İlk yarıda bankalar, ikinci yarı reel sektör

TEB Portföy Yönetimi Genel Müdürü Ömer Yenidoğan ile piyasa beklentilerini ve yatırım stratejilerini konuştuk

1.04.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İlk yarıda bankalar, ikinci yarı reel sektör
Piyasalar son dönemde dalgalı bir süreç yaşıyor. Ancak genel havanın önemli bir kırılma olmadığı sürece olumlu olduğu görülüyor. TEB Portföy Yönetimi Genel Müdürü ÖMER YENİDOĞAN, hisse senedi piyasasında yılın ilk yarısında bankacılık ağırlıklı hisseler seçilmesini tavsiye ediyor. İkinci yarıda ise iç piyasanın hareketlenmesinden olumlu etkilenecek reel sektör şirketleri ağırlıklı bir portföy öneriyor. Endeks değil, hisse bazlı bakılmasını söyleyen Yenidoğan, alternatif getiri arayanlar için iyi yönetilen fonları tavsiye ediyor.ila hızlı yükselişini devam ettirerek başlayan piyasalar, sonrasında önemli düzeltme yaşadı, İlk çeyrekte dalgalı bir süreç yaşandı. Bu durum döviz kurunda ve faizlerde de kısmen etkisini gösterdi. Piyasalardaki dalgalanmada iki faktör rol oynadı. Birincisi not artırımı, ikincisi de parasal genişlemeyle ilgili FED tutanakları. Makro göstergeleriyle dikkat çeken Türkiye’de ikinci bir kredi derecelendirme şirketinden, Moody’s’den not artışı bekleniyordu. Ancak Moody’s’in açıklamalarından bunun kısa vadede olmayacağı anlaşıldı. Yine FED tutanaklarında piyasalardaki yükselişin temel dinamiği olan parasal genişlemenin sorgulanmaya başladığı görüldü. Piyasalarda bu iki nedenle yaşanan düzeltmenin sağlıklı olduğunu söyleyen TEB Portföy Yönetimi Genel Müdürü Ömer Yenidoğan, “Kısa vadede piyasalarda bu tarz oynamalar olabilir. Ancak orta-uzun vadede olumlu görüşümüzü koruyoruz” diyor. Yatırımcılara endeks bazında değil hisse bazında strateji belirlemelerini tavsiye eden Yenidoğan’la piyasa beklentilerini ve yatırım stratejilerini konuştuk:

Capital:
Yılın ilk 3 ayını değerlendirir misiniz? Nasıl bir piyasa bekliyordunuz? Neler oldu?
- Yıla başlarken iki değişik yarının yaşanacağı, ilk yarıda olumlu ancak ikinci yarıda risklerin artacağı bir ortam bekliyorduk. Çünkü enflasyon ve cari açığın yükselmesi ihtimaline dikkat ediyorduk. Yıla hızlı başlayan piyasalar, ikinci not artırımını fiyatladı. Ancak bunun olmayacağının anlaşılması ve FED tutanakları bir anda sert yukarı hareketin düzeltmesinin yaşanmasını sağladı. Esasen bu düzeltmenin de sağlıklı olduğu kanaatindeyim. Pozitif görüşümüzü korumakla birlikte, yıl içinde öngördüğümüz seviyelerin altındayız. Hisse ve sabit getirili enstrümanlar orta uzun vadede potansiyel taşımaya devam ediyor.

Capital: Türkiye’yi cazip kılan nedir? Neden bu potansiyeli taşıyor?
- Dünyada yatırım çeken 4-5 ülkeden biri de Türkiye. Bunu kendi işlemlerimizde de görüyoruz. Biz 1,5 milyar Euro büyüklüğünde bir fon yönetiyoruz. Bunun 500 milyon Euro’su yabancı sermaye. Yaptığımız yurtdışı toplantılarda bunu net olarak görebiliyoruz. Türkiye yapısal ve durumsal olarak cazip bir ülke. Yapısal olarak bakıldığında genç bir nüfus var ve bu durum en azından 10-15 yıl daha korunacak. Durumsal olarak bakıldığında Türkiye’nin borçluluk oranı düşük, finansal sistemi 2001 krizi sonrasında çok güçlü. Dünya büyüyememe sorunu yaşarken Türkiye hızlı büyümesini dengelemeye çalışıyor. Türkiye bu faktörlerle çekim merkezi. Bunun değişmesi için savaş gibi, siyasal kriz gibi olay riski olması lazım ya da dünyadaki mevcut gidişatın bir anda değişmesi lazım.~

Capital: Dünyadaki mevcut gidişatta kısa vadede bir değişim bekliyor musunuz? Dünyadaki belli başlı merkez bankaları parasal genişlemeye son verebilir mi?
- Başta FED olmak üzere dört büyük merkez bankası parasal genişleme politikalarına devam ediyor. Kısa vadede bu tablonun değişmesini beklemiyoruz. Türkiye gibi büyümeyi dışarıdan kaynakla sağlayan ülkeler için avantajlı. Dünya için bu cazip ortamı söylemek zor. Avrupa sorunlarla uğraşmaya devam edecek. Japonya tarafında büyümeye yönelik sorunlar devam ediyor. ABD tarafı biraz daha olumlu ama eski büyüme hızlarını yakalaması için zamana ihtiyacı var.

Capital: Bu beklentileriniz çerçevesinde sermaye piyasalarında ne gibi gelişmeler öngörüyorsunuz?
- Türkiye’de geçmişte hisse senedi piyasasında 2-3 ay olan yatırım vadeleri, 1-1,5 yıla kadar çıkmış durumda. 2013 beklentilerimize paralel olarak zor bir yıl olarak geçmez. Türkiye’nin bu yıl içinde Moody’s’den de ‘yatırım yapılabilir’ notu alacağını düşünüyorum. Yine S&P’nin notunda da artış olması sürpriz olmaz. İkinci olarak endekse etkisi yüksek bankaların kârlılıkları, 2012 ilk ve ikinci çeyrekte yüksek olmaya devam edecek. Bu da endeksi yukarıda tutmayı destekleyecek. Bu ortamda endeksin aşağı hareketleri daha limitli dururken, yukarı hareketler daha potansiyel taşıyor. Endeksin 83.000 seviyelerinden yüzde 8-10 yukarı potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz.

Capital: Hisse senedi bazında ne öneriyorsunuz?
- Zaten borsayı endeks bazında değil, hisse bazında analiz etmek daha doğru bir yaklaşım. Yılın ilk yarısında banka bilançolarında olumlu beklentilerimizle birlikte yönettiğimiz hisse fonlarda bu sektöre daha fazla yer veriyoruz. Yılın ikinci yarısında ise büyümeye yönelik iç piyasaya iş yapan reel sektör şirketlerinin ağırlığı artırılmalı. Beyaz eşya, inşaat, çimento öne çıkabilir. Özellikle inşaat ve inşaata dayalı sektörlerin 2014 yılındaki yerel seçimlerden olumlu etkileneceğini düşünüyoruz.

Capital: Temettü performanslarını hisse seçiminde dikkate alıyor musunuz?
- Temettü verimi yüzde 10 ve üzeri düzenli temettü veren şirketleri tabii ki dikkate alıyoruz. Çimento şirketleri var, büyük holdinglerin iştirakleri telekom şirketleri var. Ancak bunların sayıları sınırlı. Temettü verimi yüzde 6’larda olan şirketlerin büyüme potansiyeli daha önemli bir beklenti. Temettü verimine göre hisse alacaklar, uzun vadeli düşünmeli, kısa vadede özelikle de bu dönemde temettü beklentileri fiyatlara yansımış durumda. Temettü fonları özellikle uzun vadeli yapıları nedeniyle BES fonları için daha enteresan enstrümanlar.~

Capital: Getirilerin çok düştüğü, yatırımcının alternatif getiri aradığı bir ortam söz konusu. Yatırımcı ne yapmalı?
- Son dönemde piyasalarla ilgili üç önemli karar çıktı. Bunlar Sermaye Piyasası Kanunu, BES Tebliği ve Yatırım Fonları Tebliği. Kanun ve tebliğler sermaye piyasası için çok önemli ve faizlerin geldiği noktaki, mevduatta yüzde 7-7,5’lere gelindi, dikkate alındığında çok doğru bir zamanda çıktı. Hükümet, bu kanun ve tebliğlerle eş zamanlı olarak tasarruf eksikliğine vurgu yaptı. Tasarruf eksiğinde BES’i kullanma kararı aldı ve katılımın bedelinin yüzde 25’i oranında teşvik verdi. Kurumsal bonolar, ÖST’ler ortaya çıkmaya başladı. Faizde getirilerin bu kadar düştüğü bir ortamda yatırım fonlarına ilgi de artacaktır.

Capital: Bireysel yatırımcıya tavsiyenizi alabilir miyiz?
- Hisse-bono seçimini bireysel yatırımcının yapması çok zor. İşte burada portföy yönetim şirketlerinin yaratacağı katma değer öne çıkıyor. Performansın görüldüğü bir sektör olarak ortaya çıkacak. Bireysel yatırımcılara bu anlamda risk algısına kolektif yatırım enstrümanlarına, tahvil-bono veya hisse fonlarına yatırım yapmalarını tavsiye ediyorum. Önceden mevduat faizi yüzde 9, bono faizinin getirisi yüzde 7’ydi. Ancak sermaye kazancının olduğu yerde bonoya ve hisse senedine yatırım yapmak mantıklı. Mevduatlar düşüp bono ile makas kapanınca, portföy yönetim şirketlerinin katma değer yaratabileceği bir ortam oluştu.

Capital: Faiz tarafında beklentiniz nedir?
- Bence faizin alt sınırı yüzde 5,5-6 aralığında. Risklerin artması durumunda ise yüzde 7-7,5 seviyelerini görebiliriz. Faiz tarafında uzun vadeli faizlerde değer görüyoruz. 5 ve 10 yıl vadeli bonoları yönettiğimiz portföylere katıyoruz. Yatırımcı defansif tarzına ve risk algısına göre enflasyona endeksli bonolara veya bu bonoları yatırım yapan fonlara yatırım yapabilir. Biz şu anda beklentilerimiz olumlu olduğu için 5-10 yıl vadeli enstrümanlara yatırım yapmayı tercih ediyoruz.

Capital: Döviz piyasasında beklentiniz nedir?
- Euro/dolar sepet kurunda Merkez Bankası’nın 2,00-2,10 bandını koruyacağını, buna gücü olduğunu düşünüyoruz. 2,10 seviyesinin üzerinde dövizi satmalı, 2,00 seviyesinin altında döviz almalı. Yılın ikinci yarısında doların Euro karşısında değer kazanacağı kanaatindeyim. Çünkü ABD ekonomisi, kırılgan AB ekonomisine göre daha iyi durumda ve bu durum kurlara da yansıyacaktır.

Capital: Altın son yıllarda yatırımcılara iyi getiriler sundu. Ancak son dönemde yatırımcının beklentisini karşılamıyor. Bundan sonra ne olacak?
- Altın, değerlemesinin yapılması zor bir yatırım aracı. Bir bono veya hisseyle ilgili matematiksel değerleme yapabilirsiniz. Ancak altında bunu yapamazsınız. Altın ağırlıklı olarak enflasyon olduğu noktada ve kriz-savaş döneminde tercih ediliyor. Spekülasyona çok açık bir ürün. Altına hiç yatırım yapılmamalı mı? Yapılabilir ama portföyün yüzde 5-10’unu geçmemeli. Ciddi bir kriz öngörünüz varsa, bu oranı tabii ki artırın. Ancak bu aşamada altının 1,80 dolar/ons seviyelerini kısa-orta vadede yakalamasını beklemiyorum. ~

Yenidoğan’dan 7 KRİTİK MESAJ
- Ekonominin yüzde 5-6 büyüdüğü yerde hisse senedi piyasası yüzde 12-13 büyür.
- Bireysel yatırımcı getiriyi kolektif hisse ve bono ağırlıklı araçlarda aramalı.
- Altının portföy içindeki ağırlığı yüzde 5-10’u geçmemeli.
- Yılın ilk yarısı yüksek kârlılık bekleyen banka ağırlıklı hisselerle, ikinci yarısı reel sektör hisseleriyle geçirilmeli.
- 2014 yerel seçimleri öncesinde, inşaat ve inşaata dayalı sektörler cazip olabilir.
- Türkiye çok önemli bir kırılma olmadığı sürece yabancı yatırımcı çekmeye devam edecek.
- Yüzde 25 devlet katkısı, BES’in cazibesini iyice artırdı. BES katılımcısı likit fon almasın, hisse ve bono ağırlıklı fonlar tercih etsin.

"MAKRO BEKLENTİLER OLUMLU"
BÜYÜME
Türkiye geçmişte makul oranlarda büyümeyi gerçekleştirememiş bir ülke. Ya hızlı büyüdü ya çok sert düştü. 2012’de makul büyümeyi başardık. 2013 yılında büyümeyi biraz yukarıya yüzde 4-4,5 seviyelerine çıkarmamız gerekiyor. Ancak bunun cari açık ve enflasyona etkisini hesaplamakta biraz zorlanıyoruz.
ENFLASYON
Enflasyona etkisi yüksek başta petrol olmak üzere emtialar düşük seyrediyor. Enflasyon tarafında yüzde 5 zor, 2013 yılında yüzde 6-6,5 seviyelerinde bir beklentimiz var. Bu oran bile gayet iyi bir veri.
CARİ AÇIK
Cari açığı yapısal olarak çözme adına önemli adımlar attık. Buna tasarrufu artırma çalışmaları ve enerji yatırımları başta örnek olarak verilebilir. Ama bunların etkisi orta-uzun vadede görüleceğinden Türkiye’nin cari açığının fonlanması gerekiyor. Bu fonlamada da bir sıkıntı olmadığı için Türkiye çekim merkezi olmayı sürdürüyor. Beklentimiz cari açık oranının yüzde 6-6,5 seviyelerinde gerçekleşmesi yönünde. Yılbaşında beklentimiz yüzde 7’ye yaklaşmasıydı ancak bu seviyelere yaklaşmayacağı görülüyor.

"BES KATILIMCISI HİSSE-BONO AĞIRLIKLI FON ALSIN"
BES’de fon dağılımına bakıldığında şaşırdığını çünkü portföylerde hala ciddi oranda likit fon bulunduğunu söyleyen Ömer Yenidoğan, BES sahibine şu tavsiyede bulunuyor: “Bir BES fonu hisse senedi veya uzun vadeli bonolardan oluşmalı, özellikle de yılda ortalama yüzde 5-6 büyümesi beklenen Türkiye gibi bir ülkede. Yüzde 5-6 ekonomik büyüme, yüzde 13-14 hisse senedi piyasası büyümesini beraberinde getirir. Sonuçta hisse ve uzun vadeli bonolar, mevduattan daha iyi getiriler sunabilecek ürünler. Benim tavsiyem özellikle genç katılımcılar, hisse ağırlıklı BES fonlara yatırım yapsın.”


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz