CEO'suzlar

Türkiye'nin en büyük iki holdingi, sadece 11 yıldır CEO'luk sistemiyle yönetiliyor. Pek çok büyük holdingde ise icranın başında patron CEO'lar var.

1.02.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
CEO'suzlar


Hasan Güleşçi, Sabancı Holding'in ilk CEO'su olarak kabul ediliyor. Oysa holding fiili olarak CEO'luk sistemine, 2000 yıllında geçti ve ilk CEO unvanı o dönemin önemli yöneticilerinden Hazım Kantarcı'ya verildi. Sabancı şirketleri, 1967 yılında holdingleşti. Yani Türkiye'nin en büyük grubu, 30 yıldan fazla bir süre CEO olmadan, aile tarafından yönetildi. Bugün holdingi Hazım Kantarcı, Celal Metin ve Ahmet Dördüncü'nün ardından atanan 4. CEO Zafer Kurtul yönetiyor. Koç holding de benzer tarihlerde CEO'luk sistemine geçildi. 1990'lı yıllarda Uğur Ekşioğlu, İnanç Kıraç gibi isimler çeşitli unvanlar altında CEO gibi çalışsa da resmi olarak ilk CEO, Temel Atay oldu. Atay, Temmuz 2000'de başkan vekilliğinden CEO'luğa atandı. Bugün holdingi yöneten Turgay Durak, grubun 4. CEO'su. Türkiye'nin en büyük iki holdinginde CEO'luk sistemi, 11 yıllık bir geçmişe sahip. Bugün Türkiye'de pek çok holding, patron CEO modelini sürdürüyor. Boyner Holding, Kibar Holding, Anadolu Holding, Boydak Holding gibi Türkiye'nin öne çıkan büyük gruplarında, hala aileden yöneticiler icranın başında bulunuyor. Bazı gruplar ise son 2-3 yıldır CEO'luk sistemine geçti. Arkas, Aras, Dedeman bu gruplardan bazıları.Ancak CEO'luk sistemine geçmeyen hala pek çok büyük grup var. Fiba Holding, Gama Holding, Enka, İhlas, Mesa, Limak, Bayraktar bunlardan bazıları. Tekstil, enerji, gayrimenkul ve elektronikte yaptığı yatırımlarla Türkiye'nin önemli gruplarından biri olan Zorlu da CEO'luk sistemini kullanmıyor. Grubu Ahmet ve Zeki Zorlu kardeşler ve onların çocukları yönetiyor. Ahmet Zorlu, dergimize verdiği bir söyleşide neden CEO atamadıklarını şöyle anlatmıştı: "Merkezi yönetim artık dünyada kaybetmiştir. Bizde merkezi yönetim diye bir şey olamaz. Herkes yerinden kendisi yönetecek. Bizim sistemimiz yerinden yönetimdir."

AİLE SICAK BAKMIYOR
Türkiye'nin büyük gruplarında hala aile çok etkin bir rol oynuyor. CEO'suz holdinglerde de aile bireyleri işin başında. Bu gruplarda patronlar, şirketlerini profesyonel yöneticiye teslim etmek istemiyor. Türkiye'deki holdinglerin yüzde 90'ından fazlası aile şirketi olduğu için yönetim de kuruculardan çocuklara geçiyor.~
CEO ya da genel müdürlerin çoğunluğunu aile üyeleri oluşturuyor.Türkiye'de çok sayıda CEO'suz şirket olduğunu söyleyen Deloitte Aile Şirketleri Hizmetleri Lideri ve Ortak Selçuk Ürkmez, "Aile bireyleri dışarıdan bir çalışanın kendilerine neyi yapıp neyi yapamayacaklarını söylemesini kolay kabullenemiyor" diyor ve ekliyor: "Aile şirketlerinde üst yönetim kademesinde çoğunlukla aile dışından birisi oluyor, ancak bunun adına CEO denmiyor."Yalınkaya Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sedat Yalınkaya da aile dışından profesyonel CEO atama ihtiyacı duymadıklarını söylüyor. Büyüme dönemlerinde CEO'nun holdingde görev yapabileceğini söyleyen Yalınkaya, "Sektörün zor günler geçirip küçüldüğü dönemlerde ailenin yönetimde olması en iyisi" diye konuşuyor. Grupta ağabey Hasan Yalınkaya, holdingin yönetim kurulu başkanlığını, Sedat Yalınkaya ise holdingin başkan vekilliğinin yanı sıra Goldaş'ta CEO'luk görevini yürütüyor.

TEMEL SORUN GÜVENSİZLİK
Aile şirketlerinin dışında son dönemde yükselen ve genç holdinglerde de CEO bulmak zorlaşıyor. İşi kuran kişiler, hem yönetim kurulu başkanı hem CEO görevini üstlenmeye devam ediyor. CEO pozisyonu boş bırakılıyor.
Son dönemde hızlı bir yükselişe geçen Kazancı Holding'de de CEO pozisyonu yok. CEO'nun görevleri AKSA Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Kazancı ile CFO'su Sedat Siverek arasında paylaştırılmış durumda.Benzer durum son 5 yılda hızla yükselişe geçen finans kökenli Mehmet Ali Aydınlar tarafından kurulan Acıbadem Sağlık Grubu için de geçerli. Grubun Yönetim Kurulu Başkanı Aydınlar, halka açık olmalarına karşın CEO pozisyonunu boş tutuyor. CEO'nun görevini Aksa da olduğu gibi CIO ve CFO yürütüyor.Amrop Yönetici Ortağı Yeşim Toduk Akiş ise bu durumun patronların profesyonel yöneticilere olan güvensizliğinden kaynaklandığını söylüyor. Akiş, "Türkiye'deki büyük holding ve şirketlerde genel müdür ve CEO pozisyonları olsa bile bunların çoğunda imza ve karar yetkileri sınırlı. Türkiye'de Amerika'daki yetkilere sahip bir CEO'dan söz etmek mümkün değil" diyor.

ANADOLU'DA CEO YOK
Sanko, Boydak, Sarar, Orhan gibi Anadolu'nun en önemli holdinglerinin aile dışından profesyonel CEO'su yok. Holdingin üst düzey yöneticileri de CEO'ları da Boydak örneğinde olduğu gibi aile üyeleri arasından seçiliyor.
Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, farklı sektörlerdeki şirketlerini aile içinden seçilen 7 yöneticiyle yürüttüklerini söylüyor. Konukoğlu, "Sanko'da aktif yöneticilik yapan aileden 7 kişi var.~ Bunların ikisi benim oğullarım, diğerleri ise kardeşlerim. Bu şekilde iş paylaşımı yapıyoruz" diyor. Aralarındaki görev paylaşımını ise şöyle açıklıyor"Ben, ağırlık tekstilde olmak üzere işlere genel olarak bakarım. Büyük oğlum Sani, klima yatırımlarımızın başında. Küçük oğlum ise sadece finansmanla ilgileniyor. Kardeşim Zeki ise enerji yatırımlarının başında."
Boydak ve Sarar'da ise CEO görevini ailenin ikinci kuşak temsilcileri yürütüyor. 43 yaşındaki Memduh Boydak, ailenin en küçük üyesi. Ağabeyi Hacı Boydak, holdingin yönetim kurulu başkanlığını, kendisi de 2 yıl önce atandığı CEO'luk görevini yürütüyor. Boydak, holdingin 26 şirketinde aileden 15 kişinin yöneticilik yaptığını söylüyor.
Yönetim danışmanı Boyden Genel Müdürü Özlem Ergun da Anadolu'daki holdinglerde aile üyelerinin icra kurulu başkanı gibi görev yapmalarının daha yaygın olduğunu söylüyor. Ergun, "Türkiye'de patronlar CEO rolünü bırakmak istemiyor" diyor.

CEO İTİCİ BULUNUYOR
Türkiye'de şirketler genelde Chief Executive Officer'ın Türkçe karşılığı yerine kısaltılması olan CEO'yu kullanıyor. CEO kelimesini itici bulan şirketler ise bunun yerine Türkçe unvan tercih ediyor.Genelde de icra kurulu başkanı, murahhas aza, başkan gibi sıfatlar kullanılıyor.CEO yerine genel koordinatör unvanı kullanmayı tercih edenler de var. Unvanlar konusunda hem fikir olunmamasından ötürü de CEO'suz holding sendromu artıyor.
CEO yerine genel koordinatör unvanını kullanan holdingler arasında Alarko, Arıkanlı ve Hayat Kimya ilk sırada yer alıyor.Örneğin Alarko Holding'de aslında tam olarak CEO'nun görevi yürüten Ayhan Yavrucu'nun unvanı genel koordinatör. Yavrucu neden CEO unvanını kullanmadıklarına ilişkin, "CEO'nun Türkçe'de tam bir karşılığı yok. Bundan dolayı genel koordinatör unvanını kullanıyoruz. Yurtdışında ise CEO unvanını kullanıyoruz" diyor. Arıkanlı Holding'de de durum benzer. Geçmişten gelen alışkanlık ve şirket içi bilinirlikten ötürü CEO yerine genel koordinatör unvanı kullanılıyor. CEO yerine genel koordinatör gibi ara bir unvanın Türk şirketleri için daha makul olduğunu söyleyen Akiş, "Üst düzey yönetici icradaki yönetim ve kararlardan tümüyle sorumlu olamayacaksa CEO denmemeli" diyor ve ekliyor:
"Ancak bu kesinlikle bir geçiş süreci. En geç 10 yıl içinde Türk şirketlerinde de tam anlamıyla bir CEO yapısı yerleşecek ve CEO'su olan holding sayısı parabolik olarak artacak."

HANDİKAPLARI NELER?
CEO'suz veya genel müdürsüz çalışan holdinglerde de işler yürüyor. Ancak bunun için aile üyeleri arasında görev paylaşımının iyi yapılmış olması ve şirketin çok büyük olmaması gerekiyor. Bu durumda gerçekten şirket dışından bir CEO'ya veya genel müdüre ihtiyaç olmayabiliyor. Ancak uzmanlar, patronlara her zaman bir CEO veya genel müdür olarak adlandıracakları bir kişiyi atamalarını tavsiye ediyor.Çünkü profesyonel bir CEO olmadan çalışmanın en büyük handikabı kurumsallaşma ve büyüme konularında yaşanıyor. Bu tip holdingler diğerlerine göre daha kısa ömürlü oluyor ve belli bir noktadan sonra büyüme hızlarını kaybediyor. Ürkmez, "Aile şirketinin gerçek sektör tecrübesi olan dışarından bir CEO tarafından yönetilmesi, CEO'nun sahip olduğu daha fazla bilgi birikimi ve tecrübeyle şirketin daha fazla büyümesini sağlayabiliyor" diyor.~
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Genel Sekreteri Güray Karacar da profesyonel CEO'su olmayan yapıların en büyük handikabının, icrayı yöneten kişilerle denetlemesi gereken kişilerin aynı olmasından kaynaklandığını söylüyor. Karacar, "Karar veren ve uygulayanın aynı olduğu bir ortamda doğru bir organizasyondan söz edilemez" diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz