Bir gökdelen 2 hafta içinde nasıl inşa edilir?

Çinli Broad Group, ticari binalarda bir devrim yaratıyor. Bu şirketin başkanı ve CEO’su Zhang Yue, aşağıda geleneksel inşaat uygulamalarının modasının neden çoktan geçtiğini ve bu endüstrinin nasıl değiştiğini açıklıyor.

21.09.2014 09:05:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bir gökdelen 2 hafta içinde nasıl inşa edilir?
Broad Group’un başkanı ve CEO’su olan Zhang Yue, kendisine ihtiraslı hedefler belirlemekten imtina eden bir insan değil. 2010 yılında kendisine ait prefabrik inşaat şirketi Broad Sustainable Building, Shanghai Expo’da Broad Pavilion adında 6 katlı bir binanın inşaatını sadece bir gün içinde bitirmişti.

Ardından 15 katlı Ark Hotel’i, bir haftadan daha kısa bir sürede ve 30 katlı T30 kulesi ile otelini 15 gün gibi rekor hızlarda yaparak kendi kendine meydan okumayı sürdürmüştü. Onun şimdiki en ihtiraslı hedefi ise dünyanın en yüksek binasını inşa etmek.

Sky City olarak bilinen ve 202 katlı bu çelik gökdelenin 9 şiddetindeki depremlere karşı dayanıklı ve enerji cimrisi olması bekleniyor. Bu binanın yüzde 90’ı bir fabrikada yapılıyor ve şantiyede henüz sadece yüzde 10’u monte edilmiş durumda. Her ne kadar zaman çizelgesiyle dikkatleri üzerine topluyor olsa da Broad Group için en önemlisi, sürdürülebilir tasarım ve üretim süreci.

Zhang, bu kocaman binayı kentleşmenin yeniden tanımlanması ve Çin’de endüstrileşmeyle at başı giden enerji ve çevre kirliliği sorunları için çözüm bulunmasına doğru önemli bir adım olarak görüyor. 2014 Mart’ında McKinsey’in Shanghai Ofisi Direktörü David Xu’yla yaptığı mülakatta Zhang, sürdürülebilir binalara doğru olan yolculuğunu tanımlıyor ve Çin’de inşaat sektörü ile altyapıların geleceği hakkındaki düşüncelerini paylaşıyor.

Günümüzde altyapı ve inşaat endüstrisinin yüzleştiği en önemli meydan okumalar neler?
Genel olarak bu endüstri, aslında düşük performanslı çalışıyor. Pek çok bakımdan şu anda çok akıllı bir zamanda yaşıyoruz. Oysa halen önümüzde inşaat için örnek alınabilecek yaratıcı, düşük emisyonlu ve pratik bir yaklaşım yok. ~

Şehir planlamadan altyapı geliştirmeye ve bina inşaatına, kaynak tüketiminden enerji kullanımına kadar bu endüstri, içinde yaşadığımız çağın çok gerisinde kalmış durumda. Bunu büyük ölçüde akıl setlerinin ve insanların değişmesi gerektiği gerçeğine bağlıyorum. İnşaat endüstrisi, kalıtsal olarak uzun vadelidir. İnşaatta ufacık bir hata bile insanlara ve çevreye muazzam zarar verebilir.

İnşaat hatalarının sonuçları on yıllar, yüzyıllar ve hatta bin yıl boyunca bile kalıcı olabilir. Ancak bu endüstri her zaman uzun vadeli düşünmüyor. Biz genellikle bir proje bazında, yani bir bina veya bir altyapı aktifi ve onun zaman çizelgesi bazında düşünmeye eğilimliyiz.

Peki bu endüstri kendine has düşünme tarzını nasıl değiştirebilir?
Bizim kendimize daha stratejik ve daha uzun vadeli sorular sormamız gerekiyor. Bu binanın veya aktifin hedefi ne? Ait olduğu bölge ve şehrin geri kalanıyla nasıl bir ilişki içinde? İnsanların yaşam kalitesini nasıl etkileyecek? Ne kadar enerji tüketecek? Ne tür sorunlara yol açabilir?

Çin’de çok hızlı bir kentleşme süreci yaşanıyor. Şayet bu süreç çevreye olan uzun vadeli etkileri dikkate alınmaksızın aynı hızda devam ederse o zaman olağanüstü şiddetli sorunlara neden olabilir. Artık şehir planlamada, inşaatta ve altyapılarda uzun vadeli bir yaklaşım benimsemek ve kaynakla enerji tüketimi sorununa çözüm bulmak zorundayız.

Aşırı çevre kirliliği ve enerji tüketiminin olduğu büyük şehirlerde yaşayan insanların kaliteli bir yaşamın tadını çıkardığı pek söylenemez. Kentleşmenin illa da arsa ve çevre pahasına gerçekleşmesi gerekmez. Çin’deki paydaşlar artık arsa ve çevre cimrisi bir kentleşmeye doğru giden uzun vadeli bir yolu benimseyebilir.

Teknoloji çok büyük bir hızla gelişiyor ve diğer endüstrilerde bozuculuk etkisi yapıyor. Peki altyapı endüstrisinde bu durum ne derece hissediliyor?
Maalesef bu konuda inşaat ve altyapı endüstrisi bir istisna teşkil ediyor. T ek kelimeyle çağdışı ve köhne kalmış denilebilir. İşlerin çoğu halen elle ve şantiyede yapılıyor ve bu da hem zamandan hem de paradan kaybettiriyor. Örneğin günümüzde bir gökdelen inşaatının bitirilmesi 5 yıl veya daha uzun bir süre gerektirebiliyor. Empire State Binası’nın inşası ise yaklaşık sadece 13 ay sürmüştü.~

Peki bu endüstriye teknolojik inovasyonların uğramamasının nedenleri neler olabilir sizce?
Bunun iki temel nedeni var. Birincisi, Çin’deki hızlı kentleşmenin altyapı geliştirmede ciddi yatırımların Bir gökdelen 2 hafta içinde nasıl inşa edilir?
önünü açması. Aynı zamanda bu endüstriye inovasyoncu finansman ve yatırım ürünleri de para akıtıyor. Talep güçlü ve piyasa da iyi olduğu zaman insanlar yeni teknolojileri pek kafalarına takmıyor. Kâr ettikleri müddetçe inovasyon yapmaya meraklı kimse ortaya çıkmıyor.

İkincisi ise bu endüstrideki aşırı düzenlemelerin ve onun tedarik zincirinin inovasyonlara ayak bağı olabileceği gerçeğidir. Çin'de inovasyoncu teknolojileri bırakın onları hayal bile etmenizi engelleyecek kadar çok sayıda düzenleme var. Örneğin inşaat tasarımında düzenlemeler o kadar ayrıntılı olabiliyor ki hangi malzeme türlerinin kullanılacağı ve bu malzemelerin kalınlık standartları bile zorunlu kılınabiliyor.

Bu yüzden Çin'de bu endüstri “standart” dediğimiz şeyin bile çok gerisinde kalmış durumda. Düzenlemeler standartları dayattığından inşaatçılar da yaratıcılıktan, verimlilikten, emniyetten ve nihayetinde sorumluluktan uzak duruyor. Bugün bir inşaatçı standartları ihlal etmediği müddetçe hiç bir meseleden dolayı sorumlu tutulmuyor.

Peki kafanızda canlandırdığınız bir alternatif var mı?
Bence alternatif bir modeli zaten Batılı ülkeler sunuyor. Elbette düzenlemeler ve katı yönetmelikler olacak. Bir bina veya altyapı aktifinin teftişlerden geçmiş olması ve standartları tutturması da gerekir. Her ne kadar mühendisler kendi yaptıkları işin sorumluğunu üstleniyor olsa da onlar farklı ürünleri ve yaklaşımları tercih etmekte özgür. İnovasyon ve mesuliyet ancak bu model sayesinde teşvik edilebilir.~

Sky City aslında Broad Group’un ilk sürdürülebilir projesi değil. Sürdürülebilir binalar hakkında ilk olarak ne zaman düşünmeye başladınız?
Sürdürülebilir binaları ilk defa 2008 yılındaki Sichuan depreminin ardından keşfetmeye başladık. İnşaatla ilgili geleneksel düşünce tarzına meydan okuma fikri aklımı başımdan almıştı. Bizim inşaat sürecimiz, hava kalitesine, enerjinin korunmasına ve sürdürülebilir malzemelere aşırı önem verir.

20 santimetrelik izolasyon katmanları, 4 camlı pencereler, enerji üreten asansörler, ışık yayan diyod ampuller ve Broad'un soğutma, ısıtma ve hava filtreleme teknolojileri sayesinde Sky City, konvansiyonel bir binadan 5 kattan daha fazla enerji cimrisi olacak. Çin'de inşaatçıların çoğu beton kullanır, çünkü hem standarttır hem de herkes ona çok alışıktır. Sky City ise büyük ölçüde çelikten yapılacak ve böylece bu binanın şayet bir gün yıkılmasına karar verilirse bu çelik malzeme geri kazanılabilecek.

Enerji cimrisi bir ürün veya malzeme kullanımı ile geleneksel düşünce tarzına nasıl meydan okunabiliyor?
Bir ürünün devasa boyutta etkileri olabilir. Isı izolasyonunu bir düşünün. Burada süslü püslü teknolojilere gerek yoktur, sadece istek olsun yeter. İzolasyon için baştan yapılmış küçük bir yatırımla bir binanın ısıtma ve soğutma masrafları kısılarak genel giderleri dikkate değer boyutta azaltılır.

Peki o zaman neden Çin'de ısı izolasyonu uygulayan inşaatçı sayısı bu kadar az? Tek kelimeyle bu akıl setiyle ilgili bir konu. Çünkü ısı izolasyonu, onların geleneksel süreçlerinin ve düşünme tarzlarının dışında olan bir şey.

Sizin inşaat sürecinizin ne farkı var?
Eğer konvansiyonel inşaat, bir adamın kendi garajında araba imal etmesi demek ise bizim yaklaşımımız arabaları montaj hattında üretmeye benzer. Bizim prefabrik sürdürülebilir binalarımız için yapılması gereken işin yüzde 90'ı fabrikada yapılıyor. Geriye kalan sadece yüzde 10'luk kısım şantiyede yapılıyor. ~

Sıhhi tesisat, elektrik, ısıtma ve soğutma delikleri ve artı yer ile tavan kaplamaları, sadece 60 metre karelik bir modül içine sıkıştırılır. Duvarlar, kapılar ve pencereler ise bu modülün üstüne yığılır ve ardından toptan şantiye alanına nakledilir.

Peki bu sürecin avantajları neler?
Bizim üretim sürecimiz sadece çok hızlı değil ama aynı zamanda maksimumum verimlilikle konvansiyonel yöntemlerde yüzde 30 olan inşaat atık oranını, yüzde 1'in altına düşürerek minimum atık oranı da sağlıyor. İşin büyük bir kısmı önceden yapıldığından bizim yaklaşımımız ayrıca şantiyedeki inşaat sürecini de hızlandırıyor.

Ve ana şantiyemiz fabrikamız olduğundan ulaştırma ve lojistik maliyetlerimiz de çok daha düşük. Konvansiyonel inşaat sahalarında ekstra mal depolama yeri olmadığı için çimento ve çelik gibi malzemeler sıklıkla günlük bazda teslim edilmesine rağmen fabrikamızda ekstra malzeme ve levazım depolamak için çok daha geniş yerlerimiz var. Hepsi alt alta toplandığında bizim inşaat sürecimiz sayesinde kaynaklar, işgücü, lojistik ve ulaştırma verimliliğimiz olası maksimum noktasına çıkarılıyor.

Pazara yeni girmiş bir rakip olarak baştan aşağıya farklı bir iş modelini vitrine çıkartıyorsunuz. Bu modelin kopyalanma ihtimali sizce nedir?
Kentsel nüfusun arttığı, mevcut altyapıların eksik kaldığı ve altyapı geliştirme talebinin ciddi boyutlarda olduğu Çin gibi ülkelere bir model olmayı umuyoruz. Ancak bunun önkoşulu elimizdeki işi bitirmemiz ve işimizi iyi yapmamız.

Benim en yüksek verimlilik oranına sahip, en üstün kaliteli ve olası en düşük maliyetli, en mükemmel ürünü üretmem gerekir. Aynı yolu takip edecek diğer inşaatçıların da üretim süreçleri kaliteden ödün vermeksizin verimli ve maliyet etkini olmak zorunda. Eğer bir binanın geliştirilmesi pahalıya patlıyor ise o zaman onun pazarı sınırlı olacaktır. Şayet işgücü maliyetleri aşırı yüksek veya inşaatın hızı çok yavaş ise o zaman bu pazar buharlaşacaktır. ~

Eğer kalitenin kontrol edilmesi zor veya teknisyenlerin hem yeni hem de ileri çok sayıda teknolojiyi öğrenmesi gerekiyor ise o zaman pazara girişin önündeki çıtalar çok yüksek olur. Yatırımın getirisinin de 2-4 yıl arasında gerçekleşmesi gerekir. Aksi halde yatırımcıların sabrı tükenir.

Sky City bittiğinde yüksekliği 202 kat olacak ve yer altında da 6’dan fazla katı bulunacak. Bu dünyanın en yüksek binası haline gelebilir. Bunun sizce ne gibi bir anlamı var?
Biz dünyanın bu en yüksek binasını, kentleşmenin illa da arsa ve enerji verimliliğinden ödün vermek zorunda olmadığını savunan konsepti desteklemek için inşa ediyoruz. Sky City’nin asıl farklılığı zaten burada yatıyor. Bir bina daha yüksek olduğunda doğal olarak kullandığı arsa miktarı da azalır.

Sky City aynı zamanda çok kullanımlı bir geliştirme ve içinde meskun evler, şirketler, alışveriş mağazaları ve eğlence için ticari alanlar, okul, hastane ve 100 bin ağacın dikili olduğu 2 kilometre karelik bir yeşil alan da olacak. Buranın sakinleri, kendi kendine yeten geliştirmenin içinde ihtiyaç duyabilecekleri her şeye erişebilecek. Düşünsenize, işe, okula ve alışverişe yürüyerek gitmek bir şehir için ne kadar büyük bir ayrıcalık.

Bu gibi bir yaşam tarzı hem enerji tüketimini azaltır hem de şehirlerimizdeki karayollarının, arabaların ve trafik sıkışıklığının sayısını düşürür. Bizim hesaplamalarımıza göre Sky City sayesinde Changsha şehrindeki araba sayısı, 2 bin kadar azalacak ve karbon salınımı da 120 bin ton civarında düşecek.

Bu rakamlar, dünyanın en yüksek binası unvanına sahip olmaktan çok daha anlamlı. Biz Sky City’nin insanlar ve Changsha şehri, Çin ve nihayetinde dünya üzerinde güçlü bir etki yaratması için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız.

Biz bu projenin 3 önemli devrime yol açacağını ümit ediyoruz: Birincisi inşaat sürecinde devrim; ikincisi kaynak verimliliğinde devrim ve üçüncüsü de inşaat endüstrisi iş modeli ile idaresinde devrim. Eğer harekete geçmez ve konvansiyonel inşaata meydan okuyan farklı bir modeli vitrine çıkartmazsak bu endüstri asla değişmeyecek.

Önümüze çoğu rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz türden olan devasa engeller çıkacak. Ama ben azimli bir adamım. Ve ben bu binanın 202’nci katında kahve içerken bu engellerin nasıl üstesinden gelmeyi başardığımızı konuştuğumuz günün gelmesini iple çekiyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz