Şirket alımına devam edip bölge devi olacağız

”Müşterime sahip çıktım” diyen Sarten Yönetim Kurulu Başkanı ZEKİ SARIBEKİR, krizi fırsata çevirdiklerini söylüyor.

17.07.2015 20:48:240
Paylaş Tweet Paylaş
Şirket alımına devam edip bölge devi olacağız
Sarten Ambalaj, 1972’de kurulmuş bir aile şirketi. Bugün şirketin CEO’luğunu ikinci kuşaktan Zeki Sarıbekir yürütüyor. 39 yaşındaki genç işadamı hedeflerini, “Osmanlı sınırlarında büyüyen bölgesel bir ambalaj şirketi” olmak olarak özetliyor. Rusya, Bulgaristan ve Romanya’daki 3 fabrikayla bu hedefe her yıl biraz daha yaklaşıyor. 2020 yılına gelmeden 1 milyar dolarlık bir şirket olmayı planlıyor. “10 yıl önce bugünkü konumuma geleceğimi söylediğimde kimse inanmamıştı. O gün 50 milyon dolar olan ciromuzu bugün 5’e katladık. 10 yıl sonra da 1 milyar dolara ulaşacağız. Bu hiç zor değil” diye konuşuyor. Capital500’ün, 2009 yılı araştırmasında ciro bazındaki büyüklüğüyle sektör birinciliğine oturan Sarten Ambalaj’ın yönetim kurulu başkanı ve CEO’su Zeki Sarıbekir ile şirketin geldiği noktayı, krizde nasıl aksiyon aldıklarını ve gelecek hedeflerini konuştuk:

Capital: Global ekonomik kriz, sizin sektörünüzü de ciddi
biçimde etkiledi. Siz ise bu zor dönemde yatırımlarınızı sürdürdünüz, hatta sektör birinciliğine oturdunuz. Kriz yılı sizin açınızdan nasıl geçti?
- 2008’in son çeyreği ve 2009’un ilk 4 ayı çok kötüydü. Müşterilerimiz ödeme güçlüğüne girdi ve bu, tabii ki bize de yansıdı. Ama 2009’un mayısından itibaren 2008 rakamlarımıza ulaştık. Biz birçok farklı sektöre üretim yapan
bir konumdayız. Bu nedenle krizden etkilenen diğer sektörlerin sıkıntıları bize de yansıdı. Sarten olarak 3 değişik sektöre ambalaj malzemesi üretiyoruz. Bunlar gıda, endüstriyel ürünler ve kozmetikdeterjan. Gıda sektörü krizden en az etkilenen sektördü. O anlamda bu sektöre yaptığımız işlerde bir sıkıntı olmadı. Ama endüstriyel ürünler ilk 6 ay içinde yüzde 50 küçüldü. Endüstriyel ürünler arasında bizim ambalaj ürettiğimiz boya, madeni yağlar gibi sektörler var. Örneğin 2009 yılı boya sektörü için çok kötüydü. İnşaat sektörü durunca boyacılar da çok zor günler yaşadı. Madeni yağlar da keza aynı biçimde... Nakliyeler durdu, otomotiv sektörü sıkıntıya girdi ve bu durum tabii ki madeni yağ alanında hizmet veren müşterilerimizi etkiledi.  Üretimleri azaldı. Krizin etkileri zirai mücadeleye bile yansıdı. Çiftçi 2 kutu ilaç kullanırken bunda tasarrufa gitti. Dolayısıyla o sektörlere hizmet veren bizim gibi firmalar bu sıkıntıları bire bir yaşadı. Üretim yaptığımız diğer bir sektör de kozmetik-deterjan. Bu alan, ne gıda kadar iyi ne endüstriyel ürünler kadar kötüydü.

Capital:  Birçok sektörün ihracatı da ciddi anlamda düştü. Sizin ihracatınız bu durumdan nasıl etkilendi?
- Aslında ilginç oldu. Genelde ihracat pazarlarımız AB ülkeleri ve Rusya’dır. Özellikle kozmetikte böyle. Kozmetik ve deterjanda ihracat gayet iyiydi. 2009’daki toplam ihracatımız 70 milyon dolara ulaştı. Özellikle Avrupa’ya olan ihracatımız gayet iyiydi. Örneğin Boots’dan herhangi bir saç spreyi veya koku alsanız onun ambalajı Sarten’e aittir. Avrupa ülkeleri krizi çok yoğun hissetmesine rağmen biz bu sıkıntılı durumu lehimize çevirmeyi başardık. Örneğin krizden önce Fransa’ya ihracat için gittiğimizde, açıkçası biraz temkinli yaklaşıyorlardı. Ama kriz Avrupa ülkelerinde çok güçlü hissedilince tüm alıcılar maliyetlerini düşürme yoluna gitti. Öyle olunca da daha önce Türk üreticisine biraz kibirli yaklaşan bu ülkeler, daha ucuz olan Türk firmalarına yöneldi. Yani bu dönemde Avrupa’ya ihracatımız daha da büyüdü. Avrupa’nın krizi Avrupa’daki ambalaj firmalarını küçültürken Türk firmalarına yaradı.

Capital:  Krizi fırsata çevirmekten bahsediyorsunuz. Bunun için nasıl bir strateji uyguladınız?
- Müşterilerimiz ödemelerini uzatmak istedi, onlara bu anlamda destek olduk. Bu destekten dolayı krizin etkileri geçtikten sonra müşterilerimizin sadakati çok daha yüksek düzeyde devam etti. Bakın, Türkiye sanayicisi aslında çok büyük bir travma geçirdi. Bu süreci kazasız belasız atlatabilmek için açıkçası esnaf gibi davrandık. Müşterilerimizin ödeme güçlüklerini anlayışla karşıladık, ödemeleri uzattık, müşterilerimizi kaybetmemek, onlara destek olabilmek ve fabrikamızı çalışır halde tutabilmek için birtakım özverilerde bulunduk. Üretimi durdurup beklemektense veya birçoklarının yaptığı gibi mallarımızı dövizin yükseldiği dönemde daha pahalıya satabilmek için stokta tutmaktansa seri biçimde üretim yapmayı sürdürdük.~

Capital:  Stoklarınızı eritmek, borçlarınızı yeniden yapılandırmak için neler yaptınız?
- Stoklardan anında kurtulduk, hiçbir stok yükü altına girmedik. Sağlam müşterilerime indirim de yaptım. Gerektiğinde bu stoklardan kurtulmak adına zararına da sattım. Zararına satarak da kazanılır. Çünkü stok bombadır. Elinizde kaldığı anda patlar. Ayrıca kısa vadeli tüm borçlarımızı IFC’den 20 milyon dolarlık yatırım kredisi alarak uzun vadeliye çevirdik. Bu sayede krizi hiç hissetmeden atlattık. “Peki kimler battı” diye sorabilirsiniz... Kısa vadeli borçları olanlar. Biz bu hataya düşmedik. Böylece çarkımız hiç durmadı. Bugün bunun meyvesini yiyoruz. Ben yüzde 10 küçüldüm belki ama rakiplerim yüzde 30 küçüldü...

Capital:  2008 cironuz 370 milyon TL’ydi. 2009 rakamlarınız nasıl oldu?
- Türkiye ciromuz 2008’de 275 milyon dolardı. 2009’u ise yaklaşık 250 milyon dolarla kapattık. Ciromuzda kriz nedeniyle yüzde 10 civarında bir küçülme yaşadık. Buna yurtdışı ciroyu da ekleyince 320 milyon dolar oluyor. Küçülmenin en önemli sebebi, hizmet verdiğimiz sektörlerde yaşanan sıkıntı ve işlerimizdeki azalma oldu. Tabii döviz kurunun düşmesi nedeniyle de bir kayıp oldu. Aslında adet bazında bakarsak o kadar küçülmedik. Üretim yaptığımız sektörler açısından bakarsak gıda üretimlerimizde hiç küçülmedik, hatta büyüdük. Ağırlıklı olarak iç pazara dönük üretim yapan bir şirketiz. Ama son dönemde ihracatımızda da büyüme söz konusu. ‹hracatımız 2008’de 60 milyon dolardı, 2009’da 68 milyon dolar oldu.

Capital:  Yurtiçinde 10 fabrikanız bulunuyor. Bu yıl yeni fabrika yatırımlarınız olacak mı?
- Üretim yaptığımız ürünlerin yapısı nedeniyle çok sayıda fabrikamız var. Esnek bir ürün üretmiyoruz. O nedenle müşteri neredeyse orada üretim yapmak durumundayız. Çünkü ambalajda lojistik çok zor ve maliyetli. O yüzden Türkiye’de 10 fabrikamız var. Bunlar Silivri, Çorlu, Gemlik, Karacabey, Adana, Gebze, Manisa’da. Son olarak 17 milyon dolarlık yeni bir yatırımımız oldu. Bu rakamın içine hem bir yeni fabrika hem kapasite artırımları dahil. 2010 yılında yeni fabrika yatırımlarımız ve genişleme çalışmalarımızla toplam 15 bin metrekare büyüyeceğiz. Çünkü krizin etkisinin geçmesiyle işlerin açılacağını düşünüyoruz.

Capital: Yurtdışındaki fabrikalara yenisi eklenecek mi?
- Şu anda yurtdışında Bulgaristan, Romanya ve Rusya’da toplam 3 fabrikamız var. Krize rağmen yatırımlarımızı sürdürüyoruz. En önemli hedefimiz bölgesel bir güç olmak. Bölgesinde en güçlü ambalaj şirketi olmayı amaçlıyoruz. Bölgesel derken ise Osmanlı sınırlarını kastediyorum. Zaten fabrika yatırımlarımıza bakıldığında bu yönde ilerlediğimiz görülebilir. Bundan sonraki yurtdışı yatırımlarımızın merkezi Suriye, Ürdün ve Lübnan olacak. En kısa zamanda bu 3 ülkeden birinde fabrika yatırımı yapacağız. Bizim yurtdışı yatırımlarımız gerçek anlamıyla yurtdışı yatırım. Yani sadece üretimimizi taşımıyoruz. Üretimi orada yapıp ihraç etmiyoruz. O ülkelere, tamamen o ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla fabrika açıyoruz. Ve oranın gıda üreticileri için üretim yapıyoruz.

Capital:  2010 hedeşeriniz neler? Cironuz ve ihracatınız bu yıl ne kadar olur?
- 2010 bütçemizde yüzde 8 büyüme öngörüyoruz. Ama inanıyorum ki yılın 2’nci yarısında yapacağımız revizyonla bu büyüme oranını yükselteceğiz. Bence en az yüzde 12 büyürüz. Yani 275-280 milyon dolara ulaşırız. 2010 yılında ihracatımızı daha da artıracağız. Şu anda üretimimizin yüzde 30’unu ihraç ediyoruz. Bu rakamı büyüteceğiz. Çevre ülkelerdeki yapılanmamızı hızlandıracağız. Yurtdışı pazarlardaki ihracat oranlarını takip ediyoruz. Bir ülkeye yaptığımız ihracat belli bir miktara ulaştığında, “Artık orada fabrika açmanın vakti geldi” diyoruz ve üretim merkezi kuruyoruz. Çünkü bizim işimizde lojistik gerçekten çok zor ve maliyetli. 10-15 milyon dolarlık ihracata ulaşılan pazarlarda fabrika kurmayı tercih ediyoruz. 2010’da da böyle olacak.~

Capital:  Üretim kapasiteniz nedir?
- Yılda 1,5 milyar kutu üretme kapasitemiz var. Sadece ince ambalaj yapmak için yılda 100 bin ton teneke kullanıyoruz. Bu çok ciddi bir rakam. Üretimimizin yüzde 80’i teneke, yüzde 20’si plastik ambalaj.

Capital:  Kriz şirketinizin istihdamına nasıl yansıdı?
- Verimlilik dolayısıyla bir fabrikamızı kapattık. Beyaz yakalı personelimizden 1 kişi bileçıkarmadık. Sadece işlerin azalmasından dolayı mevsimlik geçici çalışanlarımızda azalma oldu. Ortalama 1.500 çalışanımız var. Yazın bu sayı sezonluk işçilerle birlikte 2 bin oluyor.

Capital: Sektörünüzdeki oyunculardan birçoğu halka açık. Sizin öyle bir planınız var mı?
- Biz bir aile şirketiyiz. Gayet profesyonel yönetilen bir şirketiz. Şu anda halka açılmak gibi bir planımız yok.

Capital:  Birleşme ve satın alma anlamında gayet hareketli bir sektörünüz var. Yabancıların ilgisi de her zaman sürüyor. Siz satın alma veya ortaklıklara nasıl bakıyorsunuz?
- 10 yılda irili ufaklı yaklaşık 10 şirket satın aldık. Bunlar rakiplerimiz de oldu, müşterilerimiz de. Fırsatlara her zaman baktık, bakmaya devam ediyoruz. Yurtiçi ve yurtdışında organik ve inorganik büyümeye devam edeceğiz. Öte yandan tabii ki bizimle ilgilenenler de var. Yabancı bir rakibimin benim bölgemde başarılı olabilmesi için bir şekilde benimle işbirliği yapması lazım. Metal ve plastik ambalajdan bahsediyorum. Dolayısıyla yabancıların ilgisini de her zaman çeken bir şirketiz. Tabii ki aldığımız teklifler oluyor. Ama kısa vadede böyle bir ortaklık düşünmüyoruz. Sadece alımlarla ilgileniyoruz.

Capital: Alımlar anlamında gözünüze kestirdiğiniz şirketler var mı? Hangi ülkelere bakıyorsunuz?
- Ortadoğu’ya bakıyoruz. Özellikle Suriye ve Ürdün’de araştırmalarımız var.

“2020 HEDEFİ 1 MİLYAR DOLAR”

Capital: 10 yıl sonra Sarten’i nerede görüyorsunuz?
- Bizim hedefimiz belli. Önümüzdeki 5 yılda bölgesel bir ambalaj devi olacağız. Bunu ise en kaliteli, en hızlı, en ucuz ve en çevreci şirket olarak yapacağız. 2020’de ise 1 milyar dolarlık ciroya ulaşacağız. Çok net söyleyebilirim, 10 yıl sonra Sarten’i, Türkiye ve çevre ülkelerde tesisleri olan, 1 milyar dolar ciroya sahip bölgesel bir ambalaj devi olarak görüyorum. Bu hiç zor bir hedef değil. Hatta bunu 2020’ye gelmeden yapacağız. Bundan 10 yıl önce ciromuz 50 milyon dolardı. “Hedefim 100 milyon dolar” dediğimde kimse inanmıyordu. Şu anda 250 milyon dolar ciromuz var. Yani 10 yılda 5’e katlamışız. Demek ki 10 yıl sonra milyar dolara ulaşmamız hiç zor değil. Eskiden, 20 sene önce, üretim çok önemliydi ve üreten kraldı. O zamanlar fabrikatör olmak çok önemli bir şeydi. Şimdi öyle değil, o kadar çok üretici var ki artık bunun bir önemi kalmadı. Artık ürettiğinizi satmak önem kazandı. Yani artık müşteri kral... Bu durum doğal olarak daha iyi, daha hızlı, daha ucuz ve daha çevreci olmayı zorunlu kılıyor. Zaten gelecekte de böyle olacak. Şirketler bu 4 ana başlıkta rekabet edecek. Çünkü artık maliyet, hız, kalite ve çevre en önemli başlıklar.~

“PATRON ÇOCUĞU OLMADIM”
4 HEDEFE KİLİTLENDİK
Sarten olarak çok büyük ve önemli hedeflerimiz var. Bunları 4 temel başlıkta söyleyebilirim. Öncelikle en kaliteli biz olacağız. İkincisi, en hızlı olacağız. 3 günde kutu vereceğiz. Çünkü artık bu devirde kimsenin beklemeye tahammülü yok. Bekleyecek olsa gider Çin’den alır. Üçüncüsü, çok ucuz olacağız. Ucuzluk son derece önemli. İnanılmaz bir rekabet var. Burada öne çıkmak için ucuz olmak zorundasınız. Son olarak ise çevreci olacağız. Sonuçta biz ambalaj üretiyoruz. En çevreci bizim olmamız lazım. Yani sloganımız ve temel hedefimiz, “kaliteli, hızlı, ucuz ve çevreci” olmak.
İŞİ RAKİPTE ÖĞRENDİM
 Okulumu bitirdikten sonra “patron çocuğu olmayacağım, bu işi en iyisinden öğreneceğim” diyerek İngiltere’ye gittim. Sektörde dünyanın en büyüğü olan, kola kutularını da üreten Crown firmasına başvurdum ve 2 yıl orada çalıştım. Gittiğimde fotokopi çekmeyi bile bilmiyordum. Öyle başladım yani... İşin püf noktalarını en büyük rakibimizde, bir dünya şirketinde öğrendim. Fabrika müdürlüğüne kadar yükseldim. Daha sonra kendi işimizin başına geçtim. Dünyaya sadece buradan bakarsanız büyümeniz mümkün değil. Ancak onlar gibi olursak büyüyebiliriz.
GLOBAL DÜŞÜN, BÖLGESEL ÇALIŞ
İdeallerim var. 10 yıl önceki idealim, 2010’a kadar bölgesel bir ambalaj şirketi olmaktı. Dünya şirketi değil, bölgesel olmak... Bugün bu idealime ulaştım. Bulgaristan fabrikamızda Bulgarlar çalışıyor, Romanya’daki fabrikamızda Romenler, Rusya’dakinde ise sadece Ruslar... Nereye gidiyorsak o bölgenin insanına iş sunuyoruz. Merkezdeki yapılanmamız da böyle. Fransa pazarlarıyla bağlantıda olan birimlerimizde Fransız arkadaşlar çalışıyor. Yani kısaca global düşünüp bölgesel çalışıyoruz.

“ZENGİN ÇEŞİTLERİMİZLE AMBALAJIN
SÜPERMARKETİ OLACAĞIZ”
TAM HİZMET SUNACAĞIZ
Genelde firmalar tek bir alanda üretim yapıyor. Plastik ambalajcılar var, metal ambalajcılar var, karton ambalajcılar var. Biz ise hepsinde üretim yapıyoruz. Türkiye’ye gelip aile şirketimize girdiğimde kafamda çok önemli bir hedef vardı: Sarten’i kendi alanında bir süpermarket mantığıyla yönetmek. Yani bana gelen müşteri, sadece plastik ya da sadece metal ambalaj bulmayacak. ‹htiyacı neyse onu bulacak. Örneğin bir salça firması bize geldiğinde ona sadece konserve kutusu yapmayalım. Ketçap ürünleri için plastik ambalaja ihtiyacı varsa onu da verebilelim. Yani “tam hizmet” sunalım. Hep bu hedefle ilerliyoruz.
ÇEVRECİ BİR ŞİRKETİZ
İşimiz ambalaj ve çevreci olmak zorundayız. Şirket olarak çevreye çok önem eriyoruz, İstanbul Sanayi Odası’ndan aldığımız ödüllerimiz var. Örnek vereyim: Aerosol ambalaj konusu çok önemli. Örneğin güneşin altında beklediğinde en basit bir deodorant kutusu bombaya dönüşür. Biz tüm aerosol ambalajlarımızı 12 bar’la test ediyoruz. Yani 100 derecede bile patlamaz... Bunlar için milyonlarca dolarlık yatırımlar yapmak zorundayız. Zaten yapıyoruz da. Çevre için, güvenlik için yapmalıyız. Eğer bu ürünleri Avrupa’ya satacaksam zaten yapmam lazım. Avrupalı rakiplerle ancak bu şekilde savaşabilirim.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz