Piyasa beklenenden daha iyi olabilir

Seçimin ardından piyasaların nasıl bir yol izleyeceğini Azimut Bosphorus Capital Genel Müdürü Murat Salar ile konuştuk.

11.02.2016 16:16:510
Paylaş Tweet Paylaş
Piyasa beklenenden daha iyi olabilir
Türkiye gündeminde iç siyaset 2,5 yılı aşkın süredir ilk sırada yer alıyor. Yatırımcılar tarafında en istenmeyen iki başlık belirsizlik ve siyasetin konuşulması. Piyasalar ekonomiyi, rakamları konuşmayı sever ve ister. Ancak farklı bir tablo oluştu. Piyasaları siyasetin çok fazla domine ettiği bir süreç yaşadık. Uluslararası tarafta da FED, Çin ve AB kaynaklı gerginlikler yaşandı. Uluslararası konjonktürün finansal piyasalara çok destek olmadığı bir zamanda Türkiye’de iç siyasi tartışmalar olunca zor bir yıl geçti. Faiz oranları çift hanelere geldi, TL 3,07’leri görerek ciddi değer yitirdi. Türk varlıkları genel anlamda değer kaybetti. Aya yeni bir seçimle başlıyoruz. Seçimin ardından piyasaların nasıl bir yol izleyeceğini Azimut Bosphorus Capital Genel Müdürü Murat Salar ile konuştuk. Salar, piyasalar açısından iyimser ve TL varlıklara yatırım yapılmasını tavsiye ediyor. Salar’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 
* Bundan sonra ne bekliyorsunuz? Piyasalarda seçim öncesi pozitif hava devam eder mi? 
 Ben biraz daha pozitif taraftayım. Spekülatif ataklar haricinde TL’deki değer kayıpların yeterince yüksek olduğunu düşünüyorum. Türk bankalarının, şirketlerinin değeri de yeterince erozyona uğradı. Türk varlıklarının yatırım açısından cazip olduğu bir döneme geldiğimiz kanaatindeyim. Ancak bu pozitif durumu destekleyici gelişmelerin olması lazım. Bunun başında da 1 Kasım sonrası siyasi tablo geliyor. İhtiyacımız olan en temel unsur, karar alıp uygulayabilecek güçlü hükümet. Güçlü hükümet tablosunda TL’nin değer kazanma süreci başlayacak. 
* Portföyünü hazırlamak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz? 
 2015’nin kötü geçtiğini, ancak 2016 yılının daha iyi potansiyelinin olacağını düşünüyorum. Bu nedenle portftöy hazırlarken biraz daha pozitif düşünmek lazım. Tabii ilk şartımız, siyasi belirsizliğin ortadan kalkması. Ben bölgesel ve iç tarafta risklerin de azalacağını düşünüyorum. ~*Bu seviyelerden hisse alınır mı?
 Borsada dolar bazında 5 sentin üzerini gördük, yakın zamanda da 2,2 sent seviyesini gördük. Ne olursa olsun, büyüyen bir ekonomide şirket değerlerinde bu kadar büyük bir erozyon, kalıcı olmayacaktır. Belki 5 sent seviyesi doğru bir değer olmayabilir ancak hak ettiği değer 2 sent de değil. Sonuçta 2016’da pozitif bir borsa bekliyorum. Piyasa tahminlerinden daha iyi seviyeler de olabilir.
* Kur tarafında beklentiniz nedir?
 Kura orta-uzun vadede bakmak lazım. Kısa vadeli farklı nedenlerse spekülatif hareketler olabilir. Orta uzun vadede, reel efektif kura bakarak, dolar/TL’nin 3,00 TL’nin üzerinde kalıcı olmaması gerektiğini düşünüyorum. 3’ün üzerinde TL aşırı değersiz hale geliyor. Euro/dolar tarafında Euro’nun tercih edilebileceğini düşünüyorum. Çünkü ABD’nin dolara değer kazandıracak önemli bir başlığı kalmadı. Tüm faktörler, fiyatların içinde. Euro tarafında ise fiyatlamalara önemli bir gelişme henüz yansımadı. Genelde negatif gelişmeler daha çok fiyatlandı. Parite 1,05-1,15 bant hareketi var. Ben bu bandın 6-12 ay daha korunabileceğini ancak sonrasında kırılmanın üst tarafta olacağı kanaatindeyim.
* Faiz tarafında tek haneli seviyeleri görebilir miyiz?
Seçimlerden sonra güçlü hükümet kurulacağı beklentisiyle TL’de bir miktar değerlenme görürsek bunun enflasyona yansıyacağını düşünüyorum. Aşağı gelen enflasyon sonrasında daha güçlü hareket edebilecek bir Merkez Bankası (MB) olacaktır. MB piyasanın önüne geçip yön gösterir konuma geldiğinde de faizde de geri çekilme olur. Faizde yüzde 11,5 seviyesinin üzerini gördük. O seviyelerin Türkiye için ekstra fiyatlamalar olduğu kanaatindeyim. ~* Peki yatırımcı neye yatırım yapacak? Neye yatırım yapacak?
 Ben biraz daha pozitif taraftayım, ben döviz yerine TL varlıklara yatırım yaparım. TL faiz ürünler ve hisse senedi alımını öneririm. Döviz almak yerine TL’ye yatırım yapmanın daha iyi reel getiriler sağlayacağı kanaatindeyim. 
* Hisse senedi seçimi için nasıl hareket edilmeli? 
Hisse tarafına bakıldığında, Türk bankalarına karşı son birkaç yılda haksızlık yapıldı. Bankaların üzerine çok gidildi. Bankaların yüzde 20 özsermaye kârlılıkları, yüzde 11’lere geldi. Yakın zamanda bankada mevduata koysanız yüzde 13 faiz alıyorsunuz. Banka sermayedarı açısından bu hiç de cazip bir durum değil. Sonuçta bu tabloyu borsada bankalar fiyatladı. Fiyatlar ucuz. PD/DD rasyosu yüzde 0,7-0,8 seviyelerine geldi. Bu seviyeler kalıcı değil, hiçbir banka 1’in üzerinde bir değerlemeyi hak etmiyor. Türkiye’nin içinden geçen sürecin pozitif şekilde tamamlanacağını düşünüyorsanız, ülke riskini almanız gerekir. Likidite açısından da mali sektör üzerinden yatırım yapılabilir. Reel sektörde seçici hareketle likiditeye de dikkat ederek hisse senedi alımı yapılabilir. 
* Azimut Türkiye’nin yönettiği 2,7 milyar TL hangi yatırım araçlarında yer alıyor? 
 Bizim fonlarımızdaki dağılım da genel olarak Türk yatırımcısının tercihlerine paralel seyrediyor. Ağırlıklı varlık, TL sabit getirili yatırım araçlarında. Burada da ÖST ve devlet tahvili tercihleri öne çıkıyor. Son bir yılda döviz ürünlere yönelik bir talep var. Toplam portföylerde yüzde 25 civarında döviz varlık var. Hisse senedi yatırımı daha düşük. Toplam portföyün yüzde 10’u civarındadır. 
* FED’in faiz artırımı sürecini ve bunun piyasalara olası etkisini değerlendirir misiniz? 
 FED, 2008 yılından bu yana kararlı, doğru bir politika izliyor. Bu politikalar, global piyasalarda sert hareketlere neden olmuyor. FED, sözlü olarak atacağı adımlar için zaten piyasaları hazırlıyor, fiyatlama yapılıyor. Faiz artırım süreci de 2,5 yıldır ifade ediliyor. FED’in eylemi gerçekleştiği gün, bunun piyasalara yansıması sert olmaz. Çünkü piyasa beklenti alır, gerçeklik satar. FED, ‘0’ faiz politikasından vazgeçecek ama faiz artırım hızı çok yavaş olacak. 
* Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) politikalarının piyasalara etkisini yorumlar mısınız? 
 ECB’nin parasal genişleme politikalarının Euro Bölgesi’nde olumlu etkileri görülmeye başlandı. Ülkeler bazında ekonomi hareketlenmeye başladı. Euro’da parasal genişlemenin finans sektöründen hanehalkına yayılması söz konusu ve Türkiye’nin en büyük ihracat pazarının Euro bölgesi olduğu düşünülürse bu bizim açımızdan olumlu bir gelişme. Diğer önemli partnerler olan Rusya ve Irak’ta sorun yaşanırken, Euro Bölgesi’nde toparlanma Türk ekonomisi açısından büyük öneme sahip.~AZIMUT'UN HEDEFİ İLK 5
NE ZAMAN GİRDİ?

5 kıtada 13 ülkede faaliyet gösteren, toplam 40 milyar dolarlık bir varlığı yöneten İtalyan sermayeli Azimut Grubu, Türkiye’ye Global Portföy Yönetimi şirketini satın alarak girdi. Sonrasında 2015 yılı başında Bosphorus Capital’in yüzde 70 hissesini aldı. 2015 Eylül ayında da şirketin yüzde 30 hissesini daha alarak yüzde 100’üne sahip oldu. Azimut, bunun yanında Notus Portföy’ün de yüzde 70 hissesi için ortaklarla anlaştı.
HEDEFTE NE VAR?
Bu üç şirketin toplam yönettiği portföy büyüklüğünün 2,7 milyar TL olduğunu söyleyen Murat Salar, bu yıl sonuna kadar yüzde 100 payı Azimut çatısı altındaki Azimut Portföy ve Azimut Bosphorus’un tek çatı altında birleştirileceğini aktarıyor. Bu haliyle Azimut’un banka sermayeli portföy yönetimi şirketleri dahil 10’uncu sırada olduğunu kaydeden Murat Salar, “Hedefimiz ise 5 yıl sonra ilk 5 kurum arasında olmak. Sektörün çok daha üzerinde büyüme hedefimiz var” diyor.

MURAT SALAR'DAN KRİTEK NOTLAR
1- Güçlü bir hükümet, Türkiye’de enflasyon, büyüme, cari açık için yüzde 5-5-5 senaryosunu tekrar gündeme getirecek. 2- Üçüncü bir seçim olursa Türkiye’nin yatırım yapılabilir notu tehlikeye girer. 
3- Hükümetin kurulması, birçok riski düşürecek. 
4- Olumsuz sürecin sonlanacağını düşünen yatırımcı için TL varlıklar reel getiri sağlayacak. 
5- Olumlu senaryoda banka ağırlıklı hisse senedi alımı yapılabilir. Bankalar olması gerekenden fazla düştü.

5-5-5 FORMÜLÜ GÜNDEME GELECEK
GÜÇLÜ HÜKÜMET ENFLASYONU DÜŞÜRÜR
 
Güçlü hükümetle, TL güçlenecek, Merkez Bankası daha güçlü hareket edecektir. TL’nin güçlenmesi, enflasyona destek olacaktır. Yüzde 8’lerde bir enflasyonumuz var. Yüzde 5 enflasyon hedefini tutturamamamızda TL’nin değer kaybı önemli rol oynamıştı. TL’nin değer kazanmasıyla birlikte enflasyon aşağı gelir. 
ENFLASYON DÜŞERSE FAİZ DE DÜŞER 
Kurdaki gerilemeyle enflasyonun aşağı gelmesi, faiz oranlarında geri çekilmeyi de sağlayacak. Türkiye hala yüzde 3 civarında reel faiz ödüyor. Dünyada bu kadar likidite bolluğu olan bir dönemde bu yüksek bir oran. Enflasyonu aşağı çektiğinizde, faiz oranları da aşağı gelecek. Bu da 6-7 yılın en düşük seviyelerinde olan tüketici güvenini artıracak. Böylece enflasyondaki aşağı gelme, ertelenen tüketici talebinin devreye girmesiyle büyümeyi destekleyecek. 
ENERJİ FİYATLARININ ETKİSİ 
Yine başta petrol olmak üzere global ölçekte düşen enerji fiyatları, Türkiye’nin makro ekonomisini destekliyor bu da cari açık için olumlu bir tablo. Sonuçta güçlü hükümet sonrası TL’nin değer kazanımı süreci, 5-5-5 formülünü tekrar gündemimize sokacak. Yani cari açık, büyüme ve enflasyonda yüzde 5 hedefleri, 2016 yılında bire bir tutturulamasa da önemli bir adım atılmış olacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz