Bölgesel oyuncu olmayı hedefliyoruz

Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ sorularımızı yanıtladı.

11.11.2014 01:38:290
Paylaş Tweet Paylaş
Bölgesel oyuncu olmayı hedefliyoruz
Dünyada ve Türkiye'de medya sektörü çok ciddi bir  dönüşümden geçiyor. Dönüşümün itici gücünü, internetin yaygınlaşması ve teknoloji oluşturuyor. Türkiye’nin en büyük medya şirketlerinden biri olan Doğan TV Holding de işte bu süreçte yaptığı atılımlarla öne çıkıyor.

Kanal D, CNN Türk, D Yapım, D-Smart, Radyo D gibi güçlü markalara sahip olan şirket, TV ve radyo reklam gelirlerinde pazar lideri. Pay TV’de D-Smart’la ikinci sırada ama yüzde 20 büyüme oranıyla liderden hızlı koşuyor. Doğan Music Company ile müzik sektöründe de lider olan grubun yönetim kurulu başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, içeriğin hala kral olduğuna dikkat çekiyor.

“Dijital çok hızlı koşuyor ama yakın zamanda TV mecralar içindeki liderliğinikoruyacak” diyen Yalçındağ, her iki mecranın birbirini beslediğini anlatıyor. Sektörde sürdürülebilirlik için hem ulusal TV kanalları hem Pay TV platformları arasında konsolidasyonun gerektiğinin altını çizen Yalçındağ, “Dijital, oyunumuzun ciddi bir parçası.

Premium içerikleri online dünyada geniş kitlelerle buluşturmak hedefimiz. Buna televizyon ve müzik içerikleri dahil. D-Smart Blu ürününü önemsiyoruz ve buraya yaptığımız yatırımlar artacak” diye konuşuyor. Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Dünyada TV ve yayıncılık sektörü nasıl bir değişim geçiriyor?
Aslında ülkemizde ve birçok ülkede, diji-talleşmenin etkisini önce gören mecra, gazeteler oldu. Gazete okurları hızla dijitale kaydı ve yazılı basın dijital dönüşümün öncüsü oldu. Televizyon sektörü ise ABD’de ve ülkemizde hala büyümeye devam ediyor. Dijital medyanın ve televizyonun reklamveren açısından rakip değil de tamamlayıcı işlevleri olduğunu düşünüyorum. ~

Örneğin, televizyon izleyenlerin büyük bir bölümü dijital mecrayı da aynı anda takip ediyor. Bu şekilde reklamveren tarafında 360 derece projeler yaratma fırsatı doğuyor. Televizyon yayıncıları olarak biz uzun zamandır online video sektörünün gelişimini yakından takip ettik ve “premium” içerikleri internet kullanıcısına nasıl sunacağımızı modellemeye çalıştık. Şimdi bu konuda aksiyon alma dönemine girdik.

O zaman TV ana mecra olarak kalacak değil mi?
Evet, mesela sosyal medyada konuşulan konuların büyük bölümünü televizyonda yayınlanan içerikler oluşturuyor. TV’deki tartışma programı ya da diziler, sosyal medyanın ana gündemini belirliyor. Dolayısıyla evet, bu iki mecranın birbirini beslediğini düşünüyorum. Aslında televizyonda içerik üretenler, sosyal medyayı dikkatlice izlerse tüketicinin ne istediğini çok iyi anlayabilir.

İzleyici sosyal medyada sinyalleri veriyor. Neyi beğenip beğenmediğini, ne arzu ettiğini, neyin onu heyecanlandırdığını sosyal medyada deşifre ediyor. Kullanıcı verileri çok önemli. Örneğin Netflix, “House of Cards” adlı yapımını biriktirdiği kullanıcı verilerinden ilham alarak yarattı. Sosyal medya da içerik yaratıcılarının en iyi beslenebileceği mecra. Dolayısıyla TV ile sosyal medyanın birbirini çok iyi beslediğini düşünüyorum.

Bunun yanı sıra bir de erişimde bütünlük konusu var. Genç jenerasyon bazen en sevdiği içerikleri TV yerine dijitalde tüketmeyi tercihediyor. En genç kitleye ulaşmak için TV’nin yanı sıra dijitaldeki izleyiciyi de önemsemek gerekiyor.

Online mecralarla TV’nin işbirliği halinde olduğu yeni uygulamalar var mı?
Burada aslolan içerik. İçerik hala kral. TV’deki izleyici gittikçe daha kaliteli program arar hale gelmişti. Şimdi aynı durum dijitalde de gelişti. İnternette önceleri UGC (User Generated Content/Kullanıcının yarattığı içerik) dediğimiz amatör videolara müthiş bir ilgi vardı. Komik kedi, köpek, bebek videoları çok izleniyordu. Şimdi orada da kaliteli ve özel içeriğe ilgi artmaya başladı.

Aslında dijitalde kısa formatlı, premium içerik üretmek mümkün. Bunun en iyi örneği müzik videoları, ama biz dijitale özel premium içerik üretmek için doğru platformların oluşması gerektiğini düşünüyoruz. En önemli konulardan biri de işte bu dijitale özel içerik oluşturma sürecinin tıkır tıkır işlemesi.~

Bu ortamda siz nasıl aksiyon alıyorsunuz?
Ürettiğimiz içeriği her formata uygun hale getirip geniş izleyici kitlelerine veriyoruz. Tüketici bizim içeriklerimize mobilden de tabletten de TV’den de ulaşabiliyor. Burada sadece kendi içeriklerimizin dağıtımını değil bütün “premium” video sektörünün sağlıklı gelişmesi için doğru adımları atmaya çalışıyoruz.

Dijital müzik alanında heyecanlı projelerimiz var. Müzik sektörünün dijital alanda güçlenmesi için sektörle el ele çalışıyoruz. Son olarak OTT (Over The Top) içerik dağıtımına yönelik D-Smart Blu projesini yeniden inşa ediyoruz. Yaygınlaşan internet kullanımı ve artan internet bağlantı hızlarını, kaliteli içerikleri kullanıcılara sunmak için fırsat olarak değerlendiriyoruz.

TV büyüyor ama dijital çok daha hızlı büyüyor. Dijital, Türkiye’de TV’yi geçer mi?
Yakın bir gelecekte dijitalin TV’yi geçme ihtimali yok ama uzun vadede geçebilir. Biz de grup olarak dijitaldeki payımızı artırmak için her türlü yatırımı yapmaktayız. Dijital kendi reklamverenini de yaratıyor. TV reklamvereniyle gazete reklamvereni bir miktar örtüşür ama büyük oranda ayrışır.

Dijitalle TV’ye baktığımızdaysa yine farklılıklar görüyoruz. Çünkü küçük girişimciler ve KOBİ’ler de dijitale reklam veriyor. Aslında reklam sektörü dijital sayesinde yeni reklamverenler kazanmış oldu.

TV işinde yakın bir gelecekte konsolidasyon olur mu?
Çok fazla oyuncu var ve pazar çok küçük. Dolayısıyla gelecekte konsolidasyonlar olabilir, bu mantıklı olur. Daha önce de olmuştu.

TME ve diğer yurtdışı yatırımlarınız vardı, satın alma konuşuluyordu. Bunlarda son durum nedir?
TME Londra’da borsaya kote, merkezi Moskova’da olan bir seri ilan şirketi. O şirkette de yazılıdan dijitale dönme mücadelesi yaşanıyor. Dolayısıyla Hürriyet’le paralel bir gidişi var. Romanya’da bir TV şirketimiz var: Kanal D Romanya.

Diğer konularda da radarımız açık. Ortadoğu’da kanal kurma projesine biraz tutucu yaklaşıyorum. Çünkü orada reklamların yüzde 60-70’i tek şirketin elinde. Ortadoğu içeriklerimizi çok yoğun olarak sattığımız bir pazar olması nedeniyle bize yatırım fırsatları sunuyor.

2015 ve sonrasına dair dünyada ve Türkiye’de TV trendleri neler?
İzleyici hep farklılık arayışında. Bir dönem dizilerden çok sıkılmışlardı. Şu anda ise dizilere ilgi yükselerek devam ediyor. Dünyada da Türkiye’de de güncel olayların işlendiği programlar çok revaçta.~

Buna örnek olarak “Kurtlar Vadisi”nin yıllardır düşmeyen reytinglerini gösterebilirim. Son yıllarda dünyada gördüğümüz en büyük yenilik “Game of Thrones” gibi fantastik dramalar, ikincisi güncel olayları konu alan diziler.

Dijital yayıncılıkta da D-Smart önemli bir hamle yaptı. Burada nasıl hedefleriniz var?
D-Smart geçen yıldan bu yıla abone sayısında yüzde 20 büyüme gösterdi. Toplam 1,4 milyon aboneye sahip. Pazarda ikinci ve liderden daha hızlı koşuyor. Türkiye’de TV sektöründe yaşanan sendrom burada da yaşanıyor. Çok az ülkede 2 büyük Pay TV platformu bulunuyor. Kaldı ki Türkiye’de 4 oyunculu bir yapı var. Oyuncu sayısı çok fazla.

Burada bir konsolidasyon olur mu?
Bu platformların ticari olarak birleşmesi gerekiyor. Doğrusu konsolidasyon.

Yeni nesil televizyonculuk ve TV’nin geleceği nasıl olacak?
TV, oturma odasında sosyalleşmenin de bir parçası. Aileyi bir araya getiriyor. Tablet, mobil daha bireysel. Televizyonculuğun özü içerik üretmek. İçeriğin özü de yaratıcılık, insanları ve toplumu doğru okuyabilmek, onların yerine hayal kurabilmek, onlara istedikleri masalı anlatabilmek, onları yeterince iyi bilgilendirebilmek.

Televizyonculuğun özü bu. Markalar da çok önemli. Türkiye’de Kanal D, Star, Show ve ATV çok önemli TV markaları. Başka bir kanala koysanız izlenemeyecek bir yapım bu kanallarda izleniyor.

2015 ve sonrasına dair rotanız ne olacak?
Reklam, abonelik ve içerik gelirlerini dengeli ve ideal dağılıma getirmek rotamızın eksenini teşkil ediyor. İçeriğe yatırım yapmaya devam edip birbirini destekleyen ve tamamlayan TV ile dijitali elele büyütmeye devam edeceğiz. Bölgede yatırım fırsatlarını kollayıp etkin bir oyuncu olmayı hedefliyoruz.

Doğan Holding’in medyada başka girişimleri olabilir mi?
Dijitalde yeni bir satın alma veya birleşme olabilir.

Abonelik gelirlerinizi nasıl artıracaksınız?
Müşteri memnuniyeti anahtar kelime. Ek değerler yaratabilmeliyiz. Türkiye’de tahmini olarak 11 milyonun üzerinde uydu alıcısı var ve pazarda 4 Pay TV oyuncusuyuz. Uydu alıcısı kullanan izleyicileri Pay TV’ye dönüştürmeye çalışıyoruz.~

Dünyanın birçok yerinde, Batı Avrupa ve Amerika’da Pay TV pazarı, tıpkı GSM gibi doygunluğa erişti. Artık müşteri memnuniyetini artırarak kârlılıklarını sürdürüyorlar. Bizde pazar henüz bu noktaya gelmedi; hala büyüyor; ancak bir sonraki evreye hazırlıklı olmalıyız.

Türkiye’de Pay TV’nin TV pazarından aldığı pay nedir?
Birçok ülkede çok yüksek ama bizde yüzde 22 civarında. Daha gidecek yolumuz var. Penetrasyon oranı yüzde 35 ila yüzde 40 arasıdır. Ben OTT’yi (internet üzerinden premium içerik tüketimi) de Pay TV içinde sayıyorum ve bu alanı önemsiyorum. 4-5 yıl içinde maksimum pazar büyüklüğüne ulaşabiliriz.

Bu arada D-Smart sadece Pay TV değil aynı zamanda internet sağlayıcı. Asıl büyüme de internetten geliyor. İnternet temel ihtiyaç haline geldi. Hem 3G hem fiber hem de ADSL internet tüketimini artırıyor. İnternet kullanıcılarının artması dijitalde video pazarını da çok büyütecek. Bizim için internet sağlayıcısı olmanın stratejik önemi var.

“TÜRKİYE DİZİ İHRACATINDA İKİNCİ”
AVRUPA DA BİZİ İZLİYOR

Gümüş dizisiyle başlayan dizi ihracatında Türkiye Hollywood’dan sonra dünyada 2’nci oldu. Geçen yıl Hırvatistan’a Dalmaçya kıyılarına tatile gittim. Bindiğim taksinin şoförü Türk olduğumu duyunca bana dedi ki: “Biliyor musunuz burada Binbir Gece yayınlanınca milli maç etkisi yaratıyor.

Kimse sokağa çıkmıyor. Neredeyse sokaklar boşalıyor, herkes TV’nin başına kilitleniyor.” Ortadoğu’da Türk dizilerinin çok popüler olduğunu zaten biliyorduk. Doğu Avrupa ve Balkanlar’da da aynı popülariteye ulaştık. Ürettiğimiz dizilere müthiş bir ilgi var. Bir zamanlar Güney Amerika dizileri gibi olduk. Simdi Güney Amerika’ya da dizilerimizi satıyoruz.~

İHRACAT KAÇINILMAZDI
Dizi ihracatından elde edilen gelir 500 milyon dolar civarında. Ancak sektörde çok fazla oyuncu var ve çok büyük bir emek sarf ediliyor. Bu nedenle hala büyük bir rakam değil. Dizi ihracatı kaçınılmazdı. 90 dakikalık dizi üretiyorsunuz. Bu her hafta bir film üretmeye eşdeğer. Bu dizilerin bir defa TV’de gösterilmesi verimli olmazdı. Mutlaka defalarca satılması gerekirdi. Simdi oraya geldik.

YILDIZ ÜLKEYİZ
Bu noktaya gelmemizde Türkiye’nin yıldız ülke olmasının, tüm dünyada etkinliğinin artmasının, hem ekonomik hem sosyal olarak parlayan ve öne çıkan bir ülke olmasının payı çok büyük. Bir de kültürel zenginliğimiz, burada, bu topraklarda yaratılan bir içerik dünyanın farklı kültürlerinden insanların da dikkatini çekiyor. Bu da Türkiye’nin özgül ağırlığının göstergesi diye düşünüyorum.

176 ÜLKEYE SATIYORUZ
Doğan TV Holding olarak dizilerimizi 176 ülkeye pazarlıyoruz. Tüm Uzakdoğu ve Asya ülkelerine, Güney Amerika’ya, Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya, Balkanlar ve Doğu Avrupa’ya, Türk Cumhuriyetleri’ne satış yapıyoruz. Dizi ihracatından elde ettiğimiz gelirin yükselmesini hedefliyoruz.

"REKLAM PAZARI COK KÜÇÜK”
GLOBAL PAZAR

Dünyadaki tüm medya sektörünün büyüklüğü 1,5 trilyon dolar. Pay TV ve TV’lerin bundan aldığı pay 400 milyar dolar. Türkiye’de TV, son 10 yıldır payını yavaş da olsa artırarak büyüyor ve Türkiye’de mecralar arasında yüzde 51 payla liderliğini koruyor.

İkinci mecra ise artık dijital.
DAHA AZ HARCIYORUZ

ABD’de kişi başına reklam yatırımı 528 dolar, Türkiye’de ise 34 dolar. ABD’den 15,5 kat daha az reklama yatırım yapıyoruz. Türkiye’de reklam hala harcama olarak görülüyor, yatırım olarak görülmüyor. Bununla beraber TV, reklam yatırımlarından aldığı payı her yıl az da olsa artırmaya devam ediyor. Türkiye, yüzde 4 büyüyorsa dünya reklam pazarı yüzde 12 büyüyor.

DALGALI SEYİR
Tüm dünyada reklam yatırımları çok dalgalı bir seyir izliyor. İstikrarlı değil. Bir yıl hızlı büyüyüp sonraki yıl küçülebiliyor. Bu nedenle büyük medya kuruluşları gelirlerini genellikle farklı kanallardan elde ediyor. Medya şirketleri sadece reklama dayalı büyümüyor. Reklam, abonelik ve içerik satışı ana gelir kaynaklarımız.~

"2015 DAHA İYİ BİR YIL OLACAK"
PAZAR LİDERİYİZ

Doğan TV Holding 2013 te 1 milyar 152 milyon TL ciroya ulaşmıştı. Bir önceki yıla göre büyüdük. 2012 çok iyi bir yıldı. 2013 fena değildi. 2014, daha durağan geçiyor. TV reklam gelirlerinde D-Smart hariç pazar payımız yüzde 20 civarında ve lideriz.
KÜÇÜLME VAR
Bu yıl ilk 8 ayda TV sektörü yüzde 3 küçüldü. Ama yılın son çeyreğinde toparlanma ve hareketlilik bekliyorum. Biz de 2014’ü yüzde 6-7 büyüme oranıyla kapatırız. Toplamda sektör 2014’te yüzde 1 -2 oranında büyür diye tahmin ediyorum. 2015’te daha yüksek bir büyüme oranı bekliyorum.
İDEAL DAĞILIM
Doğan TV Holding’in gelirlerinin yüzde 54’ü reklam, yüzde 35’i abonelik, geriye kalanı ise içerik ve diğer gelirlerden oluşuyor. Aslında dünyadaki bilinen büyük şirketlerde olduğu gibi ideal ve dengeli dağılım reklam, abonelik ve içerik gelirlerinin yüzde 35, yüzde 35, yüzde 30 olması. Bu nedenle içerik satışında çok daha iyi bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.
BÜYÜME ALANLARIMIZ
Dijital, oyunumuzun ciddi bir parçası olacak. Sadece 2014’ün ilk yarısında dijital mecralarımızda izlenen video sayısı 7 kat arttı. Bünyemizde hem Kanal D hem CNN Türk gibi çok iyi markalar barındırıyoruz. Dijital mecrada bu markaların en geniş kitlelerle buluşması ana hedefimiz.

Doğan Müzik Company dijital alanda oldukça önemli bir oyuncu oldu. Burada tüm müzik sektörünün sağlıklı gelişimi için doğru adımları atmaya çalışıyoruz. D-Smart Blu ise OTT tarafında en önemli büyüme alanımız olacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz