Türkiye’nin IMF Yardımına İhtiyacı YokIMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, 2009 yılının Türk ekonomisi için zorlu bir yıl olduğunu, ancak 2010’da hızlı bir iyileşme beklediklerini söyledi. G-20'nin ...
Türkiye’nin IMF Yardımına İhtiyacı Yok
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, 2009 yılının Türk ekonomisi için zorlu bir yıl olduğunu, ancak 2010’da hızlı bir iyileşme beklediklerini söyledi. G-20'nin bir üyesi olarak Türkiye'nin, dünyadaki en büyük ekonomilerden biri olduğunu belirten Strauss-Kahn, ''Türkiye'nin gelişmekte olan bir ekonomi olduğu aşikar ama hızlı bir biçimde gelişmiş ve güçlü bir ekonomi olacak. Tabii ki bunun için atılması gereken adımlar var ve ben hükümetin bu konuda ne yapılması gerektiğini bildiğini düşünüyorum. Türk ekonomisinin geleceğine güvenim tam'' diye konuştu.
IMF'nin, ihtiyaç duyan ülkelere yardım eden bir kuruluş olduğuna dikkati çeken Strauss-Kahn, şu anda Türk ekonomisinin yardıma ihtiyacı olduğu yönünde bir işaretin bulunmadığını da dile getirdi. Strauss Kahn’ın dikkat çektiği konular başlıklar halinde şöyle:
Tabii ki Türk hükümetinin hizmetinde olmayı sürdüreceğiz ve diğer tüm IMF üyesi ülkelerle olduğu gibi Türk hükümetiyle de görüşmeye devam edeceğiz.
İstanbul'da 6-7 Ekim’de yapılacak IMF yıllık toplantısı iki sebeple özel bir öneme sahip. Türkiye ile IMF arasında geçmişten gelen başarılı ilişkiler ve Türkiye'nin ABD hariç yıllık toplantıların ikinci kez düzenleneceği tek ülke olması.
Küresel iyileşme 2010'un ilk yarısında görülür. Bazı ülkelerde iyileşme daha da erken olabilir. Tünelin ucunu görüyoruz ama hala tüneldeyiz.
İşsizlik sorunu da hızlı şekilde çözülemeyecek. Büyümenin yeniden başlamasıyla bunun etkisinin görülmesi arasında zaman farkı var.
Büyüme yeniden sağlansa da işsizliğin düştüğünü görmek için 8-10 ay daha beklemek gerekecek.
VOB
60.000 Üstü Kâr Satışı Fırsatı
Gelişmiş ülkelerde makroekonomik verilerin düzelme yönünde güçlü sinyal vermesi iyimserliği artırıyor. İçeride orta vadeli ekonomik programın yanında IMF’den ve Türkiye’nin not görünümünü yükselten kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumlu açıklamalar piyasalara moral veriyor. Yurtiçinde önümüzdeki dönemde de mali disiplin ve IMF ile başlığının gündemde kalmaya devam edecek.
Olumlu beklentiler korunursa İMKB-30 spot endeksinde hedef 60.000-60.500 seviyesi. Bu seviyelerden ise kâr satışı gelebilir. Orta vadeli pozisyonlar için ise 57.500-58.000 aralığından yeni pozisyon açılabilir. VOB 30 Endeks kontratlarında 60.000 direncinin kırılması ile birlikte 61.000 ve 62.000 denebilir. Kısa vadede 59.000 ilk destek. Burası kırılırsa 58.500–58.000 seviyeleri takip edilebilir.
İMKB
Yıl Sonu Yükselişi Olabilir
Hisse senedi piyasalarında yükselişin ve olumlu havanın kısa vadede daha ne kadar süreceği belirsiz. Yıl sonunda beklenen geleneksel yükselişin (Ekim – Aralık 2003-2007 arasında ortalama yüzde 17) olup olmayacağı açısından makro veriler, global çapta sermaye piyasalarına yönelik yapılması istenen düzenlemeler ve piyasalara enjekte edilen nakdin geri çekilmesi çalışmaları takip edilecek.
Eti Yatırım Araştırma Yönetmeni Adem Özen, şu anki genel görüntünün ekonomilerdeki iyileşme sürecinin ve İMKB’de yükseliş trendinin devam edeceğini gösterdiğini ifade ediyor. Bu nedenle, özellikle son bir yılda İMKB’nin altında performans gösteren sanayi hisselerinde ve beklentisi olan hisselerde pozisyon alınmasını tavsiye eden Özen’in dikkat çektiği hisseler ise Erdemir, Çimsa, Şişecam, Aksigorta, Tekfen Holding, Tüpraş, İş GYO, Tav Holding ve Şekerbank.
FAİZ
Korumacı Strateji Belirleyin
Bono ve tahvil piyasasında tarihi dip seviyeler yaşanıyor. Bu noktada ise yatırımcı ister istemez gelinen noktayı sorguluyor. Mevcut veriler ve MB’den gelen açıklamalar ışığında faiz indirim sürecinin bir müddet daha devam edeceği görünüyor. Süre ve miktar konusu belirsiz olmakla beraber bu kadar yol kat eden MB’nin gösterge faizi yüzde 7 basitin de altına indirme ihtimali oldukça yüksek.
Yüzde 7’lik bir gösterge faiz dahi bono piyasasının yüzde 9 bileşik seviyesinin altına gelmesi için yeterli. Ancak bu noktada dikkatlerin uzun zamandır unutulan enflasyona döneceğini söyleyen Global Menkul Değerler Hazine Müdürü Dr. Abdullah Kunt, “Her ne kadar MB enflasyon konusunda bir endişe taşımıyorsa da sürekli yükselen emtia fiyatları, yavaş da olsa canlanan iç talep ve bir de düşen faizlerin yaratacağı borçlanma ve satın alma isteği yeniden devreye girerse, bu nokta enflasyonu yüzde 6 mertebesinde tutmak giderek güçleşecek” diyor.
Her an yükselme riski taşıyan yüzde 6 mertebesindeki enflasyona karşılık yüzde 9’luk bir bono getirisinin bir müddet sonra yatırımcıyı cezbetmeyeceğini anlatan Kunt, faizlerde gelinen bu noktanın bireysel yatırımcıların tercihi ile de oluşmadığını kastediyor..
Kredi portföylerini büyütmek yerine ellerindeki likiditeyi güvenli bir limana park etmeyi tercih eden bankacılık sektörünün, bono portföyünün faiz indirimlerinin başladığı tarihten bu yana kabaca 40 milyar dolar arttığını anlatan Kunt, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bu talep doğrultusunda bono faizleri de yüzde 23 bileşiklerden yüzde 9 seviyesine geriledi. Bu noktadan itibaren faizlerin gerilemesi için yer ve sebep bulunmakla birlikte düşüş muhtemelen sınırlı olacak. Yeni pozisyon almak isteyen yatırımcıların TÜFE’ye endeksli veya değişken faizli tahvillere yatırım yapmaları ileride olabilecek faiz yükselişlerinden negatif yönde etkilenmemeleri için daha korumacı bir strateji olur.”
EUROBOND
İyimserlik Değerleri Yükseltiyor
Gelişmekte olan ülke Eurotahvil piyasaları doların diğer ülke para birimlerine karşı değer yitirmeye devam etmesiyle birlikte yükselişini sürdürüyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin görünümünü negatiften durağana yükseltmesi, Türk Eurobond’larındaki yükselişi destekleyen bir diğer faktördü.
Yurtdışı piyasalarda iyimserliğin hakim olması sonucunda gelişmekte olan piyasa eurotahvillerine ilgi artıyor. Ancak yurtdışı piyasalarda belirsizliklerin tamamen ortadan kalkmamış olması nedeniyle orta vadeli Eurotahvillerde ‘tut’ önerisi verilirken uzun vadelerde ise ‘sat’ önerisi dikkat çekiyor. 20017 ve 2019 vadeli kâğıtlarda ise getirinin hala cazip olduğu ifade ediliyor.
ALTIN
Kâr Satışı Gelebilir
Altın fiyatları, doların Euro’ya karşı bir yılın en düşük seviyesine inmesine rağmen, likidite fazlası ile ilgili endişelerin devam etmesiyle kazanımlarını artırarak geçen ay 18 ayın en yüksek seviyesine yaklaştı. Geçen ay bu sayfada yer verdiğimiz gibi ons fiyatı bin doları yukarı yönlü kırdı. Yaşanan yükselişler sonrasında olası kâr satışları üzerinde duruluyor. Ancak paritedeki ve petrol fiyatlarındaki kâr realizasyonlarını engelliyor.
Kâr satışı gelmemesi ve yükseliş devamı durumunda ilk hedef 18 ay önce görülen zirve olan 1.030 dolar seviyesi. Sonrasında ise 1.050 hedefi veriliyor. Bin dolar psikolojik desteğinin kırılması durumunda ise 970 ve 950 dolar destekleri gündeme gelecek.
DÖVİZ
Kurda Yurt Dışına Bağlı Hareket
Orta vadede FED toplantısı ve G-20 zirvesinin etkileri kurlar üzerinde etkili olacak. FED’in mevcut faizleri değiştirmemesinin beklendiğini söyleyen Fortis Portföy Fon Yöneticisi Cüneyt Cem Çiçek, “FED’in gelecekteki politikası, enflasyon beklentisi ve bununla beraber faiz politikasında değişikliğe gidebileceği hakkındaki planları doğrultusunda bir işaret vermesi, paritede yönü dolar lehine değiştirebilir” diyor. Doların dünyadaki trendinin, cari açık verilerinin ve yurt dışından gelen fon akımlarının dolar/TL seviyesini belirlediğini kaydeden Çiçek, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Cari açık verileri piyasa beklentisinden de düşük. Dolayısıyla cari açık sebebiyle dolar seviyesinde yukarı yönlü bir hareket beklenmemeli. Önümüzdeki dönemde doların dünya çapındaki trendi ve paritelere bağlı olarak hareket etmesi beklenmeli. Dolar-TL’de 1.4575-1.4300 ve 1.5185-1.5800 bandında Euro-Dolar paritesinde ise 1,4445-1,4178 ve 1,4900-1,5300 bandında hareket görülebilecek.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?