Sınır ötesi düş kırıklığı

İş dünyasının sınır ötesinde aldığı “iş” dersleri...

1.04.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sınır ötesi düş kırıklığı
Büyük hayallerle gittiler. Her şey güzel olacak, çok iyi iş çıkaracaklardı. Sordular soruşturdular, uygun bir pazar olduğuna karar verdiler. Ancak evdeki hesap pazara uymadı, büyük hayal kırıklığı yaşadılar. Her ülkenin kendine has kültürü, çalışma stili, kuralları vardı. Bu nedenle kimi ortağından kimi kanundan kimi ise bürokrasiden çekti. Bombalar altında kalan da oldu, çatışmaların ortasında kendini bulan da. İşte iş dünyasının sınır ötesinde aldığı “iş” dersleri...

RUSYA'DA HAYAT DERSİ
Yıldırım Holding İcra Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım, 35 yıllık iş yaşamında iki pazarda büyük hayal kırıklığı yaşadı. Bunlardan ilki Rusya, diğeri ise Japonya. Yıldırım, bu hayal kırıklıklarını şöyle anlatıyor: “Rusya kömür pazarına 1992’de girmiştik. Yaptığımız iş, Rusya’da üretilen parça kömürlerin Türkiye’de ısıtma amaçlı kullanıma sunulmasıydı. Ortaklığımız1999’da başlamıştı. 4 yıl boyunca çalışmıştık. Zoru başarıp pazarı, 3,5 milyon tondan 7 milyon tona çıkarmıştık. Bu ortamda Rus ortaklarımız, ortaklığı tek taraflı bitirip tek başlarına çalışacaklarını söyledi. 4 yıllık emeğimizi hiçe saydılar. Bu, iş hayatımda Ruslardan almış olduğum en büyük dersti. Ruslarla iş ortaklığının çok zor olduğunu ve olacağını bu kötü tecrübeyle öğrenmiş oldum. Beklentimiz bu ortaklığı bölgede de sürdürmekti. Ticari bir kaybımız olmadı, fakat ilk etapta itibar kaybettik. Daha sonra aldığımız dersle şirketlerimizi tek kaynağa bağlı olmadan yönetmeyi öğrendik. Alternatif kaynakları Çin’de ve Güney Afrika’da yaratarak kömür pazarında daha güçlü bir konuma geldik. Hayal kırıklığı yaşadığımız ikinci pazar ise Japonya’dır. Japonya’daki paslanmaz çelik pazarına, Türkiye’de ürettiğimiz yüksek karbonlu ferro kromları satarken zorluklar yaşadık. Japonlar beklediğimizden çok daha yavaş karar alıyor ve çok tutucu davranıyorlar. Bugüne kadar böyle yavaş bir işleyiş içinde olmadığımız için çok zorlandık. Ama inatla Japonya’ya mal satmaya çalışıyoruz. Uzun vakit alacak ama sonuçta başaracağız. Kaliteyi yakaladık tek problem fiyat. Yakında fiyat konusunu da çözüp Japonları Türk malına alıştıracağız.”

AZERBAYCAN DENEYİMİ
Azerbaycan, Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Erkunt için iş yaşamındaki en büyük hayal kırıklığı oldu. Azerbaycan’ın ilk ihracata başladıkları ülkelerden biri olduğunu söyleyen Erkunt, başına gelenleri şöyle aktarıyor: “Yıl 2007 idi. Orada yaşayan bir Türk işadamının distribütörümüz olmasıyla yola çıktık. Uzun ve güzel bir yol olacağına inanmıştım. Ne de olsa kardeş Türk ülkelerinden birisiydi. Traktör alımını çoğunlukla Ziraat Bankası ve Ziraat Bakanlığı yapıyordu. Yani devlet eliyle ihale usulü alım yapılıyordu. 18 traktör ürettik ve Azerbaycan’a gönderdik. Ne yazık ki rüşvet müessesesinin çok yoğun işlediği bir ülkeymiş. Traktörlerimizi gümrükten geçirmekte bile sıkıntı yaşadık. ~
Traktörler satış alanındaki yerini alınca rahatlayacağımı umuyordum, ama öyle de olmadı. Bu sırada Gence şehrinde eski bir Rus markasını üretecek bir traktör fabrikasının kurulduğunu öğrendik. Her şey üst üste geliyordu. Bize vurulan en büyük darbe, devletin ihalelerde sadece yerli üretim traktörlerden alım yapacağını açıklaması oldu. Aylar geçmişti ve tüm kapılar yüzümüze kapanmıştı. Traktörleri satamayan distribütör de 1 kuruş ödeme yapmamıştı. Atılacak tek adım traktörleri Türkiye’ye geri çekmekti, ama gümrük yetkilileri sınır dışına çıkışın ihracat olduğunu, ihracat için de önce paranın yurtiçine girmiş olması gerektiğini söyledi. Ve traktörlerin sınır dışına çıkmasını engellediler. Parasını alamadığımız traktörler için bir de ödeme yapmamız bekleniyordu. Aylarca sefaret mensuplarıyla Azerbaycan Tarım ve Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri arasında mekik dokuduk. 1 yılın sonunda traktörler Türkiye’ye ulaştı ama yaşadığımız maddi ve manevi sıkıntı, anlatılarak ifade edilebilme sınırını çoktan geçmişti.”

"YUNANİSTAN'A ÇİZGİ ÇEKTİK"
Ayaydın&Miroglio Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, Yunanistan’a mağazalarıyla girerken büyük hedeflerle yola çıktı. Ancak kısa bir süre sonra hayalleri düş kırıklığına dönüştü. Ayaydın, Yunanistan’da yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “İlk olarak 2006 yılında Yunanistan pazarına giriş yaptık. Coğrafi konumu itibarıyla bizim için Batı’ya açılan pencereydi. Komşu ülke olmamız, kültürlerimizin birbirine olan yakınlığı da bu noktada önem teşkil etti. Bunların yanı sıra lokasyonu itibarıyla lojistiği de kolay sağlanabilir bir konumdaydı. Bu nedenlerden dolayı Yunanistan’a yatırım yaptık. Çok kısa zamanda mağaza sayımızı artırarak yatırımlarımıza devam ettik. Birçok yerli markaya da Yunanistan pazarını tanıttık, onlara iyi birer örnek olduk. Ülkenin geldiği bu durum, hem bizi hem o ülke vatandaşlarını çok şaşırttı. Yunanistan ülke olarak çok ciddi bir ekonomik krizin içerisine girdi. İnsanlar ihtiyaçlarından fedakarlık yapma noktasına geldi. Tekstilden kimse kâr edemiyordu. Kâr etmek bir yana, işletmelerimiz zarar ediyordu. Bu noktada ülkeye yapmış olduğumuz ziyaretlerdeki gözlemlerimiz, ülke ekonomistlerinden aldığımız bilgiler, Yunanistan’ın önümüzdeki 5 yıl içinde herhangi bir toparlanma sürecine giremeyeceği yönünde oldu. Bu nedenle ülkeden çekilme kararı aldık. Zarardan ziyade gelecek dönemlerde bir fayda sağlamayacağını düşündüğümüz için Yunanistan pazarından çıktık. Ülkeye yapmış olduğumuz tüm yatırımların üzerine bir çizgi çektik. Mevcut mağazalarımız için yapmış olduğumuz tüm anlaşmalarımızı noktaladık.”

"ÇİN HAYATIMDAN ÇIKTI"
Türk meyve suyu sektörünün önemli isimlerinden biri olan Ali Akman, tarım bakanının özel davetiyle gittiği Çin’e uzun bir süre geri dönmemeye kararlı. Akman’ı Çin’den soğutan hikaye ise Akman’ın anlatımıyla şöyle:
“Çin’e ilk defa 1994 yılında gittik. O dönem Çin, Hong Kong’un himayesi altındaydı ve tüm ticaret Hong Kong kanalıyla yapılıyordu. Çin’de ilk olarak bir tesisin modernizasyonunu üstlendik ve karşılığında elma konsantresi alarak Çin pazarına girdik. Bu ilk başarı hikayemizden sonra Çin Tarım Bakanı Madame Mi, Türkiye ziyaretinde bizimle buluşarak tesislerimizi gezdi. Bize Çin Yatırım Geliştirme Bakanlığı’na ait Çin’in en büyük meyve suyu fabrikasına ortak olmamızı önerdi. 1998’de bizi Çin’e davet etti ve bu tesisin stratejik ortağı olarak yardımcı olduk. Tesisi büyütüp Çin’in en büyük üreticisi yaptık ve hisselerimizi 2002’de satarak bu ortaklıktan çıktık.
2004’te Yantai şehrinde 3’üncü meyve suyu tesisimizi kurduk.~
İşe önce yüzde 67 hisse bizde, yüzde 33 Çinli ortakta olmak üzere başladık. Daha sonra 2006’da Çinli ortağın hisselerini satın aldık. Ancak 2007’den itibaren Çin’in dinamikleri çok değişti. Yabancı sermayeye desteklerini çektiler. Ayrıca 2 yıl içinde sektörde meyve suyu sektörü kalabalıklaştı ve 19 fabrikaya ulaştı. Rekabet çok yoğunlaştı. Bürokrasi de özellikle yabancı yatırımcı için fevkalade zorlaştı. 2011’de tesisi satarak Çin pazarından tamamıyla ayrıldık. Ancak bu son yatırımdan zamanında çıkamadık ve maalesef zarar ettik. Çin’de maalesef hukuk ve güvenlik mevcut değil. Yabancı yatırımcıya yerel yönetimlerin gösterdiği destekler de kalmadı. Yapılan kontratların hukukta hiçbir değeri yok. Çin’in bir dönem Türkiye’den giden en büyük sermayedarıyken şu an Çin’den tamamen çıktık ve uzun bir süre bu piyasada yer almayı düşünmüyoruz.”

