Borsa daha ucuz olabilir

Bu dönemi 4 milyar TL’yi yöneten TEB Portföy’ün genel müdürü Selim Yazıcı ile konuştuk...

4.01.2016 14:41:570
Paylaş Tweet Paylaş
Borsa daha ucuz olabilir
Bu yıl piyasalar açısından iyi geçmedi. Özellikle ağustosta, diğer gelişmekte olan ülke piyasalarına paralel olarak dolar bazında yüzde 10’u aşan kayıplar yaşandı. Borsa açısından en kötü aylardan biri oldu. Gelişmekte olan ülkelerde borsalardan yaşanan fon çıkışı, 2008-2009 yıllarındaki küresel finansal kriz seviyelerine yaklaştı. Bunun başlıca nedeni, Çin’deki büyümenin yavaşlamasıyla global kaygıların artışı. Son dönemde düşen emtia fiyatları da bu kaygıları destekler nitelikte. Bu kaygıların etkisiyle Amerika Merkez Bankası (FED) da eylül toplantısında faiz artırımına gitmedi. Önümüzde 1 Kasım seçimleri ve FED’in faiz artırımı beklentisi riski devam ediyor. Bu ortamda zor bir sonbahar, piyasaları bekliyor. Bu dönemi 4 milyar TL’yi yöneten TEB Portföy’ün genel müdürü Selim Yazıcı ile konuştuk:
* Yatırımcı hangi haberleri satın alacak veya satacak?
Hem yerli hem yabancı yatırımcının Türkiye için öncelikle seçim sonrası kurulacak bir hükümeti satın alacağını söylemek yanlış olmaz. Bunun tersi bir tabloda ise belirsizliklerin süreceği kaygısıyla satışlar hızlanarak sürebilir. Bunun haricinde, bu dönemde Merkez Bankası’nın (MB) atacağı her adım, TL’nin değeri açısından büyük önem taşıyor. Para politikasında yapılacağı öngörülen bir sadeleşme, yatırımcılar tarafından olumlu karşılanacaktır. Tabii FED’in güvercin açıklamalarıyla birlikte olası bir faiz artırımını ötelemesi de tüm gelişmekte olan ülke piyasalarına kısa süreli de olsa nefes aldırır.~*Borsa’nın iskonto durumu nedir, düşüş devam eder mi?
MSCI Türkiye endeksi Asya harici gelişmekte olan ülke endekslerine göre yüzde 23 iskontolu ve bu, 2008’den beri olan iskontosunun (yüzde 12) neredeyse iki katı. Bu durumda algı iyileştiğinde yabancı yatırımcılar, Türkiye’yi diğer gelişmekte olan ülkelere göreceli olarak tercih edebilir.
* Hisse alma zamanı geldi mi? Hisseler çok ucuzladı mı?
 Buna merhum Süleyman Demirel’in Türkiye ile ilgili bir anekdotuyla cevap vermek istiyorum. Türkiye’nin en buhranlı dönemlerinden birinde merhuma sormuşlar, ekonominin görünümünü tek kelimeyle özetleseniz ne derdiniz diye; merhum olanca nüktedanlığıyla “İyi derim” demiş; “Ama iki kelimeyle özetlemem gerekirse “İyi değil, derim” demiş. Bizimki de o hesap. Borsa ve özellikle Bankacılık Endeksi kendi tarihi Fiyat/Kazanç (F/K) ortalamalarının oldukça altında. Karamsar beklentiler üç aşağı beş yukarı fiyatlanmış durumda. Dolayısıyla tek kelime ile ‘ucuz’ demek mümkün ama seçimlerden bir hükümet çıkmaması halinde ‘daha da ucuz olabilir.’
* Dolar/TL’de beklentiniz nedir? Yeni zirveler olacak mı?
 Şu anda sadece TL değil JP Morgan Gelişmekte olan Ülkeler Kur Endeksi, son 15 yılın en dibinde. TL ile beraber Güney Afrika Randı, Rus Rublesi, Brezilya Reali ve hatta Hindistan Rupee’si bile değer kaybediyor. Gelinen noktaların matematiksel değerinin yanı sıra psikolojik olarak da küresel fon yöneticilerini durup düşünmeye ve belki de alıma geçmeye itmesi çok mümkün. Bu durumda TL’nin değer kazanması, kaçınılmaz olur. Ancak bize özel olarak yeni bir seçim belirsizliğimiz var. Seçimler demokrasinin bir gereği olarak piyasaların alıştığı süreçler ama 2 Kasım’da hükümet kurma faaliyetlerinin başladığını görmek isteriz. Bu gerçekleşmezse piyasayı yeni belirsizlikler bekler ve açık bir ekonomi olduğumuz için TL’de değer kaybı devam edebilir.
* Faiz piyasasında beklentiniz nedir? Gösterge tekrar tek haneye gelir mi? Yüzde 14-15 gibi senaryolar var. Siz bu görüşlere ne diyorsunuz?
 Belirsizlik ortamı, sürmesi durumunda kurda ve hisse senedi piyasasında olacağı gibi faizler üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilir. Tüm gelişmelerin ülkemizin lehine olduğu bir ortamda ise enflasyonda yaşanacak bir düşüşle birlikte gösterge faizde tek hanelere gerileme görebiliriz. Faiz ürünlerinde özel sektör tahvillerinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Özellikle 2014 ve 2015 yıllarında müthiş bir hızla büyüyen özel sektör tahvili piyasası yatırımcılara bu ortamda çok cazip getiriler sunuyor ve bizim öncelikli tercihimiz olmayı sürdürüyor.~*FED başta olmak üzere merkez bankalarının politikaları ve bunun piyasalara etkileri nasıl olacak?
 İkinci çeyrekte yüzde 3,7 büyüyen ABD ekonomisine rağmen FED’in eylülde faiz artırımına yönelik bir adım atmamış olması, Çin ekonomisi başta olmak üzere küresel ekonomilerdeki yavaşlama ve bununla birlikte gelen dezenflasyonist süreci ne kadar önemsediğini gösterdi. Küreselleşme gereği sadece anlık ABD verisi değil, ABD ekonomisini önümüzdeki dönemde etkileyebilecek her tür global gelişme de FED’in radarında olmak zorunda. Biz TEB Portföy olarak bir süredir üzerinde konuştuğumuz, tartıştığımız faiz artırımının nihayet gerçekleşmesini bekler hale gelmiştik. Çünkü böylesi bir artış ve onun yaratabileceği uzun vadeli faizlerde dalgalanma, gelişmekte olan ülke kurlarını birebir etkiliyor ve bunun spekülasyonu yerine olayın gerçekleşmesi, piyasaların dengesini bir an önce bulmasına yardımcı olacaktır. Gel gelelim bu süreç uzayacak gibi. Hala 2015 yılında bir artırım bekliyoruz ama Çin’den moral bozucu haber olmaması lazım anlaşılan.
* MB nasıl bir politika izler?
 MB, dünyadaki parasal sıkılaşma politikalarını takip edeceğini açık ve net söyledi. Ancak bilemediğimiz konu, bu sıkılaşma adımları gecikirse nasıl bir pozisyon alacağı. Şu anda Reel Efektif Kur Endeksi’ne baktığımızda geçmişte MB’yi faiz artışına götürecek seviyeleri arkamızda bıraktığımızı görüyoruz. Demek ki MB artık kurun gidişatından eskisi kadar rahatsız değil. Bunun birkaç sebebi olabilir; reel sektörün 179 milyar doları bulan net açık pozisyonunun uzun vadeli olması ve hala BOJ, ECB ve hatta POBC sayesinde dünyada para likiditesinin bolluğu, TL’deki değer kaybının kalıcılığını teyit etmiyor, diye düşünüyor olabilir. Ya da politik risk devam ettiği sürece MB’nin önlemlerinin TL’deki değer kaybını önlemekte yetersiz kalacağını düşünüyor olabilir. Her iki durumda da “bekle gör” stratejisi izlemesi doğal. Fakat TL bu durumda açık hedef haline geliyor ve spekülatif pozisyonlarla hızlı gerilemesi kaçınılmaz oluyor. MB’nin bir noktada “Ben buradayım” demesi şart.
* Kredi notuyla ilgili risk görüyor musunuz?
 Şu an için Türkiye’nin kredi notuyla ilgili kısa vadede bir risk görmüyoruz. Ancak yapılacak değerlendirmelerin ardından görünümlerde negatif yönlü bir değişiklik gündeme gelebilir.~2016 ATAK YILI OLACAK
4 MİLYAR TL’Yİ YÖNETİYOR

Varlık yönetimi alanında Avrupa’nın önde gelen finans kurumlarından BNP Paribas IP’nin ve Türkiye’nin önde gelen bankalarından TEB’in iştiraki olarak faaliyetimizi sürdürüyoruz. Ağustos 2015 itibarıyla yatırım fonları, emeklilik fonları, uluslararası fonlar ve özel portföy yönetimi alanlarında yaklaşık 4 milyar TL hacminde bir portföy büyüklüğünü yönetiyoruz.
AKTİF FONDA İDDİALI
Lokal yatırım fonlarında yönettiğimiz büyüklüğün yüzde 45’lik kısmı para piyasası dışında kalan ve aktif yönetilen fonlarda. Uluslararası tarafta ise en büyük Türkiye hisse yöneticilerinden biriyiz. Bu doğrultuda sektörde, özellikle hisse senedi yönetiminde istikrarlı geçmiş getirilerimizle yatırımcıların öncelikle tercih ettiği kurumlardan biriyiz. TEB Portföy olarak aktif yönetilen fonlarda yüzde 7 olan piyasa payımızı daha da büyütmeyi hedefliyoruz.
YENİ FONLAR GELİYOR
Öncelikli amacımız küresel güç ortaklığımızın vermiş olduğu uluslararası standartlardaki kurumsal anlayışımızı ve yaratıcı yatırım kültürümüzü, sermaye piyasalarının gelişiminde kullanarak lokomotif kurum olmak. Esasen bu noktada vurgulamak isterim ki 2015 TEB Portföy açısından yeni SPK mevzuatı ve değişen piyasa koşullarıyla beraber sektöre paralel bir geçiş dönemi oldu ve 2016 yılında ilginç olduğunu düşündüğümüz pek çok yeni fon önerilerimizle yatırımcıların portföylerini çeşitlendirme yoluna gideceğiz. Yeni fonlarımızın piyasaya çıkması ile 2016 kurumumuzun yeniden atak yapacağı bir yıl olacak.

PORTFÖY NASIL OLMALI?
Hane halkı ve kurumların döviz mevduatlarında artış görüyoruz. Bu durum bir süre daha devam edebilir. Seçime kadar temkinli bir duruşumuz var açıkçası ve hisseden çok uzun vadeli bono öneriyoruz. Seçimlerden sonra oluşan ortama bağlı olarak bankacılık endeksi başta olmak üzere hissede alım yapılabilir. Bunu söylemekle beraber yatırım ufku orta ve uzun vadeli yatırımcı için hisse senedi her zaman çok iyi bir yatırım aracı ve dolar bazında endeksin geldiği seviyeler “al-tut” stratejisinde olan yatırımcılar için cazip fırsatlar sunuyor.

PİYASALARIN GÜNDEMİNDEKİ 5 MADDE
1 - Öncelikle ülkemizde 1 Kasım’daki seçimler ve devamındaki süreç piyasalar için kritik öneme sahip.
2 - Yıl sonuna kadar kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye için yapacağı değerlendirmeler piyasaların dikkatle takip edeceği gelişmeler arasında yer alıyor.
3 - FED’in artık yılan hikayesine dönen faiz artırımı ve buna paralel olarak Merkez Bankası’nın para politikasındaki duruşu, piyasaların yönü üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak.
4 - Küresel piyasalarda FED’in aksine parasal genişleme politikalarını tercih eden Japonya Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası ve Çin Merkez Bankası takip edilmeye devam edilecek.
5 - Hem Çin hem Avrupa’daki imalat sanayi ve büyüme rakamları, önümüzdeki dönemler için aydınlatıcı olacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz