25 yaşında neredeydim

İnsan hayatında 25 yaşın kritik bir önemi var. Çünkü yaşamın en önemli deneyimleri 25 yaşına kadar yaşanmış oluyor.

2.11.2015 11:38:460
Paylaş Tweet Paylaş
25 yaşında neredeydim
Ralph Lauren, 25 yaşında Brooks Brothers'da satış asistanıydı. Yahoo'nun CEO'su Marissa Mayer, Google'da mühendis olarak çalışıyordu. Ünlü Yatırımcı Warren Buffet, bir yatırım bankasında analizciydi. Xerox'un CEO'su Ursula Burns ise stajyerdi. New Hampshire Üniversitesi’nin yaptığı son çalışmaya göre insan hayatında 25 yaşın kritik bir önemi var. Çünkü, yaşamın en önemli anıları, deneyimleri ve kritik dönemeçleri 25 yaşına kadar yaşanmış oluyor. Araştırmaya göre, insanların geriye dönüp baktıklarında en önemli kazanımları da yine 25 yaş ve öncesinde elde ediliyor. Türk iş dünyasında başarılı olmuş isimlerin 25 yaşında ne yaptıklarına baktığımızda da edindikleri deneyimlerin hayatlarına nasıl yön verdiğini görmek mümkün.
Örneğin, Esas Holding Gıda Başkanı Babür Çelebi, 25 yaşındayken Amerika’da öğrenci olduğunu, bu eğitimin ona uzun yıllar Unilever gibi uluslararası bir şirkette çalışma imkanı sağladığını belirtiyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı da 25 yaşındayken Rabak Elektrolitik Bakır şirketinde rafinasyon şefi olduğunu söylüyor. O yıllarda en büyük isteğinin fabrikanın müdürü olmak olduğunu dile getiren Çaycı, “Ancak o tarihlerde müdür olmak için belli bir yaşa gelmek şart gibi görünüyordu. Bu da beni ümitsizliğe götürüyordu. Doğru zamanda doğru şirkete transfer olmam beni bugünkü pozisyonuma taşıdı” diye konuşuyor.
“YENİDEN BAŞLASAM İLK TERCİHİM OLURDU”
HP Kurumsal Grup Ortadoğu, Akdeniz ve Afrika Bölgesi Satış ve Dağıtım Kanalları Direktörü Serdar Urçar, üniversite ve yüksek lisans döneminde keyif alarak yaptığı ve çok şey öğrendiği turizm işlerinden sonra ilk tam zamanlı işyerinin Arthur Andersen olduğunu söylüyor. 25 yaşında bu şirkette denetim bölümünde çalıştığını belirtiyor ve bu deneyimin hayatındaki yerini şöyle anlatıyor: “Yüksek eğitim sonrası şirkete beraber girdiğimiz 9 kişiyle çok iyi arkadaş olmuştuk. Onlarla beraber İspanya Segovia’da Arthur Andersen’in eğitim kampüsünde harika bir 3 hafta geçirdik. Sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar süren eğitimlerden sonra kendimizi Segovia sokaklarına atıyorduk. Tabii bu tempoya dayanmak zordu. Sınıflarda gizlice çekilen ve hepimizi zaman zaman uyurken, başımız sıraya düşerken gösteren videoyu hala hatırlar ve gülerim.” Urçar, bugün iş hayatına yeniden başlasa ilk tercihi yine Arthur Andersen olurmuş. Çok kaliteli insanlarla dolu, çok iyi bir ortam olarak tanımladığı kurum için, “Ben gerçek anlamda profesyonelliği orada öğrendim. Ortamı, insanları çok sevmeme rağmen, finansal bir kariyer beni cezbetmediğinnden kalbimin sesini dinleyerek satış-pazarlama alanında bir iş aramaya başladım. O dönemde bilgi teknolojileri alanında bulduğum işle kariyerimin şu ana kadarki bölümünü geçireceğim sektöre geçiş yaptım” diyor.~“DEMİRYOLLARINDA MEMURDUM”
Doğanlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, 25 yaşında Çankırı’daki TCDD’de devlet memuruydu. 27 yaşında ise istifa etti. İstafa gerekçesinin iş yerinde müdürüyle yaşadığı anlaşmazlık olduğunu anlatan Doğan, detayları da şöyle paylaşıyor: “Müdürüm, bana ‘Tayinini iste git’ demeye başladı. Ben de memleketime en yakın demiryolu olan Bandırma’ya gönder gideyim’ dedim. Karşılığında, ‘Karabük’e git, Bandırma olmuyor’ dedi. Karabük’te hava kirliliği olduğunu söyleyince, Ankara’ya gitmemi söyledi. ‘Hayat pahalı’ karşılığını verdim. Bu tartışmalar uzayıp gidince istifamı verdim. Ama kendisini suçlayarak verdiğim dilekçeyi günlerce sümen altında tuttu. İstifamı kabul etmedi, Ankara’ya göndermedi. Sonra da kendim Ankara’ya şikayet ettim. Müfettişler geldi. Ben istifa ettim. Onun da tayini çıktı. Müdürle tartışmasaydım ya da tayinimi Bandırma’ya yapsalardı belki memuriyete devam ederdim.” Her ne kadar sorunlu bir ayrılık olsa da Doğan, devlet memurluğunda edindiği deneyimin kendisi için önemli olduğunu söylüyor. “Oradan aldığım disiplin ve kurumsal yapıyı, daha çok küçük olan işletmeye taşıdım. Organizasyon çizdim, yönetmelikler yazdım, disiplin kurulu oluşturdum, toplantı düzeni sağladım. Yani devlet kültürü almamın bana çok katkısı oldu” diyor.
“HAFTADA 7 GÜN İŞE GİDERDİM”
CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet Nane, 25 yaşında üniversite sonrası ilk tam zamanlı işi olan Türkiye Emlak Bankası’nda yönetici adayı idi. Çalışma hayatının bu ilk yıllarında da çok çalıştığını söyleyen Nane, “Cumartesi- pazar demeden işe giderdim. Bana verilen işleri sadece yapmakla yetinmez, neden yaptığımı araştırıp daha iyi ve etkin nasıl yaparım diye kafa yorardım. Bu yaklaşımımın o gün bugündür azalmadan hep devam ettiğini gördüm. Hiç unutmam; bir bayram tatilinde ailemin yanına, Mersin’e gitmemiş, İstanbul’da kalmıştım. Bayramın 2’nci günü çalışmak için işe gittiğimde bankanın güvenliği, çalışacağıma dair yazım olmasına rağmen bana şüpheli gözlerle bakmış ‘Deli midir nedir’ diye söylenerek beni içeri almıştı. Aynı bakış ve söylenmeler, bayramın 3 ve 4’üncü günlerinde de devam etmişti” diye anlatıyor. Nane, o gün hayatına yerleşen bu çalışma temposu ve işe bakışın bugün de devam ettiğini belirtiyor. Hatta o yıllarda benimsediği yolun bugünkü konumuna gelmesinde büyük etkisi olduğunun da altını çiziyor:
~“25 yaşında edindiğim bu deneyimleri kısa kısa maddelemem gerekirse; çok çalışmak, verilen görevden kaçmamak, fikirlerimi söylemekten çekinmemek, araştırmacı olmak, insanları kırmamak, kendi ayaklarımın üstünde durmak, limitlerimi bilmek, sebatkar olmak, azimli olmak, hata yapmaktan korkmamak ve ekip çalışmasına inanmak olarak sıralayabilirim.”
“KARİYERİMİ PLANLAMADA FAYDASI OLDU”
Saica Pack OMK Türkiye CEO’su Kaan Özkan, 25 yaşındayken Procter&Gamble Türkiye’de bilgi sistemleri analistiydi. Özkan o zamanlara ait keyifli bir anısını şöyle paylaşıyor: “P&G’nin kozmetik ürünleri satın alma, ihracat, stok ve satış modüllerinden oluşan sisteminin yazılımını AS400 sistemi üzerinde ben yapmıştım. O zamanlar yeşil ekran üzerinden sistem datalarının girildiği, bilgisayarın çok yaygın olmadığı, internetin Türkiye’de birkaç resmi kurumda olduğu dönemlerdi. Depodaki elemanlarımız bilgisayarı ilk defa kullanıyordu ve eğitimlerini ben vermiştim. Bir gece yarısı iş yerine yakın olan evimin kapısı çaldı ve açtığımda karşımda depo görevlisi vardı. ‘Kaan Bey ben pasaportumu kaybettim’ dedi. Yardımcı olmaya çalışarak ‘Ertesi sabah insan kaynaklarına durumu açıklarız’ diyordum ki bana ‘Ama Kaan Bey, pasaportumu bana siz vermiştiniz’ demez mi! O zaman şifresini, yani bilgisayarın sorduğu ‘password’ü unuttuğunu anladım. Depoya gidip yeni bir şifre tanımladım ve şifre olarak 5 Türk lirasının seri numarasını verdim. Onu da cüzdanına özel bir yere koymasını söyledim. Ama eve döndüğümde hala gülümsüyordum.” 25 yaşındaki bu iş deneyiminin Özkan’a sunduğu kazanımlar neredeyse saymakla bitmiyor. Özkan, bu kazanımları da şöyle sıralıyor: “Bilgi sistemlerinde şirketin her türlü işleyişini görme fırsatınız oluyor. Ben de öğrenebildiğim kadar öğrenmeye, anlamadığım her detayı sormaya, işleyişin birbirini nasıl etkilediğini keşfetmeye çalışıyordum. Bu sayede her departmanın, her prosesin şirkete etkisini öğrenme fırsatım oldu. Kariyerimi planlamada çok büyük faydası olduğunu söyleyebilirim.”~BUGÜNLERE GETİREN BAKIŞ AÇISI
ASUS Sistem İş Grubu Türkiye Ülke Müdürü Bora Aras, 25 yaşında bir BT (bilgi teknolojisi) distribütöründe teknik destek mühendisi olarak görev alıyordu. Bir BT şirketinde yönetici olmak da en büyük hayaliydi. Teknik destek mühendisi olarak görevi gereği çok fazla şehirlerarası seyahat yaptığını belirten Aras, “Bu nedenle kız arkadaşımla ilişkimizi sonlandırmış olmamız benim o dönem için unutamadığım anılarımdan birisidir. Bu olayın unutamadığım bir anı olmasının nedeni ise ‘şimdiki zaman’ içerisinde ‘kötü’ olarak nitelendirebileceğimiz deneyimlerimize, gelecekten baktığımızda aslında ‘iyi’ olabileceğini bana her defasında hatırlatmasıdır. Bu nedenle yaşama daha olumlu bakarım” diyor. Bugün bulunduğu noktadan oldukça memnun olan Aras, bu durumda 25 yaşında yaşadığı deneyimlerin etkili olduğunu düşünüyor. Nedenini de şöyle açıklıyor: “Bu başarı 25 yaşımdan çok önce ve 25 yaşımdan günümüze halen de sahip olduğum duygunun neticesidir. Merak ve keşif duygusu çocukluğumdan beri benim için hep itici güç oldu. Teknolojik ürünlere çocukluğumdan beri merakım vardı. Bilgisayarlarımı kendi aldığım parçalarla kendim topluyor, teknolojik gelişmeleri çocukken de takip ediyordum. 25 yaşındaki kariyer anlamında elde etmeye başladığım deneyim ve bakış açısı beni bugünlere getirdi. Çünkü tıpkı ASUS gibi zirvelere çıkmak için gözümü yıldızlara dikmiştim…”

“EN BÜYÜK HAYALİM”
ŞENOL ŞANKAYA / YEŞİM TEKSTİL GENEL MÜDÜRÜ
BABAM HEP İDOLÜMDÜ

Çocukluktan itibaren rahmetli babam hep idolüm oldu. Tekstilin her dalını ve sanayiciliği çok sever, yaptığı işten büyük zevk alırdı. Benim de küçük yaşlardan itibaren tekstil sektörüne ve kendi işimize büyük merakım oluştu. Bu nedenle de ileriye yönelik planlarımı yaşadığım doğal süreçle birlikte bu yönde yaptım. Üniversiteyi bitirir bitirmez Yeşim Tekstil’de çalışmaya başladım.
YEŞİM TEKSTİL’DEYDİM
Dolayısıyla 25 yaşımda da Yeşim Tekstil’deydim. O tarihlerde Yeşim Tekstil, ev tekstili üretimi yapıyordu ve Bursa da daha çok ipek, polyester üreten bir tekstil şehriydi. Benim o zaman için en büyük hayalimYeşim Tekstil’i ev tekstilinin yanı sıra entegre bir hazır giyim şirketi haline getirmek ve pamuklu örmeye girebilmekti.
FARKLI İŞ MODELİ
Ayrıca o dönemlerde tekstil işinde kayıt dışı üretim söz konusuydu. Ben Yeşim Tekstil olarak daha farklı bir iş modeli oluşturmayı istedim hep. Çevre ve sürdürülebilirliği gözeterek, sosyal uygunluk şartlarını ve iş güvenliğini sağlayarak, kendi işimizi daha iyi noktalara taşımayı ve global bir şirket olmayı hayal ederdim.
REKABETTE ÖNE GEÇİRDİ
Yeşim Tekstil’in bugün dünya genelinde isim yapmış hazır giyim markalarıyla çalışmasına zemin hazırlayan en büyük sebep aslında o zamanki bu hayaldir. Çünkü bu hayalle birlikte ev tekstilinin yanı sıra hazır giyim sektörü alanında üretim yapılmaya ve ihracata başlandı. Bugün her markanın beklentisi olan sosyal uygunluk şartlarını ve sürdürülebilirlik şartlarını yerine getirmek o tarihlerde atılan bu adımlarla sağlandı ve rekabette rakiplerimize göre bizi öne geçirdi.~"YETENEKLERİM GELİŞTİ, ÖZGÜVENİM ARTTI"
MEMDUH BOYDAK / BOYDAK HOLRİNG CEO'SU
ULUSALLIĞA İLERLEYİŞ

25’li yaşlarda Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra askerlik vazifemi yerine getirdim ve sonrasında evlendim. Yine o yıllarda Kayseri’de İstikbal fabrikamızda işe başladım. Özellikle ağabeylerimin de yönlendirmeleriyle mobilya, pazarlama ve satış alanlarında kendime bir yol belirlemiştim. O dönem mobilyaya olan talep sürekli artıyor, biz de yavaş yavaş pazar payımızı artırıyor, yerel marka olmaktan ulusal marka olmaya doğru ilerliyorduk. 90’lı yılların başında İstanbul’a da ürün satmaya başlamıştık.
İSTANBUL’A AÇILMA
Toptancıların bizden 425 liraya aldıkları kanepeleri orada 900 liraya sattıklarını ama yeterli satış miktarına ulaşamadıklarını görünce İstanbul’da pazarlama ve lojistik organizasyonu açma fikri ortaya çıktı. Organizasyonun başına aileden birinin geçmesi gündeme geldi ve bu görev bana ve o zamanlar İstanbul’da öğrenci olan Bekir Boydak’a verildi. Yeni evlenmiş olmama rağmen yönetimin verdiği görevi hemen kabul ettim ve tekrar İstanbul’un yolunu tuttum.
MORALİMİZ BOZULUYORDU
Yaptığımız araştırmalar sonucunda ilk pazarlama merkezini Eylül 1991’de Bayrampaşa’da Çizmeci İş Merkezi’nde açtık. Açılışımızı takip eden günlerde işlemiz çok iyi gitmiyordu ve moralimiz de bozuluyordu. Reklam verdik, tanıtıma başladık ve yavaş yavaş satışlarımız artmaya başladı. Bir süre sonra fabrika İstanbul’a mal yetiştiremez hale geldi.
TECRÜBEM ARTTI
25’li yaşlarımda öğrendiklerim, o yıllarda attığımız adımlar benim bugünkü yöneticilik ve girişimcilik yeteneklerimin gelişiminde önemli rol oynadı. Tecrübem arttı, İstanbul gibi büyük bir pazarla baş edebildiğimizi görmek, bu işte payımızın olduğunu hissetmek özgüvenimi artırdı. O dönemde aldığımız doğru stratejik kararlarla şu anda Türkiye’nin lider markalarını oluşturduk.

"KONTROL KOORDİNATÖRÜ OLARAK ÇALIŞTIM"
MURAT ÜLKER / ÜLKER YÖNETİM KURULU BAŞKANI
FORMÜLLERİ KOPYA ETTİM

Küçük yaşlardan itibaren işin bir ucundan tutmaya gayret ettim. Örneğin daha ilkokuldayken Avrupa’daki, Amerika’daki bisküvi fabrikalarını babamla gezdim… Daha küçücüktüm bisküvi formüllerini kopya etme görevini severek üstlenirdim. Üniversiteden mezun olduktan sonra benim günlük hayatımın doğal bir parçası olan bu işte, profesyonel tecrübe kazandım. Çeşitli meslek kurslarına katıldım, Ortadoğu’da ihracat konusunda çalıştım. En önemlisi de Amerika ve Avrupa’da gıda sektöründe faaliyet gösteren 60’tan fazla fabrika ve tesisi ziyaret ettim. Farklı ülkelerde, farklı şirketler “işin hamurunu nasıl yoğuruyor” yakından inceledim.
İNİSİYATİF VERDİ, GÜVENDİ
1984 yılında, 25 yaşında şirkette kontrol koordinatörü olarak çalışmaya başladım. Sonrasında şirketin farklı kollarında farklı görevlerde tecrübe kazandım. İşe hazırlanmamda ve gelişimimde babamın rolü büyüktür. Bana hem iş öğretti hem kendimi geliştirmem için gerekli olan alan ve inisiyatifi verdi, güvendi. Öyle güvendi ki fabrikadaki makineleri söküp yeni makineler yapmama bile ses çıkarmadı. Makineleri söküp takmayı becerebilmek, ileride yeni üretim bantları üzerinde çalışabilmemizi de sağladı. Yani beraberinde yeni fikirler getirdi.
İLERLETEN BAKIŞ AÇISI
Yani hayal gerçek oldu. Hayal kurmak, bir şeyleri önce aklınızda çalıştırmak onları gerçekleştirmenin ilk adımı. Ben böyle bir bakış açısıyla iş hayatına girdim ve öyle de ilerledim. Şimdi ekibimdeki genç arkadaşları da bu şekilde yönlendirmeye önem veriyorum. Hayal etsinler, hayal ettikleri fikir onlara azim ve cesaret versin. Önersinler, kafadakini hayata geçirmek için çalışsınlar, işimize fayda getirecek fikirleri biz de destekleyelim. Beraberce deneyelim, onların fikirlerini biz de tecrübelerimizle güçlendirelim. Böylelikle hep beraber daha da büyüyelim diye bakıyorum hep.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz