“Türk Piyasaları Yeniden Cazip Hale Geliyor”

Para piyasaları Mayıs ayı çok hareketli geçti. Global piyasalardan kaynaklanan, Türkiye’deki istikrarsızlıkla da desteklenen olumsuz hava, borsa ve faizleri son yılların en düşük düzeyine çekti. Dö...

1.06.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Para piyasaları Mayıs ayı çok hareketli geçti. Global piyasalardan kaynaklanan, Türkiye’deki istikrarsızlıkla da desteklenen olumsuz hava, borsa ve faizleri son yılların en düşük düzeyine çekti. Döviz kurları da 2 yılda ilk defa 1.55 YTL’yi gördü. Herkes bundan sonra neler olacağını, yazın nasıl geçeceğini merak ediyor. A Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, gelecekten umutlu. “Esas AB’nin etkisi şimdi görülecek” diyor. Ardından da satışlar sonrası İMKB’nin ve bonoların cazibesinin artığına dikkat çekiyor.


Piyasaları son 1.5, 2 yıldır bu noktalara getiren global likidite, tersten esme sinyali verince, gelişmekte olan piyasalarda kâr realizasyonları yaşanmaya başladı. Yine İran gerginliği, petrol fiyatları, global enflasyon artışı beklentisine paralel olarak, büyük Merkez Bankaları’nın faiz artırımına devam edeceği yönündeki sinyallere iç piyasada yaşanan gerginlikler de eklenince Türk piyasasındaki dalgalanma daha sert oldu.

Yaşanan bu dalgalanmaları ve bundan sonra yatırımcıları nelerin beklediğini Nisan ayında Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı Kuruluşlar Birliği (TSPAKB) Başkanlığı görevini Müslüm Demirbilek’ten devralan A Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık ile konuştuk. Ayışık, genel olarak gelinen seviyelerin yatırım araçları için yeni fırsatlar verdiğini, Türkiye’nin AB faktörünün daha ön palana çıkacağını söylüyor:

Global likidite etkisini değerlendirir misiniz?
Global likiditenin gelişmekte olan piyasalara girişi, sadece bizi etkileyen bir gelişme değildi. Bizimle birlikte gibi tüm gelişen piyasalara para girişi oldu. Bu ülkelerin grafiklerini yan yana koyun, ciddi bir fark göremezsiniz. Bu gün gelinen noktada bir realizasyon olması kaçınılmaz oldu. Tüm dünya piyasaları bundan etkilendi. Gelişmekte olan ülkeler arasında cari açık veren ülkeler, daha fazla etkilenmiş gözüküyor diğerlerine göre. Benim beklentim, kısa süre içinde piyasaların bu dalgalanmalarının durulacağı ve dengeye kavuşacağı şeklinde.

-Türk piyasası bu dengelenme sonrasında nasıl bir yön çizecek?
Dengelenmenin ardından uluslararası fonlar daha ince eleyip sık dokuyacak. Son dönemde açık ve siyasi faktörlerin ağırlığı nedeniyle piyasalar diğer ülkelere göre daha çok etkilendi. Ancak, tüm bu unsurların fiyatlara yansıdığını düşünüyorum. Özetle Türkiye piyasası daha cazip hale geldi.

Bir soru işareti de IMF ilişkilerde nasıl bir yol izleneceği idi. Hükümetin yeni tedbirlerle istikrar programına devam etmesi olumlu etkiler yaratacaktır.

Diğer yandan AB faktörü, aslında global likiditenin gelişen piyasalara etkisi nedeniyle çok fazla hissedilmedi. Bundan sonra bizi diğer gelişmekte olan ülkeler arasında daha yatırım yapılabilir ülke olarak öne çıkaracaktır. Son 1 yıldır sadece portföy yatırımı olarak değil, direk yatırım şeklinde de Türk piyasası ön plana çıktı. Önümüzdeki süreçte seçim belirsizliği, enflasyon ve cari açık gibi endişelere rağmen, bizim piyasamız doğrudan yatırım için öncelikli ülkeler arasında ön plana çıkacak. Bunun etkilerini de son dönemde özellikle bankacılık sektöründeki satın almalarla görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz.

-Borsa Mayıs ayı içinde 45.000 seviyesini kıramadı ve gelen sert satış dalgası ile 36.000 seviyelerinin altına geriledi. Yatırımcı burada nasıl bir strateji izlemeli?
Yatırımcılara tavsiyem, belirli bir dengeye kavuşana kadar temkinli bir şekilde beklemeleri yönünde olacak. Son sürece bakarsanız, iç faktörlerin de etkisiyle bizle karşılaştırılan borsalardan daha fazla düştük. Bu hızlı düşüşün ardından piyasanın dengelenmesini beklemek en doğru karar olacaktır. Ama hızlı bir yükseliş de beklenmemelidir ve yurtdışı piyasaların seyri izlenmelidir.

-Yatırımcı bu dönemde nelere bakmalı?
Yurtdışı borsaların nereye doğru gittiğini görmek lazım. Bunun için de gelişmiş ülkelerin Merkez Bankaları’nın faiz politikası ve siyasi gelişmeler ve İran gerginliği, yakından takip edilmeli.

-Gelişmiş ülke Merkez Bankaları’nın faiz politikası önümüzdeki süreçte ne olur?
Faizlerde çok önemli artışlar olmayacak, artırımların sonuna gelinebilir gibi açıklamalara rağmen, piyasalar bunları çok fazla dikkate almıyor. Almadığını da geçen ay gösterdi. Beklenti, dünya ekonomileri kötüye gidebilir, faizler artabilir, bunu gözlemek gerekiyor  şeklinde.

FED faizleri yüzde 5’e geldiği noktada çok fazla gitmez diye beklenti vardı. Ama şimdi yüzde 5.5’e gelebileceği söylemleri artmaya başladı. Bu nedenle gelişmeleri izlemek gerekiyor. Genel bir tedirginlik var.

-Türkiye Merkez Bankası’nın faiz politikası nasıl olur?
Nisan ayı enflasyonu, piyasalar açısından sürpriz oldu. Ama enflasyonun içeriğine bakıldığında geçen yıldan farklı bir şey yaşanmadığı görülüyor. Artış genelde aynı kalemlerde gerçekleşmiş. Enflasyon, şu anda Merkez Bankası’nın belirlediği tavanı geçmiş durumda değil. Ancak, hedeflerde kabul edilebilir ölçülerde sapma olabilir. Bu yüzden faizlerin yılsonuna kadar düşmesi çok zor gözüküyor.

-Başta petrol ve altın olmak üzere değerli maden fiyatlarında nasıl bir seyir izlenir?
Altın yılbaşından bu yana yüzde 30 getiri sağladı. Hatta geçen ay 700 doların da üzerine çıkıldı. Burada iyi bir gelir elde edildiği için, bir kâr realizasyonu geleceğine inanıyorum.

Petroldeki artış ise daha fazla soru işareti yaratıyor. Petrol fiyatlarının artması, bizim gibi petrol ithal eden ülkeleri, enflasyon açısından olumsuz etkileyecek. İran belirsizliği nedeniyle petrol fiyatları, yüksek eğilimini bir süre daha devam ettirebilir.

-Döviz piyasasındaki yükselişin piyasalara etkisi ne olur?
Son 2 yıldır, YTL’nin aşırı değerlenip değerlenmediği konusu, sadece para ve sermaye piyasaları açısından değil, reel sektör açısından da önemli bir gündem maddesiydi. Dalgalı kurun faydası da bu. Beklentim, geçen ayki hızlı hareketten sonra, önümüzdeki süreçte hızlı bir dalgalanmanın olmayacağı yönünde. Çünkü, doğrudan yabancı yatırımcı ilgisi devam ediyor. Yaz aylarda turizm ve gurbetçi dövizlerinin girmesiyle, döviz dengeye oturacak ve piyasa rahatlayacaktır.

-Elinde döviz olanlar ne yapmalı?
Yerli yatırımcılar açısından bakıldığında, son yıllarda dövizden zarar ettiler. Çünkü, ellerinde döviz tuttular. Son 6 aya bakıldığında bunun tersi bir durum var. Dövizden YTL’ye geçiliyor. Burada yerli yatırımcılar, yüksek maliyetli dövizlerini tekrar değerlendirme imkanına sahip oldular.

-Döviz kurlarındaki yukarı hareketin borsa şirketlerine yansıması nasıl olacak?
Döviz kurlarındaki yukarı hareketin sürmesi durumunda borsa şirketleri 6 aylık bilançolarına kur farkı gideri nedeniyle finansman giderlerini yansıtacaklar. Bu gider, gerçek bir nakit çıkışı gerektirmese de kârlılığı etkileyebilir. Fakat, borsa şirketleri bu durumu geçmiş yıllara göre daha iyi yönetecekler. Çünkü geçmiş kriz tecrübeleri nedeniyle birçok şirket döviz pozisyonlarını hedging ile garanti altına aldı. Ayrıca son yıllarda şirketlerin ihracat oranlarında belirgin bir artış olması da döviz kurlarındaki artışın cirolara olumlu yansımasını sağlayacak ve kur farkı giderinin etkisi daha minimal olacak.  

-Cari açığı bir risk olarak görüyor musunuz?
Bugüne kadar cari açık, yurtdışından gelen portföy yatırımı ve doğrudan yatırımla finanse edildi. Kurların artması, ithalatın dizginlenmesiyle bu dengeyi biraz daha sağlayabilir. Türkiye’nin AB yolcuğunu içinde yapılacak doğrudan yatırım ve sermaye yatırımlarıyla açığın finanse edilmeye devam edeceğini tahmin ediyorum. Bu nedenle de cari açığı ciddi bir risk olarak görmüyorum. Ama dikkat edilmesi ve önlem alınması gereken bir risk.

-Sonbaharda sürpriz bir erken genel seçim olabilir mi?
Piyasalar böyle bir oluşumu  fiyatlamaya başladı. Erken seçimle birlikte daha yakın bir tarihteki Cumhurbaşkanlığı seçimi gene piyasaları düşündüren bir konu. Tüm bunların piyasalardaki fiyatlara önemli ölçüde yansımaya başladığını düşünüyorum.

-Doğrudan yatırımlara hangi alanlarda yoğunlaşılacak?
Bankacılık sektörü, son 1-2 yıldır yoğun ilgi görüyor. Bu yıl da ilginin devam ettiğini görüyoruz. Bu yıl da aynı süreç devam edecek. banka sayısı az, ama sektöre girmek isteyen şirket çok. Yine aracı kurumlara ilgi var, sigorta sektörüne ilgi artabilir. Sanayi sektörüne de ilgi artacak diye bekliyoruz.

Yaz aylarında yatırım araçlarında ne yapılmalı:
BORSA: Dalgalı sürecin sonunda yeni bir denge oluşacak. Bu denge oluştuktan sonra, dünya borsaları da takip edilerek temkinli şekilde yatırım yapılabilir.

DÖVİZ: Döviz çok düştü satamadık, diyenler için iyi bir fırsat. Realizasyon yapılabilir.

FAİZ:. Faizlerdeki yükseliş yeni alım fırsatı olarak değerlendirilmeli.

ALTIN: Altının hızlı yükselişinden dolayı, kâr realizasyonu için iyi bir fırsat.

EUROBOND: ABD’nin faiz artırımına devam edebileceği ihtimali, Türk Eurobondlarında da gerileme yaşattı. Yine burada da alım yapılabilir.

“HALKA ARZLARA YÜKSEK TALEP İYİ”
Son dönemde yapılan halka arzlarda yüksek talep geldiği görülüyor. Yatırımcıların, yüksek talep beklentisi olan arzlarda, istedikleri hisseyi alabilmek için örneğin 100 lot yerine 300 lot 400 lot talep ettiği, bunun da talebi yükselttiği belirtiliyor. Metin Ayışık bu konuda şunları söylüyor:

“2004 ve 2005’teki arzlara bakıldığında sorun talebin olmamasıydı. Demek ki, şimdi talep var. Yatırımcı istediği oranda hisse almaya çalışıyor. Bence, bu eleştirilecek bir konu değil. Tam tersi, yatırımcı daha fazla almak için böyle bir strateji izliyor. Bu istediği talebin de finansmanını sağlıyor. Son dönemde yapılan arzlara fiyat açısından bakıldığında da istikrarlı.”

HEDEF İNTERNET İŞLEMLERİNDE BÜYÜMEK

-Piyasa payınız hakkında bilgi verir misiniz? Bu alanda hedefiniz nedir?
A Yatırım, yüzde 1 civarında bir pazar payına sahip. Hisse senedinde özellikle internet işine yoğunlaştık.  İnternet’te pazar payı hızlı bir şekilde büyüyor. Pazar payımız şu anda yüzde 2. Amacımız bu payı yüzde 10’a kadar çıkarabilmek. Gelirlerimizin önemli bir kısmını portföy yönetimi ve yatırım fonundan elde ediyoruz. Bu alanda Abank ile birlikte hızlı bir gelişim gösterdik. Önümüzdeki süreçte yatırım fonları ile birlikte bireysel portföy yönetiminde de aktif rol oynamak istiyoruz.

-Halka arzlarda daha aktif olacak mısınız?
Grup bankamız Abank ile birlikte daha çok orta boy kurumlara halka arz ve kurumsal finansman konusunda danışmanlık vermek, halka arzlarında lider olarak yer almak istiyoruz. En son Coca Cola İçecek’te eşlider olarak görev yapmıştık.

TSPAKB’nin çalışmaları sürüyor
Nisan ayında Müslüm Demirbilek’ten boşalan Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı Kuruluları Birliği (TSPAKB) Başkanlığı görevini Nisan 2007’deki genel kurula kadar devralan Metin Ayışık, birlik olarak amaçlarının sermaye piyasasının gelişmesi ve aracı kuruluşların faaliyetlerinin gelişimini sağlamak olduğunu söylüyor. Bu kapsamda çalışmaları olduğunu söyleyen Ayışık şu bilgileri veriyor.

ÖZEL SEKTÖR TAHVİL VE BONOLARI: Bizim gibi gelişen ekonomilerde yeni piyasalar hızlı gelişiyor. Bunlardan biri de özel sektör tahvil ve bono piyasası. Firmaların bu kaynağa başvurması için vergisel açıdan önemli bir yol alınmasına rağmen, banka kredileriyle karşılaştırıldığında yeterli değil. Maliyetlerin başında damga vergisi geliyor. SPK’nın binde 3’lik bir harcı var. Oranların düzeltilmesi halinde ilginin artacağını düşünüyoruz. Birlik olarak da bu yönde çalışmada bulunuyoruz. Yine bu yatırım aracının borsada ikinci el piyasasının oluşması lazım. Bu sayede tüm aracı kurumların alım satım yapması ve müşterilerine hizmet sunması mümkün olacak.

ÖDÜNÇ MENKUL KIYMET İŞLEMLERİ: Bu piyasanın gelişimi için çalışıyoruz. Ödünç verenler, belli bir gelir elde edecek. Özellikle yatırım fonlarının ve ortaklıklarının ödünç hisse vermeleri ve komisyon geliri elde etmeleri portföy kazançlarını da artıracaktır .Tüm yatırmcılar açısından 1 günden 1 yıla kadar vadelerde hisse senetlerini ödünç vererek gelirlerini artırmaları mümkün. 

BORSADA AÇILIŞ SEANS PROJESİ: Planlanan uygulamaya göre açılış seansı 9:30-10:00 arasında yapılacak. İlk 20 dakikada emirler toplanacak. Bu süre içinde sisteme giren emirleri kimse göremediği için hiçbir işlem yapılmayacak. Son 10 dakikada ise emirlerin eşleştirilmesi başlayacak ve gerçekleştirilecek. Böylece en çok arz ve talebin olduğu fiyattan tek bir açılış fiyatı belirlenecek. Yatırımcılar gönderdikleri emirlere göre daha iyi fiyattan alma ve satma durumunda olabilecekler. İlk 20 dakikalık sürede, yatırımcılar emirlerini iptal etme imkanına sahipler. Sonuçta yatırımcılar borsanın ilk açılışındaki dalgalanmalardan korunmuş olacaklar.

İMKB’DE İŞLEM SÜRESİNİN UZATILMASI: Borsada açılış seansı projesiyle birlikte borsada işlem süresinin uzatılması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü, Euronext, Londra, Helsinki, İsviçre, Deutsche Borse, New York ve Nasdaq gibi yurtdışı borsalarda bu süre 6:30 ile 8.30 saat arasında değişiyor. Biz de ise bu süre 5 saat. Bu önerimizi İMKB yönetimine sunacağız.

HARÇ ÜCRETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ: Şu anda tüm yetki belgelerine sahip aracı kuruluşların ödediği harç tutarı 90 bin YTL. Yetki belgelerini sınıflandırarak maliyetin  azaltılmasını gerektiğini düşünüyoruz.

DAMGA VERGİSİ KALDIRILMALI: Rekabet açısından bakıldığında aracı kurumların açtığı menkul kıymet kredilerinde alınan damga vergileri kaldırılmalı. Çünkü, bankadan böyle bir kredi alındığında sözleşmelerde damga vergisi yok.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz