Yukarı trend dönemi bitti

Noel Baba rallisi ise İran’la nükleer konusunda anlaşma haberlerine rağmen konuşulmuyor. Böyle bir ortamda yeni dönemi, yatırım stratejilerini İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral ile konuştuk. Aral, 10 soruda beklentilerini aktardı.

27.03.2014 21:16:430
Paylaş Tweet Paylaş
Yukarı trend dönemi bitti

Dünyada FED kaynaklı bir volatilité yaşanıyor. Türkiye’de ise 2014, seçim yılı. Bu ortamda daha korumacı bir yatırım strateji belirlenmesi gerektiğini söyleyen İş Yatırım Genel Müdürü ERDAL ARAL, bunun için kısa vadeli sabit getirili likit enstrümanları tavsiye ediyor.

Aral, yüzde 25 devlet katkısıyla birlikte BES’in daha da öne çıkacağını savunuyor. Portföylerde mevduat ağırlıklı bir dağılım öneriyor, 2014 stratejisinde hisse senedini en sona koyuyor.u yıl iki farklı dönem yaşandı.

2012 Kasım ayında Türkiye’nin ‘yatırım yapılabilir’ ülke notu almasıyla birlikte dünyadaki gevşek para politikalarının da etkisiyle mali piyasalarımıza canlılık geldi. İkinci bir yatırım yapılabilir notu beklentisinin etkisiyle birlikte hareketlilik daha da arttı. Aşırı mutluluk hali vardı ve kötü hiçbir şey fiyatlanmıyordu.

Gösterge tahvil yüzde 4,60 ile negatif seviyelere geldi. 10 yıllık TL tahvil yüzde 6, borsa 93.408 seviyelerine ulaştı. Eurobondlar hızlı bir şekilde yukarı çıktı, enflasyon beklenti anketleri ise dip yaptı. Borsada 100.000 üzerinde yeni zirveler, gösterge tahvilde 4,60’ın altında yeni hedefler veriliyordu.

22 Mayıs’ta FED Başkanı Bernanke’nin bol likidite politikasından vazgeçilebileceğini sinyalini vermesiyle en sert reaksiyonu veren piyasaların başında Türkiye vardı. Çünkü makroekonomik anlamda, piyasa likiditesi anlamında doğru fiyatlama yapılamadığı bir ortam yaşandı. Sonuçta gösterge tahvil ve 10 y��llık TL tahvil yüzde 10 seviyelerinin üzerine çıktı. Enflasyon beklentileri artan kurla birlikte bozuldu. ~
Borsa 65.000 seviyelerine geriledi. Bu süreçte borsa tarafında likidite çok fazla azalmadı, ancak tahvil piyasasında likidite kurudu ve doğru fiyat oluşturulamaz hale geldi. Bugün gelinen noktada ise FED’in tahvil alımında strateji değişikliğine Mart 2014’te gideceği beklentisiyle yatay bir piyasa söz konusu.

FED belirsizliğinin yanında 2014’te seçim belirsizlikleri de gündeme gelecek. Noel Baba rallisi ise İran’la nükleer konusunda anlaşma haberlerine rağmen konuşulmuyor. Böyle bir ortamda yeni dönemi, yatırım stratejilerini İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral ile konuştuk. Aral, 10 soruda beklentilerini aktardı.

1- HANGİ VERİ İZLENECEK?
Yüksek kaldıraçlama, düşük kaldıraçlama (leveraging-deleveraging; finansal sistemde risk algılamasının değişmesi) tüm dünyada daha çok konuşulacak. Merkez bankaları kredi stokundaki büyümeyle GSYİH büyümesi ilişkisinin oransal olarak nasıl olduğuna dikkat ediyor. Aşağı giderse kaldıraçlama, yukarı giderse düşük kaldıraçlama söz konusu olacak. ABD’de kaldıraçlı olarak alınan risklerin düşürülmesi söz konusu...

Yavaş yavaş burada borçlanmaların artması yönünde eğilim var. Çin deleveraging durumunda. Varlık fiyatlarının patlamaması için bunu yapıyorlar. AB de borçlanarak uzun vadeli kaynakları artırmak istiyor. Gevşek para politikasıyla buna başlamak istiyor, ancak yapamıyor.

2- TÜRKİYE'DE DURUM NASIL?
Türkiye’de, 2008 krizinden bu yana kredi stokundaki artışla GSMH karşılaştırıldığında, leveraging oldu. Kredi stoku, her zaman GSMH’nin üzerinde büyüdü. MB’nin söylemi, bir miktar daha kredi stokundaki artış oranını GSMH büyüme oranlarına çekebilmek.~
Nötralize bir pozisyonu yaşayabilmek istiyor. Yani bu, enflasyon beklentisi ve reel büyüme beklentisiyle birlikte kredi stokundaki artışın yüzde 15 olması anlamına geliyor.

Şu anda kredi artış oranı yüzde 24 seviyelerinde ve bu oranın yüzde 15 civarına çekilmesi gerekiyor. 2008 krizinin ardından 2009’dan itibaren kredi hacmindeki büyümenin GSMH büyümesinden fazla olduğu leveraging ortamındaydık.

Artık durum farklı, kredi stok artışının daha dengeli seviyelere gelmesi gerekiyor. Aksi halde hanehalkı borçlanmaları artmaya devam eder. Bunun için de yasal otoritenin tedbirler aldığını görüyoruz.

3- YIL SONU RALLİSİ OLUR MU?
Bizim şu anda endeks hedefimiz 80.000 ve önerimiz ‘sat’ şeklinde. Son dönemde endeksin 72.000-80.000 bandında hareket ettiğini, yukarı trend döneminin bittiğini görüyoruz. Noel Baba rallisinin olabilmesi için 10 yıllık TL tahvil faizinin 9 seviyesinden aşağı gelmesi gerekiyor.

10 yıllık TL faizde belirleyici yabancılar, başta da ABD’li yatırımcılar. Yüzde 8,60’lı seviyelere gelirsek, borsada da yüzde 3-4 yukarı hareket yaşanır. Bu da endeksi 78.000 sonrasında 80.000 seviyelerine taşır. Ancak bu seviyeler kalıcı olmaz. 2014’ün ilk çeyreğinde de 72.000-80.000 bandında kalırız.

4- DOLARDA NE BEKLİYORSUNUZ?
Kur, ABD 10 yıllık faizlerinden ve Türkiye’nin kredi notundan etkilenir. 2014’e bakıldığında, olası bol para politikasında değişiklikle birlikte ABD 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 2,70 seviyelerinden 3,25 seviyelerine kadar yükseliş yaşayabilir.

Bu da içerde MB, agresif bir politika uygulamazsa 2,15-2,20 dolar/TL kuru bandına işaret eder. ABD verileri çok güçlü gelirse ABD 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3,25’in üzerine çıkabilir. Ancak şu aşamada, bu düşük bir ihtimal.~
5- FAİZDE 2014 BEKLENTİNİZ NEDİR?
FED’in politika değişikliğinin genel faiz seviyesine muhakkak ki etkileri olacak. ABD’de 2,70’lerdeki faizin yüzde 3,25 seviyelerine çıkmasının, bize faizde yüzde 1 ile 1,25’in üzerinde etkisi olmaz. Bu da gösterge faizde yüzde 10 seviyelerine işaret ediyor. Yüzde 1112 seviyeleri görebilir miyiz? ABD verileri bu seviyeleri işaret etmiyor.

6- ALTINA YATIRIMI ÖNERİR MİSİNİZ?
Altın fiyatını dolar bazında etkileyen temel faktörler, ABD 10 yıllık tahvil faizi, enflasyon beklentileri ve içeride TL bazında yatırım yapan müşteriler için dolar kuru da önemli bir faktör. ABD 1,6’lı seviyelerden 2,6’lı seviyelere doğru büyüyor. Negatif reel faizden pozitif reel faize doğru sert olmayan bir yükseliş oldu.

Global büyüme tarafında aşağı yönlü revizyonlar var. Bunlar, reel faizin hızlı olmasa da artacağını gösteriyor. Bu da altının yukarı hareketinin dolar bazında sınırlı olduğunu gösteriyor. Dolar/TL tarafında ise yükselişler görülebileceği için TL bazında zaman zaman altın fiyatlarında yukarı hareketler göreceğiz.

7- 2014 TE YATIRIM PORTFÖYÜ NASIL OLMALI?
Bu yılın en popüler yatırım enstrümanı, yüzde 25 devlet katkısıyla birlikte BES sistemiydi. 2014’te de yatırımcıların bu katkının etkisiyle BES’e ilgisinin sürmesini bekliyoruz. Yerli yatırımcı TL mevduatı çok seviyor. Bono tahvile ilgisi sürüyor ama ÖST’ye yönelim artabilir. DTH, yatırım fonu ve hisse senedi şeklind 2014 için yatırım portföyünü sıralayabiliriz. Yani hisse senedini en sona koyuyoruz.

8- FED TARAFINDA NE İZLEYECEĞİZ?
FED politika değişikliği için temelde iki konuya bakıyor. ABD ekonomisinde kişisel tüketim harcamaları temel dinamik. 15,7 trilyon dolarlık ABD ekonomisinin 10 trilyon dolardan fazlası kişisel tüketimden oluşuyor. Burada da iki veri önemli, saatlik reel ücret gelişimi ve işsizlik verileri. ~
Bu veriler, piyasalarda hareketliliğe neden oluyor. Aralık ayındaki FED toplantısında bol para politikasında bir değişiklik beklemiyoruz. Ocak veya mart ayındaki toplantıda bu konunun gündeme gelme olasılığı daha yüksek.

9- SİYASİ RİSKLER FİYATLANIYOR MU?
Siyasi risklerin ekonomik boyutuna bakmak gerekiyor. Piyasalar kasım itibariyle siyasi riskleri fiyatlamıyor, yurtdışı görüşmelerimizde de siyasi konuların negatif bir etkisinin olmadığını görüyoruz.

Fakat yerel seçimler öncesinde şubat ortasından mart ortasına kadar piyasalar üzerinde etkisini, fiyatlama ve likidite daralması şeklinde görebiliriz. Bu dönemde daha muhafazakar stratejilerin gündeme gelmesi söz konusu olacak.

10- MAKRO BEKLENTİLERİNİZ NELER?
İş Yatırım olarak 2013 için büyüme tahminimizi yakın bir zamanda yukarı yönlü revize ederek yüzde 3,7'ye çıkardık. 2014 için ise bir miktar yavaşlama öngörüyoruz. Önümüzdeki yıl büyüme tahminimiz yüzde 3,5 seviyesinde.

Enflasyonun 2013'te yılı yüzde 7,7 seviyesinden kapatacağını tahmin ederken bu oranın önümüzdeki yıl yüzde 7 seviyesine gerilemesini bekliyoruz. Merkez Bankası'nın daha sıkı para politikasına yönelmesi ve göreceli yavaşlamanın enflasyondaki bu düşüşün ana unsurları olacağını öngörüyoruz.

Cari açık bizim yumuşak karnımız. Burada önümüzdeki dönemlerde bir iyileşme görülecek ama bunun kademeli ve yavaş olacağı göz önünde bulundurulmalı. 2013 için cari açık/GSMH oranı beklentimiz yüzde 7,2 düzeyinde gelecek yıl için bu oranın yüzde 7,4 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. ~
MODEL PORTFÖYÜMÜZ DENGELİ
Model portföyümüzde şu aşamada yer alan hisse senetleri: Alarko Holding, Trakya Cam, Halkbank, Bank Asya, Turkcell, Bizim Toptan, THY, Park Maden, Ülker ve Zorlu Enerji. Portföyümüzü oluştururken dengeli bir strateji izlemeye çalıştık.

Değerlemelerin yanında oynaklığı da göz önünde bulundurarak ne çok muhafazakar ne de yüksek betalı bir portföy oluşturmadan yatırımcıya pozitif alfa yaratabilecek bir dengeyi gözetmeye çalıştık.

"ÜÇ ALANDA BEKLENTİLERİNİZ NASIL?"
ÖST’YE İLGİ SÜRECEK
İş Yatırım olarak bu yıl 40 ÖST ihracı gerçekleştirdik. Hem yatırımcı hem ihraççı için cazip bir enstrüman. Yatırımcıya piyasa faizinin daha üzerinde bir faiz getirisi sunuyor ve stopaj oranı mevduattaki yüzde 15 yerine, burada yüzde 10 seviyesinde.  Borçlanıcı açısından da cazip. Binde 7’lik bir tasarruf sağlayabiliyor.

2014’te makro beklentiler, faiz seviyeleri gibi önemli konular, ÖST ihraçlarını belirleyecek. Beklentimiz bankaların kredi faizlerini çok fazla aşağı çekemeyeceği yönünde. Bu da borçlanmaların bir miktar daha sermaye piyasalarına kaymasına neden olabilir. 2014’ün de 2013 kadar cazip olabileceğini düşünüyoruz.

HALKA ARZDA 3 KRİTER
Pegasus halka arzı 22 Mayıs sürecinden önce oldu. Emlak Konut’un ikincil halka arzı ise ilkinde ertelendi. İkincisinde ise halka arz öncesinde DİPS piyasasında çıkışlar olduğunu gördük. Önümüzdeki dönemde halka arzlar olacaktır ama başarı için fiyat, büyüklük ve yurtiçi-yurtdışı dağılımları önemli olacak.~
SATIN ALMADA DURGUNLUK
2014 yılında da canlı bir piyasa olmasını beklemiyoruz. Önümüzdeki dönemde büyümelerin ne olacağı sorgulanıyor. Satın almaların en önemli boyutu, büyüme hikayesi olan alandır. Regülatörün borçlanma tarafında alacağı tedbirler de dikkate alındığında satın almalarda büyük bir hareket beklemiyoruz. 2014 ilk çeyrekteki yerel seçimlerin ardından satın almalarda bir miktar uygun ortam olabilir.

REEL SEKTÖR BORCU, RİSK YARATIR MI?
Bu dönemde tartışılan bir konu reel 166 milyar dolarlık açık pozisyonu. Siz bu riski nasıl değerlendiriyorsunuz? Yabancı para borçlananların bir kısmı ihracat yaptığı için doğal bir denge mekanizması var. Kur riskini göze alanlar da var. Yani TL faiz ve yabancı para faiz artı devalüasyon riski alanlar, döviz krediyi daha ucuza getirip getirmediğine bakıyor.

Şirketler, yüzde 3,5-4 dolar faiziyle borçlanıyor. Devalüasyon dolar bazında yüzde 13 olsa bunun toplam maliyeti yüzde 16,5-17’ye gelir. TL olarak yüzde 10-12 seviyelerinde bir faiz yüküne tabi olacak. Aradaki fark yüzde 5. Devalüasyonla doğan yüzde 5 fark bir firmayı batırmaz. Sistemi kıracak boyutta bir sorun olmaz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz