Piyasalar cari açığı olan ülkeleri cezalandırıyor

“Piyasadaki düşüşleri düşman değil; dost olarak görüp bundan faydalanmaya çalışın.” Warren Buffett

1.09.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Piyasalar cari açığı olan ülkeleri cezalandırıyor
Piyasalarda gerginlik ağustos ayında da devam ediyor. Küresel portföy yatırımları Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden ABD, Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelere dönmeye başladı. Çünkü gelişmiş ülkeler artık 2009 krizinin etkilerini atlatıp yeniden büyümeye başlıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise yavaşlama var. Son beş yıldır ucuz küresel sermaye ile cari açıklarını finanse eden gelişmekte olan ülke piyasalarında kayıplar daha derin. Bunu özellikle cari açığı olan ülkelerin döviz kurlarındaki artışta görüyoruz. Küresel sermayenin azalacağı bir
dönemde Türkiye dahil bu tür ülkelerin cari açıklarının azalması için, faiz ve kurların yükselmesi ve azalan ithalat kanalıyla büyümenin bir süre yavaşlaması gerekecek.

Konuyu tekrar hatırlamak gerekirse: ABD Merkez Bankası (FED), tahvil alımlarını azaltarak piyasalara yaydığı likiditeyi eylül, ekim veya aralık ayından başlayarak azaltmaya başlayacak ve 2014 ortasından sonra yeni tahvil almayacak. Önemli bir nokta şu: FED bilançosunda bulunan tahvilleri satmaya başlamıyor. Sadece yeni kağıt alımını durduruyor. Tabii FED’in bu aksiyonu ABD’de ekonomik verilerin iyi gelmesiyle bağlantılı. Yani ekonomi artık kendi ayakları üstüne basabilecek. Sürekli artan oranda likidite desteğine ihtiyacı azalıyor. ABD için olumlu gözüken bu senaryoda 10 yıllık ABD tahvil faizi 2012’de başında yüzde 1,5 düzeyinde dip yapıp 2013’te yüzde 2,8’e kadar yükseldi.

TÜRKİYE AÇISINDAN EK RİSKLER NELER?
Türkiye açısından son aylarda ek risklerin belirginlik kazanıp piyasaları etkileme noktasına geldiği de bir gerçek. Ortadoğu’da Mısır ve Suriye’deki dramatik gelişmeler ve içerde seçim takviminin yarattığı tansiyon son yıllarda parlayan Türkiye’nin ekonomik görüntüsünü önemli oranda bozdu. Öyle ki yatırımcılar Türkiye’nin Mayıs 2013’te yatırım yapılabilir kredi notuna ulaştığını unuttular. Daha kötüsü bunu kredi notu düştüğünde hatırlamaları olur.~

İlk olarak TCMB gelişmekte olan ülke aleyhine gelişen bu ortamı gözardı etmeyip faizleri iki ay üst üste arttırdı. Bu aksiyon ile TCMB sadece gerekeni yapmakla kalmadı; aynı zamanda politik bağımsızlığını da teyit etti. Sağlıklı bir ekonomi ve demokrasi için bağımsız kurumların, adil rekabet ortamının ve inovasyon kültürünün ne kadar elzem olduğunu bugünlerde daha iyi anlıyoruz. Politik açıdan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya kıyasla çok daha iyi bir noktadayız. Ancak ekonomik açıdan aldığımız bütün mesafeye rağmen rekabetçi üstünlük alanları tesis edemediğimiz bir gerçek.

Tablodaki rakamların ortaya koyduğu bir gerçek var: Türkiye dahil çoğu gelişmekte olan ülke yüksek cari açıktan muzdarip. Yani ihracatından fazla ithal ediyor. Bu tabloda tek istisna ülke olan Güney Kore’nin Türkiye’nin cari açığından fazla cari fazlası var. Güney Kore’nin Çin ve Japonya’ya yakın olması ve jeopolitik ABD desteği ekonomik gelişmesini kolaylaştırmış olabilir ama yılda milyarca dolarlık teknoloji ürünü ithal eden bir ülke olarak Güney Kore’nin Samsung gibi şirketleri nasıl ortaya çıkardığını daha ciddi analiz edip 2023 için sanayi modelimizi geliştirmemiz gerekiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz