Türkiye'ye sokulan sıcak para, bir yandan döviz kurunu baskı altında tutarken diğer yandan da faizi baskı altına almıştı.
Yurtdışından neredeyse bedava denebilecek koşullarla temin edilerek Türkiye'ye sokulan sıcak para, bir yandan döviz kurunu baskı altında tutarken diğer yandan da faizi baskı altına almıştı. MB'nin aralık ayında faizi 50 baz puan düşürüp munzam karşılıkları artırması ile ocak toplantısında da faizi 25 baz puan düşürmesi, bu süreci şimdilik sonlandırdı. MB'nin faiz indirimleri, bir yandan bono portföylerine ucuz fonlama imkanı yaratırken diğer yandan mevduat munzam karşılıklarını artırması, bankacılık kısmında TL bolluğunu sınırlayıcı bir önlem oldu.Bankacılık sistemi, artan munzam karşılıkları yerine getirebilmek için bir yandan kredi hacminde daralmaya giderken diğer yandan da TL yaratmak için bono satarak portföylerini ufaltmayı tercih ediyor. MB'nin bu adımı, yüzde 6,80'e kadar düşen bileşik faizin hızla yüzde 7,50 seviyesinin de üstüne çıkmasına neden oldu. Faizlerin yükseliş trendinde olduğu bir döneme girildiğinin ilk sinyallerinin net bir şekilde alındığını söyleyen Global Menkul Değerler Hazine Müdürü Dr. Abdullah Kunt, şunları söylüyor:
"Tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda yatırım açısından nispeten cazip faizli enstrüman olarak karşımıza TÜFE'ye endeksli veya değişken faizli (FRN) devlet tahviline ya da mali durumu iyi ve yüksek getirili özel sektör tahvillerine yatırım yapan B Tipi Tahvil Bono Fonları çıkıyor. Fonları önermemizin temel sebebi, bu tip tahvillerin küçük yatırımcı açısından şimdilik alım satım ve takibinin bir hayli zor olması.
MB'nin kısa vadeli faizleri düşürmeye devam etmesi ise mevduatlar açısından olumsuz bir gösterge."
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?