Gıdada neler oluyor?

Büyüyen ekonomiye paralel olarak Türkiye’de gıda sektörü olağandan çok daha canlı bir dönemden geçiyor.

1.08.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Gıdada neler oluyor?
Aslında bütün dünyada gıda sektörü çok hareketlidir. Ancak, büyüyen ekonomiye paralel olarak Türkiye’de sektör olağandan çok daha canlı bir dönemden geçiyor. Bir yandan yabancı şirketler satın alma ve birleşme yoluna gidiyor, diğer yandan yeni ürün ve markalar sunuluyor. Bunlara perakendedeki canlılık ve hızlı mağazalaşma ile yerli yatırımcıların atağı eşlik ediyor. Organik gıda ve sağlıklı beslenmenin de ciddi şekilde etkilediği bu sektörde rekabetin koşulları adeta yeniden yazılıyor.

1- DEV YATIRIMLAR GELİYOR
Son 5 yılda gıda sektörüne milyarlarca dolar yatırım yapıldı. TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, “AB ile yapılan müzakerelerde gıda faslının açılmış olması yeni yatırımlar için Türkiye’yi cazip kılıyor. Hemen her alanda yeni yatırımlar yapılıyor” diyor. 2011’de Ekonomi Bakanlığının gıda ve içecek sanayine tahsis edilen yatırım teşvik belgeleri ise en çok yatırım alan ilk 10 ili ortaya koyuyor. Buna göre en fazla yatırımı sırasıyla Konya, Eskişehir, Manisa, Bursa, Gaziantep, İzmir, Balıkesir, Tekirdağ, Sakarya ve İstanbul çekti. Unilever, Algida’nın Türkiye’deki ikinci, dünyadaki 35’inci fabrikasını 100 milyon dolar yatırımla Konya’ya kuruyor. Algida, Konya fabrikasından Ortadoğu ve Afrika’ya açılmayı hedefliyor. Arbel Grup, 2006  yılında Mersin’de makarna tesisi kurdu. 2010 yılında hat ve irmik tesisi yatırımı yaptı. Esas Holding ise önce Peyman’ın yüzde 30 hissesini aldı, ardından tesislere yatırım yaptı. Esas Holding Gıda Grup Başkanı Babür Çelebi, “Antalya’daki Şarküteri ve İleri İşlenmiş Et Üretim yerini almamız en büyük yatırımımız oldu. Bu tesise yeni ekipman ve makine parkı eklemeye devam ediyoruz” diyor. Keskinoğlu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu ise 2007’den bu yana yumurta, piliç ve zeytinyağı üretim tesislerinde toplam 200 milyon TL yatırım yaptıklarını belirtiyor. Keskinoğlu, 2012’de 8 milyon TL’lik yatırımla pastörize yumurta üretimine başlayacaklarını bildiriyor. Aksaray’a yaptığı yatırımla ilin ekonomisini düzelten Sütaş, şimdi de Muş, Bingöl ya da Batman’da teşvikten yararlanmak için yeni bir tesis planı yaptı. Yeni mera ve tesis alanı için 1,5 yıldır yer baktıklarını söyleyen Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, “İnşaat malzemelerini aldım. Diyarbakır, Batman, Urfa, Bingöl, Muş ve Elazığ’da mera alanı bakıyoruz” diyor~

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.

2- BİRLEŞME VE SATIN ALMADA HACİMLER YÜKSELİYOR

Son 5 yıl gıda sektöründe birleşme ve satın alma anlamında da çok hareketliydi. Gerçekleşen işlemlerin yüzde 20’si gıda sektöründe oldu. Hem yerli hem yabancı gıda devleri önemli satın almalar gerçekleştirdi. Mey İçki’nin Dia-geo tarafından 2,1 milyar dolara satın alınması en büyük işlemdi. Yine Yıldız Holding’in dünyanın en önemli çikolata şirketlerinden Godiva’yı 850 milyon dolara satın alması sadece gıda sektörü için değil Türkiye için bir dönüm noktası oldu. İlk kez dünya devi bir markayı bir Türk şirketi satın aldı. 3 Seas Capital Partners’dan Tarık Şarlıgil, Sabancı Holding’in gıda sektöründen çıkış yaparak o dönemde değeri 200 milyon TL dolayında bulunan GıdaSA’yı Marmara Gıda Sanayine satması işlemini de önemli işlemler arasında görüyor. Anadolu Efes ile SABMiller arasındaki bölgesel birleşme işlemi de 2 milyar dolara yaklaşan değeriyle önemli işlemlerden bir diğeri. Şarlıgil, gıda sektöründe son dönemde özellikle orta ölçekli şirketlere yönelik çok ciddi bir hareketlilik yaşandığını belirtiyor. “2010 yılında açıklanmış değeri 200 milyon dolara yaklaşan 20’nin üzerinde işlem gerçekleşmişti, 2011’de ise 3 milyar doları aşan 30’a yakın işlem gerçekleşti” diye konuşan Şarlıgil, işlem adedinin hızla yükseldiğine dikkat çekiyor. Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, 2010’dan sonra gıda sektörünün daha da hareketlendiğini, canlandığını belirtiyor. Vardar, “Peynirden bisküviye, dondurmadan içeceğe hemen her alanda bir hareket göze çarpıyor. Bu hareketlilik sektördeki büyüme beklentisi ile doğru orantılı” diye devam ediyor.

3- EN HIZLI SÜT BÜYÜDÜ
Hareketliliğin ve yatırımların yoğun olduğu süt ve süt ürünleri, gıdanın en hızlı büyüyen kategorisi oldu. 2004 yılında 3,5 milyar TL ciro yaratan kategoride 2009 sonunda ciro, 9,1 milyar TL’ye yükseldi. Pek çok şirket bu alana yatırım yaptı. Söktaş bunlardan biriydi. Söktaş Grubu, 10 yıl önce ilk hazırlık çalışmalarına başladıkları ve çiğ süt üreti-miyle devam ettikleri gıda alanında toplam 115 milyon liralık yatırımla “Moova” markasıyla süt ve peynir işine girdi. Grup 2005’te Aydın’da Efeler Çiftliği’ni kurmuştu. 2008 yılında da Avustralya’dan ithal edilen hayvanlarla çiğ süt üretimine başlamıştı. Moova marka süt ve peynir ürünleri ise 2011’de perakende raflarına girdi. Ana işi tekstil olan grup, et işine de girmeyi planlıyor. Moova CEO’su Olcay Sunucu, “Türkiye’de süt ve peynir rekabetin çok yoğun olduğu bir kategori gibi görünse de rekabet aslında fiyat odaklı alanda yoğun şekilde yaşanıyor. 2015 sonuna kadar yaptığımız bir plan var. Biz 2015 yılının sonuna geldiğimizde bulunduğumuz kategorilerde ilk iki markadan biri olmayı hedefliyoruz” diyor. İşlenmiş et sektörünün önemli şirketlerinden Şahin Sucukları da süt sektörüne girmeye karar verdi. Şahin Sucukları Genel Müdürü Mustafa Demirpalta, Türkiye’de kişi başı sütte ortalama 25 litre olan tüketim miktarının Avrupa’daki gibi 5 yıl içinde 100 litreye ulaşmasını beklediklerini söylüyor ve devam ediyor: “Yıllık 185 bin ton süt işleme ve üretim kapasitesine göre hazırlık yapıyoruz. Süt sektörüne 40 milyon TL’lik yatırım yapıyoruz.”Yüzde 165,6 oranında büyüyen süt ve süt ürünleri
kategorisini baharatlar, soslar ve sirke kategorisi ile maden suyu ve alkolsüz içecekler izliyor. Son 5 yılda gıdanın en hızlı büyüyen şirketleri arasında ise Abalıoğlu Yem, Doğuş Çay, Keskinoğlu, Küçükbay ve Banvit
yer aldı.~

5- UZMAN MAĞAZA ZAMANI
Gıda sektörünün en önemli trendlerinden biri mağazalaşma oldu. Aralarında Keskinoğlu, Dardanel, Ülker ve Uno’nun da bulunduğu pek çok gıda şirketi uzman mağazalar açıyor. Uno, taze fırın ekmeği konseptinde yarattığı “Komşu Fırın” mağazalarıyla büyük başarı elde etti. İş öyle büyüdü ki Yıldız Holding şirkete yüzde 50 ortak oldu. Marka danışmanı Hakan Senbir, “Komşu Fırın” gibi örneklerin sayısının yakın gelecekte giderek artacağını düşünüyor. Ancak tüm uzman gıda mağaza/restoran örneklerinin daha geniş kitlelere ulaşmak için fiyat stratejilerini gözden geçirmeleri gerektiğini söylüyor. Dardanel’in sahibi Niyazi Önen balık ekmek konseptinde “Dardenia” adlı restoran zincirini kurdu. Şu an 2 şubesi bulunan Dardenia’larla hedef uluslararası bir marka olmak.
Gürsüt, Seyidoğlu ve Polonez gibi şirketler ise büyük perakendecilerin içinde kendi kiosk’larında kendi ürünlerini satmaya başladı. Polonez markalı ürünlerin üreticisi Trakya Et ve Süt Satış ve Pazarlama Müdürü Andaç Günsoy, bunun zincir marketlerin yaygınlaşmasıyla gelişen bir durum olduğunu söylüyor. Günsoy şöyle devam ediyor: “Yeni mağazacılık anlayışında etli şarküteri bölümleri en az 20 metrelik ada şeklinde reyonlara dönüştü. Bu şarküteri adalarından 1 ya da 2 ünite yer alarak ürünlerimizi sergileme yoluna gidiyoruz.” Gürsüt Genel Koordinatörü Vahdet Varol, 2 yıldır perakende noktalarının içinde ürünlerini tüketiciye direkt olarak anlatmak, tattırmak istedikleri için kiosk’larını açtıklarını belirtiyor. Marka piliç, yumurta ve zeytinyağı üreticisi Keskinoğlu da “Tavvuk” markasıyla kendi restoranlarını açmaya başladı. Şirketin yönetim kurulu üyesi Keskin Keskinoğlu, “Son yıllarda uluslararası fast food zincirrestoran sayısının artışını dikkatle izledik ve tüketicilerimize bu alanda da hizmet sunmak istedik. Türkiye’den bir dünya markası yaratmak istiyoruz, 2015 yılına kadar mağaza sayımızı 50 adede yükseltmek istiyoruz” diyor.

6- AMBALAJ KÜÇÜLDÜ, ORGANİK BÜYÜDÜ
DAHA SAĞLIKLI

Sağlıklı yaşam trendinin geçmişi 5 yıldan geriye gidiyor. Ancak trendin etkilerinin gıda sektörüne yansıması son 5 yılda gözle görülür derecede arttı. Bahçeşehir Üniversitesi Pazarlama Öğretim Üyesi Dr. Selçuk Tuzcuoğlu, “Coca-Cola bile tadını değiştirmeden formülünü değiştirip daha sağlıklı bir içecek olmanın yollarını arıyor. Fast food zincirleri menülerine salatadan sonra meyve çeşitlerini de ekliyor" diyor.
KALORİYE GÖRE AMBALAJ
Sağlıklı yaşama önem veren tüketici artık kaç kalorilik yediğini bilmek istiyor. Bu da gıdada ambalajları küçülttü. Bazı şekerleme ve atıştırmalık üreticileri ambalajlarını ağırlık bazında değil, kalori bazında değiştiriyor. Yani satılan ambalaj 250 gramlık değil, 100 kalorilik gıda içerecek şekilde yenileniyor. Eti, stick çikolata ile bunun öncülüğünü yapan şirketlerden oldu. Eti Stick çikolataların ambalajında sadece 80 kalori gibi ibareler öne çıkarılıyor.
ORGANİK ÇOK HIZLI
Sağlıklı yaşam bilincinin artması organik pazarını da hızla büyüttü. Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, Türkiye'de 2002 yılında başlayan organik tarım üretiminin son 5 yılda yaklaşık yüzde 200 arttığını söylüyor. Bunu en iyi perakende rafları ve perakendecilerin organik gıda cirolarındaki değişimde görüyoruz.
10  KAT ARTTI
CarrefourSA Kurumsal ilişkiler ve Hukuk Direktörü Merter Özay, organik gıdaya artan talebi şöyle anlatıyor: “Reyonlarımızdaki organik ürün sayısını artırdık. 2010 yılında sadece kuru gıda kategorisinde ortalama 80 olan ürün sayımızı, 2012 yılında 800 ürüne çıkardık. Taze gıda kategorisinde ise 2005 yılında 10 olan ürün sayımız 2012 yılında 80 ürüne ulaştı. 2011 yılında kuru gıda kategorisinde organik ürün satışlarımız bir önceki yıla oranla yüzde 60'ın üzerinde arttı. Marmara Forum, içerenköy, Ümraniye gibi hipermarket mağazalarımızda organik ürünlere özel satış alanları yarattık."~

7-RENOVASYON DÖNEMİ

MARKALAR YENİLENİYOR Gıdada bir diğer trend ise eski markaların yenilenerek yeniden doğması. Bu stratejinin en önemli nedenlerinden biri maliyet. Yeni marka yaratmak kuşkusuz pahalı bir iş. Özellikle gıda gibi güven ve kalitenin öne çıktığı sektörlerde yeni marka tutundurmak hem uzun zaman hem de büyük tanıtım yatırımları gerektiriyor. Bu nedenle tanınan ve güven duyulan bir markayı satın almak, belli bir pazardan, kısa sürede ve daha ucuza pay almanın en kolay yolu.
SAGRA GDO’SUZ BÜYÜYOR
Türkiye'nin yerli ilaç şirketlerinden Sanovel'in sahibi Toksöz Ailesi, Sagra'yı satın aldı, Tadelle ve Sarelle markaları yeniden doğdu. Tadelle ve Sarelle'nin reçeteleri yeniden yazıldı. Sagra el değiştirmesinin ardından katkısız, transyağsız ve GDO'suz soya lesitini kullanarak üretime başladı. Sagra'ya ait tüm formüller ilaç sektörünün deneyimli ailesinin elinde yeniden hayat buldu.
MİS SÜT GERİ DÖNDÜ
Tekfen Holding tarafından 1977'de kurulan Mis Süt, bir zamanların lider UHT süt markasıydı. Önce Nestle'ye ardından Danone'ye satılan Mis Süt'ü 2007'de TGDF Başkanı Şemsi Kopuz'un da ortak olduğu Egal Gıda satın aldı. Mis Süt böylece yeniden raflardaki yerini aldı. Daha sonra Egal, Ülker tarafından satın alındı.

8- SINIRLARI AŞAN OYUNCULAR

Yıldız Holding, 2007 yılında dünyanın en önemli çikolata şirketlerinden Godiva’yı 850 milyon dolara satın aldı. Bu, Türk iş dünyası için çok önemli bir gelişmeydi. Godiva’yla başlayan süreç Anadolu Efes’in SAB-Miller’ı almasıyla devam ediyor. Arbel, yurtdışmda en aktif gıda şirketi. 2007 yılında Kanada’da Agtech’i satın alarak Toronto Menkul Kıymetler Borsası’nda halka açıldı. Aynı yıl içinde Amerika’nın Kuzey Dakota eyaletinde United Pulse Trading ve Avustralya’da Australia Milling Group adlı şirketleri satın aldı. 2010 yılında fasulye alanında dünyanın en iyi şirketlerinden biri kabul edilen 140 yıllık İngiliz şirketi A. Poortman’ı 8,3 milyon sterlin bedelle satın alarak Avrupa’ya ve Çin’e girdi. 2010 yılında Avustralya’da New South Wales’de 8 milyon dolar yatırımla Canz Commodities şirketini satın alan Arbel Grubu, buradaki tesisi sayısını üçe çıkardı. 2011 yılının Ekim ayında ise Güney Afrika Johannesburg’da Advance Seed adlı şirketi 7 milyon Kanada Doları bedelle satın aldı. Alman şirket burada işlenen bakliyat, tahıl ve patlamış mısır gibi ürünleri Güney Afrika, Mozambik, Malavi, Zambiya ve Zimbabwe gibi 50 ülkeye ihracat ediyor. Son yatırımla Arbel Grubu, 5 kıtada bakliyatın yönetildiği alanlarda yapılanmasını tamamladı. Papağan son dönemin hızlı büyüyen şirketlerinden. Papağan Kuruyemiş Genel Müdürü Rüstem Karakaya, özellikle son iki yılda ihracat konusunda hızlandıklarını söylüyor. Karakaya, “2010 yılında 8 ülkeye ihracatımız vardı bugün bu sayı 18 oldu” diyor. Keskinoğlu ise ihracatını son 5 yılda 10 kat artırdı. 2007’de 7,5 milyon dolarlık piliç eti ihraç eden şirket, bunu 2011 yılında 75 milyon dolara çıkardı. Bugün 75’i aşkın ülkeye piliç eti, zeytinyağı ve yumurta ihraç ediyor.

YENİ MARKA SAYISI ARTIYOR
ALİ ÇAVUSOGLU / ADRES PATENT GENEL MÜDÜRÜ
GIDADA MARKALAŞMA

Gıda sektöründe marka sayısı son 5 yılda önemli bir artış gösterdi, En fazla marka ise Yıldız Holding, Unilever, Kent Gıda ve Eti'de var, Gıdada marka tescil başvuruları markalaşma bilinciyle doğru orantılı olarak artış gösteriyor, Toplumun marka koruması konusunun öneminin farkına varması gıda sektörünü de bu konuda olumlu etkiledi.~
BİLİNİRLİK ÖNEM KAZANDI
2007'de Türkiye genelinde gıda sektöründe tescilli markaların sayısı 58 bin 511 olarak kaydedilmişti, 2012 yılında ise bu sayı 124 bin 524'e ulaştı, Marka tescilinde son 5 yılda yüzde 100'den fazla bir artış var, Gıda sektöründeki tescil artışının en önemli sebeplerinden biri de tüketicinin özellikle gıda konusunda marka bilinirliğine büyük önem vermeye başlaması.
TESCİL ATILIMI
Gıda sektöründeki şirketler, ticari hayatlarında etkili bir şekilde tutunabilmenin ilk koşulunun markalarını korumaktan geçtiğini fark etti ve son 5 yılda önemli bir tescil atılımına kalktılar, Bir diğer önemli konu 43'üncü sınıf olarak adlandırdığımız “Restoran Hizmetleri” konusundaki tescil başvurularının 2007 yılı itibarıyla çok büyük bir artış göstermesi ve bu artışın 2012 yılına kadar devam etmesi.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz