra başka bir ölçeğe geçiyoruz. Türk turizm işletmeciliği ve markaları artık dünyada kendini ispat etti. Türkiye bugün dünyada altıncı en çok turist alan ülke. Sektörde yabancı turizm işletmelerinin payı yüzde 10’larda... Yani 1983’te başlayan ivmeyle Türk turizm sektörünün bu performansını Türk turizmcileri gerçekleştirdi. O nedenle Martı’nın Türkiye sınırlarının dışına çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Aynı şekilde tüm Türk turizmcilerin de yurtdışında markalaşacağını öngörüyoruz. Bu, şu an için bir niyet.

Capital: Yurtdışında hangi ülkelerde otel açmayı düşünüyorsunuz?
- Komşu ülkeler ve Avrupa ülkelerinde çok güzel fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Bu ülkelerde var olabiliriz, niyetimiz var.

Capital: Martı Grubu olarak daha çok hangi ülkelerden turist çekiyorsunuz? Bu ülkelerin çeşitlenmesi için çalışmalarınız var mı?
- Bizim ziyaretçilerimizin yüzde 50’si Rus. İlk olarak 96-97 yıllarında Rusya pazarıyla çalışmaya başladık. Şu an bu ülkeden tekrar gelen ziyaretçi oranımız gayet yüksek. Yüzde 20 Avrupa ülkeleri ve yüzde 20 İngiltere’den ziyaretçi alıyoruz. Türk ziyaretçilerimiz temmuz- ağustos ayları ağırlıklı geliyor ve genelden yüzde 10 kadar pay alıyor. Genel olarak yarattığımız ziyaretçi karmasından memnunuz. İleride çeşitlenmesi için Polonya, Macaristan, Balkan ülkelerinde hareketlenmeye çalışıyoruz. İstanbul’daki otelimiz için Arap pazarıyla çalışıyoruz. Ürdün, Lübnan gibi Arap ülkelerinden daha çok ziyaretçi almak istiyoruz. Arap turistler çok iyi alışveriş yapıyor, İstanbul için büyük bir şans sunuyorlar.

Capital: Sektör geneline bakarsak... Son yıllarda Türkiye’nin turizm performansını nasıl buluyorsunuz?
- 2004 ila 2011 yılları arası turizm sektörü yıllık ortalama yüzde 7-8 büyüme yakaladı. Dünyada ise yıllık büyüme oranı yüzde 1,5. Dünya ortalamasının katbekat üzerinde büyüyoruz. Turizm, hakikaten Türkiye’nin lider sektörü olmaya aday ve böyle de devam edecek. Dünyada turist sayısında bir basamak daha yükselerek ilk 5’e girmemiz lazım. 2023 yılında Türkiye’nin 80 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir hedefi var. Bence bu hedef rahatlıkla yakalanabilir. Çünkü son 4-5 yılda İstanbul turizmi ikiye katlandı. Antalya bölgesinde de benzer bir eğilim var. Turist sayısının artarak devam edeceğini düşünüyorum. İstanbul dünya tarafından yeni keşfediliyor, dünya büyük şehirleri yılda 1415 milyon turist çekiyor.~
Ben İstanbul’un ileride Asya ve Uzakdoğu için transit noktası olacağını, yabancılar için bir iş merkezi halini alacağını düşünüyorum. İstanbul peçesini daha yeni açıyor. Turistler ve işadamları tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Avrupa’da bir ekonomik kriz olmasına rağmen dünya geneline baktığınızda Rusya, Ukrayna, Türk Cumhuriyetleri ve Asya’da ciddi bir refah artışı var. Bu ülkelerin insanları dünyayı keşfetmek istiyor. 300 milyon nüfuslu Rusya’da daha sadece 10-11 milyon kişi yurtdışına çıktı. Türkiye’ye 3-4 saatlik uçuş mesafesinde 600-700 milyon nüfus yaşıyor. Önemli olan bu potansiyeli Türkiye’ye çekebilmek.

Capital: Türkiye’yi turizmde çekici kılmak için neler yapılmalı sizce? Eksiklerimiz neler?
- Öncelikle yatak kapasitesinin artırılması gerekiyor, çünkü arz konusunda biraz eksikliğimiz var. Bugün 1 milyon yatak kapasitesine geldiğimiz söyleniyor. Bu sayı artmalı. Ayrıca mevsimin biraz daha uzatılması ile ilgili çalışmalar yapılmalı. İlginç bir şekilde dünyada temmuz- ağustos ayları daha az tercih edilmeye başlanıyor. Şu an mevsim nisan-ekim aylarına uzuyor. Sezonu mart-kasım ayları arasına uzatabilirsek kapasite kullanımı yüzde 6-7 artar. Şu an da turizmde kapasite kullanımı yüzde 45 civarında, bu önemli bir adım olur. Turizm kasabalarını yaz dışında da işler hale getirebilmemiz lazım.

Capital: Turizmde turist sayısına göre yeterince gelir elde edilmediği görüşü hakim. Turizm gelirlerini artırmak için ne gibi çözümler bulunabilir?
- Aslında turizm gelirini tam olarak tespit edemiyoruz. Sınır kapılarından geçen turistlere rastgele olarak ne kadar harcadıkları soruluyor, bu verilerle toplam gelir hesaplanıyor. Baktığınızda en ucuzu 50 Euro’luk bir otelde bir hafta kalan turist en az bin Euro harcıyor. O yüzden ben açıklanan rakamları çok gerçekçi bulmuyorum. Bu kadar az gelir kazanılsaydı bu kadar sermayedar da turizm sektörüne girmezdi, bu iş büyüyemezdi. Ama tabii ki gelir artıcı tedbirler alınmalı. Daha planlı turizme geçmemiz gerekiyor. Örneğin Antalya bölgesinde “her şey dahil” sistemler olmazsa gelirler artar diyorlar. Ben aynı fikirde değilim. Tatil köylerinin dışına çıktığınızda bambaşka bir dünyaya adım atıyorsunuz. Şehir düzenini daha uluslararası normlara çıkarmamız gerekiyor. Uluslararası markaları buralara çekmeliyiz. Biz bu noktada değiliz, kabul etmek lazım. Bu durumda da lüks gelir seviyesinde olan turist otel dışında para harcayamıyor. Şehir düzenlemeleri ve İstanbul turizminin artmasıyla gelirlerimizin artacağını düşünüyorum. Bu bir programlama ve zaman işi.

Capital: Dünyada turizmde trendler ne yönde? Turizmde gelecek nasıl şekilleniyor?
- Genel olarak artık insanlar daha çok keşfetmek ve daha az çalışmak istiyor. Turizm artık sadece deniz, güneş turizminden çıktı. Herkes aynı anda pek çok şeyi birlikte yapmak istiyor. Mutlaka bir kültür alışverişinde bulunmak, bunun yanı sıra dinlenmek istiyor. O nedenle öncelikle görmediği ve kültürel alışveriş yapabileceği yerleri görmeyi arzuluyor. Ayrıca seyahat süreleri de kısalıyor. 4-5 günlük ya da uzun hafta sonu tatilleri ön plana çıkıyor. İş gezilerini 1-2 gün uzatma da giderek artan bir trend. Kişisel gelişim üzerine seyahatlere talep artıyor. Zaten tüm bu istekleri oteller artık birlikte vermeye başladı. Dünyada otel ürünlerinde kültürel izleri taşıyan, bulunduğu bölgenin doğal aroması, duygusunu veren yerler tercih ediliyor. Uluslararası otel zincirleri, iş veya kongre turizmi için isteniyor. Bir ara tematik oteller çok modaydı ama bence yavaş yavaş modası geçiyor. Aile pazarı ve orta gelirli kesim, bütçesi ve standartlarından emin olduğu, bildiği veya acentesinin tavsiye ettiği lokal zincirleri tercih ediyor. Biraz daha yüksek gelir seviyesine sahip olanlar için ise butik otellere talep artıyor. Dünyada tüm şehirlerde, Türkiye’de de olduğu gibi ev sıcaklığı veren butik oteller öne çıkıyor. ~

"İŞİN SIRRI EMPATİ KURMADA"
İŞİ BEN BÜYÜTTÜM

Ben otelcilik okudum ve otel kökenliyim. Çocuk yaşta turizmci oldum. Gözümü açtığımdan beri işin içindeyim. 6-7 yaşında turist olarak sonra 10-11 yaşından itibaren de daha bilinçli olarak bu işi takip ettim. İş hayatında 26 yılımı doldurdum. İsviçre’de Hotel Ecoliere Lausanne’dan mezun olduktan sonra Amerika’da Sheraton otellerinde MT programına katıldım ve ardından İsviçre’de çalıştım. Ben Martı Grubu’nda çalışmaya başladığımda turizm çok küçük bir iş alanıydı. 500 yataklı tek bir tesisimiz vardı. Zamanla diğer işleri de turizme çevirdik. Bunu ben başardım. İşimizi, 500 yataktan 2 bin 800 yatak kapasitesine kadar getirdim.

BEN YAPIMCIYIM

Son 4 yıldır kardeşim Emre Narin ile çalışıyoruz. Otellerimiz, benim çocuklarım gibidir. O kadar seviyorum. Turizm sektörü bir tiyatrodur. Biz bir sahne kurarız, sahnemiz oteldir. Ben oyunun yapımcısıyım. Tüm ekiple oyunu iyi oynamaya çalışırız. Gelen ziyaretçi, tesiste mutluluk ve huzur ister. Turizmde işin sırrı insanlara istediklerini vermek, olanlarla empati kurabilmekte. Öncelikle sizin tesisinize gelenlerin istediklerini anlamanız ve onu sunmanız lazım. Hem estetiği, görüntüyü hem altyapıyı ona göre tasarlayacaksınız. Otele ruhunuzu üflemeniz lazım. O ruh olmazsa tesisin misafiri hisseder.

DÖRT NOKTA ÖNEMLİ
Biz Martı Otelleri’nde dört noktaya önem veririz. Otellerimiz hep güzel doğaya sahip, rüya gibi yerlerde bulunuyor. İkinci nokta, mimaride doğaya saygılı davranırız. Doğal dokuya, lokal temel prensiplere saygılı oluruz. Ağır beton yapılar yapmayız, mimaride hep sıcak bir hava vermeye çalışırız. Ayrıca otellerimiz ev havasındadır, sentetik doğal olmayan bir ortam göremezsiniz. Sonuncusu, yemek konusunda çok dikkatliyizdir. En iyisini, en kalitelisini, en bol haliyle sunarız.

KADIN YÖNETİCİ OLMAK İKİ KAT ÇALIŞMAK DEMEK"
KADINLAR AZİML
İ
Kadın yöneticilerin azmi var. Baktığınızda her alanda Türk iş dünyası erkek ağırlıklı... Peki bu dünyada kadının yeri zor mu? Pek değil. Çünkü kadın olduğunuz için çok değer veriliyor, saygı duyuluyor. Yaşınız küçükken “küçük hanım” oluyorsunuz, işte korunuyor, kollanıyorsunuz. Yaş aldıkça size duyulan saygı da artıyor. Ama kadın yönetici olarak, kendinizi dinletmek ve fikrinizin arkasında durmak için iki katı daha fazla çalışmak durumdasınız.

DETAYCILIĞIN GÜCÜ
Tabii ki kadınların farklı bir gözü var. Örneğin empati kurma yeteneğimiz yüksek. Detaycıyız. Estetik zevkimiz var. Turizm çok detaya dayalı bir iş olduğu için kadınlar bu alanda daha avantajlı. Bu işte daha fazla sözümüzü dinliyorlar. Ama genel anlamda çalışan kadın olmak zor. İşinizin dışında evde, çocuklarınızla, sosyal yaşamınızda bir o kadar mesai daha harcamak gerekiyor.~

ZAMANSIZLIK ZOR

Zaman yetmiyor. Benim hep en büyük zorluğum, zamansızlık olmuştur. Her çalışan anne gibi yıllarca kendime acaba çocuklarıma yeterince zaman verebildim mi diye sordum. Ama çocuklarım da, ailem de, evliliğim süresince eşim de bana çok destek oldu. Biz çalışmaya inanan insanlarız. Boş durmamayı doğru buluyoruz. Bu işi yapmasaydım başka bir iş yapar, muhakkak çalışırdım. Umarım hayatımın sonuna kadar da hep çalışırım. Tabii umarım daha az yorularak çalışırım. Ama kendimi yoran da benim.

HEDEF YÜZDE 40

Ben grup içinde de kadın yöneticiyi ve çalışanı çok destekliyorum. Kadın-erkek çalışanların oranının dengeye gelmesini istiyorum. Biz grupta çalışanlarımızın yüzde 40’ının kadın olmasını hedefliyoruz. Ama bu orana maalesef gelemedik. Yönetici seviyesinde kadın çalışanımız yüzde 35 oranında, tüm çalışanlarda ise yüzde 27-28 civarında. Kadın çalışan sayısı daha fazla olmalı. Ben kadınların olduğu yerde erkeklerin de daha iyi çalıştığını düşünüyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz