Tarımın yeni yatırım stratejisi

Tarım Bakanı Mehdi Eker, yeni tarım stratejilerinin başlıklarını açıklıyor.

17.07.2015 20:48:260
Paylaş Tweet Paylaş
Tarımın yeni yatırım stratejisi
Anadolu Grubu, Koç Holding, Yaşar Holding gibi büyük gruplar tarımla ilgileniyor, bu alana yatırım yapıyor. Pek çoğu da sektörü mercek altına almış durumda. Öte yandan sektör, Türkiye’deki istihdamın 4’te 1’ini barındırıyor. Bu nedenle sektördeki her strateji, her hareket yakından izleniyor. Tarım Bakanı Mehdi Eker, bu ilginin ve takibin farkında. Tarımı stratejik sektör olarak belirlediklerini ve çalışmalarını bu doğrultuda yaptıklarını söylüyor. 2002’de 23 milyar dolar düzeyindeki tarımsal üretimi, bugün 57 milyar dolarlık bir düzeye taşıdıklarını, bunu da verimlilikte uygulamaya koydukları çalışmalarla elde ettiklerine dikkat çekiyor. Katma değeri yüksek ürünlere dikkat çeken Eker, ”Bu amaçla tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik tesis yatırımlarını destekliyoruz” diyor. Tüketici ile ürün arasında bir güven köprüsü oluşturmaya çalıştıklarına dikkat çeken Eker, tarladan sofraya kaliteli, güvenli ve sürdürülebilir bir üretim yapılmasını desteklemeye çalıştıklarını anlatıyor. Yatırımcılara, bölgesel teşviklerin ve maliyet unsurlarının mukayeseli olarak daha cazip olduğu ucuz arazi temini, ucuz işçilik, ulaşım rahatlığı gibi fırsatları değerlendirmeleri önerisinde bulunan Eker, ”Özellikle meyve bahçesi kurma ve hayvancılık alanlarında yatırım yapabilirler. Katma değeri yüksek ürünlere yönelmeleri, lezzeti ve marka değerini öne çıkarmaları gerekiyor. Yatırımcının, özellikle pazardan üretime doğru olan zincire uygun bir model seçmesi gerekiyor” diyor ve yatırımcılara alternatif modellerle kendilerine gelmelerini tavsiye ediyor. Tarım Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin tarım politikalarını, verilen destekleri anlatırken yatırımcılara da tavsiyelerde bulundu. Mehdi Eker’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
CAPITAL: Tarım ve hayvancılık sektörünün büyüklüğünü rakamlarla nasıl anlatırsınız?
- Türkiye, dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi. Tarımsal üretim değeri, tarım ekonomisi açısından ise 8’inci sırada. Geçen yıl Türkiye’nin tarımsal üretim değeri 57 milyar dolardı. Ekonomik krizde tarımsal istihdam arttı. Yani Türkiye’deki istihdam oranının 4’te 1’i tarım sektöründe. Tarım, krizde tampon sektör görevi üstlendi. 2009’da ihracatımız 11,5 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar, sektörün büyüklüğü açısından önemli. 70 milyon vatandaş besleniyor. Geçen yıl Türkiye’ye 30 milyon turist geldi. Bu kadar da turist besleniyor ve üstüne de 11,5 milyar dolar ihracat yapılıyor. Biz tarımı, stratejik sektör olarak adlandırıyoruz. Hükümetimiz döneminde tarımsal strateji belgesi hazırladık. Ardından tarım karnesi çıkardık. Türkiye’de ilk defa bir kamu kurumu olarak bir sektörün verimlilik analizi çalışması yaptık. Türkiye’de herhangi bir kamu sektöründe ilk kez 50 bin kişiyle anketler yaparak verimlilik analizi çıkardık. ~
CAPITAL: Bitkisel ve hayvansal olarak bakarsak üretim rakamları nedir?
- Türkiye’de 2008 itibarıyla tarımın toplam üretim değeri 115,4 milyar lira. Bunun 66 milyar lirası bitkisel üretim, 49,3 milyar lirası hayvansal üretimi içeriyor. Hayvansal üretim değerinin ise 25,5 milyar liralık kısmını canlı hayvan değerinden, 23,8 milyar liralık kısmı da hayvansal üründen oluşuyor. Ülkemizde 2008 itibarıyla tarımın GSYH’deki cari fiyatlarla tutarı 72,3 milyar lira. Tarımın GSYH’deki payı ise yüzde 7,6. Bu rakamlar, 2009 yılı itibarıyla tarımın GSYH’deki cari fiyatlarla tutarı 78,4 milyar liraya, payı ise yüzde 8,2’ye yükseldi.
CAPITAL: Tarım sektörünün genel ekonomi içindeki büyüme oranı nasıl oldu?
- Son 6 yılın 5’inde Türkiye’de tarım sektörü büyüdü. Son 60 yılda Türkiye’de tarımın 3 yıl üst üste büyüdüğü bir örnek yok. 2009 ve 2008 yıllarında genel büyüme negatifken tarım ekonomisi pozitif büyüdü. 2007, tarihin en kurak yılı olduğu için negatif büyüme oldu.
CAPITAL: Tarım ürünleri ihracatını, ithalatla kıyasladığımızda 2,5 milyar dolarlık bir açık var. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
- 2002’de 4 milyar dolar olan tarım ürünleri ihracatımız, 2009’da 11,2 milyar dolara ulaştı. Yani 2,8 kat arttı. 2002’de yüzde 101,4 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2009’da yüzde 116,2’ye yükseldi. 2002’de 57 milyon dolar olan tarım ürünleri dış ticaret fazlası, 2009’da 1,6 milyar dolara yükseldi. 2002 yılında 1,8 milyar dolar olan gıda maddeleri dış ticaret fazlası, 2009’da 4,5 milyar dolara yükseldi. Tarım ürünleri ihracatımız, temel tarım ürünlerinden, işlenmiş tarım ürünlerine kaydıkça başarı gelecek. Yani katma değeri yüksek ürünleri üretmemiz lazım. Bu amaçla tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik tesis yatırımlarını destekliyoruz. Tüketici ile ürün arasında bir güven köprüsü oluşturmaya çalışıyoruz. Tarladan sofraya kaliteli, güvenli ve sürdürülebilir bir üretim yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Katma değeri yüksek ürünler üreterek, yeni pazarlara yöneliyoruz. Hedefimiz kazanılmış ihracat payımızı korumak ve daha da artırmak.
CAPITAL: Son 5-6 yılda Türkiye’nin tarım politikası nasıl bir değişim geçirdi? Türkiye’nin yeni tarım stratejisinin ana hatları neyi içeriyor?
- Tarımsal üretim geçmişte, açlık ve yokluk kaygısıyla elde tutulması zorunlu bir çıktı olarak düşünülürken günümüzde bir hammadde olarak sanayide kullanılan girdi haline geldi. Gıda sanayi, paketleme, depolama, pazarlama gibi alt tanımlarıyla tarımın temel belirleyicisi konumuna erişti. Artık tarım, tek başına bir varlık olarak düşünülmüyor. İşlenerek katma değeri yükseltilen ve uluslararası ticarette stratejik değeri olan bir unsur haline geldi. Tarım sektörünün giderek artan stratejik önemine paralel olarak Tarım Bakanlığı’nın çalışmaları da önemli hale geldi. Yeni tarım stratejimizin ana hatlarını şöyle sıralayabilirim: Tarımsal üretim ve arz güvenliği, gıda güvenilirliği, bitki ve hayvan sağlığı, kırsal kalkınma, kurumsal kapasitemizin iyileştirilmesi… ~
CAPITAL: Tarımsal üretimin planlanmasına yönelik nasıl çalışmalarınız oldu?
- Cumhuriyet tarihinde tarımla ilgili yapılan en önemli çalışma Türkiye’deki tarımsal üretim havzaları modelinin oluşturulmasıdır. Eskiden Türkiye’de tarım envanterinin olmadığı söylenirdi. Türkiye tarımsal üretim imkanları nedir? Yani hangi bölgesinde, hangi ürün yetişir? Bunun imkanları nedir, hangi verimlilik düzeyinde yetişir? Bu sorulara cevap alabileceğiniz bir tarım politikası yoktu. Türkiye’nin tarımsal yatırım planlaması yok. Biz bu konuyla ilgili 3 yıl süren bir çalışma yaptık. Geçen yıl bu çalışma tamamlandı. Türkiye tarımsal havzaları destekleme modelini geliştirdik. 527 milyon veri kullandık. 26 milyon hektar tarım arazisi var. Her bir parselin, her bir 2,5 dönümlük alanına işlenmek ve uygulanmak üzere 500 milyon topografya verisi, 14 milyon civarında toprakla ilgili veriler, iklim verileri gibi veriler kullandık. 290 havza vardı biz bu rakamı 30’a düşürdük. Yani tüm tarım arazilerini 30 havzaya böldük. Ekolojik olarak en yakın olanları bir araya getirdik. Orada hangi ürünlerin, hangi verimlilik düzeylerinde yetiştiklerini biliyoruz. Bununla üretim planlaması yapabiliyoruz. Bakanlığımızın çiftçiye sağladığı en büyük çalışmalardan bir tanesi budur.
CAPITAL: Tarıma yönelik özel yatırımların artırılması için nasıl teşvikler veriyorsunuz?
- Sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kaliteye, teknoloji kullanımına ve çevre koruma önceliklerine göre bitkisel üretim faaliyetinde, sertifikalı tohumluk kullanımının yetersiz olduğu bazı türlerde yurtiçinde üretip sertifikalandırılan tohum kullanan çiftçilere destekleme veriyoruz. Sertifikalı buğday, arpa, tritikale, yulaf, çavdar, çeltik, nohut, kuru fasulye, mercimek, susam, yer fıstığı, kanola, aspir, patates, yonca, korunga ve fiğ tohumluklarını bitkisel üretim faaliyetinde kullanan çiftçilere, dekar başına sertifikalı tohum kullanım destekleme ödemesi yapıyoruz. 2005 yılından beri de destekleme devam ediyor. Tohumculuk sektörünün uluslararası rekabete uygun bir şekilde gelişmesini sağlamak için yurtiçi tohum üretiminin yetersiz olduğu bazı türlerde, yurtiçinde sertifikalı tohumluk üreten, ürettiren ve sertifikalandıran yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşlarını destekliyoruz. Sertifikalı buğday, arpa gibi tohumluklarını yurtiçinde üretip sertifikalandıran ve yurtiçinde satışı gerçekleştiren yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşlarına kilogram başına destekleme ödemesi yapıyoruz. Desteklemelerimiz 2008 yılında başladı. 2005 yılından itibaren hazırlanan tebliğlerle yurtiçinde üretilip sertifikalı ve standart kademede belgelendirilen fidanları kullanarak kapama bahçe ve bağ tesis eden çiftçilere dekar başına olmak üzere destekleme getirdik. Bakanlığımızca, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçilere tam veya yarı bodur meyve fidanıyla en az 5 dekar, çilek fidesi ile en az 3 dekar ve diğer meyve fidanı türlerinde ise en az 10 dekar alanda, sertifikalı meyve fidanı-çilek fidesi kullanarak yeni tesis edilecek olan bağ ve bahçeler için alan bazlı, hibe şeklinde destekleme ödemesi yapıyoruz. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında 2006’dan günümüze kadar hibe desteğine uygun görülen 1.965 projeye 567 milyon lira hibe ödemesi yaptık. Yıl sonuna kadar da hedefimiz 3 bin adet projeye hibe desteği vermek. ~
CAPITAL: Özel sektör için teşvik edici uygulamalar gelecek mi?
- Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı’nda özel sektörü desteklemeyi amaçlıyoruz. Ayrıca programın bundan sonraki yıllarda da devam etmesi yönünde çalışmalar yapıyoruz.
CAPITAL: Size göre işadamları para kazanmak için tarımdaki hangi fırsatları değerlendirmeli?
- Yatırımcı, bölgesel teşviklerin ve maliyet unsurlarının mukayeseli olarak daha cazip olduğu ucuz arazi temini, ucuz işçilik, ulaşım rahatlığı gibi fırsatları değerlendirmeli. Bakanlık olarak destek sağlamakta olduğumuz özellikle meyve bahçesi kurma ve hayvancılık alanlarında yatırım yapabilirler. Katma değeri yüksek ürünlere yönelmeleri, lezzeti ve marka değerini öne çıkarmaları gerekiyor.
CAPITAL: Türkiye’de tarım yatırımları anlamında gelecekte öne çıkacak bölgeler neresi?
- Bitkisel üretimde sulama yatırımları yatırımcı için öncelikli olmalı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bu anlamda yatırımlar yoğunlaştı. Bölgenin hava, kara ve deniz derken ulaşımı yatırım için ikinci bir belirleyici unsur. Cazibe merkezi oluşturmada bölgesel teşvik sistemleri yatırımcı için öncelik arzediyor.
CAPITAL: Önümüzdeki birkaç yılda özellikle tarımın hangi alanında yatırım yapanlar daha büyük kârlılıklara ulaşabilir?
- Yatırımcının, özellikle pazardan üretime doğru zincirine uygun bir model seçmesi gerekiyor. Bakanlık olarak tablet şeklinde yatırım modeli öneremiyoruz. Yatırımcıların konuya ilişkin birikimleri, potansiyeli, mevcutları gibi bileşenleri birlikte değerlendirilip yapmak istediği faaliyeti mukayeseli olarak kendisine anlatıyoruz. Daha önce yapılmış olan başarılı ve başarısız örnekleri de gösteriyoruz. Ancak yatırımcının sermayesini, hangi alana yatırması gerektiğine adres gösteremiyoruz. Yatırımcının bize alternatif modellerle gelmesi gerekiyor.
CAPITAL: Bir dönem hayvancılık yatırımları işadamlarının oldukça ilgisini çekti. Bu ilgi devam ediyor mu?
- Barınma ve beslenmeden insanlar vazgeçemez. Dolayısıya hayvancılık, devamlı olarak gelişecek ve yatırımcıların ilgisini çekecek. Toplam desteklemedeki oranı yüzde 4’tü. Yüzde 22,3’e çıkardık. Desteklerimizle hayvancılık büyük ilgi gördü. Bizim dönemimizde ilaç, tekstil gibi başka sektörlerde başarılı olan büyük yatırımcılar hayvancılığa yatırım yaptı. Yatırımcıların hayvancılık konusuna olan ilgileri artarak devam ediyor. Son dönemde yapılan çalışmalarla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde süt sığırcılığı, Doğu Anadolu Bölgesi’nde etçi ve kombine ırklarla damızlık işletmesi kurmak isteyen yatırımcılara, inşaat yatırımında yüzde 30, makine alımı ve hayvan alımında da yüzde 40 oranında hibe desteği ödemeye başladık. Ayrıca Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla tarımsal üretime verilen düşük faizli işletme ve yatırım kedileri konularına büyükbaş ve küçükbaş besiciliği de ekledik. ~
CAPITAL: Peki bu artış rakamlara nasıl yansıdı?
- Yaptığımız çalışmalarla 2002-2008 arasında süt üretimimiz, yüzde 45,6’lık bir artışla 8,4 milyon tondan 12,3 milyon tona, aynı dönemde et üretimi de yüzde 14,7’lik bir artışla 421 bin tondan 482 bin tona çıktı. Hayvansal üretimde verimlilik ise sütte 1.705 lt/başken 2.758 lt/başa, ette ise 184 kg/başken 215 kg/başa yükseldi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca uygulanan su ürünleri desteklemelerinin de katkısıyla su ürünleri yetiştiricilik üretimimiz, son 10 yılda yüzde 237 artarak 152 bin 186 tona ulaştı. Halen 1.499 adet (104.629 ton) içsu ve 356 adet (134.121 ton) deniz olmak üzere, toplam 1.855 su ürünleri işletmesi faaliyet gösteriyor. Su ürünleri yetiştiriciliği, 1980’li yıllarda başlanılan çok genç bir sektör olmasına rağmen çok önemli gelişmeler kaydedildi ve ülkemiz, gerek Akdeniz ve gerekse Avrupa ülkeleri arasında çok önemli bir konuma yükseldi. FAO kayıtlarına göre Türkiye, 2002-2004 döneminde, dünyada su ürünleri yetiştiriciliği en hızlı büyüyen üçüncü ülke olarak ilan edildi. Ülkemiz, AB çipura ve levrek piyasasında yüzde 25’lik bir paya sahip. Halen AB ülkelerine ihraç edilen en önemli hayvansal ürünümüz balık. Türkiye, alabalık yetiştiriciliğinde Avrupa’da birinci sıraya yükseldi. Çipura ve levrek üretimin de dünya ikincisiyiz. Sektör, yaklaşık 25 bin kişiye istihdam sağlıyor.
CAPITAL: Türkiye için geçmişten bu yana “tarımda kendi kendine yeten ülke” değerlendirmesi yapılırdı. Şimdi bu tablo değişti. Siz bu değişikliği neye bağlıyorsunuz?
- Bugün ithalat serbestliği olmasına karşın ülkemiz tarım ürünlerinin oldukça büyük bölümünde kendine yeterli durumda. Örneğin TÜİK verilerine göre 2008-2009 yılında, kendine yeterlilik derecesi tahıl grubu ürünlerde ortalama olarak yüzde 93 iken, ürün bazında buğdayda yüzde 95, arpada yüzde 98... Son 10 yıllık dönemde üretimi yaklaşık 2 kat artmasına karşın talebi daha yüksek oranda artan ve bu nedenle ithalatı da artan mısırdaki oran yüzde 80. Sebze ve meyvede de Türkiye, arz fazlası olan, net ihracatçı bir ülke. Yağlı tohumlar ve bitkisel yağda ise Türkiye net ithalatçı konumda. Dolayısıyla bu ürünlerde kendine yeterliliğimiz düşük. Ancak son yıllarda bu ürünlere verdiğimiz desteklerle birlikte artan üretimin gelecekte kendine yeterlilik oranını da artırmasını bekliyoruz. ~

”TÜRKİYE’DE HAYVANCILIK PROFESYONELLEŞİYOR”

BESİLİ HAYVANLAR KAYIT ALTINDA Geçen yıl Türkiye’nin bütün il ve ilçeleri ile 5 bin köyde bulunan ekipler sayım yaptı. Bütün besili hayvanlar kayıt altında. Aralık ayında kesilecek erkek dana sayısı 1 milyon 717 bin, 15 Şubat’taki sayımda bu rakam 2 milyon 90 bin’e çıktı. 18 Nisan’da ise 2 milyon 177 bin’e. Bu rakam ortalama 250 kilodan hesapladığınız zaman 500 bin tona yakın. Yılda yaklaşık 1 milyon ton et üretimi yapılıyor. Bu sığırlardan elde ediliyor. Koyun ve keçi dahil değil. Türkiye’nin tüketimi de 1 milyon ton. Bunun için yeteri kadar materyal var. 2002’de içinde 50 başın üzerinde sığır olan işletme sayısı 4 bin 500 idi. Bugün 18 bin 600 işletme var. Yani 4,5 katlık bir artış sözkonus. Bu, Türkiye’de hayvancılığın profesyonelleşmesinin bir göstergesi.
HAYVANCILIKTA KALİTE ARTTI Türkiye’de sığır varlığı, 2002’ye göre yüzde 6 oranında arttı. Bu da tek başına anlamlı değil. Türkiye’de bir hayvandan elde edilen süt, 2002’de 1.750 litreydi. Şu an da ise 2.750-2.800 litre arasında değişiyor. Et de 2002’de 183 kilogramdı, şu an 215 kilogram. 2002 yılından bu yana hayvan sayısında düşme olmadı. Kalite arttı. Yerli ırkın kültür ırkına dönüşme sayısı arttı. Yerli ırkın sayısı çoktur verimi azdır. Kültür ırkın sayısı azdır verimi çoktur. 2002’de kültür ırkın oranı yüzde 18,2 iken şimdi yüzde 30. Bunların hepsini kültür ırkına dönüştürme zaman alıyor. Sayıca hayvan azalması beklenirken sayıca büyüme var. Kültür hayvanı oranı arttı. Kültür ırkın artması süt üretiminde de çok etkili. Süt üretimi, 2002 yılında 8 milyon ton iken 2009 yılında 12 milyon tona ulaştı. Süt veriminde yüzde 50 artış var.

TÜRKİYE’DE ET FİYATLARI NEDEN YÜKSELDİ?

Et fiyatlarında son dönemde oluşan artışın başlıca nedenleri, 2009’un ilk yarısında İran, Irak, Suriye gibi komşu ülkelerde et fiyatlarında yaşanan artışlar ve buna bağlı olarak bu ülkelere yapılan canlı hayvan, et ve et ürünleri ihracatı, spekülasyonlar sonucunda piyasalarda besi materyali kalmadığı haberlerinin yayılması olarak sıralanabilir. Bu dönemde komşu ülkelere canlı hayvan, özellikle de koyun ihracatı olduğu bir gerçek. Ancak besi materyali sayısı konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil. Çünkü 2009 yılı Kurban Bayramı öncesi 2 milyon 235 bin baş olan besideki hayvan sayısı, bayramın hemen sonrası doğal olarak 1 milyon 717 bin 706 başa gerilemişti. Ancak tekrar artış göstererek 18 Nisan 2010 tarihi itibarıyla 2 milyon 166 bin 270 başa, yani Kurban Bayramı’ndan önceki seviyeye ulaştı. ~

“HEDEFİMİZ, TARIM VE SANAYİ ENTEGRASYONUNU SAĞLAMAK”

VERİMLİLİĞİ ÖN PLANA ÇIKARDIK Tarımsal destekleme modelini, verimliliği ön plana çıkararak bütünüyle değiştirdik. Verimli, kaliteli ve yüksek standartlı, daha rekabetçi bir anlayışla destek planlaması yaptık. Bizden önce desteklemeler kaldırılmış. Üç tane istisnası vardı: Toplam desteğin yüzde 4,4’ünü alan hayvancılığa, yüzde 10’unu alan yağlı tahıllara ve çaya destek veriliyordu. Biz destekleme miktarını 3 kat artırdık. Yeni destekleme kalemlerini, stratejik çerçeveyi dikkate alarak kaliteyi artırmak için yaptık.
SERTİFİKA ŞARTLI YENİ DESTEKLER Yeni destekleme paketleri var. Bir bitkinin kalitesini etkileyen genetik materyal önemli. Sertifikalı tohumların kullanımını teşvik ettik. Buna benzer 20’nin üzerinde yeni destekleme aracı koyduk. Makine desteği verdik. 2006’da hayvancılık, soğuk hava deposu gibi kırsal bölge yatırımlarını destekleme kararı aldık. Bu yatırımları, çiftçi yaptığı zaman yarısını hibe ediyoruz. “Ben bakliyat paketleme ambalajlama tesisi kuracağım” diyor. Projesini getiriyor, değerlendiriyoruz. Yarısını hibe ediyoruz. Bu şekilde 2 bin tesis bitti. 300-350 tesis bitme aşamasında. Hedefimiz, Türkiye’ye tarım ve sanayi entegrasyonu kurmak. Bugünü kadar bizim verdiğimiz hibe 500 milyon TL.
MEYVE TESİSİ DESTEĞİ İÇİN NE ARANIYOR? Yeni meyve bahçesi tesisi kurmak için 2 tane şartımız var. Bahçe 10 dönümün altında olmasın, kullandığın fidan sertifikalı olsun. Hangi alanda, hangi meyveler varsa onlara destek veriyoruz. Bodur ve yarı bodur bahçe türlerinde karşılıklı destek. Narenciye bahçelerinde çeşit değiştirme destekleri yapıyoruz. 55 milyon zeytin ağacı diktik. Türkiye’de 99 milyon zeytin vardı. Hedefimiz İspanya’yı yakalamak. Bunun gibi bahçe tesisi destekleri veriyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz