Şirketlerin Ömrü Daha da Kısalacak mı?

Bütün dünyada şirketlerin yaşam süresi kısalıyor. Süre Almanya’da 18, Fransa’da ise 9 yıla kadar indi. Türkiye’de ise işletmelerin yüzde 80'i 5’inci yılına, yüzde 96’sı 10’ıncı yılına ulaşamıyor. D...

1.01.2007 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Bütün dünyada şirketlerin yaşam süresi kısalıyor. Süre Almanya’da 18, Fransa’da ise 9 yıla kadar indi. Türkiye’de ise işletmelerin yüzde 80'i 5’inci yılına, yüzde 96’sı 10’ıncı yılına ulaşamıyor. Dünya Bankası’na göre Türk şirketlerinin ortalama yaşı 34…Ancak artan rekabet ve yabancı oyuncu sayısı, kurumsallaşamama gibi nedenler şirketlerin yaşam süresini olumsuz etkiliyor. Ayrıca, şirket evlilikleri ve satın almalar da şirket ölümlerine yol açıyor. Henüz Türkiye’de ciddi bir tehdit yok. Ancak uzmanlara göre, şirket evlilikleri ve satın almalar önümüzdeki dönemde Türk şirketlerin yaşam sürelerini etkileyen önemli nedenlerden biri olacak.

Koç Holding’in gıda şirketlerinden Sek, Maret, Pastavilla ve Tat, 2003 öncesine kadar birbirinden bağımsız ve her biri ilk 500’de yer alan birer şirketti. Bu şirketler, 2003 yılında holdingin stratejileri doğrultusunda Tat çatısı altında birleştirildi. Bugün Maret, Pastavilla ve Sek marka olarak varlığını sürdürüyor, ancak şirket olarak varlıkları ise tarihe karıştı. Sadece bir grup içi birleşmeden ötürü 3 şirket yaşamını noktaladı.

Benzer şekilde satın almalar da şirketlerin yaşam sürelerini olumsuz etkiliyor. 2005’te Türkiye’nin önemli perakendecilerinden olan Gima, Fiba Holding tarafından Carrefoursa’ya ve Tansaş, Doğuş Holding tarafından Migros’a satıldı. Bugün Gima ve Tansaş marka olarak yaşamını sürdürüyor. Ancak, iki şirketin de tüzel varlığı sona erdi. Dolayısıyla iki satın alma iki büyük şirketin tarihe karışmasına yol açtı. Benzer şekilde Yapı Kredi Bankası’nı satın alan Koç Holding, bu bankayı Koçbank ile birleştirdi. Bu işlemde ise tarihe karışan Koçbank oldu.
Görüldüğü gibi şimdilik örnekleri az olan evlilik ve satın almadan doğan bu tür şirket ölümleri önümüzdeki dönemde dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ortalama şirket ömürlerini belirleyen en önemli etkenlerden biri olacak.

Ayrıca Türkiye’de artan rekabet, yabancı oyuncu sayının artması, kurumsallaşamama gibi nedenler de şirket yaşamlarını tehdit etmeye devam ediyor.

Şirketler Cephesinde Yaşam Kısa
Amerikan şirketi DuPont 200, Japon şirketi Mitsui 300 ve Sumitomo 500, İsveç şirketi Stora 700 yaşında. Yıllara inat yaşamlarını sürdüren bu köklü şirketlere karşılık, tüm dünyada şirket ömürleri kısalma eğiliminde. Bir araştırmaya göre ortalama şirket ömrü, Almanya’da 45 yıldan 18 yıla, Fransa’da 13 yıldan 9 yıla, İngiltere’de ise 10 yıldan 4 yıla indi.
Dünyanın en büyük şirketlerinin yer aldığı Fortune Dergisi tarafından yayınlanan “Dünyanın En Büyük 500 Şirketi” araştırmasına katılan şirketlerin ortalama yaşam süresi ise 40 yıl.
Stanford Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma göre ise Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da şirketlerin ortalama yaşam süreleri 10 ila 20 yıl arasında değişiyor.

Şirketlerin yaşam süreleri ile ilgili yaptığı çalışmalarla ünlenen Arie De Geus ise ortalama yaşam süresinin 12 yıldan daha az olduğunu iddia ediyor. Arie De Gues, “Şirketlerin ortalama yaşam süreleriyle ilgili 20 yıl önce bir araştırma yapmıştık. Kuzey Amerika, Avrupa ve Uzakdoğu’dan şirket örnekleri alarak bir genellemeye gittik. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, şirketlerin ortalama yaşam süreleri 17 yıldı. 10 yıl sonra araştırmayı tekrarladığımızda ortalama yaşam süresinin 12 yıla düştüğünü saptadık. Şimdi ise şirketlerin 12 yıldan daha az yaşadığını söyleyebilirim” diye konuya açıklık getiriyor.

Türkiye’de Ömür 34 Yıl
Türkiye’ye baktığımızda ise genel olarak şirketlerin yüzde 90’ından fazlasının son 20 yılda kurulduğunu görüyoruz. 1980 yılında şirket sayısı 25 bin düzeyindeydi. 2005 sonunda sayı 650 bine dayandı. Bunun 400 bini de son 5 yılda kuruldu. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisi genç oyuncuların üzerinde yükseliyor.

Hemen belirtelim, Türkiye’de ortalama şirket yaşam sürelerine yönelik sağlıklı bir araştırma bulmak mümkün değil. Maestro Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Gündüz, Dünya Bankası’nın verilerine dayanarak, Türkiye’de kurulan işletmelerin yüzde 80'inin 5’inci yılına, yüzde 96’sının ise 10’ıncı yılına dahi ulaşamadan yok olduğunu söylüyor. Yine Dünya Bankası’na göre, ülkemizdeki şirketlerinin ortalama ömrü ise 34 yıl civarında.

 “1923-2005 Cumhuriyet’ten Günümüze Şirket İstatistikleri” isimli Ankara Ticaret Odası’nın(ATO) araştırması ise en azından ATO üyelerinin ortalama ömrünün 12 yıl ile sınırlı olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, odaya 1923’ten 2005 eylül ayına kadar toplam 166 bin 436 şirket kaydoldu. Bu şirketlerin 40 bin 755’i, yani yüzde 24’ü kapandı. Kapanan şirketlerin yüzde 18,6’sı 6-10 yıllık dilimde yok olurken, yüzde 17,5’i 15-20 yıllık süreçte faaliyetlerini sonlandırdı. Aynı araştırma, ATO üyelerinin yalnızca yüzde 1,8’inin 40 yıldan uzun süre ayakta kaldığını gösteriyor.

500’de Gençler Ağırlıkta
Capital500, Türkiye’nin en büyük özel şirketlerini yıllık performanslarıyla değerlendiren önemli araştırmalardan biri. Araştırma bir anlamda ekonominin yıllık röntgenini çekiyor. 2005’te Capital500 araştırmasına iştirak eden ilk 500 şirketin kuruluş tarihlerine baktığımız zaman ekonominin gerçekten de genç ve dinamik bir omurga üzerine oturduğunu görüyoruz.
Capital500’e katılan şirketlerin yüzde 11’i 0-9 yaş aralığında bulunuyor. Yüzde 24,2’si 10-19 ve yüzde 18’i ise 20-29 yaş aralığında yer alıyor. Yani, ekonominin omurgasını oluşturan 500’ün yüzde 53,2’si gençlerden oluşuyor.

Hangi yaş aralığının genç kategorisinde değerlendirilmesi gerektiği birçok ülkede tartışmalı. Ama 30-39 yaş aralığını da gençler kategorisinde değerlendirmenin yanlış olmayacağı kanaatindeyiz. Bu yaş aralığında yer alan 110 şirketi, yani toplamın yüzde 22’sini de gençler kategorisine eklediğimizde 500 şirketin yüzde 75,2’sinin genç olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla 500 şirketin sadece yüzde 24,8’i, yani 124 tanesi 40 yaş ve üstünde.

hed

Capital500’ün yaş ortalaması ise 29 yıl. Prof. Dr. Erol Taymaz, ilk 500 şirketin yaş ortalamasının Türkiye’deki şirketlerin yaş ortalamasından yüksek olduğuna dikkat çekerek imalat sanayisini örnek veriyor. Taymaz’ın verdiği bilgiye göre, imalat sanayinde açılan işyerlerinin yaklaşık yarısı 5 yıl içerisinde kapanıyor. Taymaz, “Büyük şirketlerin yaşama süresi daha fazla olduğu için en büyük 500 şirketin ortalama yaşının, ülke ortalamasından fazla olması doğaldır” yorumunu yapıyor.

Ölümü Getiren Etkenler Fazla
İnsanın yaşam süresini stres, hastalık, yaşam koşulları, genetik gibi unsurlar nasıl etkiliyorsa şirketlerin yaşam sürelerini de belirleyen bazı etkenler bulunuyor.

NCM Associates Başkanı Ali Nail Kubalı, bu etkenlerin başında şirket yönetiminin yaptığı hataları sayıyor. Kubalı’ya göre aile şirketlerinin kurumlaşmamakta direnmesi, aile içi çatışmalar, ailenin ucuz ve kalitesiz insan kaynağı ile şirketi yönetmeye çalışması ve aile fertlerinin elde ettiği başarılarla megalomaniye kapılması bu hatalardan.
Maestro Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Gündüz, kuruluş ve büyüme aşamalarında bir iş planının olmamasını da şirketlerin kısa ömürlü olmasına neden olduğunu söylüyor.

Şirketin büyüklüğüne ve küçüklüğüne bağlı olarak da nedenler değişiyor. Türkiye ekonomisi genel olarak KOBİ’ler üzerine kurulu. Ferudun Gündüz’e göre KOBİ’lerin ömrünü kısaltan etkenler arasında birinci sırada yeni teknolojiler ve artan işletme sermayesi ihtiyacı için ek finans gereksinimini uygun maliyetlerle bulamamaları geliyor. Nitelikli insan kaynağı, dış pazarlara açılamama, kurumsallaşamama, markalaşamama gibi problemler de etkili oluyor.
250 kişiden fazla istihdama olan işletmelerdeki sorunu ise Gündüz şöyle anlatıyor:

“Rekabetçiliği sağlayacak teknolojik gelişmelere adaptasyonda geç kalmak, kurumsallaşma ve markalaşma için yeterli bütçeyi ayırmamak gibi nedenler etkili oluyor. Aile içi uyuşmazlıklar ve yetki karmaşası kayıplara neden oluyor. Yeni pazarlara açılamamak, dış finansal piyasalardaki gelişmeleri doğru okuyamamak da nedenler arasında sayılabilir.”

Konsolide Edilen Tarih Oluyor
Yukarıdaki nedenlerin dışında makro etkenler de Türkiye’de şirket ömürlerini etkiliyor.
İlk sırada kriz ve çalkantılar geliyor. Krizlerde oluşan riskleri yönetemeyenler yok oluyor.
Bir diğer etken ise rekabet. Hiç kuşkusuz bugün sektörlerde yaşanan rekabet 10 yıl öncesine göre daha yoğun. Globalleşme ile birlikte Türkiye’ye yolu düşen yabancı oyuncu sayısının artması da rekabeti körüklüyor. Kurumsallaşma, markalaşma, kaliteli üretim, nitelikli çalışan ve yenilikçilik gibi unsurlarda geri kalan şirketler rekabetçiliğini kaybediyor ve yok oluyor.

Şirket yaşam sürelerini etkileyen bir diğer önemli etken ise konsolidasyon. Sektörlerde rekabetin artmasına paralel olarak konsolidasyon eğilimi artıyor. Ernst&Young Türkiye Genel Müdürü Osman Dinçbaş, “En büyük tehdit yurtdışından gelen rakiplerdir. Çok daha büyük ölçekli operasyonlar sayesinde daha düşük maliyetli üretim yapabiliyorlar. Uzak pazarlardaki yaygınlıkları sayesinde kriz anlarında esnek operasyonlar yapabilme yeteneklerine sahipler. Bu dev boyutlu şirketler karşısında, yerli firmaların pazarda tutunmalarının en önemli yollarından biri konsolidasyona gitmek” diye anlatıyor.

Konsolidasyon ise satın almalarla realize oluyor. Bu noktada ise konsolide eden mi, edilen mi olunacak sorusu devreye giriyor. Uluslararası dev oyuncular ile yerel devler karşısında rekabet edemeyenler konsolide ediliyor. Konsolide edilenler ise yok oluyor.

Evlilik Yaşam Süresini Kısaltır mı?
Çelik devleri Arcelor ve Mittal birleşmesinde olduğu gibi dev bütçeli şirketlerin evlenerek güçlerini pekiştirdiğini görüyoruz. Evliliklerde ise birleşen şirketlerden biri diğerinin organizasyonu altında eriyor veya tek bir çatı alında yeniden organize oluyorlar. Dolayısıyla her iki durumda da evlilikler şirketlerin yaşam sürelerini olumsuz etkiliyor.

Satın alma ve birleşmelerin başarı oranının son derece düşük olduğunu söyleyen Arie De Geus şöyle değerlendiriyor: “Son 20 yılda yaşanan satın alma ve birleşme krizini gördük. Eğer bir satın alma ya da birleşme gerçekleşiyorsa, şirkette tansiyon artar, başarısızlıklar baş gösterir, insanlar heyecanı yitirir. Satın alma ve birleşmelerin yüzde 70-80’i başarısız olur. Bu durum da şirketlerin ortalama yaşam beklentilerini azaltır. Bir şirketin yaşam beklentisini azaltmanın en garantili yollarından biri bir satın alma ya da birleşme gerçekleşmesidir.”
Bu süreci Osman Dinçbaş ise şöyle anlatıyor: “Birleşme sonrası entegrasyon sürecinin iyi yönetilememesi, yönetimde zaaflar yaratılmasına yola açabilir. Değerli ve kilit elemanların kaybedilmesi ve bunu takiben operasyonların kalitesinin düşmesi ile itibarda erozyona neden olarak sonunda pazar payının ve dolayısıyla şirketin değerinin azalarak yok olmasına kadar gidebilir.”

Peki Türkiye için de benzer bir tehlikeden bahsetmek mümkün mü? Şimdilik satın alma ve birleşmeler Türkiye’deki şirket ömürleri için ciddi bir tehdit oluşturmuyor. Çünkü, bu tarz işlemlerin sayısı şimdilik az. Ancak, bu işlemler globalleşme ile birlikte hızla artıyor. Gelecekte Türkiye’de de bu olgu ortalama yaşam sürelerini daha çok etkileyecek.

Genç Olmak Avantaj mı?

Genç Firmalar Genç Sektörde
 ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erol Taymaz’ın şirket yaşlarıyla ilgili değerlendirmesi şöyle: “Rekabet süreci yaş dağılımını etkileyebilir. Yeni şirketler daha iyi ürünler veya proses teknolojileri ile piyasaya giriyorsa piyasa paylarını yaşlılar aleyhine arttıracaktır. Buna karşın yaşlı, tecrübeli, birikimi olan şirketler rekabetçi avantajlarını sürdürebilirlerse, yaş dağılımı yaşlıların lehine değişecektir. Piyasadaki birleşme ve devralma süreçleri de önemli. Örneğin iki yaşlı şirket birleştiği zaman en büyük 500 firma arasına daha küçük ve büyük bir olasılıkla daha genç bir firma girer. Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu belirli sektörler hızlı büyüdü. Dolayısıyla bu alanlardaki yeni firmalar da hızla büyüdü. Forbes Global 2000 listesindeki çok sayıdaki genç firma genç sektörlerde kurulmuştur.

Genç Ve Yenilerin Şansı Yüksek
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Özer Ertuna, teknolojik gelişmelerin hızlı olduğu, beklentilerin hızlı değiştiği bir ortamda 500 büyük şirketin yarısından fazlasının 40 yaşından küçük olmasının şaşılacak bir durum olmadığına dikkat çekiyor. Ertuna, değerlendirmesini şöyle yapıyor:

“Bütün bu gelişim ve değişim işinde yeni ve yaratıcı tasarımlarla ortaya çıkan şirketlerin rekabet gücü artıyor. Bunlar yeni rekabette kendilerine yer yaratabiliyor. Bu trendin daha da hızlanması beklenebilir. 21’inci yüzyılın rekabet ortamında büyüyen ve gelişen şirketler müşterilerin ihtiyaçlarını doğru anlayan, yaratıcılıkları ile bu ihtiyaçlara iyi çözümler üretebilen, insan sermayesini iyi kullanan şirketlerdir. Şirketlerin de insanlar gibi kimlikleri ve alışkanlıkları var. Kimlik değiştirmek, alışkanlıkları yıkmak kolay olmuyor. Bu nedenle hızla değişen dünyada genç ve yeni şirketlerin şansı daha fazla gibi görünüyor.

Türkiye’nin En Yaşlılarından Başarı Taktikleri

Uzun Ömrün Sırrı Yenilikçilik
95 yaşındaki Lafarge Aslan Çimento’nun uzun ömrünün sırrını çimento grubu başkanı Nuri Özkaya şöyle anlatıyor:
“Şirketimiz 95 yıldan bu yana bölgesine ve Türkiye'ye ürün ve hizmet üretiyor. Bu, sadece Türkiye'de değil, dünyada da her şirkete ve fabrikaya nasip olmayacak bir ayrıcalık. Bu uzun ömrün sırrı, köklü olduğu kadar modern ve yenilikçi olabilmeyi de becermektir. Bir kurumun bu kadar uzun bir süre ayakta kalması öncelikle yönetici ve çalışanlarının nitelik ve becerisine, sahip olduğu tesis ve ekipmanının kapasitesine, ürün ve hizmet kalitesine, sektörel konumuna bağlıdır. Uzun ömürdeki bir diğer önemli nokta da kuşkusuz sosyal ve ekonomik çevreyle oluşturulan bütünlüktür. Şirketimiz, bölge insanı için 3 kuşaktır önemli istihdam kaynağı olmuş, sosyal ve ekonomik gelişmenin cazibe merkezi haline gelmiştir. Eğitimden sağlığa pek çok sosyal sorumluluk projesinde varız ve var olmaya devam edeceğiz.”

“Türkiye’ye İlkleri Getirdik”
 BP Türkiye’nin genel müdürü Tahir Uysal’ın, geride bıraktıkları 94 yıla ilişkin değerlendirmesi şöyle:
“Türkiye'nin büyük kuruluşlarının 50’inci, 60’ıncı yaşlarını kutladıkları bir dönemde, BP olarak 94 yıldır Türkiye’de faaliyet göstermekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Enerji ve hizmet alanında Türkiye’nin en büyük yabancı yatırımcılarından biriyiz. Akaryakıt ve rafinaj alanındaki girişimlerimiz ile Türk ekonomisinin gelişimine birçok katkıda bulunduk. Bir asra yaklaşan bu süreç içinde yatırım alanlarımızı genişlettik, iş kollarımızı geliştirdik. BP, dünyanın en büyük şirketlerinden biri haline gelmeden önce bile, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden biri oldu. Yenilikçilik stratejimizi öne çıkardık, birçok konuda sektöre öncülük ettik. Avrupa standartlarında katıklı akaryakıt ilk kez BP ile Türkiye’ye geldi. Ayrıca, güvenliğin en ön plana çıkarıldığı “Şirket Nakliyesi Programı”nı Türkiye’de ilk kez biz uyguladık. Bugün BP markası, kalite ve güven ile özdeşleşti. Şirketimiz, bu markayı uzun yıllara dayanan işbirlikleri aracılığı ile faaliyet gösterdiği tüm segmentlerde rekabetçi kıldı.”

Arıe De Geus/ “Yaşayan Şirket” Adlı Kitabın Yazarı
“Şirketin Yaşı Deneyim Kazanmak Konusunda Önemli”

Şirket Yaşının Anlamı Ne?
Uzun zaman önce genç, orta yaşlı ve yaşlı şirketler olduğunu düşünüyordum. Ancak, gerçeklere ulaştığımda bunun fark yaratmadığını gördüm. Benim bildiğim en eski ve büyük şirketlerden biri 700 yaşında. Bir İsveç şirketi olan Stora, hala dünyanın en büyük kağıt şirketlerinden biri. 700 yaşında olmasına rağmen son derece canlı bir kurum. Uzun yaşayan şirketler kendilerini sürekli olarak yeniler. Stora da geçen 700 yılda portföyünü 4-5 kez değiştirdi. Bir şirket kendisini yenilediğinde yeni bir döngüye girer.

Deneyim Kazanmak Önemli
Bir şirket yaşlandıkça bilgi birikimi artar ve şirket olmak anlamında daha iyi bir aşamada olur. Eğer çok genç ölürse, nasıl şirket olunacağını öğrenemez. Bu nedenle yaş, başarılı bir şirket olma konusunda, deneyim kazanmak konusunda önem taşır. Eğer bazı yaşlı aile şirketlerine bakarsanız bu insanların babalarından neler öğrendiklerinden bahsettiklerini görürsünüz. Deneyim kazanmak şirketler için çok önemlidir ve yaptıkları işte daha iyi olmalarını sağlayacak potansiyellerini ortaya çıkarır.

Şirketler Nasıl Uzun Yaşar?
Şirketlerin ayakta kalmak için yeni organizasyon ve yönetim sistemleri geliştirmeleri gerekiyor. Visa International’da güç yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya gidiyor. Bu tip şirketlerde hiyerarşik yapılanma geleneksel şirketlerden oldukça değişik. Uzun yaşayan başarılı şirketlerin hepsi iş portföylerini değiştirdi. Bunun nedeni bulundukları dünyanın değişmesi ve orijinal işlerinin de işlerliğini kaybetmesidir. Orijinal işlerini yaparak ölmektense farklı işlere yönelerek ayakta kalmayı tercih ederler.

Ebru Fırat
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz