En zor kararım

"Zor karar" almak liderliğin doğasında var. Bu kararların pek çoğunun yöneticilerin kariyer hayatlarını etkilediği de bilinen bir gerçek.

1.04.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
En zor kararım
HER LİDER, KARİYERİNDE dönüm noktası oluşturacak en az bir karara imza atmıştır. Liderlik konusunda önde gelen isimlerden Bill George da bu fikirde... İş dünyasında yöneticilerin pek çok zor kararın altına imza atI mak zorunda kaldıklarını söylüyor. Ancak bazı kararların ağırlığının diğerlerinden daha fazla olduğunu belirtiyor ve "Zor kararlara hızlı ve etkin yanıt verebilme becerisi liderleri birbirinden ayıran önemli özelliklerden biri" diye konuşuyor. Türkiye'de de pek çok lider sonuçları büyük önem taşıyan riskli ve zor kararlara imza atmış durumda.
Sarar Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar, "Kararınızı, zor da olsa, hemen kafanızda tartıp hızlı vereceksiniz. Sonra da pişman olmayacaksınız" diye konuşuyor. Onun gibi düşünen ve iş hayatlarının en zorlu kararlarını cesaretle alan pek çok yönetici mevcut. Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş ve Doğtaş'ın patronu Davut Doğan da bu isimler arasında yer alıyor. Onlar için hayatlarında en zorlu karar, kendi işlerini kurmak olmuş. Goldaş CEO'su Sedat Yalınkaya da bugün lokomotif alanları olan mücevherata adım atarken başta tereddüt ettiğini açıkça söylüyor. Profesyonel yöneticiler için de kariyerlerinin dönüm noktalarını aldıkları zor kararlar belirleyebiliyor. İlaç sektörünün üst düzey yöneticileri Güldem Berkman ve Melih Memecan, aile- iş dengesini düşünerek tereddütle kabul ettikleri yurtdışı işlerinin bugünkü sonuçlarından oldukça memnun.
Aynı şekilde yeni bir yatırımı veya iş anlayışını oturtmak da yöneticiler için zorlu bir karar almak anlamına gelebiliyor. Axa CEO'su Cemal Ererdi ve Şişecam Düzcam Grubu Başkanı Gülsüm Azeri için şirketlerini yenilik kararına ikna etmek oldukça güç olmuş. İş dünyasının önemli isimleri, kariyerleri boyunca aldıkları en zorlu kararlarını ve bu kararların sonuçlarını Capital'e anlattı:

GİTMEK Mİ ZOR, KALMAK MI?
Novartis Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman için iş hayatında aldığı en zorlu karar, Macaristan'daki görevini kabul etmek olmuş. "Şimdi dönüp baktığımda iyi ki bu kararı vermişim diyorum" sözleriyle attığı adımdan hiç pişmanlık duymadığını açıkça söyleyen Berkman, 20 yıllık kariyeri boyunca aldığı diğer zor kararları şöyle sıralıyor: "Bir kimya mühendisi olarak kariyerimin en başında teknik bir iş yapıyordum. Daha sonra yetenekli olduğumu düşündüğüm pazarlamaya geçmek istedim. Bu, aldığım ilk zor karardı diyebilirim. İkinci büyük kararım ise 10 yıllık hızlı tüketim ürünleri tecrübemin ardından 2001 yılında sektör değiştirerek ilaç sektöründe çalışmaya başlamaktı. En zorlu kararımsa 2007 yılı başında, özel hayatımdaki tüm olası zorlukları göze alarak, Novartis bünyesinde Macaristan ülke başkanlığı görevini kabul etmem oldu. Bir yanda ailem, çok sevdiğim oğlum ve eşim, bir yanda ise hiç bilmediğim bir ülkede tanımadığım bir kültürde inanılmaz bir kariyer fırsatı... Sonuçta o an için en doğru olan kararı verdim. Görevi kabul ettim. Oğlumu bakıcımızla birlikte Macaristan'a götürdüm, eşimle çok sık görüşebileceğimiz planlamalar yaptık. Şimdi dönüp baktığımda iyi ki bu kararları almışım diyorum. ~
Çünkü Macaristan'a gittikten sadece 8 ay sonra Türkiye ülke başkanlığı teklifini aldım. Normalde Macaristan'da en az 2-3 yıl kalmam gerekiyordu. O an, şirket bağlılığımı göstermesem büyük olasılıkla şu anki görevimde olmayacaktım. Tüm bunların üstüne edindiğim tecrübe ve iş özgüveni de artı oldu."

KOÇ'U BIRAKMA CESARETİ
Bir diğer iş değiştirme cesareti hikayesi de bugün Nuh Çimento Yönetim Kurulu Başkanı olan Atalay Şahinoğlu'ndan geliyor. Şahinoğlu, iş hayatındaki en önemli kararlarından birini Koç Holding'de 25 yıl çalıştıktan sonra en üst kademe ve ortak genel müdürlük yaptığı Kurt Mensucat'tan ayrılırken aldığını itiraf ediyor. "Koç Holding'teki görevimden, ekonomik anlamda zor duruma düşen ve İGS hazır giyim şirketini de içinde bulunduran Hazet Hol-ding'i kurtarma operasyonunun başına geçmek üzere ayrıldım. Bu çok zor bir karardı" diye konuşuyor. Şahinoğlu, iş dünyasında kendisine sunulan teklifler arasında seçim yaparken de zorlandığını kabul ediyor. "1995'te İstanbul Ticaret Odası başkanıyken, Odalar Birliği başkanlığına aday olmam teklif edilmişti. İkinci seçenekse iş dünyasında cazip bir teklifi kabul etmekti. Ben ikinci yolu seçtim" diye konuşuyor. Bu kararının sonrasında Atalay Şahinoğlu'na iş dünyasının sayılır duayenlerinden olduğu için siyasete girme teklifleri de gelmiş. Şahinoğlu bu teklif sürecini ise şöyle anlatıyor: "Son seçim dönemi hariç, önceki dört seçim döneminde de çeşitli partilerden siyasete girmem ve milletvekili adayı olmam yönünde istekler oldu. Bunlara hep olumsuz cevap verdim. Geriye baktığımda tüm kararlarımın benim için olumlu sonuçlar verdiği kanaatindeyim." Yöneticilerin her gün pek çok seçim yapmak zorunda kaldığını düşünen Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı ise idari anlamda en önemli kararını 2008 krizinde bakır fiyatlarındaki açık pozisyonlarının tamamını anında kapatarak verdiğini söylüyor. "Kararım, fiyatı yüzde 40'a kadar düşüş gösteren bakırdan ve TL'ye karşı değer değiştiren dövizden kaynaklanacak büyük zararları önlemiş oldu" şeklinde konuşuyor.

GİRİŞİMCİLİK CESARET İSTER
"İş hayatında en zorlu karar, kendi işini kurmaktır. Benim bu cesareti toparlamam zaman aldı ama şimdi iyi ki yaptık diyorum." Bu sözler, Sarar Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar'a ait. Boss'a fason üretim yaparken kendi markalarını yaratma kararının kariyerindeki en ciddi dönüm noktası olduğunu söyleyen Sarar,hemen kriz öncesi aldığı bu riski şöyle anlatıyor: "Tekstil işine 1985 yılında Hugo Boss'a fason mal üreterek başladık. O yıllarda sadece bu markaya çalışabiliyorduk. İtalya, Fransa, İngiltere'den başka müşteriler geliyordu ancak biz onlarla çalışmayı kabul edemiyorduk. Bu şekilde yıllar geçti. Biz Sarar adıyla Avrupa'da mağaza açamaz mıyız diye sorar olduk. Bize sadece Asya ve Afrika pazarlarında ve Rusya'da Sarar markasıyla mağazalaşma izni verdiler. Bunun sonucunda artık fasonculuğu bırakalım, dünyada markaolalım dedik. Yıl 1999... Avrupa ve Amerika'da şirket kurduk, mağazalar açtık. Tam kriz dönemi, bu çok riskli bir adımdı. Ama işimizi doğru yaptık. Hala çok heyecanlıyım. Dünyanın her yerinde mağaza açalım istiyorum." Tekstil sektörünün önemli isimlerinden Aynur Bektaş da bankacılıktan vazgeçerek Hey Tekstil'i kurma kararını oldukça zor aldığını açıklıyor. "Profesyonel çalışma hayatında belirli bir geliriniz ya da standardınız oluyor. Ama kendi işinize başladığınızda önünüz risklerle dolu, hiçbir garantiniz yok. Üstelik her şeyi kaybetme riskiniz var. Doğru karar verdiğimi düşünüyorum.~
 Ancak geriye dönüp baktığımda geçmişteki cesaretimden korkuyorum. Bugünkü tecrübemle 20 yıl geriye gidip bir kez daha cesaret eder miyim diye sorduğumda, cevabım hayır. İş kuracak insanların mutlaka mesleki eğitim alması gerekir."

DEVLET MEMURLUĞUNDAN PATRONLUĞA
Bugün 130 milyon TL'lik ciroya sahip şirketini sıfırdan yaratan Doğtaş Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan da Bektaş ve Sarar ile aynı fikirde. Doğan, hayatının dönüm noktasını devlet memurluğundan ayrılarak gerçekleştirdiğini açıklıyor. O günleri ise "Küçük yaşta ailemden ayrılıp Devlet Demir Yolları parasız yatılı okulunda okudum. Daha sonra TCDD'de puantör olarak devlet memurluğuna başladım. 7 yıl bu görevi yürüttükten sonra istifa ederek hiç bilmediğim bir işe girmek hayatımda verdiğim en zorlu karardı" diye anlatıyor. İş dünyasına giriş kararını nasıl aldığını ise şöyle aktarıyor: "Babamın çay ocağı vardı ve biz 6 kardeştik. Bir şekilde birlik olup başarmak zorundaydık. Çekyat modasının olduğu bir dönemdi ve bu iş gelecek vadediyordu. Günde 7-8 çekyat üretim kapasiteli 100 metrekarelik küçük bir atölyeden, 100 bin metrekarelik kapalı alana sahip bir yapıya ulaştık. İlk günlerde kamyonla köylere çekyat satıyorduk. Bir gün Türkiye'nin ilk 500 kuruluşu arasına gireceğimizi hiç düşünmezdik. Ayrıca yurtdışına çıkmanın çok zor olduğu yıllardan bugün 65 ülkede adımızın geçtiği bir şirket haline geleceğimizi düşünmek bile bizim için bir hayaldi." Bugün ulaştıkları iş hacmine bakarak geçmişte doğru bir karar aldıklarını görmenin söyleyen Doğan, ilk gün sahip oldukları hayali bugün gerçekleştirdiklerini belirtiyor. "Her şeyi bir kenara bıraksanız bile, çevreci ve sosyal sorumluluklarının bilincinde bir şirket yaratmanın verdiği mutlulukla iyi ki o gün bu kararı vermişim diyorum" diye konuşuyor.

DEĞİŞİME START VERMEK
Köklü kişisel kariyer kararlarının yanında, özellikle geleneksel iş yapış şekillerine sahip alanlarda yeniliğe gitmek de hayli zorlu bir hal alabiliyor. 2002 yılından beri Axa Sigorta'nın genel müdürlüğünü sürdüren Cemal Ererdi de yeni yönetim tarzına geçişte zorlandığını vurguluyor: "2004'ün sonlarında sigorta sektörü, geleneksel anlayışla ürün bazlı sistem yapısıyla çalışıyordu. Bu da müşteri taleplerine doğru çözüm getirilmesini zorlaştırıyor ve müşteri kârlılığının doğru tespitini engelliyordu. O dönem, şirketi müşteri odaklı yeni bir anlayışa doğru yönlendirecek kararı vermem gerekliydi" diye konuşuyor. Ererdi, aldığı kararı uygulamanın ve her kademeden çalışana kabul ettirmenin de yorucu bir süreç olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Her şeyi ihtiyaçlarımıza göre yeniden tasarlamamız gerekiyordu. ~
İcra kurulunu ve çalışanları ikna etmeliydik. Bunun için oldukça uzun ve zahmetli toplantılar yaptık. En azından ilk başta karşı çıkmamalarını sağladık. Zamanla bunun şirkete kazandırdıklarını gördükçe projeyi savunmaya başladılar. Acentelerin de bu yeni anlayışa adapte edilmesi için sürekli toplantılar ve workshop'lar yaptık. Yeniliğin kısa dönemde portföy kaybı yaratabileceği ancak orta ve uzun vadede mutlaka daha fazla rekabetçi avantaj sağlayacağını anlattık. Bugün zorluklarla aldığımız bu kararlar sayesinde sektörün geçen yıl yüzde 19 ile kârlı büyüyen tek şirketi olduğumuzu memnuniyetle söyleyebilirim."

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz