Herkes son yıllardaki büyük dönüşümün farkında... İş dünyasında “çalışma tarzları” değişiyor, küçük ofislerin yerini “plaza yaşamı” alıyor. Yöneticiler, çalışanların verimliliğini artırmak için, iş...
Herkes son yıllardaki büyük dönüşümün farkında... İş dünyasında “çalışma tarzları” değişiyor, küçük ofislerin yerini “plaza yaşamı” alıyor. Yöneticiler, çalışanların verimliliğini artırmak için, işyeri tasarımında, yeni yaklaşımları benimsiyor. İşte bu beraberinde mobilya sektörüne de hareket getirdi. Bir yandan yerli üreticiler, diğer yandan da ithalatçılar. Şimdi hem ciro büyüyor hem de rekabet keskinleşiyor. Sektördeki işyeri sayısı da, küçüklerle birlikte 16 bine ulaştı.
Reklamlar bazen sektörlerin gelişimi ya da rekabeti konusunda iyi birer ip ucudur. Mobilya sektörü için de bu böyle... Türkiye’de çok dağınık bir yapısı olan ve “mahalle arası” imalatçıların yoğun bulunduğu mobilya sektöründe, profesyonel anlamda fabrikasyon üretim yapan, marka olma yolunda ilerleyen şirket sayısı son yıllarda artış göstermeye başladı. Bununla birlikte öncelikle “ev mobilyaları” konusunda “marka” yatırımı yapan, kendi tasarımlarını yaratan şirketlerin çoğaldığını ve bunların arasındaki rekabetin de hızlandığını izledik.
Son birkaç yıldır ise mobilya sektörünün bir başka alt segmentinde, ofis mobilyalarında hareketlenmenin yaşandığı dikkatleri çekiyor... Ofis mobilyaları üzerinde uzmanlaşan şirketlerin sayısında artış görüldüğü gibi, ev mobilyalarında üretim yapan birçok markanın da bu alana yöneldiği dikkati çekiyor. Ofis mobilyalarında ithalatçı firmaların ya da üretici firmaların ithalatı da sektörde gözlenen bir diğer gelişme.
Son dönemde ofis mobilyasında yaşanan bu hareketlilik, gözlerin bu sektöre çevrilmesine neden oldu. Ancak, çok dağınık bir yapıya sahip olduğundan, bu sektörün büyüklüğü ve yönü hakkında bilgi elde etmek çok zor. Capital, bu alandaki boşluğu doldurmak amacıyla, sektördeki son tabloyu araştırdı. Bu araştırmanın hazırlanmasında Ofis Mobilyaları Sanayi ve İşadamları Derneği (OMSİAD) ve bu derneğe üye şirketlerin yetkilileri Capital’e yardımcı oldu.
Sektörün hacmi çok büyük
Ofis mobilyaları, son dönemde rekabetin hızla büyüdüğü sektörlerden biri... Rekabet, özellikle yerli üreticiler ile ithalatçı firmalar arasında yaşanıyor. Yerli üreticiler özgün tasarımlarla desteklenen mobilya üretimi yapıp yurt dışına satarken, ithalatçılar da çeşitli ülkelerden ürün ithal ediyor ya da “marka temsilciliği” yapıyorlar.
Türkiye’de ofis mobilyası sektöründe 13 bin tane irili ufaklı üretici ve ithalatçı var. 3 bine yakın da yan sanayide üretici bulunduğu belirtiliyor. Bunlara, ev mobilyasında olduğu gibi “mahalle arası” üretim yapanlar da dahil. Sektörde markalı ürün üreten ve pazarlayan büyük firma sayısı ise 100’ü aşmıyor. Yine sadece markalı ürün ithal eden büyük firmaların sayısının da 100’e ulaştığı belirtiliyor.
Türkiye, ofis mobilyasında, Avrupa’nın en önemli üretici ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Üstelik, yatırımların son yıllarda yapılmış olması nedeniyle, en genç üretim teknolojisine sahip ülkelerden biri. Bu özelliği ile Avrupa’da ilk 5 ülke arasında yer alıyor.
Firma sayısı ve oluşan kapasite açısından da sektörün bulunduğu yerin, dünya ile yarışacak boyutta olduğu vurgulanıyor. OMSİAD yetkilileri, ofis mobilyaları sektöründe yaklaşık 150 bin kişinin istihdam edildiğini, aileler de katıldığında toplam 300-400 bin kişinin geçimini bu sektörden sağladığını belirtiyor.
“Dünyada söz sahibi olabiliriz”
Türkiye’de sadece üretim değil, ithalat da girişimciler için cazibesini koruyor. Bunun, yerli markaların çoğalmasını önlediği, sektör yetkilileri tarafından dile getiriliyor. Ancak, yerli üreticiler de boş durmuyorlar ve sektörün canlanması, yerli markaların oluşması ve dünyaya açılması önemli girişimlerde bulunuyorlar. Dünyanın her yanına ofis sistemleri satıyorlar ve bu konudaki boşluğu doldurmak için son sürat çalışıyorlar. Bu konuda tasarımdan, dünyadaki trendlerin takip edilmesine kadar, sektörde önemli bir know-how oluştuğu belirtiliyor.
Aralarında Nurus, Delta, Ürosan, İdea Ofis, Tuna Çelik ve Tepe Mobilya gibi büyük üreticilerin bulunduğu firma sahiplerinin ile OMSİAD’ın sektör için yaptığı projeksiyonlar; ofis mobilyası alt segmentinin Türkiye’de henüz doymamış, bakir bir pazar olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Onlara göre, büyük ve güçlü üreticilerin çabalarıyla, Türkiye’nin bu konuda dünya standartlarını yakalaması ve dünyada “en büyükler” arasında olması uzak bir hayal değil.
Mobilya sektöründeki payı yüzde 15
Türk mobilya endüstrisi, yaklaşık 600 bin küçük ve orta ölçekli işletmenin faaliyet gösterdiği bir sektör. Ancak, bu rakam ağaç işi ile uğraşan bütün işletmeleri kapsıyor. Bunların arasında 16 bin firmanın ofis mobilyası ürettiği uzmanlarca söyleniyor.
İlk bakışta küçük bir pazar olarak görünse de, ofis mobilyası segmenti, mobilya pazarının ana segmentlerinden birini oluşturuyor. Ofis mobilyası segmentinin, toplam mobilya sektörü içindeki payı çok kesin rakamlarla ifade edilemiyor. Bu konuda Capital’in sorularını yanıtlayan Tepe mobilya yetkilileri, şu değerlendirmeleri yapıyor:
“Ev mobilyasında satış noktaları kanalıyla direkt kullanıcıya satış yapılır. Ev mobilyası üreticilerinin bayileri veya kendi mağazaları kanalıyla yaptığı satışları belli ölçülerde kıyaslamak mümkündür. Ancak, ofis mobilyasında pek çok firma için toplu satışlar ve projeli işler, mağazalar kanalıyla yapılan perakende satış kadar yer tutmaktadır.”
Mobilya satışları içinde ofis mobilyalarının payının yüzde 15 oranında olduğu tahmin ediliyor. Ofis mobilyaları pazarı A segmenti bazında yılda ortalama 600-700 milyon dolar ciro yapıyor. A segmenti dolap kilidi, kolçak, çekmece gibi yedek parçaları değil toplam mobilya gruplarını kaps��yor. Bu rakama bayiler, yedek parça üreticileri, diğer satıcıların satışları eklendiğinde, pazarın büyüklüğü 1 milyar dolara ulaşıyor.
Yükselişi hazırlayan nedenler
Pazarın büyümesini sağlayan etkenlerin başında teknolojik gelişmeler ve yenilenen iş mekanları geliyor. Telekomünikasyon ve internet gibi sektörlerdeki gelişmeler, dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de iş potansiyelinin sanayiden ofislere kaymasına neden oldu. Bu gelişmeye paralel olarak da ofis mobilyaları pazarı büyümeye başladı. Ayrıca, vizyona, verimli çalışma ortamlarının oluşturulmasına ve estetiğe önem veren şirket sayısının artması, büyümenin diğer itici güçleri...
Estetik kaygısının pazarı şekillendirdiğini belirten İkoor Mobilya Yönetim Kurulu Üyesi Melih Gün’e göre, ofis mobilyası sektörü iş dünyasının gelişmesine paralel bir büyüme izliyor. Kurumsal firmaların sayısının artmasının ofis mobilyalarına da olumlu yansıdığını söyleyen Melih Gün, en çok talep gelen sektörleri bankacılık-finans, tekstil, bilişim olarak gösteriyor ve ekliyor: “Bu sektörlerdeki üretimin ve hizmetin artması ofis mobilyasına olan talebi artırdı. Daha iyi ofis üretimi yapan, daha iyi teknoloji kullanan bir alanın doğması kaçınılmaz oldu.”
Uluslararası şirketlerin rolü
Tepe Mobilya yetkililerine göre, firmalar, çalışanlarının mutluluğunu ve firmanın imajını eskiye göre daha çok önemsiyor. Çalışanların verimliliğinin artmasında, oturulan koltuktan çalışılan masaya kadar mekanın sahip olduğu özelliklerin önemli bir etken olduğu, şirket sahipleri tarafından kabul ediliyor.
Ayrıca, firmalar, müşteride uyandırılan izlenimin önemini de kavranmış durumda. Verilmek istenilen güven, yenilikçilik ve modernlik gibi mesajlarda dekorasyonun önemli bir paya sahip olduğu düşünülüyor.
Sektörün önde gelen ithalatçı firmalarından Mozaik Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Erturan, ofis mobilyasında yaşanan hareketliliğin nedenlerini, gelişen Türkiye ekonomisine, uluslararası şirketlerin Türkiye pazarındaki paylarını artırmasına, bağlıyor ve şöyle devam ediyor:
“Ofis mobilyası sektörü bugün yaşadığı hareketliliği Türk şirketlerinin büyümesi ve kurumsal kimlik oluşturmak istemelerine, firmaların rekabet ortamından doğan zorunluluklarla imajlarını iyi yansıtmak istemelerine, bilişim gibi yeni sektörlerin gelişmesi ve bu sektörlerin inanılmaz yükselişine borçludur.”
Yaman Erturan, Türkiye’nin ithalat açısından çok büyük potansiyel taşımadığını düşünüyor. Erturan’a göre, önümüzdeki dönemde yabancı firmalarla ortaklık kuran firma sayısında artış olmayacak.
Yabancılara kapımız kapalı
İhracatta son tablo
Türkiye, ofis mobilyası ihracatında henüz “en büyükler” arasında değil. Buna rağmen, yerli üreticiler, dünyanın hemen hemen her yerine ofis mobilyası satıyorlar. Ancak, yetkililer, son 5 yıllık süreçte istikrarlı bir artış kaydeden ofis mobilyası ihracatının, 2000 yılında aynı trendde devam etmediğini, önümüzdeki yıl da bu konuda büyük bir gelişme beklemediklerini belirtiyorlar. Fakat potansiyel konusunda ise çok iyimserler.
Sektörün ihracat yaptığı pazarların başında Avrupa, Ortadoğu ve Türk cumhuriyetleri yer alıyor. Delta Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz’a göre, İtalya’nın doğusundan Singapur’a büyük bir pazar boşluğu var. Bu pazarlara hakim olabilmek aslında mümkün. Çünkü, Türkiye’de o talebi karşılayabilecek kapasitede firmalar bulunuyor.
Ancak, özellikle devletin uyguladığı bazı kotalar nedeniyle sektörde firmalar önemli zorluklar yaşıyor. Bu zorlukları üreticiler, fuarlara katılarak, örgütlenerek kişisel çabaları ile atlatmaya çalışıyor.
Sektörde yarına yolculuk
1990’lı yıllarda büyümenin sinyallerini veren ofis mobilyası sektöründe en ciddi gelişme, 1998 -1999 arasında yaşandı. Sektör bir önceki yıllara göre yüzde 300, 400 oranlarında büyüdü. Ancak, aynı değerlendirmeyi 2000 yılı için yapmak mümkün değil. 2000 yılında sektörün büyümesi durdu.
Delta Mobilyaları Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz, bunun nedenlerini geçtiğimiz yıl sektöre yapılan yatırımların yeterli düzeyde olmamasına, haksız rekabetin artmasına ve ihracatın hemen hemen hiç olmamasına bağlıyor. Önümüzdeki dönem için de umutlu konuşmayan Yılmaz, “Hatta 2001’de bir ‘facia’ bekliyor.
Çünkü, Türkiye ekonomisindeki istikrarsızlık diğer sektörlerde olduğu gibi, ofis mobilyasını da yakından etkileyecek. Hedeflerin tutması ve facianın önlenmesi için sektöre mutlaka yatırım yapılması ve ihracatın teşvik edilmesi gerekiyor” diyor.
Adem Yılmaz’a göre, önümüzdeki vadede “sahipsiz sektör” ofis mobilyasının hak ettiği yere gelebilmesi ancak devletin yanlarında olması ile mümkün olabilecek.
OFİS MOBİLYASI PAZARININ ANALİZİ
16 BİN ÜRETİCİ: Türkiye’de yaklaşık 16 bin ofis mobilyası işi ile uğraşan firma var. Bunun 10 bini sadece üretim yapıyor. Hem üretim hem de ithalat yapan firma sayısı ise 6 bin. Toplam firma sayısı, Türkiye’nin lokomotif sektörü tekstil firmaları sayısından bile daha fazla.
150 BİN KİŞİYE İŞ: Türkiye, ofis mobilyasında Avrupa’nın en önemli üretici ülkelerinden biri. Genç teknolojisi ile Avrupa pazarında ilk 5’in arasında yer alıyor. Mevcut kapasite dünya ile yarışacak boyutta. Sektörde yaklaşık 150 bin kişi istihdam ediliyor. Aileler de katıldığında toplam 300-400 bin kişi geçimini ofis mobilyası sektöründen sağlıyor.
DÜNYAYA İHRACAT: Türkiye’nin ofis mobilyası ihracatının büyük bir oranını Avrupa ve Arap ülkelerine yapıyor. Özellikle son dönemde İtalya’nın elindeki Ortadoğu pazarı da yavaş yavaş Türk üreticilerinin eline geçiyor. Türk cumhuriyetleri, Balkan ülkeleri, Amerika gibi pazarlar da ihracatın yoğun olarak yapıldığı pazarlardan birkaçı.
ÜRÜN PROFİLİ: Ofis mobilyasında, iskemle, dolap, masa birbirinin devamı ürünler. “Bitmiş ürün” denilen bu grupların dışında yedek parçalar da Türkiye’de önemli bir sektör haline gelmiş durumda. En çok tercih edilen ürün grupları arasında rahat, modern ve estetik olanlar yer alıyor.
“EN GENÇ TEKNOLOJİ TÜRKİYE’DE”
Delta Mobilyaları, ofis mobilyasında öncü firmalardan biri. Şirketin yönetim kurulu başkanı Adem Yılmaz, Türkiye’nin, dünyanın en büyük üretici ülkeleri arasında ilk beşte olduğunu ve bazı firmaların ilk üçe girebilecek kapasitede olduğunu belirtiyor.
Adem Yılmaz, ilerlemenin hızını kesen etmenleri, öncelikle devletin tespit edip ortadan kaldırması gerektiğine inanıyor ve sektörde yaşanan sorunları şöyle dile getiriyor:
“Bizim çok ciddi sorunlarımızdan biri de şu; ülkede alınan bazı kararlar iyice irdelenmeden alınıyor. Verilen birçok teşvik var. Bunlarla gökdelen, kule, plaza yapılıyor. İnşaatına, teknolojisine tamam ama özellikle yabancı ortaklı ofis mobilyası şirketlerine teşvik verilmesine biz karşıyız. Çok ciddi bir işgücü kaybına neden olur bu. Yaklaşık 15-20 bin firmamız var sektörde, bu firmaların ortalama onar kişi çalıştırdığını düşünürseniz binlerce insanın alın terinin diğer ülkelere aktarılmış olduğunu görürsünüz.
Bu sorunları daha önce de dile getirmiştik. Ancak, hala önemli gelişmeler kaydedilmiş değil. Eğer böyle devam ederse, sektör kendini gelmiş olduğu çizgiden daha aşağıya indirmek zorunda kalır. İnanılmaz bir tırmanış yaşıyoruz. Avrupa’nın en genç teknolojisine sahip ülkesi olarak bizim bu avantajımızı diğer pazarlarda da kullanmamız gerekir. Kullanamadığımız zaman bu teknoloji hiçbir işe yaramayacaktır.”
“İTHAL ÜRÜNLERİN PAYI SINIRLI OLACAK”
Türkiye’de sayısız firma arasında ciddi bir rekabet yaşandığını kaydeden Ürosan Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Aron Habib, sektördeki ciddi firma sayısının artmasını diliyor ve doğacak rekabet ortamında daha kaliteli işler yapılabileceğini söylüyor.
Habib, ofis mobilyasında öne çıkan firmalar arasında ise rekabetten çok bir dayanışma olduğuna inanıyor. “Hepimiz bu pazardaki alıcıların daha çok bilinçlenmesini, ofis mobilyası alırken dikkat edilmesi gereken unsurların daha iyi anlatılması için çaba sarf ediyoruz” diyen Aron Habib, sektörün mevcut durumunu da şöyle değerlendiriyor:
“Uzun vadede devamlılık garantisi veremeyen birçok ithalatçı, servis kadrolarının yetersizliği ve yine uzun teslim süreleri, yüksek fiyatları nedeniyle alıcıların yerli üreticilere yönelmelerini sağlıyor. Bu yüzden ithal ürünlerin belli bir oranı aşamayacağını düşünüyorum. Yabancı markalarla kurulan ortaklıklar ise daha çok imkansızlıklardan kaynaklanıyordu. Halbuki günümüzde büyük çaptaki yerli üreticiler kalite ve estetikte bir ortaklığa gerek duymadan başarılı neticeler alabiliyorlar.”
“TAŞIMACILIKTAKİ SIKINTILAR İHRACATI VURUYOR”
Türkiye’nin uluslararası platformlarda en çok yer alan firmalarından Nurus’un yönetim kurulu başkanı Güran Gökyay’a göre, sektör kalite standardına kavuşup, ihracat konusunda bazı engelleri aştığında, asıl gelişmeyi göstermiş olacak. Türkiye’ye giren malların denetiminin ve belli kalitenin altındaki malların girişinin yapılmaması gerektiğini söyleyen Gökyay şöyle konuşuyor:
“Bugün ihracat yapacağım dediğiniz zaman Türkiye’nin taşımacılık konusundaki handikapları ile karşılaşırsınız. İtalya’dan Dubai’ye her gün gemi kalkarken, bizde beş ile sekiz günde bir kalkıyor. Dolayısıyla benim malımın oraya gitme süresi ile İtalya’nın gitme süresi bir anda aynı hale geliveriyor. Ve de ben burada ne kadar hızlı üretim yaparsam yapayım yetiştirme konusunda sıkıntı yaşamaya başlıyorum. Yani Türkiye’de hala taşımacılık konusunda ciddi problemler yaşanmakta ve bunun da bir an önce aşılması gerektiğine inanıyorum”
“KONFEDERASYONA DOĞRU GİDİYORUZ”
Ofis Mobilyaları Sanayi ve İşadamları Derneği (OMSİAD), Türkiye’nin önde gelen ofis mobilyası üreticilerinin, 1999’un ilk aylarında bir araya gelerek oluşturdukları bir meslek örgütü. Amaçları, Türkiye’de ofis mobilyası üretimi yapan firmaların teşkilatlanmasını sağlamak, bunları bir çatı altında toplamak ve ülkedeki mevcut potansiyele dikkati çekmek.
Nurus, Delta, Tuna Çelik, Koleksiyon gibi firmaların kurucu üyesi olduğu OMSİAD Genel Sekreteri Yılmaz Tokatlı, bugün sektörde 16 bin firmanın yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerini artırmak, fuarlar aracılığıyla ihracatlarını geliştirmek için çalıştıklarını belirtiyor.
Yurt dışından aynı sektörden dernekler ile sürekli kontak halinde olduklarını dile getiren Tokatlı, iş gücünü geliştirmenin ve teknolojiyi karşılıklı olarak sağlamanın önemine değiniyor ve ekliyor:
“Düne kadar büyük ofis sistemlerini yabancı markalar sağlarken bugün artık, Türkiye’de ofislerin tasarımını, yerleşimini yapabilecek düzeyde firmalar bulunmaktadır. Toplam yirmi iki firma üyesi bulunan dernek, katılımcıların sayısı anlamında küçük görünse de katılan firmaların sektördeki “ana firmalar” olması nedeniyle özellikle ciro anlamında büyük önem taşıyor. Bu işin öncüleri olarak bizim amacımız da derneğimizi bir “konfederasyon” haline getirmektir.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?