Şaşırtan sapmalar

Bu yıl tüm sektörler büyüme hedeflerini tutturdu.

1.10.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Şaşırtan sapmalar
Global dalgaya rağmen yarısından çoğunda hedefler yukarı revize ediliyor. Yıl sonunda büyümenin otomotivde yüzde 10, beyaz eşyada yüzde 14, tekstilde yüzde 20 ve kimya ihracatında yüzde 18'lere ulaşması bekleniyor. Bu büyüme oranlarına rağmen, her sektör farklı sorunlarla uğraşmayı sürdürüyor. Kur sorunu hazır giyim, beyaz eşya, ilaç gibi lokomotif sektörleri korkutuyor. Bankacılık, sigortacılık, gıda ve kimya alanları giderek eriyen kârlardan endişeli. Aynı şekilde telekomünikasyon, perakende, çimento ve tekstil alanları da agresif rekabet ortamında büyüme savaşı veriyor. 2011 yılı bizi bütçe tahmininde en çok yanıltan yılardan biri oldu. Geçen yıl sonunda bütçe yaparken Türk otomotiv pazarının bu yıl, 2010'a göre biraz küçüleceğini tahmin ediyorduk." Bu sözlerin sahibi Tofaş CEO'su Ali Pandır, tahminini, tarihsel olarak talebin anormal arttığı dönemlerden sonra pazarda düzeltme olması varsayımıyla yaptıklarını açıklıyor. Oysa otomotiv sektörü 2011 yılına, yöneticilerin beklentisinin aksine, daha ocak ayından itibaren çok kuvvetli bir taleple başladı. İlk 5 ayın sonunda geçen yıla göre rekor bir artışla yüzde 50 büyüme görüldü. Mayıs ayı sonrasında ise tüketici kredi faizlerinin yükselmesi ve liranın değer kaybıyla artan otomobil fiyatları nedeniyle büyüme vites düşürdü. Ancak, Pandır, bu yavaşlama eğilimi güçlense bile, sektörün büyümesinin en az yüzde 10'la kapanacağını düşünüyor. Pandır, 2011 büyüme rakamlarına şaşıran tek yönetici de değil... Bu yıl, Türkiye'nin yakaladığı büyüme ivmesi ile pek çok sektörün hedefinde olumlu sapmalar görüldü. Küresel krizle 2011'e çekimser büyüme tahminleriyle başlayan sektörler, Türkiye'nin büyüme hızı ve özellikle iç pazardaki iştahla hedef rakamları kolayca yakalamış görünüyor. Capital'in 23 ana sektörde yaptığı araştırma da bu gerçeği ortaya koyuyor. Sektör dernekleri ve lider şirketlerin yöneticilerinden bilgiler, 23 sektörün 12'sinde yıl başında konulan büyüme hedeflerinin yukarı yönde revize edildiğini ortaya koyuyor. Bu pembe tablo ve tırmanan büyüme oranlarına rağmen, her sektör farklı sorunlarla baş etmeye de devam ediyor. Kurlardaki artış, emtia fiyatlarındaki oynaklık ve dolayısıyla eriyen kâr oranları, yaratılan agresif rekabet pek çok sektörde en önemli sorunlar olarak çözülmeyi bekliyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın

BEKLENTİDEN HIZLI BÜYÜYENLER
Türkiye'nin ilk 6 ayda yakaladığı yüzde 10,2 büyüme hızı, tüm sektörlerin yüzünü güldürdü. Öyle ki tüm lokomotif sektörlerde yıl başında yapılan hedeflerin yakalandığı ve hatta ikinci yarıda yukarı doğru revize edildiği görünüyor. Hedeflerinin çok üzerinde büyümeye imza atan sektörlerden biri de leasing... FİDER Başkanı ve Siemens Leasing Genel Müdürü Bülent Taşar, yılın ilk yarısında alınan olumlu rakamlarla büyüme beklentisini yüzde 25 -30'lardan yüzde 40'a çıkardıklarını açıklıyor. "2010'da 3,2 milyar olan iş hacminin bu yıl 4 -4,2 milyar dolara çıkmasını hedeflemiştik. Yakın geçmişte bu rakamı 4,5 milyar dolara çıkardık" diyor. Finansın bir diğer alanı sigortacılıkta da Axa Sigorta CEO'su Cemal Ererdi, yıl başında yüzde 15 olarak tahmin ettikleri büyümeye ilk 7 ayda erişerek yüzde 24 büyüdüklerinin altını çiziyor. Ererdi, bu artışı yüzde 50'nin üzerinde artış kaydeden otomobil satışlarına bağlıyor. Yatırımların büyük kısmını alan enerji sektöründe de planlanan rakamların ötesine geçiliyor. Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman, "2011 yılının ilk 8 ayında elektrik enerjisi talebi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,2 arttı. Bu eğilimin 2011 yılının sonuna kadar devam edeceğini ve yıl sonunda yüzde 7-8'lerde olacağını tahmin ediyoruz" diyor. Otomotiv sektörü gibi yıl başında büyüme beklenmeyen ama bugün artış rakamı yakalayan bir sektör daha var. Lojistik sektörü uzmanı Atilla Yıldıztekin, sektörün yıla çekingen başladığını ancak ülkenin ekonomik büyümesine paralel olarak ilk yarıda umutların yükseldiğini ve bu yıl sonu için yüzde 4'lük bir hacim artışı beklediklerini dile getiriyor.~

DOĞRU TAHMİNLE İLERLEYENLER
Bireysel emeklilik, faktoring, gayrimenkul ve sağlık alanlarında da yöneticiler, hedeflere kolayca erişilebileceği konusunda hemfikir. Örneğin, ikinci çeyrekte yüzde 13,2 büyüyen gayrimenkul sektörü, altın çağını yaşıyor. GYODER Başkanı Işık Gökkaya, büyümenin özel sektörün yeni yatırımlarından ve ticari gayrimenkuldeki canlılıktan beslendiğini belirtiyor. 2010'da 40 milyar dolarlık büyüklüğe erişen sağlık alanı da şimdiden bu yılın hedeflerini aşmış durumda... Medline Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Kamışlı, "Sağlık Bakanlı-ğı'nın yeni hastaneler açması ve mevcut olanlarda iyileştirmeler yapması, 'Aile Hekimliği' uygulamasının oturması sektörü şimdiden yüzde 10'un üzerinde büyüttü" diyor. Finans alanında bireysel emeklilik ve faktö-ringde de olumlu gelişmeler dikkat çekiyor. EGM Başkanı ve AvivaSA CEO'su Meral Eredenk, BES için 2011 sonunda 15 milyar TL fon büyüklüğüne ve 2,6 milyon katılımcıya ulaşmayı öngördüklerini oysa zaten 9 Eylül 2011 tarihinde 13,8 milyar TL fona ve 2,5 milyon kişiye ulaştıklarını açıklıyor. Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı, bu olumlu gidişatı, 2011'de son 3 yılın en iyi işsizlik oranlarının açıklanmasına bağlıyor. Bu yıl yüzde 30 büyüme hedefini yakalayan faktoring sektörünün başarısındaysa pek çok sektör için olumsuz etki yaratan kur artışları rol oynuyor. Faktoring Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Ataman, "Son aylarda dövizde yaşadığımız yükseliş faktoring sektörüne olumlu etki yapacak, çünkü bu dönemlerde bankalar kredi risklerini azaltmayı tercih ediyor. Dolayısıyla özellikle KOBİ'ler için faktoring önemli bir finansman alternatifi haline geliyor" diyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.

ESAS SORUN KUR ARTIŞI
2011 için çizilen bu güzel büyüme grafiklerine rağmen sektörler ciddi sorunlarla karşı karşıya. Özellikle beyaz eşya, ilaç ve hazır giyim gibi lokomotif alanlarda son aylarda giderek artan kurlar ciddi bir yük oluşturuyor. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şirzat Subaşı, döviz kuru değişimlerinin maliyetlerde negatif etki yarattığının altını çiziyor. BSH İcra Kurulu Üyesi Ronald Grünberg de, "Son dönemde TL'nin devalüe olmasıyla alınan hammadde ve malzeme fiyatları arttı. Ancak rekabet o kadar korkunç ki satmamız gereken fiyatın altında satıyoruz" diye konuşuyor. Kur sorunu, hazır giyim perakendeciliğini de etkiliyor. Demsa Genel Müdürü Ahmet Dalyancıgil, perakende sektöründe kira ve tedarik malların yabancı para cinsinden önemli bir kalem olduğunu açıklıyor. Dalyancıgil, "Kur artışları maalesef perakende satış fiyatlarımız ve marjlarımız üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Bir de en son yüzde 30'lara ulaşan tekstil ürünlerindeki ek vergi uygulaması, sektörü rekabette ciddi anlamda zora sokuyor" diyor. Bu sorun, ilaç endüstrisinde de büyük zarar yaratıyor. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Başkan Yardımcısı Engin Güner, "TL'nin Euro karşısında değer kaybetmesinden kaynaklanan kur farkının bütün yükünü ilaç endüstrisi taşıyor" diyor ve sektörün mevcut durumunu şöyle özetliyor: "Nisan 2009 itibarıyla geçerli dönemsel Euro kuru 1,95 TL olarak belirlendi; bugünkü kurla aralarında yüzde 23'lük fark oluştu. Yeni kur değeri ilaç fiyatları ve bütçesine yansıtılmadı. 2011 yılı global ilaç bütçesi, yaklaşık 24 milyar Euro iken bu rakam 9 Eylül 2011 itibariyle 19,5 milyar Euro'ya karşılık geliyor. Yani kur farkından kaynaklanan yaklaşık 4,5 milyar Euro'luk bir erime yaşanıyor."~

KÂR SORUNU YAŞAYANLAR

Kur artışlarının ötesinde sigortacılık ve gıda alanlarında da yıllardır kârsız çalışma sorunu mevcut... "Sektörün en büyük problemi kâr edememek" diyen Axa Sigorta CEO'su Cemal Ererdi, 2011'in ilk yarısı sonunda hayat dışı şirketlerin toplam konsolide bilançosunda 26 Milyon TL'nin üzerinde zarar yazıldığına dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Anlamlı bir tarife modeline dayanmayan ve rakibe göre oluşturulan fiyatlama anlayışı, yüksek genel giderler ve hatalı yönetim nedeniyle her dönem 1-2 şirket dışında tüm şirketler istisnasız zarar ediyor." Gıda ve kimya sektörlerinde de tablo pek farklı değil... Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buz-baş, gıda sektörünün kârsız çalıştığını ve bütçe hedeflerini tutturmak amacıyla yapılan satış ve pazarlama masraflarının oluşturduğu ek yüklerle hammadde fiyatlarındaki artışlar eklendiğinde maliyet enflasyonuyla karşılaşıldığını, kârların eridiğini belirtiyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, sektör olarak artan hammadde ve enerji maliyetlerinin en büyük sorunları olduğunun altını çiziyor. Bankacılıkta da giderek eriyen kâr oranları sektör yöneticilerini diken üstünde tutuyor. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'e göre sektörün en önemli problemlerinden biri kârlılıktaki gerileme. Ateş, "Bu yılın ilk 7 ayında net kâr, geçen yıla göre yüzde 12 düşük. Bu erimede genel faiz düzeyindeki düşüşün daralttığı kredi ve mevduat faiz marjı, kamu kağıtlarının düşen getirisiyle munzam karşılık yüklerindeki artışın etkisini görüyoruz" diyor.

AGRESİF REKABETTE YAŞAM SAVAŞI
Bir diğer önemli sorun, telekomünikasyon, perakende ve çimento sektörlerinde şirketlerin giderek artan rekabet ortamında çalışmakta zorlanmaları. Pazarda yaşanan fiyat savaşları, giderek artan hammadde ve enerji maliyetlerine rağmen şirketlere zam yapma olanağı tanımıyor. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Yönetim Kurulu Üyesi Servet Topaloğlu, "Perakende şirketleri değişen rekabet ortamı nedeniyle iş modellerinde inovasyonda geç kalabiliyor. Mağazalar bir süre sonra müşterilerce benzer algılanıyor. Dolayısıyla krizde satışlar ciddi olumsuz etkilenebiliyor. Satışları artırmak için tek unsur, sağlıksız fiyat rekabetine girmek oluyor" diyor. Aynı şekilde tüketici elektroniğinde de yerli ve yabancı oyuncuların rekabeti giderek çetinleşiyor. Bimeks Genel Müdürü Arif Bayraktar, "Pazardaki rekabet söylemlerini fazla agresif buluyorum. Bu tüketiciyi de rahatsız ediyor" diye konuşuyor. Çimento sektörü de iç pazarda rekabeti tırmandıran aşırı kapasiteden muzdarip. Oyak Otomotiv ve Çimento Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar, "En büyük problem, birkaç yıldır süregelen aşırı kapasite. Ülkenin çimento ihtiyacı ve büyüme oranları belliyken, yeni fabrika kurulması ve ihtiyaç olmayan bölgelerde kapasite artışına gidilmesi, bizleri sürekli tetikte olmaya sevk ediyor" şeklinde konuşuyor. Çağlar, komşu ülkelerden ciddi çimento talepleri olmasa, kapasite kullanım oranlarının yüzde 50 gerileyeceği uyarısında da bulunuyor. Tekstil alanındaysa ihracatta uluslararası rekabeti yakalamakla ilgili endişeler mevcut. İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, tekstil ürünleri ithaline gelen ek vergilerle artacak hammadde fiyatlarının global rekabette yakalanan gücü azaltacağını düşünüyor. ~

2012 BÜYÜME HEDEFLERİ DAHA ÇEKİMSER


HAKAN ATEŞ / DENİZBANK:

"Artık önemli olan 2012. Gelişmiş ülkeler hala sorunlarını basiretli bir kriz yönetimi sergileyip radikal kararlar alarak çözemiyor. O nedenle 2012 hem likiditenin daha zor bulunacağı hem global yavaşlamayla kredi talebinin durgun seyredeceği bir yıl olacak. 2012'de banka aktiflerinin yüzde 18, kredilerin yüzde 20 artmasını bekliyoruz."

HALİT HAYDAR YILDIZ / ŞEKERBANK:
"Önümüzdeki yıl sektördeki derinleşmeyi ve büyümeyi likidite yönlendirecek. Global ekonomilerdeki daralma, durgunluk ve ülke risklerinin, global likidite üzerindeki olumsuz etkisini görmeye devam edeceğiz. 2012'de büyümeyi nasıl frenleriz yerine nasıl kaynak alternatifi yaratabiliriz konusunu konuşacağız."

AHMET DALYANCIGİL / DEMSA GROUP:

"Hazır giyim perakendeciliğinde yüksek vergi yükü ve kur artışları 2011 kış sezonunu çok etkilemese de 2012 yaz sezonundan itibaren çok hissedilmeye başlanacak. Bu zorunlu fiyat artışları karşısında tüketicilerin reaksiyonlarının, 2012 büyüme planlarını aşağı yönlü revize edebileceğini düşünüyorum."

BÜLENT TAŞAR / SIEMENS LEASING:
"Leasing sektöründe büyüme ve küçülme zaman alır. Global kriz etkisini 2012'de görebiliriz. Ama eğer 2 yıla kadar beklediğimiz yeni leasing kanunu Meclis'in onayından geçerse 2012 yılı içinde global kriz etkilerine rağmen radikal büyüme hedefleri öngörebiliriz."

TURGUT GÜRSOY/ TÜBİSAD:

"2010 yılında 29,3 milyar dolara ulaşan Türkiye bilişim pazarının, 2011 yılında yüzde 8,1, 2012 yılında ise biraz daha düşük yüzde 5,6'lık büyüme gerçekleştirmesi bekleniyor. 2012'de bilgi teknolojilerinde 2011 'deki yüzde 17'den yüzde 11'e; kişisel bilgisayar pazarındaysa yüzde 22,6'dan yüzde 11,5'e düşüş öngörüyoruz."

RONALD GRÜNBERG / BSH GRUBU İCRA KURULU ÜYESİ
"REKABET O KADAR KORKUNÇ Kİ KÂRLAR ERİYOR"

SON 3 AYDA BÜYÜME YÜZDE 3-4
2010'da bu yıl için sektör yüzde 6- 8 arası bir büyüme öngördü. Fakat ilk 6 ay beklediğimizin çok üstünde yüzde 20'nin üzerinde büyüme gerçekleşti. Tabii ekonomi sürekli bu hızla gidemez, bir yerde yavaşlaması gerekiyor. Bu duraksama benim beklediğimden geç oldu, ben hemen seçimler sonrası duraksama bekliyordum. Temmuz- ağustos ayları da çok iyi geçti. Eylül ayında perakende satışlarda bir kırılma gözüküyor. Ekim- aralık arasıysa geçen yıla göre daha düşük yüzde 3-4'ler seviyesinde bir büyüme görebiliriz. Bu yıl en az yüzde 12 büyümeyle kapatırız.
KUR ARTIŞI FİYATLARA YANSIMIYOR
Türkiye'de global krizin etkisi olduğuna inanmıyorum, sektörde henüz etkisini hissetmiyoruz. Ama tabii beyaz eşya alanında yurtiçinde bir fiyat rekabeti sorunu var. Aslında TL ciddi oranda devalüe oldu, alınan hammadde ve malzeme fiyatları arttı. Ancak rekabet o kadar korkunç ki ciddi şekilde satmamız gereken fiyatın altında satıyoruz. istediğimiz zammı yapamıyoruz. Kârlılıklar düşüyor. Kârlılıkta sektör genelinde bu yıl yüzde 4 erime olmuştur diye düşünüyorum.
ENERJİ VERİMLİ ÜRÜNE DESTEK
Hükümet tarafından destek ya da teşvik gibi bir beklentimiz yok. Ancak enerji verimliliği sunan beyaz eşyalar vergisel anlamda desteklenirse ülke ekonomisi ve sektör için iyi olur düşüncesindeyim. A+'tan A++ enerji tüketimli beyaz eşya ürünlerine geçildiğinde fiyatlar çok fark ediyor. Baktığınızda en verimli mallar, en pahalı olanlar... Halbuki burada bir ÖTV dengesi yapılabilirse o zaman enerji verimliliği en yüksek mallar satılır ve bunun enerji açığının kapanmasına, cari açığı da ciddi bir katkısı olur.~

DEVLETTEN NE GİBİ BEKLENTİLERİ VAR?
BİLİŞİM Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, "Şirketler BT hizmeti satın almak istediklerinde yüzde 18 KDV ödemek zorunda kalıyor. Türkiye'de tüm sektörlerde verimliliğin artması için KDV oranının düşürülmesinin önemli olduğu görüşündeyiz" diyor.
OTOMOTİV Nissan Genel Müdür Yardımcısı ilkim Sancaktaroğlu, "Düşük emisyonlu otomobillerin kullanımını teşvik edecek vergi düzenlemeleri olumlu sonuçlar doğurur. Ayrıca güvenli kullanım ömrünü tamamlamış araçların yenilenmesi için de teşvik yapılmalı" diyor.
BES EGM Başkanı Meral Eredenk, sektörün en önemli gündem maddeleri arasında vergi teşviğinin katılımcılarca kullanılması, yeni ve kullanımı kolay teşviklerin hayata geçirilmesi olduğunu belirtiyor ve "Bu anlamda sektör olarak kamu çevreleriyle görüşüyoruz" diyor.
MOBİLYA MOSDER Derneği Başkanı Ramazan Davulcuoğlu, "Mobilya, hacimli bir ürün olduğu için navlun bedellerinin yüksek olması ihracatta sorun teşkil ediyor. Beklentimiz, ikili anlaşmalar yapılması ve iyileştirme navlun bedelleri alması" diye konuşuyor.
LOJİSTİK Lojistik alanında uzman Atilla Yıldıztekin, demiryolu kanunu, taşıma güvenliği, kara taşıma kanununun tam uygulanmamasının ciddi bir sorun olduğu görüşünde. "Deniz taşımasından ÖTV'yi kaldırmalıyız. Sektör devletten demiryolu kanununu bekliyor" diyor.

"KURDAKİ ARTIŞ, 5 AYDA 1,35 MİLYAR TL YÜK YARATTI"
İLAÇ BÜTÇESİ DEĞERLENDİRİLMELİ
2009'da alınan bir kararla sağlık harcamaları için global bütçe uygulamasına geçildi ve sağlık harcama bütçeleri 2011 'de 15,56 milyon TL ve 2006'da 16.67 milyon TL olarak belirlendi. Ancak, ülkemizin ekonomik açıdan başarılı performansı ve büyümesine paralel ilaç harcaması da artıyor. Bu kapsamda ilaç bütçesinin büyüyen ekonomiye ve artan erişime bağlı olarak mevcut koşullar çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 2011 yıl sonunda ilaç sektörünün TL bazında yüzde 3,7 büyümesini bekliyoruz.

En önemli problemimiz, kur farkı nedeniyle sektörün karşılaştığı yük... Ülkemizde ilaç fiyatları ve buna bağlı olarak kur, Sağlık Bakanlığı'nca belirleniyor. Kur 3 ayı aşkın süredir artığı halde gerekli kur değişikliğinin henüz yapılmamış olması yeni ilaçların hastalarımıza ulaşmasında önemli problem yaratıyor. Kurdaki bu artış, ilaç endüstrisi üzerinde ocak-mayıs döneminde 1,35 milyar TL kadar bir yük oluşturdu.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz