Bilgi toplumuna dönüşeceğiz

Binali Yıldırım'la telekomünikasyon sektöründeki gelişmeleri ve kendisinin ajandasmdaki konuları konuştuk

1.02.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bilgi toplumuna dönüşeceğiz
Telekom sektörü, 2011 yılında pek çok gelişmeye sahne oldu. Güvenli internet uygulamaları, genişbant alanında yapılan çalışmalar, 37,5 milyon kişinin numara taşıması, GSM pazarında oluşan rekabet gündemdeki konulardı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da 2011 yılının oldukça hareketli geçtiğini düşünüyor. "Geçtiğimiz yıl içinde bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe pek çok önemli adım atıldı" diye konuşuyor. Bu yıl da bu hareketliliğin devam edeceğini öngörüyor. Hatta bu nedenle mevcut krizden telekomünikasyon sektörünün etkilenmeyeceği görüşünde. Yıldırım, telekomünikasyon sektöründeki hareketliliğin krizin Türkiye'ye etkisini de yavaşlatacağını öngörüyor. Yıldırım'ın yeni dönemde ajandasının ilk sırasında Türkiye'yi bilgi toplumuna dönüştürmek var. Bu doğrultuda çalışmalar yaptıklarını söylüyor ve "Bilgi toplumu oluşturma hedefimiz doğrultusunda yeni haberleşme hizmetlerinin ve teknolojilerinin tüketicilere sunulmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuşuyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'la telekomünikasyon sektöründeki gelişmeleri ve kendisinin ajandasmdaki konuları konuştuk:

Geçen yıl küresel krizin yoğun yaşandığı bir yıl oldu. Türkiye, 2011 yılını telekom sektörü açısından nasıl geride bıraktı, nasıl bir yıl oldu?
- Geçtiğimiz yıl içinde bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe pek çok önemli adım atıldı. Bunların arasında en önemlilerinden biri iletişim çağının altyapısını oluşturan genişbant internette yaşanan gelişmedir. Söz konusu erişim yöntemleri arasında yer alan mobil internet, fiber ve kablo internet kullanımında 2010 yılı ortasında başlayan artış hızlanarak devam etti. Tüm erişim yöntemleri bazında 2003 yılında 20 bin düzeyine bile ulaşmamış olan genişbant abone sayısı 2011 üçüncü çeyreğinde yaklaşık 690 katlık bir artışla 16,1 milyon civarına yaklaştı. Bu noktada önemle vurgulanması gereken diğer bir husus ise 3G mobil pazarında görülen dinamizm ve teknoloji kullanım hızının yüksekliğidir. Bir örnek vermek gerekirse Avrupa Birliği'nde mobil kullanıcıların yüzde 30,1'i 3G abonesiyken, ülkemizde bu oran yüzde 44 seviyesine geldi. Söz konusu oran ve özellikle artış hızı, kullanıcıların yeni teknolojiyi kullanmaya olan taleplerini göstermesi açısından önemli bir gösterge.

Kullanım ve içerikle ilgili de gelişmeler yaşandı...

- Evet, genişbant internet abone sayısında yaşanan bu artış karşısında, kullanım ve içerikle ilgili olarak da
2011    yılında önemli gelişmeler kaydedildi. Bunlar arasında özellikle "güvenli internet" uygulamasının hayata geçirilmesi önemli bir düzenleme olarak karşımıza çıkıyor. Kullanıcı tercihlerini sınırlamadan ve hiçbir şekilde sansür benzeri kısıtlama amacı içermeyen bu uygulama, özellikle ailelerin interneti kendi istekleriyle güvenli bir şekilde kullanmalarına olanak vermesi açısından, belirli bir tüketici memnuniyeti sağladı. Geçtiğimiz yıl içerisinde telekomünikasyon sektörü açısından, diğer pek çok gelişmenin yanında, son olarak ifade edilebilecek diğer bir husus ise mobil numara taşınabilirliği uygulamasıyla ilgili pazara getirilen rekabet oldu. ilgili pazarda yıl sonu itibarıyla yaklaşık 37,5 milyon abone numarasını taşıdı. İşletmeciler abone kazanmak adına birçok kampanya, indirim gibi pazarlama kampanyalarını hayata geçirdi ve geçiriyor. Bundan da vatandaşımız düşük fiyatlar, promosyonlar gibi pek çok hususta kazanç sağlıyor. Bununla bağlantılı olarak sabit hatlarda da numara taşıma işlemi başlamış ve taşınan numara sayısı kısa sürede 150 bin civarına yaklaşmış durumda. Söz konusu uygulamanın bu pazar segmentinde de rekabetin artırılmasına katkı sağlayacağını düşünüyorum.~

Telekomun gelişmesinde kamu nasıl bir rol oynuyor?

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki günümüzde dünyada telekomünikasyon sektöründe devletin rolü rekabetçi bir piyasa yapısının ortaya çıkmasını sağlamak ve bu rekabete dayalı yapının sürmesini temin etmektir. Yani biz müdahalelerimizi bu noktada yapıyoruz. Maalesef, telekomünikasyon ve enerji gibi altyapı sektörleri, doğası gereği, rekabete dayalı bir piyasa yapısı ve serbestleşme ile kendiliğinden oluşmuyor. Bu nedenle düzenleme ve denetleme yoluyla devletin aktif bir rol oynaması gerekiyor. Bizde bu yüzden, 2008 yılında 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nu çıkardık. Bu kanunla düzenleme ve denetleme yoluyla telekomünikasyon sektöründe rekabete dayalı serbest bir piyasa oluşturulmasını öngörüyoruz. Bakanlığımız Türk telekomünikasyon sektörünün gelişmesi için esas olarak strateji ve politika saptarken Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumumuz ise bu politikalar doğrultusunda uzmanlık gerektiren düzenlemeleri ve denetleme faaliyetlerini gerçekleştiriyor. Özetle, sektörün gelişmesinin itici gücü olarak rekabetçi bir piyasa yapısında faaliyet gösteren özel sektör şirketlerimizi görüyoruz. Bakanlığımız ise işletmecilerimizin bu sektörde faaliyet gösterebilmesi ve büyümeleri için gerekli hukuki ve idari altyapıyı hazırlıyor.

"Çoğu konuda AB ortalamasının üstündeyiz"

Türkiye, Telekom sektöründe son yıllarda gelişme kaydetti ama dünyanın neresinde? Hangi ürün ve teknoloji henüz Türkiye'de kullanılamıyor?
Rakamlarla son durum
2002 yılında 23,3 milyon olan mobil abone sayısı 2011 yılı sonu itibarıyla 65 milyonu geçti. Diğer taraftan 2009 yı lı temmuz ayı itibarıyla sunulmaya başlanan 3G hizmetleri kısa sürede hızlı bir artış sergileyerek 29 milyon aboneye ulaştı. Genişbant abone sayısı 16 milyonu buldu. Bunun 5,4 milyonunu mobil  genişbant bağlantıları oluşturuyor.
Nerelerde üstünüz?
Bu rakamlar göz önünde bulundurulduğunda, ülkemiz bilgi teknolojileri ve iletişim pazarının son yıllarda büyük gelişmeler gösterdiği ve AB ülkeleri seviyelerine ulaştı ğı görülüyor. Hatta bazı rakamlarda AB ortalamasının üzerinde yer alıyoruz. Örneğin, Türkiye'de nüfusa göre mobil genişbant penetrasyon oranı yüzde 7,2 iken AB ortalaması yüzde 6,1'dir. Türkiye, 261 dakika ile ortalama aylık mobil kullanım süresi ile İrlanda, Norveç, İngiltere, İspanya, İtalya, Portekiz ve Almanya'nın üstünde yer almaktadır.
Neler eksİk?
Ülkemizde halen temel olarak kabloları ortadan kaldıran ve interneti tek bir merkezden kitlelere yaymayı hedefleyen yüksek-hızlı kablosuz geniş bant teknolojileri olan WiMAX ve LTE aktif olarak kullanı lmıyor. Ancak konu ile ilgili çalı şmalar devam ediyor ve en kısa zamanda yetkilendirmelerin tamamlanarak söz konusu teknolojilerin özellikle kırsal kesimde genişbant internet erişimi sunulamayan bölgelere hizmet götürmesine başlayacağız.

Küresel bir kriz söz konusu.. 2012 yılı için neler öngörüyorsunuz?
Biliyorsunuz yapılan bazı açıklamalar tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz nedeniyle ülkemiz ekonomisinin durgunlaşacağını ifade ediyor. Ancak ben telekomünikasyon sektörü açısından bunun olacağına inanmıyorum. Hatta sektörün krizin etkilerini azaltmada itici bir güç olacağını düşünüyorum. Bu yüzden 2012 yılında dünyadaki gelişmelere paralel olarak genişbant altyapılarının yaygınlaştırılması ve genişbant kullanıcılarının artırılması konusu önem taşımaya devam edecektir. Özellikle kamu özel sektör işbirliği ile FTTH (Eve kadar Fiber-Fiber to the home) kurulumunun artırılması ile genişbant hizmetlerinin yaygınlaşacağını düşünüyorum. Yine 2012 yılında üzerinde önemle durulması gereken bir diğer hususta mobil haberleşme sektörü. Mobil haberleşme sektörünün ülkemiz elektronik haberleşme sektöründeki payı ve önemi göz önünde bulundurulduğunda; 790-862 MHz bandının TV yayın hizmeti dışında mobil hizmetler için tahsisi ile spektrumun verimli kullanılması ile elde edilecek ekonomik değerin artırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler neticesinde e-devlet uygulamalarının etkin bir şekilde kullanılması, ülke çapında yaygınlaşması ve vatandaşların kesintisiz bir şekilde kamu hizmetlerinden faydalanması da büyük önem arz ediyor.~

Telekom sektörüne yabancı ilgisi var mı? Size ulaşan piyasaya yeni girmek isteyen yabancılar var mı?

- Evet, özellikle büyük şirketlerde yabancı yatırımcılarının önemli oranda hisse sahibi olduklarını biliyoruz. Mesela, bu oran Türk Telekom'da yüzde 55 iken, Vodafone'da yüzde 100, Avea'da yüzde 44 ve Turkcell'de de yüzde 13 civarında. Bununla birlikte yabancı yatırımcılar ülkemiz mevzuatına uygun olarak kurdukları daha küçük ölçekli şirketler vasıtasıyla da ülkemiz elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteriyor. Bu kapsamda, dünyadaki büyük telekomünikasyon şirketlerinden Vodafone Holding, 2010 yılının mart ayında Borusan Telekom'u satın aldı, geçtiğimiz günlerde de Koç.net Haberleşme Teknolojileri ve İletişim Hizmetleri AŞ'yi satın aldığını duyurdu ve 2011'in Aralık ayında da Koç.net'in ismini değiştirerek Vodafone Net yaptı. Bunun gibi; AT&T, British Telekom, Telekom Italia, T-Mobile gibi büyük telekomünikasyon şirketleri ülkemizde kurdukları şirketler vasıtasıyla elektronik haberleşme sektöründeki faaliyetlerine devam ediyor.

Türkiye'de sabit hatta yeni oyuncular beklenen büyümeyi gösteremedi. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?

Evet, doğru söylüyorsunuz. Ülkemizde mobil telekomünikasyon hizmetleri pazarında yaşanan rekabetin yanında sabit hat pazarında rekabet seviyesinin daha yavaş geliştiği söylenebilir. Bu diğer ülkelere bakıldığında da aynı şekilde seyretmektedir. Ancak buna rağmen biz ülkemizde son dönemde rekabet seviyesinin arttığını söyleyebiliriz. Örneğin, sabit hatta başlatılan trafik miktarları bazında bir karşılaştırmada alternatif işletmecilerin 2010 yılında yüzde 8,24 olan payının 2011 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 12,5'e çıktığı görülmektedir.
Bunun yanında özellikle yakınsama olgusuyla birlikte telekom işletmecilerinin pazarın değişik bölümlerine birleşme ve devralma gibi yöntemlerle giriş yaptıkları görülüyor. Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde, yakınsamayla birlikte giderek daha dinamizm kazanan telekom piyasalarında pazar farklılıklarından söz etmek güçleşecek ve işletmeciler sabit ve mobil her türlü yöntemi kullanarak rekabet edecekler.   

Öncelikler neler olacak?
Sizin önceliğiniz önümüzdeki dönemde ne olacak, hangi alana odaklanacaksınız?

Yenİ teknolojİler
Yeni dünya düzeninde, bilgi sahibi olan, bilgiyi üreten ülkeler bir adı m öne geçmiş durumda. Bunu gerçekleştirebilmek için de toplumumuzu bilgi toplumuna dönüştürmemiz şart. İşte bu noktada yani bilgi toplumu oluşturma hedefimiz doğrultusunda yeni haberleşme hizmet ve teknolojilerinin tüketicilere sunulmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Genişbant önemli
Bu çerçevede, son yıllarda iletişim teknolojileri arasında genişbant internet erişimi öne çıktı. Genişbant internet erişiminin yaygınlaşmasının ekonomik refaha önemli bir katkı yapacağı düşünüyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı sürdürüyor ve Türkiye'de de genişbant internet hizmetini hızla yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Abone sayısı 9 yılda 20 binli rakamlardan 16 milyon rakamına dayanmış durumda.
Afet için tedbir
Bir diğer önemli gördüğümüz konu da acil güvenlik haberleşme sistemiyle ilgilidir. Bildiğiniz üzere maalesef ülkemiz doğal afetlere sı k sık maruz kalıyor. Bunu en son Van Depremi ile tekrar gördük. Bu doğal afetler sonucu meydana gelecek can ve mal kaybının azaltılması için iletişim altyapısının afet sonrası çalışır durumda olması gerekiyor. Dolayısıyla meydana gelecek doğal afetlerde afet sonrası çalışmaları yürütecek olan kamu birimleri ile personelin kesintisiz haberleşme imkanı sağlayacak tedbirler almayı planlıyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz