2035 yılına doğru enerjinin rotası

"World Energy Outlook 2011" (WEO-2011) raporu küresel enerji piyasalarının bugününe ve gelecek 25 yılına ilişkin en son verileri içeriyor.

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
2035 yılına doğru enerjinin rotası
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yıllık olarak hazırlanan ve küresel enerji piyasalarının mevcut durumuna ve geleceğine yönelik analizler içeren "World Energy Outlook 2011" (WEO-2011) raporu küresel enerji piyasalarının bugününe ve gelecek 25 yılına ilişkin en son verileri içeriyor. Farklı senaryolara, ülkelere, sektörlere ve yakıt türlerine göre en son enerji arz ve talep projeksiyonlarına da yer veren rapor, önümüzdeki çeyrek yüzyılda enerji sisteminin nasıl dönüşebileceğine dair önemli analizler sunuyor. "World Energy Outlook 2011" raporunun tahminleri üç farklı senaryo üzerine kurulu. Dolayısıyla geleceğe dönük tahminler bu üç senaryoya göre belirgin bir şekilde farklılık gösteriyor. Yeni Politikalar Senaryosu, WEO-2011'in ana senaryosu ve bu senaryo en son hükümet taahhütlerinin dikkatlice uygulandığını varsayıyor. Bu senaryoya göre, uzun dönemde ortalama dünya sıcaklığının 3,5 derece artacağı öngörüsüne paralel olarak, 2010-2035 yılları arasında dünya birincil enerji talebi üçte bir oranında artacak. Aynı dönemde enerji kaynaklı karbondioksit emisyonları ise yüzde 20 artacak. Önümüzdeki 25 yılda, küresel enerji talebindeki artışın yüzde 90'ı OECD dışındaki ülkelerden kaynaklanırken dünyanın en büyük enerji tüketicisi olarak kendini konumlandıran Çin'in tek başına enerji talebi ise bu artışın yüzde 30'dan fazlasını oluşturacak. 2035 yılı itibariyle Çin ikinci en büyük tüketici olan ABD'den yüzde 70 daha fazla enerji tüketecek. Bu artışa rağmen Çin'de kişi başına düşen enerji tüketimi hala ABD'nin yarısından daha az olacak. Hindistan; Endonezya, Brezilya ve Orta Doğu'daki enerji tüketimi hızının ise Çin'den daha yüksek seyretmesi bekleniyor. Gelişmekte olan ekonomiler enerji arzının dinamiklerini de belirleyecek. Dünya, 2035 yılında küresel toplamın yarısından daha fazlasına ulaşacak olan OPEC'in petrol üretimine daha fazla bağlı olacak. Rusya, Hazar Bölgesi ve Katar gibi en büyük gaz üreticileri başta olmak üzere, 2035 yılında OECD üyesi olmayan ülkeler ise küresel gaz üretiminin yüzde 70'inden daha fazlasını gerçekleştirecek.

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.

TÜM ENERJİ KAYNAKLARINA TALEP HIZI ARTIYOR

Küresel birincil enerji tüketiminde fosil yakıtların payı 2010 yılında yüzde 81 iken bu oranın 2025'te yüzde 75'e gerilemesi öngörülüyor. 2035 yılına kadar küresel enerji kaynakları içinde oranını artıracak tek fosil yakıt ise doğal gaz. Doğalgaz talebindeki artış, petrol ve kömürdeki artışın toplamına yaklaşacak. Rusya ve Hazar bölgesindeki doğalgazın artarak Asya'ya gitmesi sonucunda doğal gaz ticareti yaklaşık iki katına çıkacak. Petrol talebi yüzde 15 artarken, bu artış ağırlıklı olarak ulaştırma talebindeki artıştan kaynaklanacak. Kömür talebi ise gelişmekte olan ekonomilerin etkisiyle önümüzdeki 10 yıl içinde artmaya devam edecek, sonrasında ise stabil bir çizgi izleyecek. Hindistan 2020 yılına doğru en büyük kömür ihracatçısı olacak, fakat dünya kömür piyasasında Çin yine belirleyici faktör olmaya devam edecek. ~
Elektrik üretimi sektöründe ise nükleer enerjinin payının Çin, Kore ve Hindistan'ın liderliğinde yüzde 70 artması bekleniyor. Hidrolik ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji teknolojileri, artan talebi karşılamak üzere kurulacak yeni kapasitelerin yarısını oluşturacak. Modern yenilenebilir enerji kaynaklarının diğer tüm enerji kaynaklarından daha hızlı büyümesine karşın, yine de 2035 yılına gelindiğinde bütün yenilenebilir enerji arzı hiçbir fosil yakıt arzının seviyesine yaklaşamayacak.

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.

HER YIL 1,5 TRİLYON DOLAR YATIRIM GEREKİYOR
Yeni Politikalar Senaryosu'na göre, gelecekteki enerji arzı için büyük çaplı yatırımlara ihtiyaç var. 2011-2035 yılları arasında, enerji arzının altyapısını oluşturmak için küresel boyutta yılda ortalama 1,5 trilyon dolar olmak üzere toplamda 38 trilyon dolar yatırım yapılması gerekiyor. Bunun üçte ikisi OECD dışı ülkeler için gerekli. Elektrik sektörü bu yatırımların yaklaşık 17 trilyon dolarlık kısmını oluştururken, petrol ve gaz sektörleri içinse yaklaşık 20 trilyon dolarlık yatırım öngörülüyor. Kömür ve biyoyakıtlar ise geri kalan yatırımları içeriyor.

GERİ ÇEVRİLEMEZ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Planlanan politikalar çerçevesinde artan fosil enerji kullanımının, geri dönülemez ve yıkıcı sonuçlar doğurabilecek iklim değişikliğine yol açması bekleniyor. Küresel enerji kaynaklı karbondioksit emisyonları 2010 yılında yüzde 5,3 oranında artarak 30,4 milyar ton seviyesine çıktı. Temel senaryo olan "Yeni Politikalar Senaryosu" emisyonların yüzde 20 oranında bir artış ile yükselmeye devam edeceğini ve 2035 yılında 36,4 milyar ton seviyesine erişeceğini öngörüyor. Bu öngörü, uzun vadede 3,5 derecelik bir küresel sıcaklık artışı beklentisi ile paralel.

PETROLÜN GELECEĞİ
"Yeni Politika Senaryosu"na göre küresel petrol talebi 2035 yılına kadar yavaşça yükselerek 2010 yılındaki 87 milyon varil/gün değerinden 99 milyon varil gün değerine ulaşacak. Buna rağmen, petrolün küresel birincil enerji kullanımında yüzde 33 olan payının 2035 yılında yüzde 27'ye düşmesi bekleniyor. OECD üyesi ülkelerin talebi düşerken, talep artışı daha çok OECD dışı Asya ülkelerinden gelecek. Talep bu yönde seyrederken üretim cephesinde ise ham petrol arzı hafif bir yükselişle yaklaşık 69 milyon varil/gün seviyesinde sabitlenecek ve 2035'te 68 milyon varil/gün olacak. Mevcut petrol yataklarındaki azalan üretimi dengeleyebilmek için mevcut OPEC Orta Doğu üretiminin iki katı olan 47 milyon varil/günlük ek brüt kapasite ilavesine ihtiyaç duyuluyor. OPEC'in pazar payı 2010 yılındaki yüzde 42 seviyesinden 2035'te yüzde 51'e yükselecek. Bu gelişmenin petrol ithal eden OECD dışı ülkelerde, özellikle de Asya'da artan ithalat bağımlılığı, ithalat maliyetleri ve arz güvenliği konularında endişelerin artmasına neden olması muhtemel. Ham petrol varil fiyatının ise 2035 yılında 120 dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Talep artışının önemli bir bölümü ise gelişen ekonomilerdeki ulaştırma sektöründen gelecek. Araç yakıt ekonomisindeki etkin tasarruflar ve artan biyoyakıt arzına rağmen, OECD dışı ülkelerdeki otomobil pazarının büyük oranda genişlemesi, bu ülkelerdeki otomobil satışının 2020 yılında OECD ülkelerindeki satış miktarını geçmesi ve küresel binek araç filosunun iki kat artarak yaklaşık 1,7 milyar adede ulaşması gibi etkenler petrol tüketimini artıracak. Petrolü daha verimli kullanan ya da elektrikli taşıtlar gibi hiç kullanmayan alternatif araç teknolojilerindeki ilerlemeye rağmen bu tür araçların ticari olarak hayatta kalabilmeleri ve pazara nüfuz edebilmeleri zaman alacak.~

DOĞALGAZIN ARTAN ÖNEMİ
"Yeni Politikalar Senaryosu"na göre doğalgaz küresel enerji ekonomisinde giderek artan bir rol üstleniyor. Bu senaryoya göre yıllık ortalama yüzde 1,7'lik bir artışla 2035 yılında dünya gaz talebi 4,75 trilyon metreküpe ulaşacak. Artan taleple birlikte küresel doğalgaz tüketimi 2035 yılında neredeyse kömür tüketimine yaklaşacak. Doğalgaz talep artışının yüzde 81'i OECD dışı ülkelerden kaynaklanacak. 2010 yılında Çin'de yaklaşık 110 milyar metreküp olan doğal gaz talebi, doğalgaz kullanımının hızla artmasıyla 2035'te 500 milyar metreküpe erişecek. Elektrik üretimi ise küresel doğal gaz talep artışında en çok paya sahip olan sektör konumunda. 2035 yılında 860 milyon metreküpe ulaşan üretimiyle Rusya dünyanın en büyük gaz üreticisi konumuyla öngörülen dönemde toplam doğalgaz artışına en büyük katkıyı sağlayan ülke olacak. Dolayısıyla küresel enerji piyasasında kritik bir oyuncu olan Rusya'nın önümüzdeki yıllarda enerji politikası alanındaki seçimleri Rusya'nın kendi ekonomik kalkınmasını şekillendireceği gibi küresel enerji güvenliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından da önemli sonuçlar doğuracak.

KÖMÜRDE ÇİN ETKİSİ
Kömür halen ikinci en fazla kullanılan birincil yakıt ve elektrik üretiminin belkemiği durumunda. Geçtiğimiz 10 yılda küresel enerji kullanımındaki artışın yaklaşık yarısı kömürden kaynaklandı. Bu artışın büyük kısmı da yükselen ekonomilerin elektrik üretimi sektöründe gerçekleşti. Bu gelişmede en büyük pay ise Çin'in elektrik ve sanayi sektörlerine ait. Peki, emisyonların sınırlandığı bir dünyada kömürün rolü ne olacak? "Yeni Politikalar Senaryosu"na göre küresel kömür tüketimi toplamda yüzde 25 artarak 2020'li yılların başlarına kadar yükselecek. Bu dönemden sonra ise 2035'e kadar artık yatay bir seyir izleyecek. 2009 yılında dünya kömür tüketiminin yaklaşık yarısını tek başına gerçekleştiren Çin, enerji verimliliğini geliştirmek ve enerji bileşimini çeşitlendirmek suretiyle enerji ve karbon yoğunluğunu azaltmaya dönük iddialı hedefler içeren 2011-2015 dönemi 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı'yla kömür piyasasının geleceğinin anahtarını elinde tutuyor. "Yeni Politikalar Senaryosu" küresel kömür talebi artışının yarısının Çin'den geleceğini ve 2020'ye kadar Çin'in kömür tüketiminin yüzde 30 artacağını öngörüyor. Kömür tüketiminde Hindistan'ın da giderek artan bir rol oynaması bekleniyor. Hindistan'ın 2025 yılı itibariyle ABD'yi geçerek dünyanın en fazla kömür tüketen ikinci ülke olacağı tahmin ediliyor.

150 YIL YETECEK KÖMÜR VAR

2035'e kadar uzanan projeksiyon döneminde elektrik enerjisi üretiminin küresel kömür talebinin sürükleyicisi olmaya devam etmesi bekleniyor. Kömür talebindeki artışın en az dörtte üçü elektrik enerjisi üretiminden kaynaklanacak. Diğer yandan mevcut temiz kömür teknolojilerinin ve karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin daha hızlı şekilde kullanıma girmesi de uzun vadede kömür tüketimini artırabilir. Kömür küresel olarak en bol bulunan fosil yakıt. Küresel rezervler toplam bir trilyon ton civarında ve bu da mevcut hızla 150 yıllık üretime yetecek miktara denk geliyor. Üretim cephesinde de yine Çin başı çekiyor. Çin 2035'e kadar küresel arzda meydana gelen artışın yarısından fazlasını tek başına sağlayacak. Geri kalan üretimin büyük çoğunluğu ise Hindistan ve Endonezya tarafından karşılanacak. Avustralya 2035'e kadar üretimi artan tek büyük OECD ülkesi olurken ABD'de de ise kömür üretimi 2020'den itibaren düşüşe geçecek. Avrupa'da üretim tarihi azalış seyrini sürdürecek. •

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz