'Enerjide makro planlama şart'

Capital'e özel açıklamalarda bulunan YK Enerji Genel Müdürü M.Serhat Dinç, “Türkiye’nin elektrik arz güvenliği noktasında kritik bir görevi yerine getiriyoruz” diye konuştu.

9.09.2022 15:28:000
Paylaş Tweet Paylaş
'Enerjide makro planlama şart'

Nilüfer Gözütok Ünal / [email protected]

Capital ÖZEL

YK Enerji Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yüzde 2,5’ini karşılıyor. Yıllık 1 milyar dolarlık bir doğal gaz ithalatını engelliyor. Ege Bölgesi’nin en büyük elektrik sağlayıcısı konumunda olan şirketin genel müdürü M. Serhat Dinç,  “Türkiye’nin elektrik arz güvenliği noktasında kritik bir görevi yerine getiriyoruz” diyor.

Dinç ile enerji sektöründeki son gelişmeleri konuştuk:

Sektör şu anda önemli bir dönemden geçiyor… Dengeler yeniden değişiyor. Sizce bu tabloda enerji arzı için en önemli riskler neler?

Hem dünyada hem Türkiye’de enerji sektörü köklü bir değişim süreci yaşıyor. Emisyonların çok daha az olduğu ve emisyonlar düşerken arz güvenliği gerçeğini de unutmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Yenilenebilir enerjinin toplam elektrik üretimindeki payı artıyor. Ulaşımda elektrifikasyonun daha yaygın olduğu, petrol türevi yakıtlardan daha çevreci yakıtlara geçişin olduğunu görüyoruz. Bu önümüzdeki yıllarda daha hızlı olacak. Ancak yenilenebilir enerji kullanımı her ne kadar yaygınlaşsa da emre amadelik konusunda yetersiz olduğu için hâlâ enerji arz güvenliği açısından termik santraller önemini koruyor. Önümüzdeki yıllarda da elektrik üretimi portföyünde termik santrallerin kritik önemi devam edecek. Arz güvenliği noktasında bizim gibi yerli kömür santrallerinin vazgeçilmez olma gerçeğini unutmamak gerekiyor.  

İklim krizi ve Rusya- Ukrayna savaşının etkileri enerjide oyun planını nasıl değiştirecek?

İklim krizi, küresel ölçekte bir enerji dönüşümünün yaşanması gerektiğini ortaya koyuyor. Arz güvenliği gerçeğini de göz ardı etmeden bu dönüşüm planlı ve uzun bir vadeye yayarak gerçekleştirilmeli. Zaten Rusya ve Ukrayna savaşı sonrası yaşanan gelişmeler de enerji dönüşümünde arz güvenliği gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. Bugün Avrupa’nın geneli doğal gazsız kalma sorunuyla karşı karşıya ve Avrupa için hiç kolay bir kış geçmeyecek gibi görünüyor. Bu risk belirir belirmez, üretim dışı bırakılan veya bırakılması planlanan kömür santralleri yeniden gündeme geldi. Oysa iklim krizi nedeniyle kömür, en çok tepki alan enerji kaynağıydı. Ama bir kez daha yerli bir kaynak olarak kömürün enerji arz güvenliğindeki önemi ortaya çıktı. Kömür bir süre daha güvenli bir arz kaynağı olarak dünyanın gündeminde olacak. Bu nedenle iklim kriziyle ilgili enerji planlamaları yapılırken dengeli ve bir süre daha kömürün de oyunun içinde olacağı bir makro planlama yapılması şart. Tabii ki dönüşümün vazgeçilmez olduğunun farkındayız YK Enerji de bunun farkında ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik katkı sağlamaya hazırlanıyor.

Türkiye enerji arzında ne tür riskler taşıyor? Bu risklerden arınmak için ne tür önlemler almak gerekiyor?

Türkiye fosil yakıtlar açısından yüzde 90 civarında ithalata bağımlı bir ülke konumunda. Bu da beraberinde belli riskleri getiriyor. Öncelikle maliyet odaklı bakarsak, kur artışları enerjide maliyet artışı olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan jeopolitik gelişmeler de enerji tedarik noktasında sıkıntılar yaşamamıza neden olabilir. Bugün Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın Avrupa enerji arzının nasıl olumsuz yönde etkilediğini görüyoruz. Bu riskleri en aza indirmek için öncelikle yerli kaynak kullanımının miktarını artırmamız gerekiyor. Linyit kaynaklarımız önemli bir enstrüman. Öte yandan yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması şart. İthalatta da kaynak çeşitliliğine yönelmek jeopolitik riskleri azaltıyor. Mesela son yıllarda Türkiye’nin transit doğal gaz boru hatları projelerinde geçiş noktası olması, LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) alım kapasitesini artırması, doğal gazda kaynak ülke çeşitliliğini de beraberinde getirdi.  Türkiye’nin son yıllarda yaptığı arama ve keşif faaliyetlerinin artması ve buradan elde edeceğimiz olumlu sonuçlar da petrol ve doğal gazda dışa bağımlılığımızı azaltacak. Bir diğer önemli alan da enerji verimliliği. Burada da son yıllarda önemli ilerlemeler elde ettik ama gidilecek daha çok yol var. Enerji kullanımında verimliliğimizi yüzde 1 oranında artırsak bile aslında buna eş değer bir petrol ve doğal gaz kaynağı bulmuş gibi oluyoruz. Bu yüzden konutlarda, sanayide ve ulaşımda verimliliğe odaklanmamız gerekiyor ve bu sadece kamu, özel sektör değil, ülkemizde yaşayan her bir bireyin odaklanması gereken bir konu.  

Türkiye’de enerji sektörü önümüzdeki dönemde özellikle hangi adımları atarak büyüyecek? Bu adımlar enerjide arz güvenliğine nasıl bir katkı sağlar?

Bugün bir enerji sektöründen bahsediyorsak bu 2000’li yılların başından beri gerçekleşen serbestleşme süreciyle oldu. Yasal düzenlemelerle özel sektörün enerji alanına girmesiyle bir sektör oluştu. 20 yıldan daha kısa sürede bu sektöre 100 milyar doların üzerinde yatırım yapıldı. Ciddi bir istihdam deposu haline dönüştü. Bu sürecin devamı enerji sektöründe yeni yatırımların sürmesi ve sürdürülebilir bir enerji piyasası için son derece kritik önem taşıyor. Enerji piyasasının serbestleşmesi sürecinde yapılan doğrular ve hatalar iyi analiz edilmeli ve buna göre karbonsuz bir dünyaya gidiş için yeni bir yol haritası çizilmeli. Kaynak çeşitliliğinin ve sürdürülebilir bir enerji sektörünün oluşması için gerekli yatırım ortamının sağlanması gerekiyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında, enerji depolama, yeşil hidrojen, enerji verimliliği gibi konularda AR-GE çalışmalarını hızlandırması gerektiğini düşünüyorum.

Geçtiğimiz yıl YK Enerji için nasıl bir yıldı? Bu yıla ilişkin hedefleriniz neler?

YK Enerji için geçtiğimiz yıl, Türkiye elektrik arz güvenliğine verdiğimiz katkının yanı sıra yatırımlarımızın devam ettiği bir dönem oldu. Bu yatırımlar hem üretim verimliliğimizi artırmaya yönelik hem de çevresel etkilerimizi en aza düşürmek için yapılan yatırımlar. Önümüzdeki yıl verimlilik ve çevre yönetimiyle ilgili yatırım projelerimizin devam ettiği bir yıl olacak. YK Enerji olarak, Türkiye elektrik arz güvenliğinde yine önemli bir oyuncu olmaya devam edeceğiz. Orta ve uzun vadeli yeni yatırımlarımız da söz konusu. Elbette karbonsuz bir enerji sektörüne geçiş bunun en önemli ayağı olacak.  Milas bölgesindeki linyit rezervlerinin işletilmesi ve Türkiye enerji pazarına kazandırılması için yoğun bir mesai harcıyoruz. Ancak buradaki rezervler, 2038 yılında son bulacak ama YK Enerji’nin Türkiye elektrik üretimindeki varlığı bitmeyecek. Yenilenebilir enerji yatırımlarıyla yolumuza devam edeceğiz. Ülkemizin enerji dönüşümüne katkıda bulunmak amacıyla maden sahalarımızın bulunduğu alanlara toplamda 40 MW’lık iki ayrı güneş santrali kurmak için lisanslarımızı aldık. Her biri 20 MW kapasiteye sahip iki santralin kurulum çalışmalarına izin süreçleri tamamlanınca başlayacağız. Yapımı tamamlandığında üretim kapasitesi bakımından en büyük 10 GES yatırımından biri olacak. Yatırım miktarı henüz kesinleşmedi ancak megavat başına 1 milyon dolardan hesaplarsak toplam yatırım tutarının yaklaşık 40 milyon dolara ulaşacağını söyleyebiliriz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz