Müthiş hareket

Son günlerin en hareketli sektörlerinden biri gıda ve içecek. Büyük oyuncularda hisseler el değiştiriyor, küçükler satın alınıyor, konsolidasyonlar artıyor.

4.06.2014 23:38:170
Paylaş Tweet Paylaş
Müthiş hareket
2013, gıda ve içecek sektörü açısından oldukça hareketli geçti. Sadece aralık ayında 3 büyük satın alma gerçekleşti. Tat Tohumculuk’a Japon ortak geldi. Tat Gıda, Tedi İçecek’in yüzde 50’sini satın aldı. Et pazarının güçlü markası Namet ise Dluna Investcorp ile devam etme kararı aldı.

Aslında bu işlemler, 5 yıldır süren bir trendin son örnekleri. Sektöre yeni girenler de var gücünü artırmak için küçükleri satın alan büyükler de... Örneğin 2009’dan bu yana gıdadaki satın alma ve birleşme sayısı 82’yi bulmuş durumda. Üstelik  bunların 18’i sadece son 1 yılda gerçekleşti. Uzmanlara göre bu trend devam

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
Son günlerin en hareketli sektörlerinden biri gıda ve içecek. Büyük oyuncularda hisseler el değiştiriyor, küçükler satın alınıyor, konsolidasyonlar artıyor. Fonların ilgisi ise her zamankinden daha yüksek. Kısaca yerli yabancı herkesin gözü gıdada...

Rakamlar da bu canlılığı doğrular nitelikte. 2009’dan bu yana ger çekleşen satın alma ve birleşmelere bakıldığında, gıda-içecek sektörünün hem işlem sayısı hem değer olarak ilk 5 sektör arasında olduğu görülüyor.

Deloitte’un Satın Alma ve Birleşmeler Raporu’na göre 2009-2013 arasında yapılan 1.022 satın alma-birleşme işleminin 82’si gıda ve içecekte gerçekleşti. Değer bazında ise gıda-içecek sektörünün toplamdan aldığı pay yüzde 6,5 oldu. Tabii bu hesaba sadece değeri açıklanan operasyonlar dahil.

Uzmanlara göre satış bedeli açıklanmayan işlemler de düşünüldüğünde, bu rakam çok daha yüksek düzeylere çıkıyor. Yıllar bazında incelendiğinde ise yatırımcı iştahının istikrarlı yükselişi daha net biçimde görülüyor. Öyle ki 2009’da gıdadaki satın alma-birleşme sayısı 9 iken, 2013’e gelindiğinde bu sayı ikiye katlanarak 18’e yükseldi.~
Capital500 verileri de pazardaki hareketliliği ortaya koyuyor, 2009’da Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketinden 66’sı gıda ve içecek sektöründeyken, bu sayının 2013’te 70’e çıktığı görülüyor. Ama asıl çarpıcı veri cirosal büyümede. Çünkü, gıdanın Capital500’den aldığı toplam pay 5 yılda yüzde 7,2’den yüzde 9,2’ye yükselmiş durumda.

Sektöre dair son 5 yıllık rakamlar özetle böyle...Peki onlarca yatırımcıyı “sofraya çeken” dinamikler neler? Pazarı cazip kılan faktörler geçmişe göre nasıl değişti? Daha da önemlisi gıdadaki müthiş hareket neleri değiştirecek?

GIDA NEDEN CAZİP?
Aslında gıda ve içecek sektörü, sadece son yıllarda değil, her dönemde yatırımcılar için cazip bir alan oldu, Nedeni ise basit: Temel ihtiyaç, Uzmanlar, en derin krizlerde bile gıdadaki dalgalanmanın asgari düzeyde kalmasını, temel ihtiyaç olmasına bağlıyor.

Makarna sektörünün lideri Barilla’nın Türkiye genel müdürü Güneş Karababa da böyle düşünüyor: “Pek çok araştırma, gıda harcamalarının krizlerde bile çok olumsuz etkilenmediğini gösteriyor.

Sektörü cazip kılan da bu” diyen Karababa, şöyle devam ediyor: “Ayrıca nüfus artışı beraberinde temel ihtiyaç maddelerine olan talebin de artmasını getiriyor, Kişi başına tüketimin istenen seviyede olmaması da yatırımın artmasına neden oluyor.”

Namet Yönetim Kurulu Üyesi Özcan Albak, “Gıda, temel tüketim maddesi olduğu için piyasada rağbet gören, hareketliliği olan bir ürün. Bu yüzden yatırımcılar için önemli bir cazibe merkezi” diye konuşuyor.~
Yatırım uzmanları ise farklı noktalara dikkat çekiyor. Grant Thornton Türkiye Başkan Yardımcısı Nazım Hikmet, “Daha önce gıda perakendeciliğine ilgi vardı. Şimdi yiyecek-içecek markaları da yatırımcıların ilgi odağında” diyor ve ekliyor: “Türkiye’de çok değerli yiyecek-içecek markaları var.

Yatırımcıyı öncelikle bu grup çekiyor. Yatırımcı sadece para getirmekle kalmıyor, Know-how getirerek verimli bir işleyişi hayata geçiriyor. Yatırımcı yatırımcıyı çekiyor. Sektörü cazip kılan en büyük etken ise pazarın potansiyel arz etmesi.”

YENİ DİNAMİKLERE DİKKAT
Yatırımcı açısından pazarı cazip kılan faktörler sadece bunlar değil. Örneğin tüketim alışkanlıklarındaki değişim, alım gücü yükselen genç nüfus, şehirleşme ve sağlıklı ürüne olan talebin artması, yeni dönemin dinamikleri arasında başı çekiyor.

Pınar markasıyla sektörün en güçlü yerlilerinden olan Yaşar Holding’in CFO’su Hikmet Altan, “Pazarda son 34 aydır çok ciddi biçimde sermaye yapıları değişiyor” diyor ve ekliyor: “Büyük ve orta ölçekli birçok önemli oyuncu el değiştiriyor.

Kimisi yüzde 80, kimisi yüzde 100 satıldı. Kimilerine fonlar ortak oldu. Belki gıdada diğer sektörlerdeki gibi devasa yatırımlar olmuyor ama yatırım hep var. İstikrar, uzun vadeli getiri ve kârlılık sürekli söz konusu. O yüzden yatırımcının iştahını artıran, özellikle fonların ve stratejik yatırımcıların çok sevdiği bir sektör. Zaten örneklerini de görüyoruz.”~
Arbel Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, artan ilgiyi doğrulayanlardan. Ona göre ise bunun nedeni AB pazarının zayıflaması. Arslan, “Avrupa krizi oradaki yatırımcıyı endişelendirdi. Önünü göremeyen yatırımcı, yatırımlarını başka yerlere kaydırma yoluna gitti. İstikrarlı gelişen Türkiye, çekim alanı oldu. Bu ilgi devam edecek” diyor.

EY Kurumsal Finansman Bölümü Yönetici Ortağı Demet Özdemir de aynı fikirde: “2009-2013 döneminde gıdada gerçekleşen birleşme ve satın almalarda artış trendi mevcut. Bunun en önemli sebepleri olarak kişi başı tüketim harcamalarının artması, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, ürün kalitesinin iyileşmesi ve genç nüfus gösterilebilir.”

FONLARIN GÖZÜ GIDADA
Son dönemdeki satın alma ve birleşmelere bakıldığında, yatırım fonlarının da gıdadaki yüksek potansiyeli fark ettiği görülüyor. Şöyle ki 2010-2013 arasında fi-nansal yatırımcıların radarına giren gıda-içecek şirketi sayısı 15’e ulaştı. Oysa bu sayı 2009 yılında sıfırdı.

En yeni örnekler ise Investcorp’un Namet’e ortak olması ve Abraaj Capital’in Yörsan’ın yüzde 80’ini alması. Peki onlar için bu sektörü cazip kılan ne? Abra-aj Capital’in yönetici ortağı Selçuk Yorgancıoğlu, sektöre giriş nedenlerini şöyle özetliyor:

“Türkiye’de orta sınıfın değişen tüketim alışkanlıkları, ilk olarak gıda ve içecekte kendini gösterdi. Geleneksel olarak pazara hakim olan ambalajsız ürünlerden ambalajlı ürünlere geçiş, tüketicilerin sağlık ve hijyen gibi olan konularda artan duyarlılığı, mevcut talebi hızla artırıyor.

Son yıllarda, markalaşmak isteyen birçok şirket, bizim gibi fonların radarına girdi. Gıdanın, Türkiye’de yatırım için en ilgi çekici alanlardan biri olduğu görüşündeyiz.”~
Ülker Golf ve Bizim Gıda’ya ortak olan Ünlü&Co’nun yönetim kurulu başkanı Mahmut Ünlü de sektörün cazibesine ilişkin benzer noktalara dikkat çekiyor: “Pazarda son 5-6 yıldır ciddi bir hareketlilik var.

Bu, hem ekonomik gelişmelere hem genç nüfusun tüketiminin artmasına bağlı oluştu. Küçük oyuncuları barındıran dağınık yapının zamanla konsolide olmasını bekliyoruz. Yatırımlarımızı, yatırımcımıza en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde planlamaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de sektör ve şirketin büyüme potansiyeli ve bu potansiyeli en iyi değerlendirebilecek güvenilir ortaklarla çalışıyoruz.”

YATIRIMLAR HIZ KESMİYOR
Satın alma ve birleşmeler cephesinde böylesine bir hareketlilik varken, yerli ve yabancı gıda devlerinin direkt yatırımları da hız kesmiyor. Grup cirosunun yaklaşık yüzde 65’ini gıda ve içecekten sağlayan Yaşar Holding, onlardan biri.

Holdingin CFO’su Hikmet Altan, Şanlıurfa yatırımlarının devam ettiğini ve 2014’ün ikinci yarısının ilk aylarında devreye gireceğini belirtiyor. Hisselerinin yüzde 50’sini 60 milyon TL’ye Japon sos üreticisi Ajinomoto’ya satan Kükre Gıda’nın hedeflerini ise yönetim kurulu başkanı Sabri Gülel şöyle anlatıyor: “Gıda, cazip olduğu kadar riskli bir alan.

Çünkü söz konusu olan insanların damak zevki ve sağlığı. Bu nedenle kesinlikle hata kaldırmıyor. Yeni tatlar ve ürünlerle mevcut pazarı geliştirmek her zaman önceliğimiz oldu. Ortağımızla birlikte pek çok yeni ürünü iş planımıza dahil ettik. Sırada yeni bir üretim tesisi yatırımımız var.”

Kısa zaman önce Investcorp’u azınlık ortak alan Namet’in yatırım ajandası da yoğun. Şirketin yönetim kurulu üyesi Özcan Albak, hedeflerini şöyle özetliyor: “Namet, hedefleri doğrultusunda gelişmesini sürdüren, kapasitesini artıran ve bunu gerçekleştirmek için sektöre yatırım yapan bir şirket.~
Investcorp’la ortaklık kurmamızda birlikte sağlanacak sinerji, büyüme planlarımızın gerçekleştirilmesi ve finansal açıdan güçlü bir ortaklık konusundaki isteğimiz bulunuyor. Şirketimiz, orta ve uzun vadede, sektördeki lider konumunun gerektirdiği yatırımları hayata geçirmeye devam edecek.”

YENİLER NEDEN GELDİ?
Tabii bu hareketli ortamın başka aktörleri de var. Pazara yeni girenler. Örneğin Sanovel İlaç’ın sahibi Toksöz Grup, 2008’de Sarelle ve Tadelle markalarıyla bilinen Sagra’yı TMSF’den satın alarak sektöre hızlı bir giriş yaptı. Grup, son 8 ayda iki büyük yurtdışı satın almaya imza attı.

150 yıllık İtalyan çikolata markası Per-nigotti ile İspanyol meyve suyu üreticisi Zumos Pal-ma’yı aldı. Toksöz Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Toksöz, stratejileriyle ilgili şunları söylüyor:

“Gıdaya girme niyetimiz zaten vardı. Sagra’nın ihaleyle satılacağını duyunca talip olduk. Sagra, çocukluğumuzun markasıydı. Gıda üretimi de ilaç gibi yüksek standart istiyor. Yüksek kalitede üretim yapabileceğimize inandığımız için girdik. Adımızdan söz ettirecek satın almalara devam ediyoruz.”

Nutella markasının sahibi Ferrero ise Türkiye’ye direkt yatırım yapan yabancılardan. Şirket, 19’uncu fabrikasını 300 milyon TL’lik yatırımla 5 ay önce Manisa’da açtı. Ferrero Türkiye Genel Müdürü Azmi Gümüşlüoğlu, bu kararın ardındaki dinamikleri şöyle anlatıyor:

“Gıdada yatırım yapanlar için dört önemli unsur var. Pazarın büyüklüğü, paketli gıdaya geçişteki gelişimi, kaliteli ürünlere olan talepte artış ve dağıtım kanallarında gelişim. Türkiye’de giderek gelişen ve yeni kanallara doğru büyüyen bir gıda sektörü var.~
Yatırım ve rekabet açısından önemli fırsatlar söz konusu. Ayrıca, tüketicinin kalite algısı özellikle son dönemde oldukça arttı. Bu da yatırımları tetikledi.”

İLGİ SÜRECEK Mİ?
Önümüzdeki süreçte yatırımcı ilgisinin artarak süreceği konusunda herkes hemfikir. Yaşar Holding CFO’su Hikmet Altan, “Sadece gıda sektöründe, hatta sadece süt alanında alım için pazarı koklayan 150-200 Japon yatırımcının olduğunu duyuyoruz.

Bunlar önemli detaylar. Zaten gıda, rekabetin gerçekten çok çetin olduğu bir pazar. Sürekli yeni oyuncular giriyor. Yeni satın almalar, ortaklıklar görüyoruz. Bu hareket devam edecek” diyor. Seas Capital’in ortaklarından Tarık Şarlıgil, özellikle yabancı ilgisinin artacağını öngörüyor:

“Nestle, Coca-Cola, Danone gibi çok uluslu gıda gruplarının Türkiye’deki doğrudan yatırımları düşünüldüğünde, bu ilgi gayet normal. Türkiye’yle ilgilenen neredeyse bütün private equity’lerin gıdada fırsat kolladığından haberdarız.

Ayrıca, Ortadoğulu büyük gıda grupları, Uzakdoğu’dan bazı stratejik ve finansal yatırımcıların da çeşitli Türk gıda şirketlerine yönelik ciddi ilgilerinin olduğunu biliyoruz. Nestle’nin Toto’nun üreticisi Doğan ve Balaban Gıda’yı, Danone’nun Sırma Su’yu alması gibi çok uluslu yeni işlemler gündemde olacak.”

Deloitte Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar da gıdanın, kriz sonrası dönemin en hareketli sektörlerinden biri olduğunu belirtiyor. Vardar, “Önümüzdeki dönemde yatırımcı ilgisinin devam edeceğini düşünüyorum. Birçok alt segmentte hem satın alma yapmak isteyen yabancı müşterilerimiz hem ortaklık planlayan Türk müşterilerimiz var” diyor.~
POTANSİYEL NEREDE?
SÜT ÜRÜNLERİ

Birkaç ay önce Yörsan’ı alarak pazara giren Abraaj Capital’in yönetici ortağı Selçuk Yorgancıoğlu, yüksek potansiyeli doğruluyor: “Süt yatırımları hem Türkiye’de hem diğer gelişen pazarlarda çok ilgi çekici. Grup olarak 2012’de Danone ortaklığıyla Afrika’nın lider süt şirketi Fan Milk International’ı satın aldık. Doğu Afrikalı Brookside Dairy’de de hisselerimiz var. Yörsan ile bu alandaki yatırımlarımıza bir yenisini ekledik.”

FONKSİYONEL GIDA
Potansiyeli yüksek diğer alanları Barilla Türkiye Genel Müdürü Güneş Karababa şöyle sıralıyor: “Önümüzdeki dönemde sos, dondurulmuş ya da rafa uygun hazır gıda, su, fonksiyonel gıdalar, paketli ekmek ve sporcu beslenmesine dönük gıdaların yüksek potansiyele sahip olduklarını düşünüyorum.”

BEBEK MAMASI
Euromonitor International verilerine göre dünya çapında 2015’e kadar bebek gıdasındaki yıllık tüketim yüzde 9 artacak. Süt ve süt ürünlerinde yüzde 6, dondurma, atıştırmalık ürün ve dondurulmuş gıdada yüzde 5, unlu mamullerde yüzde 4’lük büyüme bekleniyor. Türkiye’de ise 2017’ye kadar bebek gtfasında yüzde 10,8, dondurmada yüzde 8,7, atıştırmalık ürünlerde yüzde 8,5, süt ürünlerinde yüzde 5,5 büyüme öngörülüyor.

ÇiKOLATA-ŞEKERLEME
3Seas Capital’in ortaklarından Tarık Şarlıgil, “Markalı, ambalajlı, organize perakendede önemli raf payı bulunan, sağlıklı ürünler öne çıkacak. Kategori olarak süt ve süt ürünleri, su, çay, çikolata ve şekerleme” diyor. Grant Thornton’dan Nazım Hikmet ise şunları ekliyor: “Donmuş gıda, şarküteri ve kısa raf ömrüne sahip ürünler ilgi görüyor. Yatırımcı ilgisi sürecek, çünkü el değmemiş çok geniş bir yelpaze var.”~
EN ÖNEMLİ ALICILAR KİM?
YILDIZ HOLDİNG ATAKTA

Son 5 yıldaki satın alma işlemlerine bakıldığında, yerli alıcıların ağırlığı dikkat çekiyor. Yıldız Holding’in ise son derece aktif olduğu görülüyor. Holding, sadece 2013 yılında tam 4 gıda ve içecek şirketi satın aldı.

Bunlardan, satış bedeli açıklanan üçünün toplam değeri 688 milyon doları buldu. 2009’da Kerevitaş’ın yüzde 12,8’ini, 2011 yılında Misbis Gıda’yı ve Dardanel’in yüzde 80’ini almıştı. 2009’dan bu yana öne çıkan diğer yerli alıcılar Anadolu Efes ve İhlas Holding.

YABANCI İŞTAHI
Yabancı alıcılar içinde hem fonların hem şirketlerin artan iştahı dikkat çekici. 2011 ’in en büyük 5 işleminden biri, Diageo’nun 2 milyar dolara Mey İçki’yi satın almasıydı. 2012’de ise yine alkollü içecek sektöründe bir başka büyük işlem gerçekleşti ve İngiliz SAB Miller, Anadolu Grubu’nun yüzde 24’üne ortak oldu. 2012’deki bu işlemin değeri 1,9 milyar dolar olarak açıklandı. Her iki işlem de o yılların en yüksek değerli satın almaları arasına girdi.

"SATIN ALMALARA DEVAM"CEM KARAKAS / YILDIZ HOLDİNG CFO’SU
GIDAYI CAZİP KILAN NE?

Gıda sektörü hem büyüme hızıyla hem ekonomik dalgalanmalara karşı dirençli olması sebebiyle yatırımcıların ilgisini çekiyor. Ekonomik göstergelerdeki olumlu değişimlerin yanı sıra sektördeki büyüme potansiyeli yatırımcılar tarafından olumlu değerlendiriliyor.~
YURTDIŞIYLA İLGİLİYİZ
Yurtdışında da yatırım kriterlerimize uygun fırsatlarla ilgileniyoruz. En son 24 Aralık’ta ABD’de iki fabrikasında üretim yapan, Turtles, Flipz ve Treasures gibi güçlü markalarıyla Walmart, Kroger gibi önemli zincirlerde yer alan DeMet’s Candy Company’nin yüzde 100’ünü 221 milyon dolara satın aldık. DeMet’s’in dağıtım gücü, ürünlerimizin üretim-dağıtım ve satış kanallarına sokulmasını sağlayacak.

FIRSATLARI İZLİYORUZ
Önümüzdeki dönemde de başta atıştırmalık kategorisi olmak üzere gıda sektöründe bize coğrafi genişleme, mevcut faaliyetlerimizde sinerji yaratma imkanı sunan yatırım fırsatlarını değerlendireceğiz. Bu fırsatları sürekli takip ediyoruz. Satın alma ve ortaklık işlemlerini çok hızlı sonuçlandırma yetkinliğimiz, büyüme hedeflerimizde önemli bir yer tutuyor.

GELECEKTE NASIL OLACAK?
BÜYÜME SÜRECEK

Geçtiğimiz aralık ayında Namet’e azınlık ortak olan Invescorp’un Türkiye ve MENA yöneticisi Murat Taşçı, popülasyon ve pazardaki büyüme trendlerinin ilgiyi artırdığını belirtiyor. Taşçı, şöyle konuşuyor: “Gıda, yatırımcılar için çok cazip bir alan. Çünkü aynı sağlık gibi ihtiyaca dayalı bir sektör. Ayrıca çok geniş bir kitleye hitap ediyor. Türkiye’nin büyüme rakamları da önemli bir avantaj. Dolayısıyla bu yatırımlar artacaktır.”

POTANSİYEL YÜKSEK
Raiffeisen Investment AG Türkiye Genel Müdürü Gökçe Kabatepe, “Yatırımların artmasının ana sebebi, birçok alt sektörün hala doygunluğa ulaşamamış olması” diyor ve ekliyor: “Örneğin paketli ve işlenmiş gıdaların bulunduğu alt sektör büyümeye çok açık. Son 2 yıl incelendiğinde, satın alma ve ortaklıklarda, ana öğünleri hazır olarak üreten, işlenmiş ve paketli gıda üreten şirketlere büyük ilgi var.”~

TÜRKİYE ÜS OLDU
Pazardaki canlılıkta birçok dinamiğin etkili olduğunu söyleyen N+1 Daruma Kurumsal Finansman Ortağı Orkun Altuğ, şu yorumu yapıyor: “Türkiye’ye gelen direkt yabancı sermayenin tavırlarını incelediğimizde, özellikle markası kuvvetli şirketlere ilginin yüksek olduğunu görüyoruz.

Et, süt ve balık kategorilerine gelen yatırımlar buna örnek verilebilir. Kişi başı protein tüketiminin düşüklüğü nedeniyle bu alanda hızlı büyüme bekleniyor. Cazibeyi artıran diğer neden ise Türkiye’nin Ortadoğu ve Körfez’e ihracat konusunda ‘hub’ niteliği taşıması.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz