Az sermaye daha çok kredi

Uzmanlara göre dengeyi iyi sağlayan patronluk sanatını iyi icra ediyor.

1.05.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Az sermaye  daha çok kredi

Merhum Vehbi Koç'un yatırım yaparken katı kuralları vardı. En önemli 6 iş kuralından 2'sini, "yatırımı özkaynakla yapmak" ve "temkinli büyümek" oluşturuyordu. Yatırım yaparken yüzde 60 oranında kendi parasını kullanır, sadece yüzde 40 oranında kredi alırdı. Bu yüzden yurtdışındaki danışmanlar tarafından çok eleştirildiklerini söyleyen Koç Holding OnursalBaşkanı Rahmi Koç, "Vehbi Bey, süratli büyümeyi tehlikeli görürdü. Hele hele kredi ile büyümeyi katiyen tasvip etmezdi" diyor ve ekliyor: "Vehbi Bey'in zamanında çok tenkit edilirdik, 'Siz çok özvarlık kullanıyorsunuz' derlerdi. Bu yüzden yaşasaydı asla kredi kullanıp Tüpraş'ı satın almazdı." Yatırımın ne kadarının özsermaye ile yapılacağı konusundaki yaşanan kuşak çatışması sadece Koçlar'a özgü değil. İşletme ve finans kitapları bile yatırım yaparken ne kadar özsermaye ne kadar borç kullanılması gerektiği konusunda optimum oranı vermiyor. Bu yüzden patronların özsermaye konusundaki görüşleri de birbirinden oldukça farklı. Kimi kredi kimi özsermaye kullanırken cimri davranıyor. Hemen her yatırımı yüzde 100 krediyle yapan patronlar risk seven; öz kaynak kullanıp banka riskini düşürenler ise temkinli kabul ediliyor. TOBB Üniversitesi'nden Profesör Ramazan Aktaş, yaş ve coğrafi konuma göre özkaynak kullanım oranlarının değiştiğini söylüyor. Eski nesil borçla yatırım yapmak konusunda temkinli davranırken gençler daha fazla risk alıp özkaynak oranlarını yüzde 20'ler seviyesinde tutuyor. Batı ile Doğu arasında da özsermaye kullanım oranlarının değiştiğini söyleyen Aktaş, "Doğu illeri batıya göre daha muhafazakar davranırken Batı'da borçlanma düzeyi yüksek" diyor. Denizli ile Gaziantep örneğini veriyor. Borç kullanarak yatırım yapmayı seven Denizlililer krizde daha fazla iflas yaşarken Gaziantepli şirketler bundan daha az etkileniyor.

Patronlar yeni yatırımda ne kadar özsermaye kullanıyor?


İDEAL ORAN YOK
Aslında yatırımın ne kadarının özkaynak ne kadarının borç ile yapılacağı konusunda bilimsel olarak kanıtlanmış ideal bir oran yok. Genelde yatırım için kullanılacak borç ve özsermaye oranı, projenin gelirlerinin garantisine, yapıldığı ülkeye, sürdürülebilirliğine ve en önemlisi de projenin getiri oranına göre değişiklik gösteriyor. Akademisyenler, borçlanma oranını belirlerken mutlaka işin fizibilitesi ile finansal kaldıraç oranına dikkat edilmesini öneriyor. Finansal kaldıraç ise şirketin toplam varlıkları içindeki yabancı kaynakların oranını gösteriyor. ~
Özyeğin Üniversitesi İşletme Fakültesi öğretim üyesi Yardımcı Doçent Doktor Mustafa Çağlayan, para piyasalarının gelişmiş olduğu ülkelerde, yatırımın yarısının özsermaye diğer kısmının ise kredi ile yapılmasının uygun olduğu söylüyor. Bu duruma, ekonomide 0,5 puanlık finansal kaldıraç oranı deniyor.
Ancak Çağlayan'a göre Türkiye gibi sermayesi yetersiz ülkelerde, yüksek riskleri önlemek için finansal kaldıraç oranının 0,6 puanda tutulması gerekiyor. Yatırım yaparken 0,6'lık finansal kaldıraç oranının geçilmesinin şirketleri finansal sıkıntıya sokabileceğini söyleyen Çağlayan, "Türkiye'de şirketler yatırım yaparken bunun minimum yüzde 40'ını özsermaye ile finanse etmeli. Borçlanmayı ise maksimum yüzde 60 seviyesinde tutmalı" diyor. Bu konuda farklı teoriler olsa da Koç Üniversitesi'nden Yardımcı Doçent Doktor Evrim Akdoğu, sağlıklı bir işletmede borç ve özsermayenin optimal bir şekilde bulunması gerektiğini belirtiyor.

ESKİ KUŞAK TEMKİNLİ
Bu konuda iş dünyasındaki en önemli farklılık, Türkiye'de sanayinin kurucu nesli olan patronlar ile yeni kuşak arasında yaşanıyor. Genelde kurucular, şirketi belli bir büyüklüğe ulaştırdıktan sonra daha az risk almayı tercih ediyor. Bunlar, kredibiliteleri yüksek olsa bile yüksek oranda borçlanarak iş yapmayı tercih etmiyor. Yatırımlarını az miktarda borçlanarak gerçekleştirdikleri için de özsermaye oranları yüzde 60 ila 80 arasında kalıyor. Hatta bazıları hiç kredi almadan yüzde 100 özkaynakla yatırım yapıyor. Vehbi Koç modelini uygulayan patronların başında Ahmet Zorlu, İshak Alaton, Necmettin Bitlis, Abdülkadir Konukoğlu ve Abdullah Kığılı gibi saygın isimler geliyor. Kurucu patronların daima tedbirli davrandığını söyleyen Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, şunları söylüyor: "Bu kuşak, sıkıntıları iliklerine kadar yaşamış, her kuruşun nasıl bin bir zorlukla kazanıldığını bilen bir nesil. Bu yüzden daima hesaplı risk alır. Nakit parayı zor günler için daima bir kenarda tutmayı iş felsefesi olarak benimsemişlerdir." Halen yatırımlarını yüzde 50 özsermaye kullanarak yaptığını söyleyen Polisan Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis de "Eskiden banka kredileri kolay alınmazdı. Yüzde 50-60 özkaynak olmadan yatırıma girmek zordu" diyor. Boğaziçi Üniversitesi profesörlerinden Burak Saltoğlu ise Batı'dakinin aksine Türkiye'de özkaynakla iş yapma kültürün hakim olmasını, bankacılık kesimindeki kredilerin milli gelire oranının düşüklüğüne bağlıyor. Ayrıca borçlanma yoluyla finansmanın geçmiş yıllarda daha az ve kısıtlı miktarda olması da yeni ile eski kuşak arasındaki farklılığı artırıyor.

YENİLER KREDİ TUTKUNU
Eski nesil daha tedbirli davranırken yeni nesil daha çok krediyle iş yapmayı tercih ediyor. Bu da yatırımlarda kullanılan özsermaye oranının geçmiş yıllara göre düşmesine yol açıyor. Aktaş, "Faizlerin de düşmesiyle patronlar, son dönemde yüzde 30 özsermaye kullanarak iş yapmaya alıştı" diyor. Hızlı büyümenin ancak bu şekilde yakalanacağını savunan patronların başında ise her yeni yatırımı minimum özkaynak maksimum kredi ile gerçekleştiren Çukurova Holding'in patronu Mehmet Emin Karamehmet var. Karamehmet, yüksek risk alıp yüksek kazanç sağlıyor. Bunun bir yönetim ve finans tarzı olduğunusöyleyen Burhan Karaçam'a göre, Karamehmet, özkaynak oranını en altta tutma özelliği ile iş dünyasının en atılgan ve risk almayı en çok seven patronları arasında başı çekiyor. Karamehmet'in 6,1 milyar dolar ödediği elektrik özelleştirmelerindeki ortağı Mehmet Kazancı, onun bu özelliğini, "Riski seviyor. Finansman konusunda Türkiye'nin duayenlerinden biri" diye anlatıyor. Brightwell Holding'in patronu Alphan Manas da hızlı büyümenin yolunun düşük özsermaye kuralından geçtiğine inananlardan. Manas, "Geçmiş ile bugün arasında inanılmaz farklar var" diyor ve ekliyor: "Likidite fazlası olduğu dönemlerde kullanılacak özsermayenin oranı yatırım tutarının yüzde 10'u ila 20'si arasında kalmalı.~
" Erciyas Holding'in patronu Ahmet Erciyas, "Dün Vehbi Koç gibi düşünsem de bugünkü şartlarda yeni yatırımları yüzde 30 özkaynak, yüzde 70 kredi kullanarak yapmayı uygun buluyorum" diyor. Nuh Çimento'nun Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, yüzde 20'ler civarında özkaynak kullandığını belirtiyor. Sıfır özkaynakla da iş yapabileceklerini söyleyen Atalay, yüzde 20 özkaynağı performansa olumlu katkı yapması açısından istediğini anlatıyor.

İŞADAMI İÇİN KRİTİK HESAP

Yeni yatırım yaparken ne kadar borçlanılacağı konusunda hemen her patronun farklı bir hesap yöntemi bulunuyor. Profesör Aktaş'a göre, bu durum, biraz da kişinin riske karşı tutumuna göre farklılaşıyor. İş dünyasında da patronlar bu tutumlarına göre atılgan, riskten kaçınan ve kayıtsız olarak üçe ayrılıyor. Prof. Dr. Aktaş, "Nereye kadar borçlanacağını bilmek patronluk sanatını gösterir" diyor. Patronların da yatırımda kullanılacak özkaynağı hesaplamak için kendilerine göre yöntemleri bulunuyor. İnce hesap yapıp en doğru özsermaye tutarını bulan patronlardan biri de Tema Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük. Nakit yönetiminin kârlılık ve cirodan daha önemli olduğunu söyleyen Küçük, "Her zaman dönen varlıklarımızın, kısa vadeli borçlarımızın 1,5'inin altına düşmemesine gayret ettik" diyor ve ekliyor: "Türkiye'de kurulan şirketlerin yüzde 80'i, 5 yıl sonra ya batar ya da el değiştirir. Bunun da en büyük nedeni ne kadar özsermaye koymasını gerektiğini iyi hesap etmemesinden kaynaklanır" diyor. Teknik Yapı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım da projeleri en baştan itibaren 3 kaynak üzerinden dengeli biçimde finanse etmeye dikkat ettiklerini söylüyor. Durbakayım, "Projelere başlarken yüzde 40 ön satış, yüzde 40 özsermaye ve yüzde 20 banka kredisi kullanmaya özen gösteriyoruz" diyor. Necmettin Bitlis ise uzun yıllara dayanan tecrübesine göre fizibilitesi iyi yapılmış dahi olsa yüzde 30 özkaynak olmadan yatırıma girilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. "Kârlılık yoksa yüzde 100 özsermaye bile kullanılsa başarılı olunamaz" diyen Bitlis, kendisinin ise yüzde 50 özsermaye ile iş yapmayı tercih ettiğini söylüyor.

SEKTÖRE GÖRE DEĞİŞİYOR
Yatırımda kullanılacak özsermaye tutarını en çok etkileyen faktörlerden biri de faaliyet gösterilen sektör. Özellikle son dönemde enerji gibi daha öngörülebilir projelerde yüksek kredi oranları kullanılırken gayrimenkul, tekstil ve hazır giyim gibi krize karşı daha kırılgan sektörlerde özkaynak kullanımı artıyor. Öte yandan hızla gelişen ve tekel olunacak pazarlarda özsermaye kullanımı azalıyor. "Özkaynak kullanımı konusunda genel bir kural yok" diyen Dost Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Akpınar da yatırım yaparken kullanılacak özsermaye tutarının sektöre göre değişebileceğini söylüyor. Enerji yatırımlarında daha yüksek oranda kredi bulunduğu için yüzde 80'e kadar kredi kullanımını çok riskli bulmadığını söyleyen Akpınar, gayrimenkul alanındaki yatırımlarını ise bugüne kadar yüzde 100 özkaynakla hayata geçirdiğini söylüyor. Akpınar, "Gayrimenkul daha fazla belirsizlik içeriyor ve yatırımın üzerinde kredi ile gelen zaman baskısının limitli olması gerekir" diyor ve ekliyor: "Benim bugüne kadar olan gayrimenkul yatırımlarım kredi kullanmadan gerçekleşti. Ancak kredi kullansam dahi bu oran, gayrimenkul projelerinde yüzde 20 ila 40 bandını geçmez. Geçmesi gereken projelere girmem." Tekstil ve hazır giyim de gayrimenkule benzer durum yaşanıyor. Her iki sektörde de LCWaikiki, Colins, Kiğılı gibi büyük grupların hemen hepsi kredi ile yatırım yapmıyor. Yapsalar bile bunu en alt limitte tutuyorlar. Son dönemde krizden önemli dersler çıkardıklarını söyleyen Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı ise "Bankadan para almamayı, krediyle bu işlerin yapılmayacağını öğrendik" diyerek sektördeki gelişmeyi özetliyor. Kiğılı, "Krediyle iş yaparsanız Türkiye gibi zaman zaman iniş çıkışları olan bir ülkede ciddi banka tuzaklarına düşersiniz. Yarın markanızın da her şeyinizin elinizden gittiğini görürsünüz. Yatırım yapmak istiyorsanız kendi özsermayenizle veya ortak alarak büyümenizde fayda var. Bankayı kendinize ortak ederseniz sistemi doğru yönetemezsiniz" diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz