Fiba Holding’in kurucusu Hüsnü Özyeğin, Türkiye’nin önde gelen girişimcilerinden biri, Pek çok alanda yarattığı yenilikler ve öncülüklerle tanınır. Kendine özgü şirket ve insan kaynağı yaklaşımı vardır. Bunları de pek çok yerde paylaşmıştır. Ancak, Hüsnü Özyeğin’den daha önce “aile şirketi” yönetimi stratejisini dinlememiştim. Bu konuyu kimse de sormamıştı. Eşi daha çok vakıf işlerine odaklandığı için oğlu Murat ve kızı Ayşecan ile şirketlerini, yine kendine özgü bir yaklaşımla yönetir. Bu nedenle de onunla bu konuya yönelik bir görüşme yapılmadı. Ancak Bizz Consulting’in düzenlediği “Aile Şirketlerinin Yarını” adlı workshop’ta, bu konudaki görüşlerini dinleyince, örnek bir stratejisinin olduğuna tanıklık ettik. Ben bu uzun konuşmadan, aile şirketleri için örnek olacağını düşündüğüm satır başlarını paylaşmak istiyorum:
ÖNCE EĞİTİM PLANLANMALI
Oğlum ve kızımın eğitimleri benim için çok önemliydi. Ancak hiçbir zaman onları bir yarış içine sokmadık. Murat Dost Lisesi’nde, ardından da Koç Lisesi’nde okudu. Ayşecan ise İstek Vakfı’ndan mezun oldu. İkisinin de çocukluklarını yaşamalarını istedik. Murat, 13 yaşındayken Amerika’ya yaz okuluna gitti. Ben de 10 yaşında İzmir’den Robert Koleji’ne gelmiştim. Bu, bana kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğretti. Dolayısıyla çocuklarımın da bir an önce kendi ayaklarının üzerinde durması, aileden uzak, belli bir bütçe ile yaşamalarını, kendi kararlarını kendilerinin almasını arzuladım.
İŞE NEREDEN BAŞLAMALI?
Ben hiçbir kimseye çocuklarını aile şirketinde işe başlatmasını önermem... Örneğin 15-20 yıl önce bir gazete sahibi, oğlunu yurtdışında okuttu. Çocuk okulunu bitirip Türkiye’ye döndü. Babası, daha çocuk uçaktan iner inmez onu gazeteye genel müdür yaptı. Böyle başka örnekler de var ve çok yanlış buluyorum. Sizin şirkette çok iyi yetişmiş genel müdürünüz ve yöneticileriniz var. Neden deneyimsiz bir kişiye rapor etsinler? Benim aklımda her zaman onların Fiba Grubu’nda çalışması vardı. Çünkü insan şirketini kurup büyüttükçe, onu sonradan aileden birilerine teslim etmek istiyor. Bu nedenle işe Murat’ın en alt kademeden ve bir an önce başlamasını istedim. Zaten aile şirketlerinde en doğru olanı da budur. O da veznedar olarak bankaya girdi.~
İLK İŞ GENEL MÜDÜRLÜK MÜ?
Murat, Harvard’dan döndüğü 2003 yılında Finansbank 16 yaşındaydı ve Türkiye’de enflasyon rayına oturmaya başlıyordu. Bankalar, reel faiz üzerine oturmaktan vazgeçmeye yönelmişti. KOBİ’lere kredi vererek büyüme önem kazanmıştı. Bu nedenle Murat, çok önemli bir dönemde gelmişti. Bu dönemde bir çalışma arkadaşım, “Murat bankada çalışmasın, Finans Yatırım’a genel müdür yapalım” dedi. Ben hemen genel müdür yapmanın, yönetim kuruluna almanın çok yanlış olduğuna inanırım. Çünkü çekirdekten gelen bir oğul ve kızın ileride daha faydalı olacağını düşünürüm. İşte bu bağlamda İş Geliştirme ve Strateji Grubu’nu kuruduk. Murat o grup için öyle adamlar seçti ki bir tanesi Finansbank’ın genel müdürü, bir tanesi bizim Rusya’daki bankamızın genel müdürü oldu.
ANAYASASIZ YOLA DEVAM
Bizim aile olarak bir anayasamız yok. Bütün toplantıları zaten beraber yapıyoruz. Gün içinde en az 10 kez konuşuyoruz. Bizim için anayasadan önce işleri kimin, nasıl yöneteceği ayrımını yapmak önemlidir. Bunu da şöyle çözdük: Ben 7 ülkedeki finansal işlere bakıyorum, onların yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum. Murat ise limandan, enerji işlerinden birinci derecede sorumlu. Ayşecan ise Marks&Spencer, turizm ve AVM gibi perakende işlerimiz ile daha çok ilgileniyor. Bizim bir başka özelliğimiz var. Bütün şirketlerimizin yüzde 100 sahibiyiz ve bu çok önemli bir şanstır. Bu nedenle Türkiye’deki büyük gruplar arasında bizim gibi başarılı bir grup yok. Çok sayıda ortağa hesap vermek durumunda değiliz.
YÖNETİCİLERE ORTAKLIK
Bir de bizde şöyle bir özellik var: Diğer gruplardan farklı olarak biz yeni bir şirket kurduğumuz veya satın aldığımız zaman, mutlaka profesyonelleri ortak yapıyoruz. Örneğin bireysel emeklilik şirketi kuruyoruz, orada yöneticilerimiz de ortak olacaklar. Fibabanka’da genel müdür ve altındaki 5 genel müdür yardımcısı, önümüzdeki 1-2 ay içinde ortak olacak. Ondan sonraki 15 elemanı da sonraki birkaç yıl içinde ortak yapalım mı diye düşünüyoruz. Bunları yaptığımız zaman şirketlerimizin başarılı olduğunu görüyoruz.~
GENÇLER NEYİ FARKLI YAPIYOR?
“Geçen hafta perşembe günü Gaziantep’teydim. Cuma günü de Adana’daydım. İşadamlarıyla konuşurken şunu öğrendim. Gaziantepli sanayicilerin oğulları, büyük bir sorumlulukla eğitimlerinden sonra Gaziantep’e gidip çalışıyor. Adana’daki işadamları ise çocuklarının şehirde kalmadıklarından dert yanıyor. Okuduktan sonra bir yolunu bulup İstanbul’a gitmek istiyorlar. İlla gruptan ya da şirketten ayrılma anlamında değil. Ancak, ‘Baba ben İstanbul’a gidip pazarlamaya bakayım’ diye, Adana’dan kaçmak istiyor. Gaziantep’tekilerin hepsi baba oğul orada, ihracatı da pazarlamayı da oradan takip ediyorlar.”
“VEHBİ KOÇ'U ÖRNEK ALIYORUM"
SORUNLARI KENDİM HALLETTİM
Murat ve Ayşecan’la ilgili olarak herhangi bir maddi ya da manevi konu çıkarsa konuyu anneye gitmeden halletmeye çalışıyorum. Örneğin çocuklar üniversiteye giderken bir tecrübe olsun diye onlara belli bir miktar para tahsis ettim. Kolaylık olsun diye İsviçre’deki bankamızda bir hesap açtım. ‘Dört yıl boyunca her şeyinizi bu parayla halledeceksiniz’ dedim. İŞ YARATMADA ÜSTÜME YOKTUR
Benim Murat ve Ayşecan’a kötü bir haberim var. Ben bu konuda kararımı verdim, Vehbi Koç’u örnek alıyorum. Allah’ın bana 97 yaşına kadar yaşamayı nasip etmeyeceğini biliyorum. Çünkü rahmetli Vehbi Bey kadar sağlığıma pek dikkat etmiyorum. Benim en önemli hobim işim. Benim kendime iş yaratma ve meşgale bulma konusunda üstüme yoktur.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?