BAHAR HÜSRANI
Kiğılı global marka olma hedefiyle ilerleyen bir hazır giyim perakendecisi. Şirket bu hedefleri doğrultusun-
da Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde mağaza açma stratejisi izledi. Ancak şirket bu stratejisini uygularken bu pazara yönelik çeşitli sıkıntılarla karşılaştı. Şirketin CEO’su Hilal Suerdem, Arap Baharı’yla birlikte yaşadıkları hayal kırıklıklarını şöyle anlatıyor: “En büyük hayal kırıklığını, Mısır pazarında Arap baharıyla yaşadık. Arap halkının taleplerinden ortaya çıkan bu hareket, Arap dünyasında büyük değişime neden oldu. Bundan birçok Türk markası da etkilendi. Bu durum bizim için de kolay olmadı ve Mısır pazarında küçülmeye gittik. Mısır’da 2 mağazamız vardı, ne yazık ki mağaza sayımız 1’e düştü. Hedeflerimiz her zaman büyük. Mısır pazarı tabii ki bizim için önemli, çünkü Kiğılı olarak dünya markası olma yolunda ilerleyen bir markayız. Mısır pazarında çok zor zamanlar yaşadık. Ama orada varlığımızı koruyoruz, umudumuzu yitirmedik. Aynı zamanda Libya’da da bir alışveriş merkeziyle genel ediyordu, mağazamız açılacaktı. Ancak imza töreni öncesi gelişen olaylardan dolayı bu anlaşmalar da iptal oldu. Bu nedenle Libya’da mağazamızı açamadık.”

"BASKI ALTINDA KALDIK"
Karakaş Atlantis Yönetim Kurulu başkanı Kamil Karakaş ise en büyük hayal kırıklığını Kazakistan’da yaşamış. Karakaş, yaşadıkları bu olumsuz tecrübeyi şöyle hatırlıyor: “2005 yılında Kazakistan pazarına çok büyük umutlarla girdik. İlk pazar araştırmalarımızın sonucunda milyonlarca dolar ihracat yapabileceğimizi planlamış ve yola o şekilde çıkmıştık. Üretim tesisimiz İzmir’de olduğu için Kazakistan’da üretime yönelik bir yatırımımız olmadı. Sadece pazar araştırmaları ve Kazakistan’da bulunduğumuz süre boyunca belli giderlerimiz oldu. Bunları da bulunduğumuz süre içinde yaklaşık 250 bin dolarlık ihracatımızla karşıladık. Kazakistan pazarından umduğumuzu bulamayacağımızı görünce de vazgeçtik. Pazarın beklentilerimizin altında kalmasının en büyük nedenleri olarak, ülkenin aşırı milliyetçi, baskıcı oluşu ve hukuk sisteminin tam oturmamasını gösterebilirim. Kazakistan o zamanlar, dışarıdan gelen ürünlere umduğumuz gibi bakmadı. Hukuk sistemi oturmuş olmadığı için de farklı konularda baskı altında kaldık. Ülke, çok içine kapanık, milliyetçi bir rol çizdi. Hatta 1990’lardan bu yana pek çok şirket ve işadamı bu ülkeye yatırım ve ihracat için gitti. Fakat onlar da başarılı olamadı. Şu anda gerçekten sayılı şirket Kazakistan’da yatırım ve ihracat için bulunuyor.” ~

DOĞTAŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI DAVUT DOĞAN
“IRAK VE SURİYE'DEN KAÇARAK ÇIKTIK"
IRAK’TA NE YAŞADIK?

Yurtdışı pazarlarda iki ayrı hayal kırıklığı yaşadık. Birisi, Irak'taydı. Yanılmıyorsam 2003 yılında Amerika'nın Irak'a girmesiyle biz de Irak'ta hemen mağaza açtık. Çok ciddi bir pazar beklentimiz vardı. Ancak iç savaş daha da büyüdü. Önce mağazamıza kurşunlar isabet etti. Tehditler almaya başladık. Bunun sonucunda can güvenliğimiz olmayınca mağazayı kapattık. Mobilyaları da bırakıp çıkmak zorunda kaldık.
BOMBALAR ALTINDA
İkinci hayal kırıklığını ise 2011'de Suriye'de yaşadık. 5 mağazamız vardı. Biri bombalandı. Diğer mağazalarımızı da kapatmak zorunda kaldık. Oysa Suriye'deki bayimizle ortak bir fabrika kurup GAFTA ülkelerine mal satmayı planlıyorduk. Bu iki ülkede ciddi yatırım planlarımız vardı. Beklentilerimiz yüksekti. Ancak hayal kırıklığı yaşadık. Her iki ülkede toplam 3 milyon dolarlık bir zararımız oldu. Bu pazarlardan Irak'a 10 yıl sonra yeniden 2013'te girdik. Önümüzdeki süreci izliyoruz Suriye'ye de yeniden girebiliriz.

SARKUYSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAYRETTİN ÇAYCI
“SEKTÖR LİDERİ DİYE GÜVENDİK"
SUUDİ ARABİSTAN’DA SIKINTI

Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, bu zamana kadar en büyük hayal kırıklığını Suudi Arabistan'da yaşadı. Çaycı, bu hayal kırıklığını ve sonuçlarını şöyle anlatıyor: "Aslında pazarın bütününde hayal kırıklığı yaşamadık. Ancak ilişki içinde olduğumuz bir şirketle ilgili sıkıntı ve üzüntülerimiz oldu.
TAHSİLAT SORUNU
Suudi Arabistan'da, konusunda en büyük olan bir kuruluşa güvendik. Ama verdiğimiz malın karşılığını maalesef makul bir gerekçe olmadan, yaptığımız onlarca uyarılardan sonra ancak 9 ay sonra tahsil edebildik.
KÜÇÜKLERLE İYİYİZ
Şunu hemen ifade etmeliyim ki yine aynı pazarda Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren daha küçük boyutlu kuruluşlarla son derece iyi ticari ilişkilere sahibiz. Bu örnek de gösteriyor ki şirket yöneticileri kuruluşlarının prestijini önemseyerek güvene dayalı kurulan ticari işbirliğinin kıymetini bilmeli. Şüphesiz yaşadığımız bu kötü örnek Suudi Arabistan pazarının bütünüyle ilişkilendirilemez.”

ORJİN GROUP YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZAFER YILDIRIM
“ABD İLE TİCARETTEN SADECE ABD KAZANIR"
BEKLENTİLER KARŞILANMADI

ABD pazarına 1986 yılından beri birkaç atakla girmek istedik. Deri hazır giyim sektörüne yatırım yaptık. Oraya ihracat yapıyoruz. Şu anda birkaç markamız var. Hala az çok satışımız oluyor. Ama ABD pazarı beklentilerimizin çok altında kaldı. Yıllar sonra şunu saptadım. Amerika'ya mal satabilirsiniz ama bu ticarette sadece Amerika'ya hizmet etmiş olursunuz. Oradan para kazanmak çok zor. Bunu yapabilenleri de çok takdir ediyorum.
YİNE DE ÇIKMADIK
Yine de ABD pazarından çıkmadık. Az da olsa orada ürünlerimizin olması ileride oluşabilecek kontaklara zemin hazırlar diye düşündük. Ama 35 yıllık iş hayatımda daha ilginç bir hayal kırıklığı yaşamadım. Mutlaka yanlış kararlar oldu, ama bir anlamda bu sonuçlara da hazırlıklıymışız. Bizi şaşırtacak bir sonuç olmamış.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz