İş yapmanın 9 yeni kriteri

Yönetimde uzun süre kalmalarının sırrı her biri için farklı...

1.08.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İş yapmanın 9 yeni kriteri
Türkiye’de son yıllarda üst düzey yönetici sirkülasyonu artmış durumda. 2010 yılında Capital500 listesinde yer alan en büyük 200 şirketten 21 ’i, 2011 ’de 27’si, bu yıl ise 13’ü üst düzey yönetici değişikliğine gitti. Ancak bu genel tablo içinde 30 yıla yakın aynı yöneticiyle yola devam etmeyi başaranlar da var. Örneğin Beypi Genel Müdürü Sait Koca 30, Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı 27, Toros Tarım Sanayi Grubu CEO’su Esin Mete 21 yıldır istikrarlı bir şekilde liderlik koltuğunda oturuyor. Yönetimde bu kadar uzun kalmalarının sırrı her biri için farklılık içeriyor. Ortak noktaları ise kaptan koltuğunda oturdukları şirketleri devler liginde tutmayı başarmış olmaları...

"SIR KÂRLI BÜYÜMEDE"
Sait Koca, 30 yıldır Beypi’nin genel müdürlük koltuğunda oturuyor. Şirkette genel müdür olarak göreve başladığında Beypi’nin henüz yolun çok başında olduğunu söyleyen Koca, aradan geçen bu uzun sürede nasıl yol kat ettiğini ve kalıcı olmanın sırlarını şöyle anlatıyor: “Beypi’de ilk göreve başladığımda hiçbir şey yoktu diyebilirim. Sadece bir karma yem fabrikasının montajı sürüyordu. Sonra her yıl biraz daha büyüyerek bugünlere geldik. Bu büyümede seçtiğimiz hedefin doğruluğu büyük rol oynadı. O dönemde, mesleki bilgilerim, özel sektöre geçmeden önce Tarım Bakanlığı’nda 10 yıl içinde edindiğim deneyimler ve uygulanan hayvancılık politikalarına yaptığım yorumlar, ‘Türkiye’de kırmızet üretiminin sürekli azalacağı’ kanaatini oluşturmuştu. Bu açığı kapatabilecek tek argüman ise piliç eti üretimiydi. Bu durumu göz önünde bulundurarak 1986’da yemin yanında piliç eti üretimine başladık. Aradan geçen yıllar tahminlerimizi doğru çıkardı. Alınan kararlar ve uygulamalar doğru olunca, kârlılık ve büyüme gerçekleşti. Ortaklar bundan mutlu oldu. Ben de 30 yılı aşkın bir süredir genel müdür olarak çalışmalarımı sürdürdüm.”

LİDERLERE İSTİKRAR GETİREN 9 STRAJİ
1- UZUN SÜRELİ DÜŞÜNÜN

 “Günlük kâr peşinde olmadık, hep uzun süreli stratejiler belirledik.” (Beypi Genel Müdürü Sait Koca)
2- KURULUŞU SAHİPLENİN
“Kuruluşu kendime aitmiş gibi sahiplendim, bu duyguyu bütün kademelere indirgedim.” (Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı)
3- ÇALIŞANA YAKIN OLUN
“Farklı fikirlere açık, çalışanlarına yakın, dinleyen, koruyan, cesur bir yönetici oldum.” (Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Talu)
4- DENEMEKTEN ÇEKİNMEYİN
“Tutkulu, denemekten ve hesaplanabilir risk almaktan çekinmeyen bir yönetici oldum (İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper)
5-HEDEFLERE ODAKLANIN  
“Şirketi başarıya taşırken hep doğru stratejiyi ve hedefleri belirlemeye.” odaklandık.” (Kastamonu Entegre Genel Müdürü Haluk Yıldız)~
6- HIZ ÖNEMLİ
 “Hep aciliyet duygusu içinde olduk, her şey hızlı olmalıydı, hemen yapılmalıydı. Bu sayede hep diri kaldık.” (TAV CEO’su Sani Şener)
7-SAHADAN KOPMAYIN
“Sahadan hiçbir zaman kopmamak, çalışanlara değer vermek, anlayışla yaklaşmak işin anahtarı.” (Tekfen İnşaat Genel Müdürü Ümit Özdemir)
8-RİSKLERİ DENGELEYİN
“Hep riskleri dengelemeye çalışan bir yönetici oldum.  (Hayat Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil)
9- YALNIZCA İYİ DÜŞÜNÜN
“Biz çalışanız, profesyoneliz. Yalnız işimizi düşünmeli, işimizi yapmalıyız.” (İçdaş Çelik Enerji Genel Müdürü Bülend Engin)

"KURULUSU SAHİPLENDİM"

Sarkuysan’ın yönetimi tam 27 yıldır Hayrettin Çaycı’ya emanet. Çaycı, bir şirketi uzun süre yönetmenin kişisel formülünü şöyle paylaşıyor: “27 yıldır Sarkuysan’ı yönetmenin sırrı, kuruluşu kendine aitmiş gibi sahiplenmek, bu aidiyet duygusunu hiyerarşinin bütün kademelerine indirmeyi hedeflemek. Ayrıca tüm etik, profesyonel ve insani değerlerimle çalışanlara örnek olmak, kuruluşta bir aile çatısı oluşturmak da diğer önemli unsurlar. Sarkuysan’ı başarıya taşırken ana strateji olarak hep kendi konumuzda dünya ölçeğinde ve çapında başarılı ve saygın bir kuruluş olmayı istedik. Bugün 5 bin ortaklı halka açık bir kuruluşu yönetmenin sorumluluğu içinde, hesapsız risk almak yerine riskleri dengelemeye ağırlık veriyorum. Şirket menfaatlerini ön planda tutan, tavizsiz, otoriter ancak katılımcı, değişime açık bir yönetici olduğumu düşünüyorum. Bundan sonraki hedefim Sarkuysan’ın muhafaza etmek ve daha çok AR-GE çalışmaları ile katma değeri yüksek teknolojik ürünlere odaklanarak farklılaşmasını sağlamak.”

"İŞE TOPRAKTAN GİRDİM"
Esin Mete, 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Hemen sonrasında önce Tekfen İnşaat ardından da Toros Tarım’da çalışmaya başladı. 21 yıldır da Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birini yönetiyor. Bunu nasıl başardığını kendisi şöyle anlatıyor: “Tabiri caizse, bu işe ‘topraktan’ girdim, seneye Tekfen’deki 40’ıncı yılımı dolduracağım. Bence 21 yıldır Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birini yönetmenin sırrı çok çalışmak! Ben bir yandan şanslıyım, çünkü çalışkanım. Başka türlüsünü bilmiyorum. Diğer yandan, daha önce de ifade ettiğim gibi, işe ‘topraktan’ girdim. Yani ilk fabrikamızın fizibilitesinden üretim hat-tındaki makinelerin siparişine kadar sürecin içinde bulundum. Bunda, Tekfen’in kurucularından rahmetli Necati Akçağlılar’ın bana olan güveninin payı, benim emeğim kadar büyüktü. Gencecik yaşımda en büyük korkum, o güveni boşa çıkarmaktı. Toros, gübre işine en son giren, en küçük şirketti. 30 yıl sonra bugün ise Türkiye’nin en büyüğü.”

"HAYATIM İŞİM OLDU"
Gönül Talu’nun Doğuş İnşaat serüveni 1969 yılında başladı. 20 yıldır da şirketin üst düzey yöneticisi. Aynı şirkette 43’üncü yılını geride bırakan Talu, istikrarı getirenin şirkete duyduğu aidiyet ve çalışma tutkusu olduğunu belirtiyor.~
20 yıldır kendisini yönetimde tutan yaklaşımını şöyle anlatıyor: “Doğuş’u çok iyi tanıyor ve tanımlıyorum. Rahmetli Ayhan Bey ile başlayan ve Ferit Bey ile devam eden bu yolculukta yolumuzu ve yönümüzü iyi belirledik. Aidiyet duygusu ile geleneği, bağlılık ve sadakati verirken, teknoloji ve yenilikleri takip ederek kişilerin vemüessesenin değişim ve yenilenmesini her zaman ön planda tuttuk. Hep ‘en büyük sermayemiz çalışanlarımızda’ dedik, çalışanlarımıza takımın bir parçası olduklarını hissettirdik ve onlara gerekli yetki ve sorumlulukları verdik. Farklı fikirlere açık, çalışanlarına yakın, dinleyen, koruyan, cesur bir yönetici olduğumu düşünüyorum. Benim hayatım işim oldu. İşimi çok benimsedim, önemsedim. Yeri geldi ailemi ihmal etmek durumunda kaldım ama ailem bu tutkumu anladı ve hep yanımda oldu.”

"KONFOR ALANIMIZI DAR TUTTUK"
Sani Şener, 15 yıldır TAV Tepe Akfen ve 12 yıldır TAV Havalimanları CEO’luğu yapıyor. Bu kadar yıldır Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birini yönetmesini “İş modelimiz doğruydu” sözleriyle açıklıyor. Hemen ardından da devam ediyor: “Doğru koltuklara doğru insanları oturttuk ve de ekip olarak çok fazla çalıştık. Ben ve ekibim her zaman konfor ve lüks alanımızı çok dar tuttuk. Konfor ve lüks mutlulukla ters orantılıdır. Eğer lüks ve konfor alanınızı geniş tutarsanız mutluluğunuz azalır ve az çalışırsınız veya çalışsanız da verimliliğiniz düşer. Hep aciliyet duygusu içinde olduk, her şey hızlı olmalıydı, hemen yapılmalıydı. Bu sayede hep diri kaldık ve başarıyı yakalayıp sürdürebildik. Başından itibaren ‘akıllı büyüme’yi hedefledik. Esnek ve hızlı karar alabilmeyi sağlayan bir iş modeli oluşturduk. Sürekli fırsatları takip ettik ve değerlendirdik. Ancak hiçbir zaman yeteneklerimizin ve kaynaklarımızın karşılayamayacağı bir işe talip olmadık. En önemlisi doğru zamanda doğru yerde olmayı başardık. Bugüne kadar olduğu gibi hedef bölgelerimizde büyümeye, fırsatları kovalamaya devam edeceğiz.”

"TUTARLILIK BAŞARI GETİRİYOR"
Atilla Kayalıoğlu, 13 yıldır İndeks Bilgisayar’da genel müdürlük görevini başarıyla sürdürüyor. Kayalıoğlu’nun başarısının ardındaki yaklaşım ise şöyle: “Benim için işte birinci kriter hep ‘işimi ne kadar sevdiğim” oldu. İşimin çok sevdiğim, tutkuyla yaptığım ve her gün yeni bir heyecan duyduğum bir iş olması beni bağlayan faktör. Genç bir ekiple çalışmak ve onların da aynı heyecanla çalıştığını görmek, onlara bir şeyler katabilmek büyük keyif veriyor. Hayatı hareketli yaşamayı seven biriyim, zorlukları da severim. Sanıyorum işimde bunların hepsi var. Bazen öl-çüsünün kaçtığı oluyor ama genelde çok zevk veriyor. Hangi işi yaparsam yapayım önemli üç unsuru hep ararım ve uygularım: İnanmak, çok çalışmak ve sonuca odaklanmak. Bunu aynı şekilde hisseden, yapan ve işini seven bir ekiple çalışmak da çok önemli. Yaşamın her alanında tutarlı olmanın başarı getiren önemli    bir etken olduğuna inandım. İnanmaya da devam edeceğim.”

"RİSK ALMAKTAN ÇEKİNMİYORUM"
İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper, 51 yıllık şirkette 12 yıldır yönetimde. Kendisini şanslı hissettiğini belirten Şiper, kalıcı olmasının sırrını şöyle paylaşıyor: “Esasen bu olayda ülkemizde pek rastlanmayan bir duruma şahit oluyoruz. Ben İpragaz’ın bu uzun sayılabilecek geçmişindeki sadece ikinci üst düzey yöneticiyim. Yani sadakatle donanan kalıcılık, adanmışlıkla pekişen devamlılık ve süreklilikle kazanılan istikrar, İpragaz’ın genlerinde mevcut. Bütün bunların ötesinde en önemli desteğim her zaman beraber çalıştığım, kader birliği yaptığım çalışma arkadaşlarım oldu. Her ne olursa olsun hiç pes etmedik, mücadeleden kaçınmadık ve hep yeni bir yol, değişik bir çözüm yaratmaya odaklandık. Yarattığımız başarılar, kurumumuzun tüm dünya için bir örnek teşkil etmesine neden oldu. Zaman ve şartlar çerçevesinde değişkenlik gösterse de kendimi tutkulu, denemekten ve hesaplanabilir risk almaktan çekinmeyen, tüm insanlarla iletişimden kaçınmayan bir yönetici olarak eğitmeye çalışırım.”~

"EN ÖNEMLİ FAKTÖR BAŞARI"
2  yıldır Kastamonu Entegre Genel Müdürlüğü koltuğunda oturan ve şirketini büyütme konusunda başarılı bir performans ortaya koyan Haluk Yıldız da bu başarısının sırrını şöyle anlatıyor: “Kastamonu Entegre olarak son 10 yıldır, kesintisiz çift haneli büyüyoruz. İstikrarlı ve güvene dayalı bir üst yönetim oluşturduk. Yönetim kurulu başkanımızın bize duyduğu güven ve desteği her zaman olumlu kullandık. Uzun dönemli böylesi yönetim anlayışı oturtmak için gerekli olan en önemli faktör başarı. Bir şirketin CEO’su veya en üst düzey yöneticisi olarak, düşündüğümüz yönetim sistemini uygulamak ve bunu oturtmak için en önemli ihtiyacınız, özellikle yönetim kuruluna karşı başarı. Şirketi başarıya taşırken hep doğru strateji ve hedefleri belirlemeye odaklandık. Müşteri odaklı büyümeye öncelik verdik ve her zaman başardık. En önemli unsurumuzun insan kaynağımız olduğunu düşündük. Bundan sonra, sürdürülebilir büyümeyi temin etmek için, Türkiye’de pazar payımızı kısmen artırma düşüncemiz olsa da bizim temel hedefimiz yurtdışında büyümeye öncelik vermek.”

"İŞİN ANAHTARI SAHADAN KOPMAMAK"
Tekfen İnşaat Genel Müdürü Ümit Özdemir, 38 yıldır Tekfen’de çalışıyor. Mühendis olarak girdiği şirkette hemen her kademede görev yaptı. 12 yıldır Tekfen İnşaat’ın genel müdürü. Başarının, bireysel yeteneklerden ziyade, şirketin yapısından ve takım çalışmasından kaynaklandığına inanan Özdemir, bunun sonuçlarını şöyle aktarıyor:“Ekip çalışmasına ve birlik beraberlik ruhuna önem veriyorum. Yıllarca şantiye tozu soludum. İşçilerle, formenlerle aynı kaptan yemek yedim. Müteahhitlikte, masanızın arkasından iş yapamazsınız. Sahadan hiçbir zaman kopmamak, çalışanlara değer vermek, anlayışla yaklaşmak işin anahtarı. Kişisel birikimi, Tekfen’in sağlam ve köklü organizasyonu ile birlikte değerlendirdiğiniz ve üstüne de takım çalışmasını eklediğinizde başarı kendiliğinden geliyor. Bugünden sonra temel hedefimiz, Tekfen’i bir dünya şirketi yapmak. Bir dünya şirketi hedefine ulaşmak için, uluslararası bir müteahhitlik şirketi olarak anahtar teslim proje yapar hale gelmeliyiz.”

"BÜYÜME ARZUMDAN TAVİZ VERMEDİM"

Türkiye’nin önde gelen hızlı tüketim şirketlerinden Unilever Türkiye’nin kaptan koltuğu 10 yıldır sektörün deneyimli ismi İzzet Karaca’ya emanet. Karaca, bu kadar yıldır işinin başında olmasının sırrını “işini sevmek” olarak özetliyor. İşini sevmesinin kendisine motivasyon, sağlık, kişisel, ailevi mutluluk dolayısıyla başarı getirdiğini söylüyor. “Liderlik, içinde bulunduğunuz ortama göre değişik özelliklerimizi uygulamamızı gerektiriyor. Ben zaman zaman katılımcı ve örnek olan ama hiçbir zaman büyüme arzumdan taviz vermeyen bir tutumu sergilemeye gayret gösterdim” diye konuşuyor. Karaca, Unilever’deki kariyer hayatı boyunca sorumluluğu altındaki tüm işleri tutkuyla yapmaya çalıştığını da belirtiyor ve Unilever’deki son 10 yıllık stratejisini şöyle özetliyor: “Başarının tutkulu, istekli ve sistematik bir şekilde çalışarak geldiğine inanıyorum. Türkiye’de son 10 yıldaki stratejimiz, rekabetçi inovasyonlarla yola çıkmak, kaliteden hiçbir zaman ödün vermeyerek ve sürümden kazanarak ‘herkese ve her keseye’ ulaşmak ve dağıtım gücümüzü artırmaktı. Son üç yıldır gelişen trendlerle birlikte sürdürülebilirliği stratejimizin tam kalbine koyduk. Bu çerçevede 2020’ye giden yol haritamızda kurumsal amacımıza sürdürülebilir gelişme ve sorumluluk sahibi iş uygulamalarına olan bağlılığımızı da ekledik. Son 10 yılda olduğu gibi biz rekabetçi ve kârlı büyümemize devam edeceğiz.” ~

“GÜVEN ORTAMI YARATMAK ETKİLİ OLDU"
ERMAN ATASOY/ABDİ
İBRAHİM HOLDİNG CEO’SU
HAZZA ORTAK OLMAK

10 yıldır Abdi İbrahim’in üst düzey yöneticisi olarak görev yapıyorum. Öncelikle işimi severek yapıyorum.
Çalıştığınız şirketi, arkadaşları sevmenin, şirket başarıdan başarıya koşarken yaşanan hazza ortak olmanın ve bu hissi şirket hedefleri doğrultusunda tüm çalışanlara aktarabilmenin uzun vadeli istikrarı yakalayabilmekte önemli olduğu kanaatindeyim.
KATILIMCI YÖNETİM
İyi bir yöneticinin çalıştığı ortamda güven ortamı yaratabilmesi büyük önem taşıyor. Ben de bu güven ortamını tesis etmeye çok önem veririm. Bugüne dek her daim katılımcı bir yönetim anlayışını benimsedim. Diğer yandan, şirketin tüm kademelerinde yeni şartlara olan adaptasyon kabiliyetinin hızlı olmasının ve esnek bir çalışma anlayışı benimsenmesinin de başarıya giden yolda oldukça etkin faktörler olduğu çok açık.
HEDEFE KİLİTLENME
Abdi İbrahim’in başarısının altında, etkin bir güven ortamının tüm şirket genelinde sağlanabilmiş olması yatıyor. Bu güven ortamı içerisinde çalışan ekibin, aynı hedefe kilitlenebilme yetisi de başarının bir diğer anahtarı. Bu bağlamda, kazanma ruhunun da ekip olabilme ve ortak hedeflere birlikte koşarak başarıyı yakalayabilme yolunda oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.

3 İSMİN ORTAK SIRRI

18 yıldır Hayat Kimya’nın genel koordinatörlüğünü yapan Orhan İdil, 15 yıldır İçdaş Çelik Enerji’nin yönetiminde olan Bülend Engin ve 13 yıldır Aksa Enerji’nin genel müdür koltuğunda oturan Serdar Nişli’nin bu kadar istikrarlı yol almasında 3 ortak sır var. Bunlar da sahip oldukları sektör deneyimi, ise odaklanmak ve riskleri dengelemek.
AKADEMİK GEÇMİŞ
Hayat Kimya Genel Koordinatörü Orhan İdil, “Bunca yıl bu büyüklükte bir sirketi yönetmenin arkasında akademik geçmisimden yararlanarak, modern isletme tekniklerini ve teorilerini günlük uygulamalarla birlestirmeye çalısmak var. Biz devamlı kuvvetli markalar yaratmaya odaklandık ve bu markaları global hale getirmeye çalıstık. Bu süreçte ben hep riskleri dengelemeye çalısan bir yönetici oldum” diyor.
YALNIZ İŞİ DÜŞÜNMEK GEREK
İçdas Çelik Enerji Genel Müdürü Bülend Engin de “Bizim is anlayısımızda ben yoktur. Biz vardır. Görevimiz bu bütünlüğü sağlamak ve daima dinamik tutmak. Biz çalışanız, profesyoneliz. Yalnız işimizi düşünmeli, isimizi yapmalıyız. İsiniz içinizde kalbiniz gibi çarpmalı. Başka türlüsü olmaz. Yaşamın süresi sınırlı olduğuna göre, çalışma sürenize sınır tanımamanız gerekiyor” diye konuşuyor.
HIZLI KARAR VEREN YAPI
Aksa Enerji Genel Müdürü Serdar Nişli ise başarılı uzun yönetim sırrını şöyle paylaşıyor: “İşi enerji olan ve aile bireylerinin bizzat işin başında olduğu bir şirkette uzun dönemli hedefleri mesleki ve sektör tecrübemle değerlendirmek fırsatını bulmak pek de zor olmadı. Aksa Enerji’nin bugün ülkemizde bir numaralı özel serbest üretim şirketi olmasındaki en önemli etken hızlı karar veren bir aile şirketi olarak fırsatları görmesi, takip etmesi ve zamanında değerlendirmesidir.”


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz