“Teknolojiyle Tasarım Sayısını 4’e Katladık”

Patrick Le Quement, dünyanın en önemli tasarım gurularından biri. Son 20 yıldır ise Renault’un endüstriyel tasarımdan sorumlu başkan yardımcısı. Twingo, Megane, Megane II ve Scenic’ı o yarattı... K...

1.04.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Patrick Le Quement, dünyanın en önemli tasarım gurularından biri. Son 20 yıldır ise Renault’un endüstriyel tasarımdan sorumlu başkan yardımcısı. Twingo, Megane, Megane II ve Scenic’ı o yarattı... Kendisini başarıya götüren mottosunu “tasarım eşittir kalite” olarak özetliyor. 412 kişilik ekibiyle, Ar-Ge üssü Techocenter’da yılda 8 model yaratıyor. Geçmişte bu sayının 2 olduğunu, teknolojinin büyük kolaylık sağladığını söylüyor. Quement,  “Proje sürelerini kısalttık, 20 haftaya indirdik” diyor ve ekliyor:

“Ben inovasyon açısından araçların daha minyatürleşebileceğine inanıyorum. Klima ve ısıtma sistemlerinin küçültülebileceğini düşünüyorum. Şu an gereğinden fazla yer alıyorlar.”
 
Patrick Le Quement, dünyanın en önemli tasarım uzmanlarından biri. Renault’yu global pazarda ilk sıralara taşıyan Twingo, Megane, Megane II, Kangoo ve Scenic gibi modellerin altında onun imzası var. Renault’da bu kadar farklı ve başarılı tasarımları hayata geçirmesi ise aslında sürpriz değil. Çünkü Quement, Ford ve VW’da çalışırken bile çocukluk tutkusu Renault’ya tam 13 kez iş başvurusunda bulunmuş. 1987’de hedefine ulaştığında ise kendi koşullarını belirleyerek işe başlamış. Bu da onu başarıya götüren farklı çalışma tarzını yaratmasına neden olmuş.

Quement, Renault’da işe başladığında otomobilde tasarımın gücünü artırmak için yapısal değişiklikler yaptığını söylüyor. En önemlisi tasarımı mühendisliğe çalışan bir bölüm olmaktan çıkardığını belirtiyor. Ekibindeki tasarımcı sayısını ikiye katlayan Quement, sadece yönetim kurulu başkanına bağlı çalışarak da işlerin hızlanmasını sağlamış. Bugün ise Paris’teki Ar-Ge merkezi Technocenter’da, 412 kişilik bir tasarım grubunun başında çalışmalarını sürdürüyor. Renault ve Nissan'ın 1999'da oluşturduğu Renault-Nissan ittifakının tasarım grubu başkanı Le Quement, bir otomobili sattıranın tasarımı olduğunu düşünüyor ve “Bir model hem akla hem kalbe hitap ederse kazanır” diye konuşuyor.

Ona göre bir modelin stilinin oturması 2 yıl, lanse edilmesi ise 4 yıl alıyor. İnovasyon ise markanın starları olarak görülen konsept otomobillerin yaratımında ortaya çıkıyor. Bu yüzden de bir otomobil dizaynı en az 10-15 milyon Euro maliyetle yaratılırken, konsept araçlar için bu rakam 4 katına kadar çıkabiliyor.

2008’de 8 yeni model yaratmaya odaklanan Renault Endüstriyel Tasarımdan Sorumlu Başkan Yardımcısı Patrick Le Quement’le bir otomobilin yaratım sürecini ve geleceğin araçlarını konuştuk:

*Twingo ve Megane II gibi çok beğenilen modelleri de Avantime gibi ticari başarısızlık olarak ilan edilen otomobilleri de siz tasarladınız. Sizce bir modelin sevilmesinde en etkili faktörler neler?
Bence bir modeli piyasaya sunmadan önce onu isteyecek müşteriler olduğunu garanti etmek önemli. Yine de bazen sürprizler yaşanıyor. Kimi modellerde beklenenin çok üstünde satış olabiliyor. Scenic ve Twingo’da olduğu gibi. Scenic’de günde 350 - 450 adetlik satış bekliyorduk. Oysa kimi zaman günde 3 bin adet sipariş aldığımız oldu. Aynı şekilde günde 2 -3 bin araç üretmek istediğimiz projelerimizde ise çok daha azını gerçekleştirebildik. Avantime mesela çok farklı bir konseptti ve riskliydi. Önemli olan başarılı olmayan modellerin neden beğenilmediğini anlamaya çalışmak ve bundan dersler çıkarmak. Avantime’da sorun, modelin planlanandan 2 yıl sonra çıkmasıydı ve konseptin Twingo ya da Scenic gibi anlaşılır olmamasıydı. Flu bir konsept yaratmıştık, net olarak bir şey ifade etmiyordu. Sonuçta müşterilerin istediğini karşılayamadık.

Ben 40 yıldır tasarım işi yapıyorum, bu öyle bir iş ki her zaman alçak gönüllüğünüzü korumanız gerekiyor. Tasarımda her şeyi bildiğini düşünmek, bu işi çözdüm demek söz konusu değil. Model tasarımında başarının belli bir formülü yok. Tabii ben şansın da etkili olduğunu düşünüyorum.

*Ama yine de bir modelin beğenilmesi için kilit noktalar olmalı…
Bir ürün ancak müşteriyi baştan çıkarırsa başarılı olur. Bunu aklıyla ya da duygulara hitap ederek yapabilir. Bir model hem akla hem kalbe hitap ederse kazanır.

Mesela küçük arabalarda bu baştan çıkarma, insanlar modeli küçük bir evcil hayvan gibi gördüklerinde olur. Twingo’nun ilk çizimlerini hatırlıyorum; Renault yönetim kuruluna Twingo’yu anlatırken insanların bu arabayı evlerindeki bir kedi ya da köpek gibi göreceklerini söylemiştim. Gerçekten de Twingo’yu geceleri ısınsın diye şömine önüne aldığınız bir evcil hayvan gibi görüyorum. Modellerin tüketicisinde bir duygu yaratması önemli. Ayrıca ürünün ulaşılabilir olması da gerekiyor. Satın alma açısından uygun fiyatlarda olmalı. Çok yüksek fiyatlarla satmaya çalışırsanız, kesinlikle pazar dışı kalırsınız.

*Bir model yaratırken öncelikli hedefiniz nedir? Müşterinin beğenisi için mi yoksa farklı ve yeni bir tasarım yaratmak için mi çalışırsınız?
Bu tamamen pazara ve ürünün tipine bağlı olarak değişir. Bazı durumlarda özellikle seri üretim yapılacak modellerde müşterinin taleplerini tam olarak bilirsiniz ve sadece pazara istenen ürünü sunmak için tasarlarsınız. Ama burada da otomatik pilota bağlanmak mümkün değil. Tasarım alanında bir yanılgı vardır: Bir model çok başarı kazandı diye aynı formülle bir sonrakinde başarıyı yakalayamazsınız.

Yepyeni bir model çıkaracaksanız çok fazla araştırma yapmanız gerekir. Yeni bir konsept yaratmak için çok inovatif ve riskli kararlar alırsınız. Ama bu modellerde başarı potansiyeli, pazar beklentilerine göre yaptığınız tasarımlardan çok daha yüksek olur. Ben hep derim, en büyük risk risk almamaktır. Riski iyi hesaplarsanız başarıyı getirir.

*Bir arabanın satın alınmasında tasarımın ne kadar etkisi var? Sadece pazarlama ya da marka gücüyle bir model satılabilir mi?
Tasarım çok önemli. Hiçbir tasarım özelliği olmayan bir araba da pazarlamayla bir noktaya kadar satılabilir. Bugün pazarda rekabet gittikçe artıyor. Sonuçta ürün çekici değilse pazarlama belki satışa yardım edebilir. Ama uzun vadede model başarısız olur. Tasarım olmadan bu iş yürümez.

Bir modelin tasarımı çekiciliğidir, tasarım satın alma kararında yüzde 60 rol oynar. Zaten tasarımı iyi olmayan modeller, ne kadar çok pazarlama desteği olsa da giderek daha az satılır hale geliyor.

*Yeni bir model yaratılmasının maliyeti ne kadar?
Renault olarak bir otomobilin Ar-Ge maliyetini vermek istemiyoruz. Ama genel olarak bir modelin dizayn olarak yaratılması 10-15 milyon Euro’dur. Konsept otomobillerde bir fikir ortaya çıkar, bu fikrin araştırması yapılır ve bunu hayata geçiren çok gelişmiş bir prototip oluşturulur. Konsept otomobillere seri üretim bir modele göre 4 kat daha fazla yatırım yapılır. Seri üretimde modeli kanıtlamak için tam bir prototip yapmanız gerekmez. Bu nedenle bu iki model arasında ciddi bir maliyet farkı oluşur. Konsept otomobillerde elle yapılan işlem çok daha fazladır, seri üretimlerde ise işin içine yüksek teknoloji girer ve çok daha hızlı olarak tasarım yapılabilir. Sonuçta konsept otomobiller markanın starlarıdır.

*Bir modelin tasarımı ne kadar zaman alıyor? Kaç kişilik ekiplerle çalışıyorsunuz?
Bir modelin fikir aşamasından üretime geçmesi 4 yıl alır. Ancak otomobilin stili oturduğunda, tasarımı bittiğinde pazara lanse edilmesi 2 yılı bulur. Tasarımda 412 kişiyiz ve yılda 8 proje yapıyoruz. Tasarımcı olarak 110 kişilik bir ekibe sahibiz. Ama projeye göre ekip sayısı değişir. Şu an elimizde 200 kadar fikir var, bu yıl ki 8 ürün için bu 200 fikiri değerlendirdik. Tasarımcılar arasında da ciddi bir rekabet yaşanıyor.

*Peki tasarımda maliyeti düşürmek için çalışmalarınız var mı?
2005’ten beri dijital modelleme yöntemine geçtik. Hem 2005 hem 2006’da dijital yatırımını ikiye katladık. Yatırım ya da yaptığımız tasarrufu rakamlarla vermem rekabet açısından doğru olmaz ama bu yatırımlar sayesinde 2005’ten bugüne yüzde 36 maliyet tasarrufu sağladık.

Dijital araç tasarımıyla üç kat daha fazla proje yapabiliyoruz.

Beş yıl önce yılda ancak 2 otomobil modeli yaratıyorduk, bu yıl 8 tane yapacağız. Böylece 2006-2008 arası 36 otomobil yaratmış olacağız. Proje sürelerini kısalttık, 20 haftaya indirdik. Artık daha az fiziksel model yapıyoruz. Her model için 20 kadar projeyle işe başlıyoruz. Sadece dijital seçimlerini geçen 2 teklif için fiziksel model çıkarıyoruz. Geleneksel ve dijital modellemenin bir arada yürümesiyle daha etkin çalışıyoruz.                

*Sizce otomobilde inovasyona en açık alan neresi?
Ben inovasyon açısından araçların daha minyatürleşebileceğine inanıyorum. Otomobilin parçalarını özellikle de klima ve ısıtma sistemlerinin küçültülebileceğini düşünüyorum. Şu an gereğinden fazla yer alıyorlar. Bu sistemleri küçültebilirsek, otomobillerin ağırlık ve boylarını azaltmada ciddi bir yol alırız. Ayrıca otomobilin iç hacmini de artırabiliriz.

*Türkiye’ye özel modeller düşünüyor musunuz?
Evet, Türkiye pazarını anlamaya yönelik çalışmalarımız var. Türk pazarı için uzman değilim ama bazı araçlar Türkiye piyasasına özel olarak üretilebilir. Tabii bu ayrımlar yüzde yüz olmaz, bazı bağlantılar karıştırılarak piyasaya özel sunum olabilir.

*Ve son sorum. Sizin favori otomobil tasarımımız?
Ferrari’yi çok severim, her zaman amatör bir koleksiyoneri oldum. Benim de vardı ancak geçen yıl işlerin yoğunluğundan sattım. Arabada favorim Ferrari 250 GT Lusso.

Yarının Otomobili Nasıl Olacak?

Elektrikli Otomobiller Çoğalacak
Uzun zamandır çevremizi koruma ve daha az zararlı gaz üretme anlamında bir bilinç oluşuyor. Bu hem otomobil üretiminde daha az enerji kullanılması hem otomobillerin daha çevreci olmasının istenmesi sonuçlarını doğuruyor. Bu, araçların ağırlığının önem kazanacağını gösteriyor. Otomobillerin ağırlıklarını azaltmalıyız böylece daha az enerji harcayabiliriz. Renault için önemli bir dönüm noktası 2011-2012 yıllarında sıfır emisyon otomobiller üretmek olacak. Elektrikli otomobiller çıkaracağız ve bu Renault’un geleceği için çok önemli bir adım olacak.

Aerodinamik Önem Kazanacak
 Ayrıca son 10 yıldır olmadığı kadar aerodinamik önem kazanacak. Araçların boylarını da küçültmek gerekebilir. Ama tabii tüm bu gelecek projelerin müşteriler tarafından da beğenilmesi lazım. Yeni neslin çok daha uzun boylu olduğu ve bu durumda daha geniş arabalar istediği de bir gerçek. Hem geleceğin fizik kurallarına uygun hem daha hafif ve zararsız modeller üretilmeye çalışılacak.

Akıcı Tasarımlar Ortaya Çıkacak
Son yıllarda ön planda olan sportif ve şehir otomobili tarzı tasarımlar devam edecek. Hatta giderek farklı tasarımlar göreceksiniz, otomobil pazarı sürekli gelişiyor. Giderek daha akıcı tasarımlar olacak, daha anlamlı net modeller ortaya çıkacak. En önemlisi ürün çeşitliliği artacak. Herkes için bir otomobil tasarımı olacak. Otomobillerin giderek daha sessiz ve konforlu hale geldiğini de göreceğiz.

Renault Tüketicilerin Nabzını Nasıl Tutuyor?

Her Model İçin Pazar Araştırması
Her model için pazar araştırmaları yapıyoruz, ihtiyaçları anlamaya çalışıyoruz. Bu otomobili almak isteyecekler nasıl yaşıyorlar diye bakıyoruz. Otomobilin son modellerinden geri dönüşler alıyoruz. Ama her zaman risk var yine de modelin başarısız olduğu durumlar yaşanıyor. 

20 Yıl Önce Daha Fazla Deneme Yapılırdı
20 yıl önce Renault’ya ilk geldiğimde konsept otomobillerin beğenilip beğenilmeyeceğini anlamak için çok fazla deneme yapılırdı. Bugün diğer otomotiv şirketleri bir konsept otomobil yaratacakları zaman bize bakmaya başladılar. Çünkü arkasında doğru bir fikir olduğunu biliyorlar ve bu fikirler doğrultusunda bizimle aynı anda çalışmalar yapıyorlar.

Çok Yüksek Bütçe Olmamalı
Gerçek şu ki her modelde pek çok deneme yapıyoruz. Bunun en iyi örneği Scenic. Scenic’i 1991’de çıkan bir modelimizle denedik ve üç yıl sonra bu konsepti pazara sunduk. Konsept otomobiller, restoranların “a la carte” mönüleri gibidir. Bütçe sıkıntısı olmadan pek çok şey yapılabilir. Renault olarak konsept otomobilleri tasarlamaya 1988’de başladık, bu yıl Laguna Coupe ile devam ediyoruz. Ancak diğer modellerde belli bir fiyat hedefi oluyor, çok yüksek bütçeler olmaması için biraz sınırlama gerekiyor.

 “Tasarım Süreci İki Yılda Bitiyor”

Yaratıcı Merkezlere Eğilimleri İzliyoruz
Dünyanın farklı yerlerinde tasarım merkezlerimiz var. Bunların en büyüğü Paris’in 30 km kadar batısındaki Technocenter. Bu merkezde 14 bin kişi çalışıyor. Tasarım ekibinde toplam 412 kişiyiz. Bunun 110’u 25’ten fazla milliyetten gelen tasarımcılar. Ayrıca Hindistan, Orta Avrupa ve Latin Amerika’da da merkezlerimiz mevcut. Yaratıcı merkezlerde pazarlara mümkün olduğunca yakın olmayı, pazar eğilimlerini analiz etmeyi ve tasarım okullarını yakından takip etmeyi hedefliyoruz.

Geleneksel Ve Dijital Bir Arada
Yaratıcılık kaynaklarını çeşitlendirmek tasarım açısından çok önemli. Birlikte çalışan kişiler bir noktadan sonra aynı fikirlere sahip oluyor. Bu yüzden de Hindistan, Orta Avrupa’daki merkezlerin fikirlerini çok önemsiyoruz. Son 20 yılda dijital araçların tasarımda kullanımı giderek artıyor. Geleneksel ve dijital teknolojinin bir arada çalışmasıyla benzersiz ve etkili bir tasarım süreci oluşturabiliyoruz.

2 Yılda 20 Tekliften  Bir Modele
Tasarımın en başında her proje için 20 kadar teklif alıyoruz. Bu 20 teklif eskiz seçimi sonrası 6-7 teklife kadar iniyor. Ardından üç boyutlu tasarımların yapılmasıyla dijital seçimler yapılarak teklif sayısını 2’ye kadar düşürüyoruz. Çok teklifi değerlendirdiğimiz başlangıç aşamalarından 2 modele inene kadar dijital modellemeden çok yarar sağlıyoruz. İnce tasarıma geçtiğimizde ise her zaman fiziksel modeller kullanıyoruz. İki teklifi de bire indirmek için üst yönetim olarak toplanıyoruz ve 2 yılda tasarım sürecini bitiriyoruz.

Elçin Cirik
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz