Nasıl anlayacağız?

Doğanın tahrip edilmesine göz yumarak enerji sunumunu artırmak hedefleniyor.

1.01.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Nasıl anlayacağız?


Barilla firmasının kendi yöneticileri için hazırladığı ve benim de konuşmacı olarak yer aldığım bir konferansa katıldım ve değerli ekonomist Prof. Asaf Savaş Akat'ı dinleme fırsatım oldu.

Konuşma konusu, dünya ve Türkiye hakkında önümüzdeki dönem beklentileriydi. Yaklaşık bir saati bulan sunumunda, dünyanın önündeki konular ve beklediği gelişmeleri anlatırken yıllar önce Amerika'ya ilk gittiğinde gördüğü yaşam biçimini ve aralarında uzun mesafeler olan yerleşim, alışveriş merkezlerini, mutlaka arabayla ulaşılarak giderilen ihtiyaçları anlattı.

Kendisini o zaman şaşırtan şekilde yaşayan Amerikalıların hemen hemen her konu için arabalarıyla okullarına, kent merkezlerine gittiklerini, bu yaşam biçiminin zaman içinde Avrupa'da ve şimdi de gelişmekte olan ülkelerde de kendisini gösterdiğini belirtti. Bu yaşam düzeninin dünya nüfusunun sadece 10'da 1'ini değil de yarısını kapsayan ülkeler tarafından da benimsenmekte olduğunu söyleyerek işte buna "dünyanın gücünün" yetmeyeceğini, yeryüzü kaynaklarının bu talebi karşılayamayacağını açık açık anlattı. Bu şekilde bir yaşam biçiminin sürdürülemeyeceğini ve insanlığın bunu er veya geç bir şekilde anlayacağını da ekledi.

Doğrusu çok etkili bir sunum ve konuşmaydı. Kendisinin güleryüzü ve şakacı tavrıyla aktardığı bu mesajlar, son derece ciddi bir soruna parmak basıyordu. Keşke konuşmasını ülkemizin ve dünyanın ekonomik ve politik gücünü elinde bulunduran liderleri de dinleseydi...

Yeryüzünün kaynaklarını büyük bir hızla ve umursamaksızın israf ederek kullanıyor, doğal kaynaklar üzerinde ayak izlerimizi bırakıyoruz. Doğanın kaynak yaratabilme gücünün üstünde yaptığımız kullanımlar sonucu bıraktığımız ayak izi ise doğal sermayemizi yememize, tüketmeye başlamamıza neden oluyor. Bütün bunlar, kaynakları dikkatli ve bilinçle kullanmamız gerektiğini, atıklarımızı arıtarak veya yeniden değerlendirerek kullanmamız zorunluluğunu ortaya çıkarıyor.

Bu konularda ülkeleri, devletleri ve kamuyu yönetenler yetersiz yaklaşımlar ve politikalar

sürdürdükleri için de doğal kaynaklar yerlerine yenisi konamayacak şekilde yıpratılıyor, yok ediliyor.

Büyük umutlarla işbaşına gelen Başkan Obama bile kömür ve petrol lobilerinin etkisiyle iklim değişikliği için önemli kararlar alamayan Amerikan Senatosu'na ağırlığını koyamıyor. ~
Dünyanın bu en büyük ekonomisindeki politik dengeler ve Cumhuriyetçilere karşı kaybedilen ara seçim nedeniyle Başkan bile önden söz verdiği politikalardan çark ederek taviz veriyor. Kaybeden yine küremiz, "doğa"mız oluyor.

Meksika'nın Cancun Bölgesi'nde Birleşmiş Milletler öncülüğünde yapılan İklim Değişikliği Konferansı COP 16'da hiçbir önemli bağlayıcı karar alınamıyor. Sera gazları salımlarının hemen hemen aynen devam edeceği anlaşılıyor.

Bir yükümlülük olmamasını ilgili bakanlar ve muhtemelen başbakanlar sevinçle karşılayarak rahatlıyor. Liderler artık çevre ve iklim değişikliği konusunda bir önlem almaya gerek kalmadan uygulamalarını sürdürebileceklerini planlayarak bir kısıtlamayla karşılaşmamalarını kutluyor.

Ülkemizde de büyük bir telaşla enerji ihtiyacı gerekçe gösterilerek yapılan yanlış uygulamalar, bütün uyarılara rağmen devam ediyor. Doğanın tahrip edilmesine göz yumarak enerji sunumunu artırmak hedefleniyor. En büyük enerji sunumunun "çok etkin ve yaygın, bazen de zorlayıcı" enerji verimliliğinden geçtiği bilinmesine rağmen. Burada belki de "zorlayıcı" önlemlerin politik maliyetleri hesaba katılarak işin kolayına kaçılıyor.

Halbuki yaşamın böyle sürdürülemeyeceğini söyleyen bilim adamları hepimizi uyarıyor. Sadece bizleri değil, kamu yöneticilerini ve liderleri de uyarıyorlar.

Bakalım bu mesajlar ne zaman ciddiyetle ele alınacak. Büyük afetler ve dev sorunlarla karşılaşıldığında mı? Bugün için başarılı olanları yarın insanlar sorgulayacak. Belki de suçlayacaklar. Aynen bankacılıkta görevdeyken ilah gibi bakılan, büyük kitleler tarafından olağanüstü başarılı bulunan ancak durumun sürdürülemeyeceği anlaşılınca sonradan patlayan büyük krizin sorumlusu, suçlusu konumuna düşen Greenspan'a yapıldığı gibi...

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz