Finansbank, DenizBank, ING, TEB, Fortis ve diğerleri… Sektörde “orta ölçekliler” segmentinde yer alan bu bankalar, geçtiğimiz 5 yılda sektör ortalamasının çok üzerinde büyüme gösterdi. Özellikle KO...
Finansbank, DenizBank, ING, TEB, Fortis ve diğerleri… Sektörde “orta ölçekliler” segmentinde yer alan bu bankalar, geçtiğimiz 5 yılda sektör ortalamasının çok üzerinde büyüme gösterdi. Özellikle KOBİ bankacılığı ve tarımdaki yüksek performanslarıyla göz doldurdu. Bazıları şubeleşmede, bazıları bireysel kredilerde ve kredi kartlarında büyük ölçeklileri geride bıraktı. 2’nci ligde yeni dönemde büyüme trendinin süreceği, rekabetin ise hız kazanacağı düşünülüyor. Muhtemel TEB-Fortis birleşmesi ise sıralamaları değiştirebilir.
Türkiye’de 3 grup banka var. Birinci grupta şube sayıları bine ulaşan, aktif büyüklükleri 50 milyar TL ve üzeri büyük bankalar yer alıyor. İkinci grupta orta ölçekliler var. Onların ardından da küçükler geliyor.
Genel olarak rekabet, aralarında kamu bankalarının da yer aldığı 7 büyük banka arasında yoğunlaşıyor. Ancak, onların dışında, hatta kimi zaman onlara katılan bir başka büyük yarış da 2’nci ligde yaşanıyor.
Bugün burada yarışan 8 banka var. Bunlar arasında aktif büyüklüğüne göre ilk sırada Finansbank yer alıyor. Onu Denizbank ve ING takip ediyor. Diğer bankalar ise TEB, HSBC, Fortis, Şekerbank ve Citibank olarak sıralanıyor. Bu bankaların aktif büyüklükleri 5 ile 27 milyar TL arasında değişiyor.
Aslında 2000’li yıllardan bu yana Türkiye’de bankacılık, ölçek yarışına dönüşmüş durumda. Çünkü büyük ölçekli bankalar daha düşük maliyetle daha çok müşteriye ulaşabiliyor. Geniş şube ağı ve personel kadrosuyla bankacılığın her segmentinde faaliyet gösterebiliyor. Ancak, diğer yandan orta ölçekliler, esnek ve hızlı hareket edebilme becerileri, geliştirdikleri yaratıcı ürün ve hizmetlerle bu işin sadece “ölçek işi” olmadığının kanıtı.
Denizbank’ın Müthiş Hızı
Ak Yatırım bankacılık sektörü analisti Hakan Aygün, orta ölçekli bankaların, son 5 yılda sektörden daha hızlı büyüdüklerine dikkat çekiyor. Bu bankaların yabancı ortakları sayesinde son 5 yılda kaynak sağlama konusunda önemli hareket kabiliyeti kazandıklarını söyleyen Aygün, “Mevduat toplamaya dönük olarak şubeleşmeye de ağırlık verdiler. Hatta düşük baz etkisiyle bu tip bankalarda şube artışı da ortalamanın üzerinde gerçekleşti” diye konuşuyor.
Sadece büyüme ya da kârlılık konusunda değil imaj açısından da orta ölçekliler arasında sektör genelinde öne çıkan, son 5 yılda yıldızı çok parlayanlar var. Örneğin, DenizBank, özellikle tarım bankacılığı ve kredi kartları tarafında gösterdiği zengin performansla bugün ondan çok daha güçlü bazı bankaların önüne geçiyor.
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, ölçeğin, maliyet yönetiminde önemli bir avantaj olsa da Türkiye gibi çok değişken ekonomilerde aynı zamanda hareket kabiliyetini kısıtlayabildiğini ve esnekliği azalttığını söylüyor. DenizBank gibi bankalar içinse strateji değişikliklerini hayata geçirmenin, organizasyon yapısını kısa sürede yeni koşullara uygun hale getirmenin daha kolay olduğuna dikkat çekiyor ve son 5 yılda gösterdikleri performansı şöyle özetliyor:
“2003 yılından beri aktif büyüklüğümüz 4 kat artarak 24 milyar TL’ye yükseldi. 2003 yılında 2 milyar TL olan kredilerimiz 2008 sonunda 8 katına çıkarak 17 milyar TL’ye ulaştı. 3 milyondan fazla müşterimizin bize olan güveni sayesinde mevduatlarımız 3 kat artarak 12 milyar TL’ye çıktı. Son 5 yılda gösterdiğimiz bu performansla 11’inci sıradan 6’ıncı sıraya yükseldik. Bu süreçte kârlılığımız da arttı ve 2008 sonunda 342 milyon TL’ye kadar çıktı.”
Öne Çıkan 2 Banka Var
Orta ölçekliler liginde öne çıkan ikinci banka ise Finansbank… Banka, şu anda aktif büyüklüğü açısından özel bankalar arasında 5’inci sırada yer alıyor. Aktif büyüklüğü açısından ve tüm bankaları dikkate aldığımızda ise orta ölçekli bankaların lideri olarak konumlanıyor. Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş şöyle diyor:
“En büyükler adı altında rekabet eden ilk 4 bankadan hemen sonra geliyoruz. Her ne kadar 4’üncü sıradaki banka ile aramızda aktif büyüklüğü açısından büyük bir fark olsa bile, yeni ortaklık yapısı büyümemize pozitif ivme kazandırdı. Çok kısa bir süre önce yapmış olduğumuz ortaklığın bu kadar kısa zamanda iyi sonuçlar vermiş olması önümüzdeki dönemde büyümemizin geometrik olarak artması ihtimalini güçlendiriyor.”
Finansbank geçtiğimiz 5 yıldaki performans grafiği de tüm ürün ve hizmetlerde hep yukarıya doğru ilerledi. Sinan Şahinbaş, özellikle bireysel bankacılık ve KOBİ bankacılığında sundukları öncü ürün ve hizmetlerin pazar paylarının artışında en büyük etken olduğunu söylüyor:
“2004 yılında 8.630 milyar TL olan aktif büyüklüğümüz 2008 yıl sonunda 26.573 milyar TL oldu. Aynı dönemde kredilerimiz 5.191 milyar TL’den 17.878 milyar TL’ye, mevduat büyüklüğümüz 5.092 milyar TL’den 15.940 milyar TL’ye, özkaynaklarımız ise 1.047 milyar TL’den 2.840 milyar TL’ye çıktı.”
Finansbank, şu anda bulunduğu ligde elde etmiş olduğumuz pazar paylarından son derece memnun… Finansbank’ın en önemli bireysel ürünlerinden biri olarak tanımladığı konut kredilerinde 2008 sonunda yüzde 10,2, tüketici kredilerde yüzde 3,51, oto kredilerinde ise yüzde 8,34 pazar payına sahip olduklarını söylüyor ve ekliyor:
“Bireysel mevduat ve yatırım ürünleri portföyümüz de son dönemlerde pazardan daha hızlı büyüdü ve 2008 yıl sonunda yüzde 3,94’e ulaştı. Kredi kartları tarafında ise CardFinans 2008 yılında yaklaşık 3,5 milyon kredi kartı sayısına ulaşarak ilk 5 büyük banka arasında yer aldı.”
Fortıs ve TEB Birleşirse Ne Olur?
Aslında bu sorunun yanıtı henüz çok net değil. Bugüne kadar birçok tahmin yapıldı ama son olarak 2 banka da sessizlik kararı alınca soluklar tutuldu. Fortis ve TEB bankacılıkta 2’nci ligin 2 önemli oyuncusu konumunda. Bu 2 bankanın birleşmesi halinde sektörde bazı taşların yerinden oynayacağı kesin. Ligdeki diğer oyuncular, “müşteri segmentlerimiz farklı” gerekçesiyle bir değerlendirme yapmaktan kaçınıyor. Analistler ise birleşme ihtimalinde sıralamanın değişeceği görüşünde. EFG Yatırım analisti Mete Yüksel, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“İki bankanın birleşmesi sıralamada TEB’in yerini yükseltecektir. Fakat üst üste aktif, mevduat ya da kredileri toplayarak hesap yapmak doğru olmaz. Bugün örneğin aynı sokakta yan yana duran 100’e yakın TEB ve Fortis şubesi bulunuyor. Bunların bir birleşme söz konusu olursa, aynı şekilde durması mümkün değil. Pazar payında mutlaka bir yükseliş olur fakat bu 2 değil en fazla 1,5 kat olabilir.”
TEB şu anda sektördeki en muhafazakar bankalardan biri görünümünde. Önümüzdeki dönemde de aynı muhafazakar yapı ile devam ederse, ligde daha agresif hareket eden bankaların TEB’in inorganik büyüme ile aldığı pazar payını da kapabileceği düşünülüyor.
TEB geçtiğimiz 5 yılda gerek aktif gerek mevduat gerekse kredilerde 2’inci ligde en yüksek sıçramayı yapan banka oldu. 2004 sonunda 2009’un ilk çeyreği sonuna kadar olan döneme bakıldığında banka, mevduatını yüzde 316, kredilerini yüzde 386, aktif büyüklüğünü ise yüzde 304 oranında artırdığı görülüyor. TEB bu dönemde şube sayısında da yüzde 287 gibi rekor bir artış yaptı. Mete Yüksel, bu yüksek oranları baz etkisine bağlıyor ve şöyle diyor:
“TEB bundan 5-6 yıl öncesine kadar kendini kurumsal banka olarak konumlamıştı. Sonradan bireysele girdi ve şubeleşti. Bazı çok düşük olduğu için de yüksek büyüme rakamlarına ulaştı.”
Rekabet Kobi ve Tarımda
Orta ölçekli bankalar arasında en yoğun rekabet KOBİ bankacılığı ve tarım bankacılığı tarafında yaşanıyor. 2’nci ligdeki bankaların kredi artışında da son 2-3 yılda da en çok KOBİ kredileri etkili oldu. Şekerbank, 2007 yılında yapmış olduğu 5 yıllık strateji planı çerçevesinde “KOBİ’lerin lider bankası” olma hedefini benimsemişti. Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin bu hedefe hızlı adımlarla ilerlediklerini söylüyor ve ekliyor:
“Türkiye genelindeki şubelerimizin yüzde 62’si Anadolu’da yer alıyor. Yerel davranabilme yetkinliği yüksek çalışan profilimiz ve bulundukları bölgede 50-55 yıldır var olan şubelerimiz, Şekerbank’ı özellikle Anadolu’da rakiplerinden daha güçlü kılıyor.”
Şekerbank, bu yıl ve sonrasında da KOBİ bankacılığı ile büyümek hedefinde. Uluşahin, bu yıl kredilerde yüzde 10-12, mevduatta da yüzde 8-10 aralığında büyüme öngördüklerini söylüyor.
Tarım bankacılığı da 2’inci ligin öncelikli rekabet alanlarından. Geçmiş dönemde sadece Ziraat Bankası’nın verdiği tarım kredileri son 4-5 yıldır özel bankaların toplam kredileri içinde de hatırı sayılır bir yer teşkil etmeye başladı. Özel bankaların tarıma yönelmesinde öncülüğü yapan da orta ölçekliler oldu. DenizBank, TEB, Şekerbank gibi bankalar bu alanda yaptıkları yenilikçi çalışmalarla tarımın bankacılık kesimine katkısını da yükseltti.
DenizBank BDDK’nın Aralık 2008 tarihli verilerine göre sektörde yüzde 8,7’lik payıyla Ziraat Bankası’ndan sonra en çok tarım kredisi veren ikinci banka konumunda. Hakan Ateş, tarıma özel bir önem verdiklerini söylüyor. Bu ilginin rakamlara da yansıdığına dikkat çeken Ateş şöyle devam ediyor:
“2009’un ilk çeyreğinde tarım kredilerimiz yüzde 10 artırarak 1 milyar 229 milyon TL’ye yükselttik. Buradaki müşteri sayımızı da son 1 yılda yüzde 32 artırdık. 2012’de her 4 çiftçiden birinin müşterimiz olmasını hedefliyoruz.”
2’inci lig bankalarının rekabet ettikleri alanlar KOBİ ve tarım bankacılığı ile sınırlı değil. Örneğin Finansbank, HSBC gibi aralarından bazıları, geçmişteki birikimleri ya da stratejileri nedeniyle bireysel krediler, kredi kartları gibi alanlarda da kayda değer büyüklüğe ulaşmış durumda.
Lig Atlayan Olur mu?
Orta ölçekli bankaların yeni dönem hedefinde büyüme var. Ancak pek çoğu lig atma planı yapmıyor. Hakan Aygün ise orta ölçekli bankalar kategorisinden 1 ya da 2 bankanın diğerlerinden ayrışma şansı olacağını söylüyor ve ekliyor: “Bu bankaların bir üst kategoriye çıkma ya da ara bir kademede konumlanacak bir büyüklüğe ulaşacaklarını tahmin ediyorum. Zaten böyle bir yapı Finansbank örneğinde hemen hemen oluştu.”
Finansbank’ın gelecek stratejisi kârlılık ve verimliliği koruma ve geliştirme ile ilgili çalışmalar üzerine yoğunlaşıyor. Sinan Şahinbaş şöyle diyor:
“Tüm bankaların özünde aynı ürün ve servislerin satışını sunduğu düşünülürse bu bankalar arasında lider ürünlerle ön plana çıkmak ve servislerde her zaman en iyi olmayı gözetmek stratejimizin önemli bir parçasını oluşturuyor.”
Finansbank’ı çok yakın takip eden DenizBank’ın hedefinde ise ligin lideri olmak var. DenizBank’ın şiddetli krize rağmen büyümesini sürdürdüğüne dikkat çeken Hakan Ateş, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Konsolide kredilerimiz 2009’un ilk çeyreğinde yüzde 6 büyüdü. Tarım sektöründen enerjiye kadar çeşitli niş sektörlere verdiğimiz önem devam ediyor. Üretici kart gibi teknolojik bir ürün sayesinde katma değer yaratıp bunu müşterilerimizle paylaşıyoruz. Hissedarımız Dexia’nın uzmanlık alanı olan belediyelerle işbirliğimiz giderek güçleniyor. Tüm bunlar DenizBank’ı orta ölçekli bankalar arasındaki liderlik yarışında ön plana çıkartıyor.”
Ligin bir başka oyuncusu Citibank’ın da hedefinde bu yıl olmasa bile gelecek yıldan itibaren büyüme var. Ancak Citibank Yönetim Kurulu Başkanı Steve Bideshi, “hiçbir zaman büyük bir oyuncu olmayacağız. Güçlü, niş bir banka olarak pazardaki varlığımızı korumak istiyoruz” diye konuşuyor. ING Bank Genel Müdürü Hakan Eminsoy ise yeni dönem planlarını şöyle özetliyor:
“ING Bank, Türkiye pazarına girdiği zaman hedefi 5 yıl içinde pazar payını 2 katına çıkarmaktı. Bu hedeften vazgeçmiş değiliz. Ancak unutmamak gerekir ki Türk bankacılık sektörünün rekabetçi bir yapısı ve büyük ölçekli bankaların da yüksek hedefleri var. Bu ortamda 5 yıllık hedefimize ulaştığımızda bile büyük banka kategorisinde yer alacağımızı söylemek gerçekçi olmaz. Sektörün gerisinde kalmayacağız. Sektörün ortalama büyüme yüzdesini yakalayıp bunun üzerine çıkmaya çalışarak pazar payımızı artıracağız ve büyüme hedeflerimizi yakalayacağız. Uzun vadedeki hedefimizde ise büyük ölçekli bankaların arasına girmek var.”
Sinan Şahinbaş/Finansbank Genel Müdürü
“Krizden Sonra Sıralama Değişebilir”
2’inci Ligin Rekabet Kuralları
Orta ölçekli bankalar rakip bankalar statüsünde oldukları için yoğun bir rekabet ortamı içinde. Her bankanın daha iyi olduğu ürün ve hizmet yelpazesi var. Tüm bankalar yatırım yaptıkları çalışmaları diğer bankaların performansının ve satış gücünü göz önüne alarak piyasaya sürme kararı alıyor. Orta ölçekli bankalarda rekabet kuralları böyle iken büyük ölçekli bankalarda bu ortam imaj ve farkındalık kavramlarını da içine alıyor. Dolayısıyla biraz daha uzun sürede yatırıma dönüşen ancak uzun süreli çalışmalar olarak karşımıza çıkıyor. Ürün tasarımı ve karar alma mekanizmaları orta ölçekli bankalarda büyük ölçekli bankalara nazaran daha süratli gelişiyor.
Gelecekte Dönem Beklentisi
Orta ölçekli bankaların bankacılık sektörüne dinamizm ve ürün yelpazesi sunma açısından doğrudan etkisi olduğuna inanıyorum. Hareket kabiliyetlerinin daha hızlı olması vesilesiyle rekabeti artırıyor, kaliteli hizmetin müşteriye ulaşmasını sağlıyor. Geçen yıl toplam aktifler içinde ilk 5 bankanın payı yüzde 62, ilk 10 bankanın payının ise yüzde 86 düzeyindeydi. Bu rakamlar önümüzdeki yıllarda aynı seviyelerde kalacak. Ancak 2008 yılının son çeyreğinde ülkemizi de etkilemeye başlayan global kriz sonucunda önümüzdeki 3-4 yıl içinde bankacılıkta yeni bir konsolidasyon beklemekteyiz. Yurtdışında birleşen bankalar doğal olarak burada da birleşecekler. Dolayısıyla banka sayısında ve sıralamalarda bazı değişiklikler bekliyoruz.
Hakan Ateş/Denizbank Genel Müdürü
“Son 2 Yılda Büyüklerin Payı Azaldı”
Dünyada Tablo Nasıl Değişti?
Çok değil bundan 10 yıl önce, dünyadaki en değerli ilk 10 banka sıralamasında yer alan bankaların 6’sı ABD’li, 2’si İngiliz, biri Japon, biri de İsviçreliydi. Bugün bu listenin ilk 3 sırasında Çinli bankalar var. 1999 yılında potansiyeli itibarıyla dünyanın en pahalı bankası olarak değerlendirilen Citigroup, 2009 Mart ayında 46’ıncı sırada. Bankacılık oldukça tutucu bir meslek olmakla beraber bankaların hareket ettikleri zemin çok hızlı hareket ediyor. Bu nedenle Türkiye’de “şu bankalar büyük, şunlar orta ölçekli, şunlar küçüktür ve bu değişmez” gibi bir yaklaşım çok yanlış olur.
Denizbank Örneğine Dikkat
Hızlı büyüme potansiyeli olan ve sıkça kriz yaşayan bir ekonomide bankacılık sistemlerinde sıralamalar çok kısa sürelerde ve umulmadık boyutta değişebilir. DenizBank’ın, 1997 yılında kurulduğunda sektörün son sıralarında yer alıyordu. 10 yıl gibi kısa bir süre içinde hızla yükselen piyasa değeri ve aktif büyüklüğü ile sektörün 6’ın büyük özel bankası haline geldi. Defter değerinin 4,6 katı gibi sektörde bugüne kadar gerçekleşen en yüksek fiyat ile satıldı.
Arayı Kapatmak Zor Değil
Ölçek elbette maliyet yönetiminde önemli bir avantaj ama özellikle Türkiye gibi çok değişken ekonomilerde aynı zamanda hareket kabiliyetini kısıtlayabiliyor ve esnekliği azaltabiliyor. Bazı strateji değişikliklerini hayata geçirmek, büyük ve karmaşık bir organizasyon yapısını kısa sürede yeni koşullara uygun hale getirmek kolay olmuyor. Nitekim 2 yıl öncesine göre ilk 5 banka pazar payının azaldığını, ikinci 5 banka grubunun ise pazar payının arttığını görüyoruz. Gelecek yıllarda büyüklere göre daha esnek ve daha çevik olan orta ölçekli bankaların daha hızlı büyümeye devam etmemeleri ve arayı kapamamaları için bir neden yok. Gelecek yıllarda yaşanacak banka birleşmeleri veya kamu bankalarının özelleştirilmeleri ile bu süreç daha da hızlanabilir.
Hakan Eminsoy/Ing Bank Genel Müdürü
“Bizde Hız ve Esneklik Var Çalışan Bağlılığı Düşük”
Ing’nin Stratejisi
Orta ya da büyük ölçekli olmanın kendi içinde artı ve eksileri var. Orta ölçekli bankalar yapıları gereği daha esnek ve hızlı hareket edebilir, belli konulardaki kararları daha kolaylıkla alabilir. Büyük ölçekli bankalar ise “ölçek ekonomisinden“ faydalanır. Buna paralel olarak da büyük müşteri tabanından ve sahip oldukları Kârlılıktan yararlanabilirler. Ancak biz ING Bank olarak rekabette büyük/küçük diye bir ayırım yapmıyoruz. Kendi iş planımız ve stratejilerimiz doğrultusunda, rekabete göre nasıl hareket edeceğimizi gösteren bir yol haritası doğrultusunda ilerliyoruz.
Yönetim ve İK Yapısı Farkı
Orta ölçekli bankalarda yapı daha küçük olduğu için daha az yönetim kademesi bulunuyor. Bu da hem hız hem esnekliği beraberinde getiriyor. Daha büyük yapılarda ise gelişmiş kurum kültürü, aidiyet, “bağlılık” anlayışı gibi değerler daha güçlü olarak ön plana çıkmaktadır.
Aslan Payı Büyüklerin
Bugün sektörde büyük ölçekli bankalar yüzde 77, orta ölçekli bankalar yüzde 15, küçük ölçekli bankalar ise yüzde 8 düzeyinde payı elinde tutuyor. Bu dengelerde genelde büyük sapmalar beklemek çok doğru değil. Küçük ölçekli bankalar, orta ölçekli bankalar kategorisine geçiş yaparken aynı şekilde orta ölçekli bankalar da büyük ölçekli bankalar kategorisine geçiyor ve böylece sektörde bu denge korunmuş oluyor.
Hande D. Süzer
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?