"İMKB'NİN YÜZDE 20 POTANSİYELİ VAR"

Ata Yatırım Genel Müdürü Bülent Altınel, faizlerin düşük seyrini koruduğu ortamda İMKB’nin yüzde 20 yukarı potansiyeli olduğunu belirtiyor.

17.07.2015 20:48:250
Paylaş Tweet Paylaş
"İMKB'NİN YÜZDE 20 POTANSİYELİ VAR"
2009 yılına girerken mali piyasaların çalkalandığı, kredi krizinin yaşandığı bir ortam söz konusuydu. Bu süreçte merkez bankalarının koordineli şekilde faizleri indirerek likiditeyi artırması, borsaların çok ciddi kazançlar elde etmesini sağladı. Türkiye ise sağlam bankacılık piyasası ve yan faktörlerle finansal piyasalar arasında ayrışmayı başardı. Reel sektörde ise sorunlar henüz çözülemedi. 2009’da yüzde 6 civarında bir küçülme bekleniyor. Ancak genel olarak bakıldığında Türkiye, gelişmekte olan piyasalar içinde güçlü bir konumda bulunuyor. Bu güçlenme sonucunda Türkiye’nin kredi notunun önce Fitch, sonra da Moody’s tarafından artırıldığını kaydeden Ata Yatırım Genel Müdürü Bülent Altınel, 2010’a Türk piyasasının güçlü bir şekilde girdiğini vurguluyor. Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyeye, not artırımlarının gündeme geldiğini ifade eden Altınel, yine faizlerin tek haneye indiğini hatırlatıyor. Tüm bu gelişmeler ışığında borsanın 2010’da yukarı performansını ivme kaybetse de devam ettirmesini bekleyen Atınel, sabit getirili TL enstrümanların da portföylerde bulundurulmasını tavsiye ediyor. Altınel’in piyasa beklentileri ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle: 
CAPITAL:
Global piyasalar nasıl bir yılı geride bıraktı. 2010’da neler bekliyorsunuz?
-
2009’da merkez bankaları, global krize karşı koordineli bir şekilde faiz indirimi yaparak likidite musluklarını açtı. Bu program hala da devam ediyor. Küresel finansal piyasalar, faiz düşüşü sonrasında artan global likidite ile değer kazanmaya başladı. 2010’un ilk ayı itibarıyla bu trend değişmedi. Küresel piyasalardaki düşük faiz ortamının, 2010 sonuna kadar devam etmesini bekliyorum. 2011’de dünyada birtakım iyileşmelerle birlikte enfasyon korkusu başlar ve faiz artırım sürecine girilirse tüm finansal piyasalarda bir düzeltme gelebilir. ABD piyasasında iş gücü ne zaman kıpırdamaya başlarsa FED o zaman faizleri yukarı çekmeye başlayacak. Önümüzdeki 6 ayda böyle bir ihtimal yok. Beklentim, en erken 2011’in başları gibi bu gelişmenin yaşanacağı yönünde. Sonuç olarak getiriler yüksek ve faiz düşük olduğu için gelişmekte olan piyasalara para girişi devam edecek. ~
CAPITAL:
Türkiye için nasıl bir öngörünüz var?
-
Global piyasalardaki gelişmelerden bağımsız hareket etmediğimiz bir yapı söz konusu. Ancak yatırım kararları verirken bazı saptamalar yapmak zorundayız. Türkiye, güçlü bankacılık sektörü sayesinde 2009 krizinde gelişmekte olan piyasalar arasında bir ayrışma yaşadı. IMF ile anlaşma beklentisi, not artırımları 2010 için bu yapının korunmasını sağlıyor. Tek haneli faiz seviyesi yatırım kültürünü kökünden değiştiriyor. Yatırımcılar, reel faiz getirisi düşük olduğundan alternatif arayışlara girerek sermaye piyasalarına yöneliyor. Düşük faiz ortamının devamıyla birlikte sermaye piyasalarına olan ilgi artacak.
CAPITAL:
Kısa vadede İMKB’ye bakıldığında çok ciddi bir yükseliş oldu. Piyasanın bir düzeltmeye ihtiyacı yok mu?
 - İMKB, 2009’da yüzde 97 kazandırdı. Mart ayındaki 22.000 seviyeleri dikkate alındığında bugün sağlanan getiri yüzde 140’lara vardı. Bu süreçte gelişmekte olan piyasaların ortalaması yüzde 50-60’larda. Böyle bakıldığında İMKB’nin çok pahalı olduğu yorumları yapılabiliyor. Ancak değerlemeler açısından bakıldığında İMKB’nin fiyat/kazanç oranı yüzde 10- 11’lerde. Bu seviye gelişmekte olan piyasalara göre Türk hisse senetleri piyasasının yüzde 20’ler civarında iskontolu olduğunu gösteriyor. Yine şirket değerlemeleri üzerinden yaptığımız hesaplara göre İMKB, yüzde 15 iskontolu. Evet, dalgalanmalar olabilir. Ama İMKB’ye olan ilgi devam edecektir. Geri çekilmeler alım fırsatı olarak kullanılacak. 
CAPITAL:
Endeks için beklentiniz nedir?
-
Genel temel bilgilere bakıldığında küresel piyasalarda ilk 6 ayda faizlerin artırılarak fazla likiditenin çekilmeye başlanmasıyla ilgili bir değişiklik olmayacak. Türkiye’de tek haneli faiz söz konusu. Dünyada ülkelerin notları düşerken Türkiye’nin not artırımları gündemde. Hatta ‘yatırım yapılabilir ülke’ konumuna gelebiliriz. IMF anlaşması kapıda. Tüm bu faktörler İMKB’nin yukarı hareketini destekleyecek faktörler. F/K oranları da ortalamalara göre düşük. Bu şartlar altında İMKB’nin 2010 yılında yüzde 20 yukarı potansiyelinin olduğunu düşünüyoruz. Piyasaların sıkıntıya girmesi 2011 yılını bulur. Seçimlerin piyasalar üzerindeki etkisinin sınırlı olacağını düşünüyorum. 2007’de iki seçim yaşadık. Bunların piyasaya etkisi sınırlıydı. Son yıllarda piyasalar siyaseti değil, ekonomiyi, dış piyasaları konuşuyor.
CAPITAL:
2010 yılında öne çıkmasını beklediğiniz sektörler neler olur?
-
Yüzde 20 potansiyelin olduğu bir piyasada yatırımcıların doğru hisseleri ve sektörleri seçmesi gerekiyor. Gayrimenkul piyasasının düşük faiz ortamıyla birlikte yeniden canlanmasını bekliyoruz. Bu açıdan GYO şirketleri ve bunlara bağlı şirketler izlenebilir. İnşaat malzemeleri ve otomotiv sektörleri bir miktar gecikmeyle de olsa düşük faiz ortamından olumlu etkilenir. Satın almalar ve özelleştirmelerle birlikte bu alanda aktif olmasını beklediğimiz sektörler, enerji ve sigorta. Orta vadede IMF anlaşmasıyla birlikte bankacılık sektörü prim yapabilir. Burada özellikle 2010 yılında katılım bankaları görece olarak avantaj sağlar. Gübre sektörünün de operasyonel kârlılığında iyileşme bekliyoruz. Bununla birlikte gıda hisseleri de takip edilmeli.
CAPITAL:
Dolar-TL’de nasıl bir yatırım stratejisi belirlenmeli?
 - Faizler 16,75’ten 6,5’e indi. Gösterge faiz yüzde 23’lerden yüzde 8,5 seviyelerine geldi. Ancak hala TL reel olarak cazip. Yabancı açısından daha da cazip. Bir taraftan da olası bir IMF anlaşması var. Bu şartlar altında TL değerli kalmaya devam edecek. Bu şartlarda döviz yatırımı yapmak çok da doğru olmaz. Yatırımcılara TL’de uzun vadeli bono tavsiyesine devam ediyoruz. Zaman zaman gösterge kağıtla değiştiriyoruz. Bazen vadeyi daha da kısaltıyoruz. ~
CAPITAL:
2010’da dolar kuru beklentiniz nedir?
-
2010’da enflasyonun yüzde 7 seviyelerine çıkacağı ve FED’in en azından yılın ilk yarısında faizleri sabit tutacağı beklentisiyle TL’nin dolar karşısında değer kazanacağını düşünüyoruz. Olası bir IMF anlaşmasında ise dolar kuru 1,35-1,40 bandına gerileyebilir. Yılın ikinci yarısında ise doların uluslararası piyasalarda güçleneceği beklentisiyle 1,50-1,55 TL seviyelerini görebiliriz. Olumsuz bir senaryoda da yıl sonu dolar kuru 1,65 seviyelerine çıkabilir.
CAPITAL:
Yatırımcılar nasıl bir portföy oluşturabilir?
-
Muhafazakar bir yatırımcının portföyünün en azından yüzde 80’ini sabit getirili yatırım araçlarında bulundurması gerekir. Diğer portföy ise hissede bulundurulmalı. Daha iyimser bir yatırımcı yüzde 40’lara kadar hisse bulundurabilir. Daha agresif bir yatırımcının portföyünde yurtdışı varlıklar da takip edilerek multi-asset ürünler konabilir. Yine burada yüzde 50 TL sabit getirili enstrümanlar olmalı.
CAPITAL:
Piyasanın önündeki riskler nelerdir?
-
Bunu 4 başlık altında toplayabiliriz. Bunun en başında gelişmekte olan ülkelerden büyük fon çıkışları olabilir. Bu ihtimal 2010 için düşük olsa da İMKB’deki yüksek yabancı payı, riski artıran bir faktör. Emtia fiyatlarında hızlı yükseliş olabilir. Emtia fiyatlarındaki artış, enflasyonun baskısını ve şirket kârları üzerinde olumsuz etkisini beraberinde getirir. Dolar, Euro karşısında değer kazanabilir. Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’sinden fazlasının AB’ye olduğunu unutmamak gerekiyor. Son belirsizlik konusu ise politik istikrarsızlık. Erken genel seçimler, politik istikrarsızlıkla birleşirse piyasalar bunu olumsuz fiyatlayabilir.

“ÜÇ ALANDA DA BÜYÜYECEĞİZ”

Ata Yatırım’ın üç ana faaliyet alanı var. Aracılık işlemleri, varlık yönetimi ve yatırım bankacılığı. Her 3 faaliyette de çok güçlü ve iddialı olduklarını söyleyen Bülent Altınel, sözlerine şöyle devam ediyor:
ARACILIK İŞLEMLERİ
Özellikle ürün çeşitliliği ile birlikte kurumun geleneksel aracılık işlemlerini çeşitlendirip multi-asset ürünler, çözümler sunan bir kurum profiline ulaşmakta olduğunu belirtiyor.
VARLIK YÖNETİMİ
Faizlerin tek haneye düşmesi ile birlikte varlık yönetimine ciddi bir talep var. Kurumda çok uzun yıllara dayanan bir fon yönetimi bilgisi ve tecrübesi var. Ata Portföy’ün ekibini daha da güçlendirdik ve yeni fonlarla, servislerle yatırımcılara ulaşacağız.
YATIRIM BANKACILIĞI
Yatırım Bankacılığı faaliyetlerinde de uzun yıllara dayanan bir tecrübe ve bilgi birikimimiz var. Geçmiş yıllardaki çok büyük montanlı M&A anlaşmalarının içinde Ata ya taraf oldu ya da anlaşmayı sonuca ulaştıran kurum oldu. Özellikle Körfez ülkelerinde son üç yıldır çok yoğun çabamız oluştu. Dubai de DIFC içinde bir ofisimiz var ve körfez ülkelerindeki fonları Türkiye’ye yönlendirmeye çalışıyoruz.”

ATA YATIRIM’IN PORTFÖYÜNDE YER ALAN HİSSELER

Kısa-orta vadeli Akçansa, Ak Enerji, Anadolu Hayat, Bank Asya, Pınar Et-Un, Sinpaş GYO, TAV, Tekfen, Tofaş, Tüpraş, Vestel Beyaz Eşya, YKB. Uzun vadeli Garanti Bankası, İş Bankası C, Petkim, Tat Konserve.

TÜRKİYE’NİN İKİ ÖNEMLİ AVANTAJI
1-
Türkiye’nin tek haneli faizlere erişmesi, reel faizlerin makul seviyelere gelmesi, diğer ülkelerin notları düşerken Türkiye’nin notunun artması, Türkiye’nin değerlemesini çok daha yukarılara taşıyacak.
2-
Sermaye piyasalarında ürün gamında önemli gelişmeler mevcut. Son dönemde sermaye piyasaları aracılık sektöründe ürün çeşitliliği artmaya başladı. Yurtdışı türev ürünler serbestleşti, OTC (over the counter) ürünler ve FX piyasaları için düzenlemeler çıkmak üzere. Bu sayede aracılık sektöründe ürün çeşitliliği ve gelirlerde ciddi artışlar bekliyorum. Bu gelişmeleri sektör için bir dönüm noktası olarak görüyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz