"Toparlanıp ilk 5'e gireriz"

Önder Uzel ile şirketin dünden bugüne yaşadığı krizleri ve şimdi çözüm için neler yaptıklarını konuştuk...

25.01.2016 16:00:560
Paylaş Tweet Paylaş
"Toparlanıp ilk 5'e gireriz"
Uzel, 150 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en köklü birkaç markasından biri. Ancak bu marka, 10 yılı aşkın zamandır önemli krizlerle mücadele ediyor. Bu krizlerin ana nedeni, ailedeki anlaşmazlıklar. 1998 yılında Ahmet Uzel’in ölümüyle aile içinde çıkan ihtilaflar ve arkasından gelen 2001 krizi şirketin kötü dönemler yaşamasına neden oldu. Krize borçlu yakalanan şirket yine de toparlandı ve 2003’te büyümeye yeniden başladı. Ancak 2008’de üretimini durdurmak zorunda kaldı ve tüm alacaklılar sıraya girdi. Son 10 yılı bu sorunların çözümü için mücadele vererek geçiren şirketin yönetim kurulu başkanı Önder Uzel, umudunu yitirmiş değil. Şirketin güçlü olduğu için iflas sürecinden de rahatlıkla çıkabileceğini düşünüyor. “Varlıklarımızı koruyarak, üretimi devam ettirip, iş ve istihdam yaratarak parlak günlerimize dönmek niyetindeyiz” diyor. Uzel Makine Yönetim Kurulu Başkanı Önder Uzel ile şirketin dünden bugüne yaşadığı krizleri ve şimdi çözüm için neler yaptıklarını konuştuk: 
* Uzel Makine 1864 yılında kuruldu. Dünyanın en büyük 8’inci traktör üreticisiydi. Nasıl oldu da tekrar tekrar iflasın eşiğine geldi? 
 Uzel, 150 yıllık bir şirket. Elbette şirketlerin hayatlarında zor dönemler olur. Gerçi bizim şu anda yaşadığımız zorluğun kaynağı finansal değil, hukuki. Yoksa Uzel Makine, finansal olarak oldukça güçlü bir şirketti. 2007’de alınan tedbir kararına kadar olan 5 yıllık döneme baktığınızda, yılda reel olarak yüzde 22-23 büyüyen ve bunu yaparken de bilançosunu düzelten bir şirketti. 80’i aşkın ülkede faaliyetteydik. Dünyada da çok güçlü bir konumumuz vardı. 
* Peki tam olarak ne oldu? Siz şu anda neyin mücadelesini veriyorsunuz? 
 Son 8 yıldır önemli bir mücadele veriyoruz. Üretimimiz durdu ve üretimin durması bize nefes alma açısından çok zorluk çektiriyor. Bizim düşüncemiz alacaklılarla anlaşıp, üretimi artırıp, faaliyetlerimizden doğacak getirilerle bu borçları yapılandırıp kapatmak. Tabii ki bu durum şu an SÖYLEŞİ anlattığımdan daha karışık. 
* Ne açıdan daha karışık? 
 Ağırlığı işçilerden kaynaklanan, adet olarak fazla alacaklımız var. Dolayısıyla herkese göre biraz daha özel uygulamalar gerektiren bir yapılanma projesi üzerinde çalışıyoruz. Tabii bu arada mal varlığımızı da korumak istiyoruz. Biz faaliyetlerimizden bu borçları karşılayalım, varlığımızı koruyalım, daha sonra gayrimenkulleri değerlendirelim diye düşünüyoruz. 
* Bu aşamaya nasıl gelindi? 
 Her şey 2007 yılında, başka bir şirket grubunun, Uzel’in aile bireylerinden oluşan yönetim kurulunu da kullanarak Uzel’i satın almak istemesiyle başladı. Ben şirketin satışını durdurmak için mücadele verdim. 30’a yakın dava açılarak yargı sürecinden geçtik. Tedbir şirketin mal varlığı üzerine geldi. Tüm banka hesaplarımıza blokaj konuldu. Akreditif dahi açamadık. Oysa dünyada ilk 5’e girebilecek bir şirkettik. Durum böyle olunca üretimi durdurduk. 100 bin insan bu durumdan etkilendi. 2009’da tekrar üretim başladı. Nitekim şirket yavaş yavaş borçlarını da ödeyebiliyordu. Fakat zamana ihtiyacımız vardı: Belli bir nefes alacak, kazancı işletme sermayesi olarak şirket içinde biriktirebilecek, adetleri artıracak ve daha sonra borçları ödeyebilecek hale gelmemiz gerekiyordu. Fakat şirkete iflas erteleme gibi bir koruma kalkanı almıyorsanız, birtakım insanlar alacaklarını daha önce isteyebiliyor. Biz de iflas erteleme istedik. Ama maalesef iflas kararımız onandı.~*Bugün tekrar ayağa kalkmak için İstanbul Rami’de bulunan Uzel Traktör Fabrikası’nın icradan satışını durdurmaya çalışıyorsunuz…
 Uzel Makine, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sanayi devlerinden biri. Bizler sanayiciyiz, borçlarımızı sınai faaliyetlerimizi sürdürerek kapatmalıyız. Bu etapta varlıklarımızın satışı, bizim kabul edebileceğimiz bir durum değildi. Amacımız şirketin faaliyetlerinin devam etmesi. Bu nedenle şirket yönetimi olarak satışın gerçekleşmemesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Uzel, bir varlığını elden çıkarmak istiyorsa bu, şirketin kendi iradesi ve onayıyla olmalı, aksi durumda böyle bir satışın sonuçlanmasına izin verilmeyecek. Biz, varlıklarımızı koruyarak, üretimi devam ettirip, iş ve istihdam yaratarak eski parlak günlerimize tekrar dönmek niyetindeyiz. 
* Yönetimde aileden sadece siz mi varsınız? 
 Evet. Aileden birileri oldum olası yönetimin içinde yok. 
* Büyüklük olarak ne kadar eridiniz? 
 Çok eridik. Faaliyet olarak çok eridik ama varlık olarak erimedik. Dolayısıyla varlıklarımızın ağırlıklı kısmı duruyor. Bir iki tane gayrimenkulümüzü kaybettik o kadar. Bence mal varlığından daha değerli olan faaliyetlerimizdir. Faaliyetimizin durmuş olması dünya üzerindeki distribütörlerimizi, fabrikalarımızı kaybediyor olmamız çok büyük bir sorun. Yerine konulamaz mı? Biz yerine konulabileceğini düşünüyoruz. İnsan zor dönemlerde, yokluk içinde çözüm arıyor bazı konulara ve buluyor. Bulduğumuz birçok çözümü eğer kalıcı hale getirebilirsek, daha önce yapmadığımız bazı uygulamaların bundan sonra şirketimize rekabet avantajı olarak çok yararı dokunacağına inanıyorum. 
* Siz bu sorunlarla mücadele ederken pazarda neler oldu ve oluyor? 
 Traktör pazarı, bir otomobil pazarı kadar büyük değil. Oyuncu sayısı da daha az. Bizim sektörümüzde dünyada 3 büyük şirket var. Daha sonra orta boy şirketler dediğimiz 7-8 adet şirket geliyor. Bunlar, birkaç milyar dolarlık ciroları olan bizim de içinde bulunduğumuz grup. Uzel hem belli bir segmentte hem belli bir coğrafyada oldukça güçlü bir şirket. Türkiye de traktörde önemli bir pazar olma özelliğini hala koruyor. Tabii biz dünyadaki müşterilerimize tekrar hitap etmek için çalışıyoruz. 
* Ne kadar müşteri kaybınız oldu? 
 Epey müşteri kaybettik. Sonuçta müşteri bir zaman sonra ihtiyacı için başka markayla ilerliyor. 
* Fabrika ne zaman üretime geçecek? 
 Ne zaman alacaklılarımızla anlaşıp iflas durumundan çıkarsak o zaman.
* Yeni dönemde büyürken yeni stratejileriniz olacak mı? Neyi daha farklı yapacaksınız? 
 Bir önceki dönemde satın alma metoduyla büyüdüğümüzden birden fazla markamız ve segmente edilmiş pazarımız vardı. Bizim bu dönemde gördüğümüz mutlaka tek markaya yani Uzel markasına üzerine yoğunlaşmak gerekliliği... Tüm enerjimizi, paramızı, kaynaklarımızı bu markaya yönlendirmek üzere yeni bir strateji kurmalıyız. 
* Yeni bir iş modeli belirlediniz mi? Nasıl büyüyeceksiniz? 
 Bir kere camiamızı koruyacağız. Çünkü, gerek tedarikçilerimizin gerek bayi teşkilatımızın çok güçlü olduğunu gördük. Onlar mutlaka bu işin içinde olmalı. AR-GE’yi merkeze alacağız. Ürün geliştirmede bazı spesifik komponentler var. Biz de onların üzerine gitmeyi düşünüyoruz. Tedarik zinciri yönetimini daha farklı yapacağız. Bu süreci daha basitleştirilmiş olarak yöneteceğiz. Bu da şirketimize müthiş bir hız ve esneklik kazandıracak. İşin ana noktası orada… 
* Yönetim ya da altyapı değişecek mi? 
 Organizasyon yapımız değişecek. İK yapılanması farklı olacak. Bazı özel konularda dikey entegrasyonun daha iyi olduğu görüşündeyiz. Maalesef çok fazla taklidimiz var. İnsanlara orijinal traktörün geldiğinin müjdesini tabii ki vereceğiz. Markamızın kalitesine odaklanacağız.~YÜZDE 100 BAŞARILI OLDUĞUMU SÖYLEYEMEM
ŞİRKETE İNANIYORUM

Ben şirkete çok inanıyorum ve şirketi çok seviyorum. Sevmeden ve inanmadan özel başarılara imza atılacağını da düşünmüyorum.
MÜCADELE VERİYORUZ
Liderliğin en önemli vasıflarından birinin ekibinize bunu aşılamak olduğunu düşünüyorum. Yüzde 100 başarılı olduğumu söyleyemem. Ama eşi az görülebilecek bir mücadele veriyoruz. Sonunda da başarılı olacağımıza inanıyorum.

SANAYİ DIŞI İŞLER BANA GEÇİCİ GELİYOR
ÖNEMLİ OLAN YARATMAK 

Önemli olan bir şeyi üretiyor olmak değil, yaratıyor olmak. Daha önemli olan ortaya ürünü çıkarıp o ürünle mücadele ediyor olabilmek. Bence bunun gücü, bunun kalıcılığı, bunun sürdürülebilirliği daha kolay diyebileceğimiz sektörlerde yok.YAŞAYAN ORGANİZMA 
Dolayısıyla sanayi dışındaki farklı sektörlerdeki işler bana geçici geliyor. Evet para kazanmak için uygun olabilir bu işler ama biz şirketi sadece para kazanma merkezi olarak görmüyoruz. 150 yıldan bahsediyoruz. Biz burayı yaşayan bir organizma olarak görüyoruz. Onun yaşamı, onun devamı ve onun güçlü olması, bizim için inşaata, borsaya girmeye göre daha önemli. 
UZAY HAVACILIK 
Yaratma tarafı bence çok kritik. Ortaya yeni bir şey koyabilmek çok önemli. Biz işin yaratıcı tarafında olmak istiyoruz. Uzel sadece traktör değil, makine kimliğiyle otomotiv ve savunma sanayinde de var. Uzay havacılık sektörüne de hizmet veriyoruz. Biz o alanlarda da her halükarda var olmak ve büyümek istiyoruz.~ESKİYE DÖNÜŞ NE KADAR SÜRER
BİRKAÇ YIL ALIR

Eski günleri geçelim bir kere. Toparlanmamız ne olursa olsun birkaç yılımızı alır. Bizim dünya üzerindeki konumumuzu tekrar geri kazanmamız, ilk 10 içinde yer alıp ilk 5’e oynamamız 5 yıl sürer. Bunlar çok uzun süreler değil.
KENDİ TEKNOLOJİMİZİ YAPIYORUZ
Bugün itibarıyla motoru da artık kendimiz üretiyoruz. Dolayısıyla motor üretimini, traktörün kendisinin üretimini, belli bazı kritik parçaların üretimini Uzel kendi teknolojisiyle yapabilir durumda. Bunların üzerine basarak ben yerimizi daha da kuvvetli şekilde alabileceğimizi düşünüyorum. Buna hala inanıyorum.

MARKAMIZIN YIPRANDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
TAKLİTLERİMİZ ÇOK 

Böyle bir duruma düşünce, herkes haklı ya da haksız olarak kendi büyüklüğüne ve vicdanına göre bizden bir şeyleri almaya gayret ediyor. Yani kimisi bir parçayı taklit etmeye gayret ediyor, kimisi tüm ürünü taklit etmeye, kimisi de stoklarımızı kendi üzerine geçirip satmaya çalışıyor. Bizim taklitlerimizi piyasada çok görebilirsiniz. Hatta nerdeyse tamamen bizimkinin aynısı olan ürünler var. Ancak piyasada henüz tutunamadıklarını görüyoruz. 
DEĞERİ ANLAŞILDI 
Bize göre taklitlerin uzun vadede tutunmaları çok kolay değil. Uzel piyasada olduğu takdirde hiç değil. O yüzden de herkes bizim iflas durumundan çıkmamızı arzu etmeyebilir. Ben beyin takımımızı şirketin normal işleyişi içinde tekrar yanımızda bulacağımızı düşünüyorum. Onları kaybettiğimizi düşünmüyorum. Markamızın da yıprandığını düşünmüyorum. Her ne kadar şirketle ilgili birçok konuşma olmuşsa da pozitif ya da negatif markamızın bundan yıpranmadığına inanıyorum. Hatta yaptığımız çalışmalarla markamızın en az eskisi kadar güçlü olduğunu görüyorum. Dünya piyasası yokluğumuzda markamızın değerini bir kere daha anladı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz