Türkiye’nin en önemli kırsal gastronomi turizm projelerinden Arcadia Bağları ve Bakucha Vineyard Oteli’nin Kurucusu Zeynep Arca Şallıel, “Amacımız kısa vadeli kâr değil, bir değer yaratmak” dedi.
Özlem Aydın Ayvacı / [email protected]
Arcadia Bağları, sosyal ve çevresel farkındalığı merkeze alan, amaç odaklı bir girişim. Arcadia Bağları’nın kurucusu Zeynep Arca Şallıel, işlemsiz tarımın Türkiye’deki öncülerinden. Kırklareli-Lüleburgaz kırsalında başlayan 20 yıllık yolculuğu, toprağı onaran tarım uygulamalarından güneş enerjisine, kırsal gastronomi turizminden “bağ evi” topluluğuna kadar pek çok katman içeriyor. Türkiye’nin en önemli kadın girişimcilerinden biri olan Arcadia Kurucusu Zeynep Arca Şallıel, Arcadia modelini ve gelecek vizyonunu şöyle anlattı:
SÜRDÜRÜLEBİLİR ETKİ
Ekolojik ve toplumsal hassasiyetleri işimizin temel değerleri olarak benimsiyoruz. Bu yönümüzle, klasik kâr odaklı şirketlerden farklılaşıyor, bütüncül ve döngüsel bir yapı kurarak sürdürülebilir bir etki yaratmaya odaklanıyoruz.
Kurduğumuz iş modelinde, birbirini besleyen farklı hizmet ve ürünler bir arada yer alıyor. Örneğin bağlarımızın arasına, zararlı böcekleri uzaklaştırırken arıları ve faydalı canlıları çeken lavanta bahçeleri diktik. En kaliteli lavanta yağını elde edebileceğimiz türleri seçerek yüksek standartta kozmetik yağlar ürettik. Bu yağlardan otelimizde kullanılacak sabunlar yaptırdık ve aynı zamanda bu ürünleri otel bünyesindeki dükkanda misafirlerimize sunduk. Lavanta bahçelerinden elde edilen bal ise kahvaltılarımızda ve mağazamızda yerini aldı. Toprağın dengesini desteklemek için diktiğimiz meşe ağaçlarının köklerine siyah kış trüfü aşılayarak bu katma değeri yüksek ürünü Türkiye’de üreten ilk girişimlerden biri olduk. Arcadia’da yaptığımız her işi bu bakış açısıyla ele alıyoruz. Doğaya saygılı üretimi, döngüsel ekonomi prensipleriyle buluşturuyoruz. Otelimizi ise doğaya minimum etkiyle lüks tatilin mümkün olabileceği bir yaşam alanı olarak kurguladık.
YEREL GÜÇ
Tüm bu çalışmaları şekillendiren temel sorumuz şu oldu: “Hızla değişen dünyada, çevresel ve sosyal etkisi yüksek bir ticari girişim nasıl kurulmalı?” İklim krizi, tarımsal
üretimden uzaklaşan nüfus ve kültürel mirasın korunması gibi konular, iş modelimizin şekillenmesinde belirleyici oldu. Arcadia’yı kurarken sadece üretimle değil, bulunduğumuz bölgeyle de güçlü bir bağ kurmak istedik. Tasarımlarımızdan marka dilimize kadar her noktada, bölgenin tarihini, kültürel dokusunu ve doğal varlıklarını dikkate aldık. İlk günden itibaren yerel halkla güçlü bir iş birliği kurduk. Takımımızın yüzde 80’i yörede yaşayan gençlerden ve kadınlardan oluşuyor. Otelimizde civar köylerden gelen gençlerin turizm profesyonellerine dönüşmesi için sürekli eğitim programları uyguluyoruz. Mutfağımızda ise şeflik eğitimi almış gençlerle geleneksel yöntemleri bilen kadınlar birlikte çalışıyor. Böylece sürekli bir öğrenme ve üretim köprüsü kuruluyor. Sebze ihtiyacımızı kendi bostanlarımızın yanı sıra bizim için üretim yapan anlaşmalı kadın çiftçilerden karşılıyoruz. Yerel üreticilerin, özellikle de kadın girişimcilerin ürünlerine dükkanımızda da yer veriyoruz.
“BAŞKA KADINLARA İLHAM OLSUN”
Arcadia Bağları, toprağa, doğaya ve kültürel mirasa saygılı bir yaşam modeli oluşturmayı amaçlıyor. Bu yaklaşımın tarım, turizm, gastronomi ve tasarım gibi birçok sektörde uygulanabilir olduğuna inanıyoruz. Arcadia olarak bilgi paylaşımına açık bir platform olmayı, genç girişimcilerle iş birlikleri kurmayı ve yerel kalkınma odaklı kolektif projelere destek vermeyi önemsiyoruz. Tüm bu süreci yürütürken, finansal, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği birbirinden ayrı düşünmüyoruz. Bizim için amaç, kısa vadeli kâr değil uzun vadeli, köklü ve anlamlı bir değer yaratmak.
Bu süreçte edindiğim deneyimlerin başka kadınlara da ilham olmasını istiyorum. Bugün yatırımcılar da sadece finansal kârlılığı değil, sosyal etkiyi ve sürdürülebilirliği gözeten modelleri tercih ediyor. Asıl sorulması gereken, “Sosyal girişimler kâr eder mi?” değil “Sadece kâra odaklanan modeller uzun vadede yaşayabilir mi?” sorusu olmalı.
ARCADIA BİR YAŞAM FELSEFESİ
Arcadia, sadece kaliteli şaraplar üretmekle kalmayıp aynı zamanda çevreye duyarlı üretim süreçleriyle fark yaratmayı hedefliyor. Arcadia’da sürdürülebilirlik sadece bir değer değil, üretimin her aşamasına entegre edilmiş temel bir yapı taşı. Doğada ve ürünlerde kalıntı bırakan kimyasal ürünlerin kullanımını minimize eden bağcılık anlayışı, doğal habitatı koruma stratejileri ve yerel iş gücünü kapsayan sosyal sorumluluk projeleriyle bütüncül bir yaklaşım geliştirdik.
YENİ NESİL SÜRDÜRÜLEBİLİR BUTİK OTEL ZİNCİRİ
Arcadia’nın altında konumlanan Bakucha Vineyard Hotel, lüksün yeniden tanımlandığı bir örnek. Lüks artık gösteriş değil; doğallık, sadelik ve israftan uzak gerçek tatlarla iç içe bir yaşam. Bakucha artık bir sürdürülebilir butik otel zinciri olmaya hazır hale geldi. Trakya’da doğayla bütünleşik konaklama deneyimi sunan Bakucha’nın önümüzdeki üç yıl içinde ikinci lokasyonunu açmayı hedefliyoruz. Küçük ama ‘etkili’ kalma ilkesiyle örtüştüren bir işletme yapımız var. Babam ile bu yola çıkarken çok büyümekle ilgili hedefler koymadık. Devleşmeyeceğiz.
“BİRLİKTE YAŞAMAK MÜMKÜN”
Arcadia’nın en dikkat çeken yönlerinden biri de doğayla birlikte yaşama, yani "kohabitasyon" yaklaşımımız. Bu çerçevede bağ alanlarında 120’ye yakın kuş türü gözlemlenmiş durumda. Bunlardan bazıları —örneğin şah kartalı, küçük kerkenez gibi— nesli tükenme tehlikesi altındaki türler. Toplantı odamızın adı bile ‘Kırlangıç Yuvası’… Çünkü her yıl oraya gelip yuva yapan kırlangıçlar bizimle yaşıyor. Bu doğal çeşitliliği belgelemek için iki doğa fotoğrafçısıyla bir buçuk yıl süren bir çalışma gerçekleştirdik. Kuşlar özelinde başlayan bu arşivleme projesi bir sergiye dönüşmüş bulunuyor. Şimdi hedefimiz bu hikayeyi Türkçe ve İngilizce bir coffee table kitabı ile kalıcı hale getirmek. Bu bir kuş kitabı değil sadece ‘birlikte yaşayarak üretmek mümkün’ün kitabı olsun istiyoruz.
İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE
2023 ve 2024’te kuraklık ve iklim koşulları nedeni ile yüzde 40’a varan ürün kaybı yaşadık. Normalde yılda 200 tona yakın üzüm alıyorduk. Bu da 120 bin şişeye denk gelirken, artık 100 bin şişeye ulaşmak bile zor olabiliyor. Tüm bu zorluklara rağmen umutluyuz. Arcadia’nın hem doğaya hem insana saygılı yaklaşımıyla sadece bir marka değil, çağdaş bir yaşam modeli sunmaya devam etmesini hedefliyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?