Hedefte İkinci Var

Otomobille ilgili en son ve kapsamlı araştırma, ACNielsen Zet tarafından yapıldı. Ayrıntıları ilk defa açıklanan bu araştırmanın çarpıcı sonuçları ve saptamaları var. Gelir düzeyinden segmentlere, ...

1.02.2001 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Otomobille ilgili en son ve kapsamlı araştırma, ACNielsen Zet tarafından yapıldı. Ayrıntıları ilk defa açıklanan bu araştırmanın çarpıcı sonuçları ve saptamaları var. Gelir düzeyinden segmentlere, demografiden bölgesel dağılıma kadar çeşitli mesajlar içeriyor. Ancak, birden fazla otomobil sahipliği konusundaki bulguları dikkat çekiyor. Buna göre, Türkiye’de 370 bine yakın aileden birden fazla otomobil var. Tam 11.2 bin ailede ise 4’den fazla otomobil bulunuyor.

Türkiye’de otomobil pazarının gelişmesi 1980’lardan sonra canlandı, 1990’larda ise gerçek ivmesini yakaladı. 1970’lerde 313 bin düzeyinde olan Türkiye’nin otomobil parkı, bu ivme sayesinde özellikle 1993 yılından sonra müthiş bir yükselişe geçti. 1993 yılına kadar her yıl yaklaşık 100 bin adet büyüyen otomobil parkı, 1993 yılından itibaren yıllık 440 bin adetleri bile geçti.

2000 yılı ise 1993’deki performansı bile geride bıraktı. 1993 yılında 441.1 bin adet olan otomobil satışı, geçtiğimiz yıl 468 bin 381 adete yükseldi. Bu performansla Türkiye’nin otomobil parkı da 4.4 milyona yaklaştı.

Bu müthiş performanstan sonra, ekonomide yaşanan krizle birlikte otomobil sektöründe durgunluk yaşanıyor. Aralık ayından sonra ocak ayında da sektörde ciddi bir durgunluk gözleniyor. Yerli üreticiler ve ithalatçılar, bu durgunluğu aşıp, satışları canlandırmanın yolunu arıyor. Her şirket kendine özgü stratejiler geliştiriyor, pazarlama kampanyaları düzenliyor.

İşte böyle ortamlarda pazarı ve tüketiciyi tanımanın önemi daha çok öne çıkıyor. Özellikle tüketicinin özelliklerinin yakından izlenmesi ve satın alma davranışlarının iyi analiz edilmesi gerekiyor. Hedef kitledekilerin satın alma davranışları ve planları, otomobil şirketlerinin geleceği açısından inanılmaz ipuçları içeriyor.

AC Nielsen Zet’in İthal Otomobilciler Derneği için yaptığı araştırma, bu doğrultuda çok önemli mesajlar içeriyor. Daha önce bazı bölümleri açıklanan, ancak hedef kitle analizi ve müşteri segmentasyonuyla ilgili bölümü gizli tutulan bu araştırmayı, Capital ilk kez açıklıyor. Bu araştırmanın analizini, ACNielsen Zet’in proje yöneticilerinden Mehmet Büyükgürel ile birlikte analiz ettik. İşte öne çıkan sonuçlar...

Araştırma nasıl yapıldı?

Türk Otomotiv Sektörünün son yıllardaki gelişimine bakıldığında, pazardaki ithal otomobillerin payının gittikçe arttığı görülüyor. 1999 yılı ise özellikle yerli üreticilerin satışları, ithaller ile aynı düzeye geldi. 2000 yılında ise ithal otomobiller öne geçti. 1999 yılında 157.4 bin yerli, 131.2 bin ithal otomobil satıldı. 2000 yılında ise  258.9 bin adetlik ithal otomobil satışına karşılık, yerlilerin satışı 207.7 bin düzeyinde kaldı.

ACNielsen Zet’den Mehmet Büyükgürel bu gelişmeyi yorumlarken şunları söylüyor: “Son yıllarda yaşanan gelişmeler, yerli otomobiller ile ithal otomobiller arasındaki fiyat farkının azalmasına neden oldu ve ürünün fiyatı ile fiyatını doğrudan etkileyen değişkenler tüketici talebini belirleyen etkenler olarak konumlanmaya başladı”...

İşte ACNielsen Zet’in araştırması da bu değişimi ortaya çıkarmak amacıyla gerçekleştirildi. İthal Otomobilciler Derneği için yapılan araştırma için 19 ilde, 4 bin 25 kişi ile görüşüldü. Bu hanelerdeki mevcut otomobil sahipliği analiz edildi, pazarın detaylı fotoğrafı çekildi.

Bir otomobil de yetmiyor

Araştırmanın çok önemli mesajları var. Bunlardan en önemlisi otomobil sahipliğinin boyutlarını koyuyor. Daha doğrusu, çok otomobilli konutlarla ilgili kritik bilgiler veriyor. Araştırmaya göre otomobil bulunan hanelerdeki binek otomobil sayısı 1.13 düzeyinde. Bu, otomobil bulunan hanelerdeki ortalama otomobil sayısının 1’den fazla olduğu anlamına geliyor. Mehmet Büyükgürel araştırmanın bu bölümünden çıkan sonuçları şöyle özetliyor:

”Araştırmaya katılan hanelerin yüzde 90’ında sadece bir binek otomobil bulunuyor. Bunun yanında yüzde 8’inde 2 otomobil, yüzde 2’sinde 3 adet otomobil, yüzde 0.3’ünde ise 4 otomobil var. Bir anlamda yaklaşık 11 bin 241 ailede 4 otomobil bulunmaktadır.

Binel otomobil sahipliğinde gözlemlenen demografik farklılaşmalar, hanede bulunan oto sayısında da belirgin olarak ön plana çıkmaktadır. Yüksek sosyo-ekonomik statü grubu olan AB’lerde, ikinci ve daha çok otomobil sahipliği oranı yüksek oranlara ulaşıyor. Yüksek sosyo – ekonomik statü grubu olan AB’lerde ve aylık ortalama geliri yüksek olan hanelerde bulunan otomobil sayısı diğer hanelere kıyasla yüksek orandadır. Bu kitlenin daha ağırlıklı olduğu Marmara ve Ege bölgelerinde de birden fazla araç sahipliği daha yaygın olarak gözlemlenmektedir.”

Otomobilin yeni demografisi

Türkiye’de otomobilin demografisini de ortaya çıkaran araştırma, pazarı inceleyenler için önemli ipuçları içeriyor... İşte öne çıkanlar:

*Ortalama olarak Türkiye’de kent nüfusunda yaşayan her 3 haneden 1’inde otomobil bulunuyor.

*Bölgelere göre incelendiğinde, Karadeniz ve özellikle de Doğu-Güneydoğu Anadolu’da binek otomobil sahipliğinin, diğer bölgelere oranla çok düşük kaldığı öne çıkıyor. Marmara, Ege, İç Anadolu ve Akdeniz’de yüzde 40’lar civarında olan bu oran, Doğu-Güney Doğu Anadolu için yüzde 10’lara kadar iniyor.

*Otomobil sahipliğini etkileyen faktörlerdin biri de yaş... Yaş ile de doğru orantılı olarak artan binek otomobil sahipliği, 35 yaş ve üzeri gruplarda daha yüksek. Araştırmaya göre Türkiye’de otomobil sahiplerinin ortalama yaşı ise 38 olarak hesaplanıyor.

*Devlet İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre Türkiye nüfusunda kadın-erkek oranları yzüde 50-50 düzeyinde. Buna rağmen Türkiye’de otomobil sahipliğinde erkeklerin payı yüzde 72 olarak hesaplanıyor.

Gelir ve otomobil ilişkisi

Otomobil sahipliği açısından gelirin, sosyo-ekonomik statünün çok önemli bir rolü var. Daha doğrusu satın alma açısından gelir birinci derecede rol oynuyor. Araştırmadan da bu yönde mesajlar çıkıyor. Buna göre, üst sosyo-ekonomik statü grubu olarak kabul edilen AB’de otomobil sahipliği oranı yüzde 62’ye kadar ulaşıyor. Alt sosyo-ekonomik statü grubu hanelerde ise bu oran yüzde 19 düzeyine geriliyor. Örneğin ortalama geliri 780 dolar ve üzeri olan hanelerde binek otomobil sahipliği yüzde 60 oranında iken, aylık geliri 400 doların altında olan hanelerde bu oran yüzde 18 olarak hesaplanıyor.

ACNielsen Zet’in proje yöneticilerinden Mehmet Büyükgürel bu konudaki saptamalarını şöyle açıklıyor:

“Pazarın yaklaşık yarısına sahip olan yerli otomobiller, çoğunlukla düşük sosyo-ekonomik statü grupları tarafından satın alınıyor. Buna karşılık, diğer markalarda AB sosyo-ekonomik stütü grubunun sahipliği daha öne çıkıyor. Otomobil ancak gelir açısından belli bir ekonomik refaha ulaşmış kitlenin tanımı ile direk örtüşmektedir. Yani toplumun daha üst grubu özellikle ithal araç parkında çok daha önemli bir yer tutmakta, yerli otomobiller ise ağrılıkla orta ve düşük gelirliler tarafından satın alınmaktadır.”

Satın almadan önce

Sektör açısından en önemli dönemi, otomobil satın almadan önceki süreç oluşturur. Bu dönemde tüketicinin davranış ve tercihleri, pazarı yönlendirme açısından çok önemlidir. ACNielsen’in araştırması, otomobil satın almadan önceki tüketici davranışları açısından da mesajlar içeriyor. Bunlardan öne çıkanları şöyle:

* Binek otomobil pazarında son yıllarda ortaya çıkan trendlerden en önemlisi, tüketicilerin satın almadan önce bilinçli karar vermeye başlamış olmaları. Bunun somut örneklerinden biri de, tüketicilerin otomobil satın alırken birden fazla marka-modelin kıyaslamasını yaptıklarını açıklamalarıdır.

* Otomobil satın almadan önce kıyaslama yapma eğilimini de, gelir düzeyi ve sosyo-ekonomik statü doğrudan etkiliyor. Örneğin AB ve C1 gibi daha yüksek gelir gruplarında satın alma öncesinde kıyaslama oranı yüksekken, DE’de daha düşük düzeyde seyrediyor.

*Araç seçiminde tüketiciler açısından en kritik olan hususu ise güvenlik ve fiyat-değer ilişkisi oluşturuyor. Bu nedenle, sorgulanan unsurlar arasında aracın dayanıklı ve güvenilir olması daha sık ifade ediliyor. Yakıt tasarruf sağlaması, yol tutuşu ve ödenen paranın karşılığının alınması, diğer önem verilen unsurlar olarak öne çıkıyor.

* Araştırmaya göre, marka-model kararı verilirken en önemli kriteri, tüketicilerin, “kendilerinin yaptığı analiz”  oluşturuyor. Bu nedenle, deneme sürüşü ve otomobilin bayide görülerek özelliklerinin yakından görülmesi, satın almada önemli rol oynuyor.
 
*Bir başka önemli bulgu ise satın alma kararının verilmesi süreciyle ilgili. Buna göre hanelerin üçte birinde satın alma kararında ailenin tüm bireyleri etkili olurken, yüzde 30’unda sadece anne ve babanın sözü geçiyor. Erkeklerin kendi başlarına haneye alınacak otomobile karar verme oranı ise yüzde 30 olarak görülüyor.

İkinci elde neler oluyor?

İkinci el pazarla ilgili ne gibi sonuçlar çıkıyor?

Başta ABD olmak üzere Batı’da ikinci el otomobil pazarı hızlı gelişiyor. Hatta bazı otomobil şirketleri bu pazarın daha sağlıklı işlemesi için çeşitli stratejiler geliştirip, ikinci alana yöneliyorlar. Türkiye’de ise ikinci el otomobil pazarı sürekli olarak göz ardı edildi, küçük oyunculara terk edildi. Ancak, son dönemde büyük oyuncular da cazibeyi keşfedip, ikinci ele yönelmeye başladılar. Araştırma, ikinci elin artan cazibesi açısından önemli sonuçlar içeriyor. İşte araştırmadan öne çıkanlar:

*Araştırma, Türkiye’deki otomobil sahiplerinin yüzde 38’i araçlarının yeni, yüzde 62’si ise ikinci elden aldıklarını belirtiyorlar. Yeni arabaların yüzde 60’ı AB sosyo-ekonomik statü grubu tarafından alınıyor. Daha düşük sosyo-ekonomik statü gruplarında ise genel eğilim araba alımını ikinci eller arasından yapılıyor. Buna göre, ikinci el pazarının yüzde 75’inin müşterisini CDE sosyo-ekonomik statü grupları oluşturuyor.

*Gelir gruplarında; 720 dolar ve üstü gelir hanelerin yeni binek otomobil sahipliği, 385 USD ve altı gelir grubu hanelerde ise ikinci el binek otomobil bulunurluğu diğer gelir gruplarına göre daha yüksek oranlarda.

* Bölgelere göre bakıldığında ise karşılaşılan sonuç, yeni araçların yarısının tek başına Marmara bölgesinde satıldığıdır. Kullanılmış araçlar ise diğer bölgelere kayarak hareket etmektedir.
 


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz