Zirveden düşüş dersleri

Jak Kamhi ile Profilo markasının batış hikayesini, kendisinin nerelerde hata yaptığını, ilklerini ve iş dünyasındaki derin tecrübesini konuştuk.

28.03.2014 18:08:510
Paylaş Tweet Paylaş
Zirveden düşüş dersleri
O, iyi bir araştırmacı... Kendi deyimiyle 70 yıl öncesinde inovasyonu keşfetmiş bir mucit. Türkiye’nin ilk başarılı girişimcilerinden. Ona ilklerin yaratıcısı diyenler de var. 70 yıllık kariyer hayatında pek çok yeniliğe imza atmış  Jak Kamhi'den söz ediyoruz.

Bu duayen iş insanı, yaşadığı sıkıntılarla hala gündemde. Bir zamanlar Arçelik’in en büyük rakibi olan Profilo markasını kaybeden Kamhi, “Yaşıyoruz ancak eski gücümüz yok” diyor. BSH ile yaptığı ortaklığı en büyük hatası olarak görüyor.

Kendisini bu ortaklığa Vehbi Koç’la yaşadığı rekabetin ittiğine değiniyor ve “İş hayatım boyunca en büyük rakibim Vehbi Koç’tu” diye konuşuyor. Jak Kamhi, Profilo Şirketler Topluluğu’nun başkanı. Türk iş dünyasının ve dış politikasının önde gelen isimlerinden biri.

Türkiye’de ilk yerli buzdolabının üretiminden asfalt yollann yapımına kadar 21 “ilke” imza atmış bir isim. Mecidiyeköy’deki holding merkezindeki odasının bir bölümü baştan aşağı devlet başkanlarından aldığı nişan ve ödüllerle dolu.

Kamhi, 88 yaşında olmasına rağmen hala işinin başında. “Bende çok yoruldum, bırakayım yoktur” diyen Kamhi, iş hayatındaki en büyük hatasının BSH’yla yaptığı ortaklık olduğunu söylüyor.

Kamhi, 17 yıl önce BSH’yla yaptığı yanlış ortaklığa kendisini Koç Grubu’yla girdiği amansız rekabetin ittiğini belirtiyor. Son dönemde yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen kariyerinin başarılarla ve ilklerle geçtiğini söyleyen Kamhi ile Profilo markasının batış hikayesini, kendisinin nerelerde hata yaptığını, ilklerini ve iş dünyasındaki derin tecrübesini konuştuk:~

88 yaşında hala işinizin başınızdasınız. Her gün, düzenli işe geliyor musunuz?
- Evde de bürom var. Öğleye kadar evde çalışıyorum. Ofise ise her gün mutlaka öğleden sonra gidiyorum. Bu yaşımda çalışmaya devam ediyorum. Çalışırken yaş faktörünü unutuyorum. İşini seven yorulmaz. İşini sevmezsen 15 dakika sonra yorulursun. İşe her gün gelmem beni bu yaşımda ayakta tutuyor.

Eskiden de mi böyleydi? Çok yoğun mu çalışırdınız?
- Ben, işimi çok sevdim. Eskiden de bu böyleydi. Sabah 8’de çalışmaya başlardım. Akşam eve 8’den evvel gitmezdim.

Kaç yaşından beri ticaretin içindesiniz?
- Benim kafama devlet kuşu konmadı, ancak talih kuşu kondu. İyi de bir avcıydım ve talih kuşunu yakaladım. İkinci Dünya Savaşı’nın başında Türkiye’de hammadde ithalatı sorunu vardı. Türkiye’ye gelen gemilerin çoğu battığı için fabrikalar kapanıyordu.

O dönemde, Beşiktaş’taki kauçuk ayakkabı fabrikasının sahibi, babamın arkadaşıydı. Ben de 14 yaşında, çok kitap okuyan bir çocuktum. Genellikle de Fransız Konsolosluğu’nun kütüphanesi ile Beyoğlu’ndaki Hachette Kitapevi’ne gidip oradaki kitapları karıştırdım.

Beşiktaş’taki fabrikanın sahibi Mösyö Varak hammadde gelmediği için işini kapatmak zorunda kaldığını babama anlattı. Ben de kendisine okumuş olduğum kitaptan yola çıkarak “rejenere” (geri dönüşüm) yapmasını, kauçukları ezip hammadde üretmesini önerdim. Hemen kabul etti.~

Fabrikasına gittiğimde işçileri izleyemediğini söyledi. İşçileri izlemesi için kendisine ayna sistemi yaptım. Daha sonra da rejenere’yi gerçekleştirdim. Böylece 14 yaşımda ilk paramı kazandım.

Bundan sonra bana büyük bir şevk geldi. Buluşlar yapmaya, yenilikler üzerinde düşünmeye, çalışmaya başladım. Hayatım boyunca da iyi bir araştırmacı oldum.

Kaç ilke imza attınız bugüne kadar?
- Bugüne kadar Türkiye’de toplam 21 tane ilki gerçekleştirdim. Türkiye’de asfalt yoktu. Asfaltın Türkiye’de üretilmesini sağladım. Karayolları trafik direklerini getiremiyordu. Profilo olarak onları yaptık. Yollardaki bariyerleri ürettik.

Bundan dolayı Profilo, Türkiye’de çok tanınan bir firma oldu. Sadece ben değil, biz ailece müthiş icatları olan bir aileydik. Ortanca oğlum Cefi, Motorola ile ilk araba telefonunu Türkiye’ye getirdi. Bodrum’da Türkiye’nin ilk büyük marinalarından birini yaptı. Büyük oğlumun da müthiş icatları vardı. Amcam ve babam da böyleydi.

Peki, Profilo Holding’in kurulması nasıl oldu?
- Eğitimimi bitirdikten sonra danışman oldum. Müteahhitlere danışmanlık yapmaya başladım. O dönem, Sabancıların İstanbul’daki bürosunu Muzaffer Budak yönetiyordu. Budak, Samsun Tütün Fabrikası’nın ihalesini aldı. Bu fabrikanın şartnamesinde özel profillerle pencere yapımı vardı.

“Biz bunu nasıl yaparız” diye bana sordular. Ben de kendilerine profilleri Türkiye’de üretmeyi önerdim. Ancak ithal etmek istediler. Ben de kalkıp İtalya’da profil pencereleri üreten bir fabrikaya gittim. “Biz size profil ve bir teknisyen gönderelim. ~
Profilleri Türkiye’de üretin” dediler. Ben de böylece fabrika kurup gerekli makineleri ithal edip profilden pencere yapmaya başladım. Böylece, Türkiye’de özel profillerle pencere yapan ilk şirket olduk.

Divan Oteli’nin karşısında Moderno diye bir mağaza vardı. Mağazanın ismindeki “o” harfini sevdim ve bundan dolayı şirketimin ismini Profilo koydum. Profilo’yu herkes İtalyan ismi zannederdi.

Türkiye’de ilk buzdolabını da siz ürettiniz. Buzdolabı işine nasıl girdiniz?
- Yine başıma talih kuşu kondu. Profil pencere üretiminden sonra işleri hızla büyüttüm. Bir gün birisi geldi ve elinde buzdolabı imalatı için 500 tane kompresör sistemi olduğunu söyledi. Buzdolabı üretip üretemeyeceğimi sordu. Ustabaşıma sorduktan sonra teklifi kabul ettim.

Türkiye’de üretilen ilk yerli buzdolabını yaptık. İsmi Frigo Lux’dü ve adeta kapışıldı. Koç Grubu’nun da bu dönemde çelik mobilya üreten bir fabrikası vardı. Ürettiğimiz buzdolaplarının kapışıldığını gören Koç Grubu bizim peşimizden buzdolabı işine girdi.

O dönem pazar payınız neydi?
- En büyük rakibimiz Arçelik’in karşısında buzdolabındaki pazar payımız yüzde 51’lere ulaşmıştı. Lambalı televizyonlara karşı transistörlü televizyonları yaparak bir anda pazarın yüzde 61’ini elde ettim.

BSH ile ortaklık yapmadan önce AEG markamızla pazar payımız gayet iyiydi. Zaten güçlü pazar payımızdan dolayı BSH bizimle ortaklık yaptı. Türkiye genelindeki bayilerimizle çok iyi teşkilatlanmıştık.~

AEG markasıyla pek çok ilke imza attınız. AEG kariyer hayatınızda neleri değiştirdi?
- AEG bana büyük olanaklar sağladı. En önemlisi Profilo’yu Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları içine soktu. Başta 30 kişiyle başladım. AEG ile 8 bin 500 kişiye iş yarattım. Türkiye’nin en iyi, kaliteli ürünlerini ürettim. Cumhurbaşkanından devlet üstün hizmet madalyası aldım.

Koç ve Profilo rekabeti 90’larda çok fazlaydı... Bu rekabette neler yaşandı?
- Bizim Arçelik’le ilişkilerimiz iyi değildi. Vehbi Bey hep kendisi başta olmak isterdi. Her zaman fiyatları mümkün olduğu kadar indirirdi. BSH ile ortaklık yapmaya da bizi bu rekabet ortamı sürükledi. Arçelik’in aşırı fiyat indirme stratejisi yüzünden para kazanamaz hale geldik.

Kâr edemiyorduk. BSH gelip bana “Sana kâr ettireceğim” deyince tuzağa düştüm. BSH ile ortaklık yaptıktan sonra bir süre para da kazandık, çünkü onlara aynı rekabet politikasını uygulayamadılar.

 Vehbi Bey’le unutamadığınız bir anınız varsa anlatır mısınız?
- Vehbi Bey, sürekli “Gel oğlum benimle ortak ol. Beraber bu işleri yapalım. Ancak çoğunluğu bana vereceksin” derdi. Bir gün ortak bir tanıdığımız kendisiyle yemek yemeğe gitmiş. “Keşke iplik fabrikasını Jak Kamhi ile birlikte kursaydınız” demiş.

Vehbi Bey, hemen “Benim en büyük rakibim Jak Kamhi’dir” deyip itiraz etmiş. Kendisiyle böyle tatsız günlerimiz oldu. İş hayatında, Vehbi Bey’in bana zararı büyüktür. Ancak ailesi çok sevdiğim insanlardır.~

Peki Sabancı Ailesi ile aranız nasıldı? Sakıp Sabancı’yla yakın mıydınız?
- Sakıp Sabancı ile anılarım, babası Hacı Sabancı’yla başlar. Sakıp Sabancı’nın babasının danışmanıydım. Sakıp Bey, “Bankalar çok faiz koyuyor” diye şikayet ediyordu. Onu banka açmaya yönelten ben oldum. Sakıp Sabancı, iş hayatında çok başarılı oldu.

Peki daha sonraki dönemde ne oldu da siz Türkiye’nin en büyük grupları arasında yer alırken geri plana düştünüz?
- BSH bize ortaklık teklif etti. Mevcut pazarımızı ihracatla birlikte 3 katına çıkarma vaadinde bulundu. İlk ortaklık yaptığımızda da yüzde 46’lık azınlık hissesini alıp ortak oldular.
Daha sonra da AEG hisselerini alıp çoğunluğu ele geçirdiler.

Sonradan anladık ki BSH’nın bütün niyeti, pazarımızı ele geçirip bizi saf dışı bırakmakmış. Biz niyetlerini geç anladık. Şimdi bundan dolayı BSH ile mahkemeliyiz. Yanlış ortaklık bizi rekabette geriye düşürdü. Babamın nasihatini tam dinlemedim.

Babam “Bir iş yapacaksan muhakkak güvenilir kişilerle yap” derdi. Ben AEG’ye güvenmiştim. Çünkü bana Alman dostlarım tavsiye etmişti. BSH’yı da bir Alman firması olduğu için iyi olarak değerlendirdim. Benim oğlum BSH’yla aramızdaki bu dava yüzünden çok zarar gördü.

BSH size nasıl zarar verdi?
- Son 17 yıldır bu yanlış ortaklıktan dolayı büyük sıkıntılar çekiyoruz. İhracat yapacağımız zaman “Bize rakip olursunuz” diye hep engellediler. Hep kendi çıkarlarına uygun hareket ettiler. Bizden elektronik ürünlerimizin tek satıcılığını aldılar. Tanınmış markalı ürünlerimize hiç reklam yapmadılar.~

Ülker’in patronu Sabri Ülker, sanayi odasından dostumdu. Ülker, reklamla bugün bu boyutlara geldi. Sonuçta tanıtım yapmazsanız bir markayı yok edersiniz. Bizde de Profilo gibi önemli bir marka tanıtım yapılmadığından dolayı yok oldu.

Yüzde 25 seviyesinde olan pazar payı 5 yılda sıfır seviyesine getirildi. Bu, adeta kasten yapıldı. Artık beyaz eşya sektörünü devam ettirmek bizim yönümüzden olanaklı değil. Şartlar değişti. Artık pazarlar benim elimde değil. Zaten hisselerimizin hepsi gitti. Beyaz eşya sektöründeki Profilo markasıyla hiçbir bağımız kalmadı.

Nerelerde hatalar yaptığınızı düşünüyorsunuz?
- BSH geldiği zaman AEG markasından vazgeçtik. Bu markayı Türkiye’de devam ettirmediğimize çok pişmanım. AEG’den ayrılıp BSH’yla ortaklık yaptığımız için büyük bir hata yaptık. Geçmişe baktığımda babamın ve amcamın nasihat-larına uymamam bana pahalıya mal oldu.

Maalesef güven konusunda yanlış kişilere inandık. Yanlış kişilerle ortaklık yaptık. Bu da beni bugün bu duruma getirdi.

Ortaklık yapmamış olsaydınız bugün nerede olurdunuz?
- Arçelik bugün 3 milyar dolarlık bir şirket. Arçelik’le rekabet ettiğim dönemde bizim pazar payımız yüzde 51, onlarınki ise yüzde 49’lardaydı.

Bugün beyaz eşyada yoksunuz. Hangi işler devam ediyor?
- Alışveriş merkezimiz var. İşe ilk başladığımız günlerdeki gibi gayrimenkul işlerimiz devam ediyor. Yalıkavak’ta ve Kartal’da inşaat yapıyoruz. Yaşıyoruz ancak eski gücümüz yok.~
İlgilendiğiniz yeni işler var mı?
- Mucit bir adamım. Sürekli yenilikler peşinden koştuğum için bugün de hala yeni bir şey bulabilir miyiz diye düşündüğüm günler oluyor. Ancak BSH’nın elektronik sektörünün büyüklerinden biri olan Telra firmamızı batırmaya götürmesinden dolayı iflas erteleme kararı aldık.  Bu iflas erteleme kararından dolayı eskiden olduğu gibi bankalar bize kredi vermiyor. Finansman ortadan kalkınca iş yapamaz hale geldik.

Büyük oğlunuz işte size çok yardımcı oluyordu. Diğer iki oğlunuz işlerle ilgili mi?
- Küçük oğlum Kerim, bana suikast düzenlendiğinde ortaokuldaydı. Onu da okulda takip ettiklerini öğrenince zarar vermesinler diye Amerika’ya yolladım. Amerika’da lise ve üniversiteyi okudu.

Elektronik mühendisi oldu. Galata’da Georges Otel adında çok farklı butik bir yer açtı. Şimdi başka ülkelerde bu otelin şubelerini açmak istiyor. Ortanca oğlum Cefi ağırlıklı politikayla meşgul oluyor.

Kariyer hayatınız boyunca sizi en fazla zorlayan konular neler oldu?
- BSH’yla yaptığım ortaklıktan dolayı yarım milyar dolarlık zararım oluştu. Şimdi bunun peşindeyim. Dava 1 yıl da sürerdi ancak tam 5,5 yıldır devam ediyor. Bugün buzdolaplarında maalesef Profilo markası halen devam ediyor. Almanlar şirketi bizden aldıktan sonra markamızı da bizden kopardılar. Kendi ürettikleri malları Profilo markasıyla satıyorlar.

Geçmişe baktığınızda kariyerimde farklı yapardım dediğiniz konular nelerdir?
- Yaptığım hataları yapmamaktır. Yoksa kariyerimden çok memnunum.~
Yarım yüzyıllık bir deneyiminiz var iş hayatında. Sizin bakış açınıza göre yeni dönem iş hayatıyla sizin döneminiz arasında ne tür farklılıklar var?
- Eski dönemlerin çok güzel yönleri vardı. Eskiden Türk toplumunda materyalizm yani paraya önem verme yoktu. Bunun yerine beceri vardı. Şimdi dünyada da Türkiye’de de materyalizm ön plana geçti. Eğer 60 yıl önce dondurulup bugün uyandırılsaydım “Nereye geldim.

Mars’ta mıyım” diye düşünürdüm. Eskiden günlerimiz seyahatlerle geçerdi. Artık mail sayesinde iki günde evet veya hayır cevabı geliyor. Ancak bugün bu sürat, insanlardaki iş yükünü de artırdı ve yormaya başladı. Artık mail gelince hemen cevap ver deniyor. Bugünkü iş hayatı eskiye göre kesinlikle çok daha zor.

Geçmişte pek çok ilke imza atmış, duayen bir iş insanı olarak iş hayatında yeni dönemde başarının sırrı size göre nedir?
- Sabır ve sebat size büyük sorunları çözme imkanı verir, dağları devirir. İş hayatında da sabır ve sebat gerekli. Bende de sabır ve sebat var. Sabrediyorum ve işimin peşini bırakmıyorum.

Bende, “çok yoruldum”, “bırakmak” yoktur. Ayrıca başarı için hız çok önemli.  Ticarette vakit nakittir. Vakit, nakitten önemlidir. Nitekim bugünkü hükümetin en büyük başarısı da hızlı olmasıdır. Her şeyi süratlendirdi. Ekonomik olarak Türkiye muazzam gelişti.

Dış politikayla ilginiz devam ediyor? Size danışıyorlar mı?
- Yurtdışında Türkiye’yi anlatmayı, Türkiye’ye karşı yöneltilen olumsuzluklara karşı çıkmayı ve bunları düzeltmeyi seviyorum. Bu işlerden dolayı da yorulmuyorum. Son dönemde, Amerikalılar bana sürekli Suriye ile Türkiye arasındaki gelişmeleri soruyor. ~
“Suriye ile Türkiye arasında neler oluyor? Gel anlat” diyorlar. Kalkıp Amerika’ya gidiyorum. Ben diğer insanlar gibi gidip balık tutamam. Tavla oynamayı da sevmem. İşle ve politikayla uğraşmayı seviyorum.

Adım adım Profilo’nun çöküş oyküsu
1- BSH ile ortaklık yapmadan önce AEG markasıyla pazar payımız gayet iyiydi.
2- BSH bize pazarımızı ihracatla birlikte 3 katına çıkarma vaadinde bulundu.
3- İlk ortaklık yaptığımızda yüzde 46’lık azınlık hissesini alıp ortak oldular.
4- Zaman içinde hisseleri toplayıp çoğunluğu ele geçirdiler.
5- BSH’nın bütün niyeti pazarımızı ele geçirip bizi saf dışı bırakmakmış.
6- Son 17 yıldır bu yanlış ortaklıktan dolayı büyük sıkıntılar çekiyoruz.
7- İhracat yapacağımız zaman bizi rakip olursunuz diye hep engellediler.
8- Ürünlerimizin tek satıcılığını aldılar. Tanınmış ürünlerimize reklam yapmadılar.
9- Profilo gibi önemli bir marka tanıtım yapılmadığından dolayı yok oldu.
10- Profilo’nun yüzde 50 olan pazar 10 payı 5 yılda sıfır seviyesine getirildi.
11- Artık beyaz eşya sektörünü devam ettirmek kolay değil. Şartlar değişti. 
12- AEG markasından vazgeçtik, 12 devam ettirseydik başka türlü olurduk.
13- Yanhş ortüM* brn reldbette geriye düşürdü. Hep kendi çıkarlarına uygun davrandılar.
14- Babam, “Güvenilir insanlarla iş 14 yapacaksın” derdi. Ben bu sözü unuttum, çok sorun yaşadım.~

AKLIM DEVAMLI İŞTE"
“SAĞ KOLUMU KAYBETTİM”

Benimle birlikte çalışan çok başarılı oğlumu kaybettim. Benim sağ kolumdu. Oğlumu kaybettikten sonra neredeyse bütün gün işle meşgul oluyorum. Bazen geceleri bile çalışıyorum. Aklım devamlı işte olur.

TEMPOYA NASIL DAYANIYOR?
İşimi çok sevdiğim için yorulmuyorum. Bugünün getirdiği olanaklar da benim hayatımı kolaylaştırıyor. Sadece ben değil, bizim işte de tatil yapmadan çalışan, hafta sonları bile işe gelen çalışanlarımız var. Genel sekreterim Nurcan Esmer tatil yapmaz. Hafta sonları bile işe gelir.

ATATÜRK’ÜN ELİ
Şevkle çalışmamın en önemli nedenlerinden biri de Musevi kökenli olmamdan dolayı Osmanlıya yaşamımı borçlu olmam. Bir de Atatürk elini kafama koydu ve sen çok başarılı olacaksın dedi. Bu eli daima kafamda hissediyorum. Türkiye’ye olan bağlılığım çok büyük. “Ne mutlu Türküm” diyebiliyorum.

"CESUR OLMAZSAN BU ÜLKEDE YAŞAYAMAZSIN"
KORKUP KAÇMADIM

Suikasttan sonra arkadaşlarım ‘nereye kaçacaksın?’ diye sordu. Hiçbir yere kaçmayacağım. Daha fazla kavga edeceğim dedim. Bu yüzden suikastın ertesi günü Kuzey Afrika’ya gitmem gerekiyordu. ‘Kaçtı’ demesinler diye seyahatimi iptal ettim.~

“HALA TEHLİKEDEYİM”
Türkiye’de cesur insan sevilir, korkak insan sevilmez. Cesur olmazsan bu ülkede yaşayamazsın. Korkmayacaksın. Bugün hala tehlike içindeyim ancak hiçbir suretle ölümden korkmuyorum.

"BABAM VE ANNEME ÇOK ŞEY BORÇLUYUM"
OLANAKLAR KENDİLİĞİNDEN GELDİ

Hayatımda birçok olanak kendi kendine gelişti. Buzdolabı işine girdiğimde döviz sorunu vardı. Buzdolabı büyük ilgi gördü. Peşinden AEG buzdolaplarını Türkiye’de yapmaya başladım. Hayatımdaki bu en büyük ve önemli tesadüfü ise anneme ve babama borçluyum.

SAVAŞIN ETKİSİ OLDU
İkinci Dünya Savaşı süresinde bizim oturduğumuz apartmanın yanında Almanya’dan kaçan Hristiyan Almanlar vardı. Annem ve babam onlara çok yakınlık gösterdi. Türkiye Almanya’ya savaş ilan ettiğinde buradaki Almanların kampa sürülmesi gerekiyordu.

Bunları annem ve babam bizim kiracıların evinde iki gün boyunca sakladı. Savaş bittikten birkaç ay sonra Hitler döneminin mali bakanının yeğeni bana geldi. “Sana çok şey borçluyuz. Almanya’daki birçok firmanın mümessilliğini sana vereceğim. Bir süre de yanında maaş almadan çalışacağım” dedi. O zaman aldığım mümessilliklerden biri de AEG’ydi.~
"HER GÜN JİMNASTİK YAPIYORUM"
“RAKAM UNUTMAM”
Bazen isimleri unutuyorum. Ancak bunun şimdiyle alakası yok. Önceden de sevmediğim insanların ismini unuturdum. Matematikte kuvvetliydim. Bu yeteneğimden dolayı hiçbir zaman rakam unutmam. Herkesin telefon numaralarını ezbere bilirim.

“1 SAAT YÜRÜYORUM”
İşe her gün gelmem beni ayakta tutuyor. Çalışmanın yanında gençliğimde olduğu gibi her sabah kalktıktan sonra jimnastik yapıyorum. Her yemekten sonra da en az 20 dakika yürüyüş yapıyorum. Günde toplam bir saat yürümeye dikkat ediyorum.

NASIL SEÇİYOR?
Yanımda çalışacak kişinin benim kadar işini sevmesi ve çalışkan olmasını beklerim. İşe yeni birini aldığımda “Önce dene. Burayı sevip sevmeyeceğine karar ver. Sevmeyeceksen mahvolursun, ilerleyemezsin” derim. Bu şekilde birçoklarını da kurtardım. İşten çıkardığım kişiler daha sonra bana teşekkür etti.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz