Otomobilin Devir Hızı Düşük

Türkiye’de otomobilde “ikinci el pazarı” yıllarca kurumsal olmayan oyuncuların egemenliğinde kaldı. Galeriler, açık pazarlar piyasayı yönlendirdi. Son yıllarda ise büyükler katıldı, pazar canlandı....

1.06.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Türkiye’de otomobilde “ikinci el pazarı” yıllarca kurumsal olmayan oyuncuların egemenliğinde kaldı. Galeriler, açık pazarlar piyasayı yönlendirdi. Son yıllarda ise büyükler katıldı, pazar canlandı. Ancak, alınacak daha yol olduğu, otomobilin el değiştirme hızı ve yeni/ikinci el otomobil oranında da kendini gösteriyor. Örneğin Türkiye’de bir araç bütün ömründe 4 kez, ABD’de ise 10 kez el değiştiriyor. Bu da pazarı büyütüyor, yeni oyuncuları çekiyor.  
 
Normal ekonomilerde kullanılmış araç pazarı, yeni araç satışlarının 4 katı büyüklükte bir hacme sahip olur. Türkiye’de bundan 4-5 yıl öncesine kadar her yeni araca karşılık 1 kullanılmış araç satılırdı. Yani, ikinci el pazarı çok küçüktü. Ancak, son dönemde ikinci el araç pazarı hızla büyümeye başladı. Krizle birlikte satın alma gücünün düşmesi ve yeni araç fiyatlarının yükselmesi talebi arttırdı.  
 
Bu ilgiyi gören Borusan, Doğuş ve Koç Holding gibi büyük gruplar, hızla  pazara hücum etti. Böylelikle kullanılmış araç piyasası kurumsal bir platform haline dönüşmeye başladı. Bu şirketlerin ekspertiz raporlu ve garantili araç satışları ile müşterinin güven duygusuna hitap etmelerinin sektöre önemli bir katkısı oldu, talep arttı.  
 
Bugün her yeni 1 araca karşılık 4 ikinci el satılıyor. Yani, pazar yeni araç satışlarının 4 katı bir büyüklüğe ulaştı. 2-3 milyar dolar hacminde olduğu tahmin edilen pazar büyümesini sürdürüyor. Büyümeyi izlenen politikalar da destekliyor. Önce ikinci el araçlarda ÖTV’nin kaldırılması, ardından 20 yaş ve üstündeki araçların trafikten çekilmesine ilişkin tasarı hazırlıkları, bu pazarın önümüzdeki dönemde de oldukça hareketli olacağını gösteriyor.  
 
El değiştirme düşük  
 
Türkiye, ikinci el pazarının potansiyelini ortaya koymak için çeşitli göstergelere bakmak gerekiyor. Araçların yollarda kalış süresi ve el değiştirme oranları bu göstergelerden ilkini oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde bir araç ortalama 8-10 yıl trafikte kalabiliyor. Çünkü, gelişmiş ülkelerde bu süre yasalarla sınırlandırılıyor. Oysa, Türkiye’de araçların trafikte kalma yaşını sınırlayıcı bir düzenleme bulunmuyor.  
 
Anadolu’da aracın kullanılma süresi metropollere göre daha uzun. DİE’nin istatistiklerinde Türkiye’nin yollarında hala çok sayıda Anadol marka otomobil olması da bu saptamayı doğruluyor. Dolayısıyla, araçlar kullanılamayacak duruma gelinceye kadar yolları arşınlıyor.  
 
Opel Türkiye Filo Satış Müdürü Orhan Aşıkoğlu, bugün itibariyle trafiğe kayıtlı 6.3 milyon araç olduğunu söylüyor. Ona göre, bu araçların yüzde 20’si, 20 yaş ve üstündekilerden oluşuyor. 3.5 milyon araç ise 10 yaş ve üstü kategoride yer alıyor. Orhan Aşıkoğlu’nun hesabına göre, yaklaşık 4.7 milyon araç 10 yaşını aşmış durumda.  
 
Birmot Genel Müdürü Ersin İkier de bu görüşü doğruluyor. Ersin İkier, “Türkiye’de bir otomobilin kaç yıl trafikte kaldığıyla ilgili net bir bilgi yok. Ancak, araçta ağır bir hasar veya kullanılmayacak bir durum hasıl oluncaya kadar trafikte kalmaya devam ediyor. Tahminime göre bu sürede 20-25 yıldır” diyor.  
 
Türkiye’de araçların trafikte kalma süreleri gelişmiş ülkelere göre daha uzun olmasına karşın, ikinci el pazarın motorunu oluşturun “el değiştirme sayısı” daha az. Türkiye’de 1 araç ortalama 4-6 kez el değiştiriyor. Oysa, gelişmiş ülkelerde araçlar 6-10 kez el değiştirebiliyor. Türkiye’de kişi başına düşen gelir seviyesi gelişmiş ülkelere göre daha düşük olduğu için, el değiştirme oranları da düşük seyrediyor. Dolayısıyla, Türkiye’de ikinci el araç piyasası, tıpkı yeni araç pazarı gibi önemli bir potansiyel barındırıyor.  
 
İkinciler yenilerin gerisinde  
 
Kullanılmış otomobil pazarını, yeni araç satışları da tetikliyor. Dolayısıyla, kullanılmış otomobil pazarı ülkenin gelişmişliğine göre yeni araç satışlarının 4-6 katı oluyor. Honda Satış ve Pazarlama Direktörü Ümit Karaarslan, Avrupa’da her 1 yeni otomobile karşılık 5 adet ikinci el satışının gerçekleştiğini söylüyor. Ona göre, gelişmiş ülkelerde bu oran 1’e 6 seviyesinde bulunuyor. Normal ekonomilerde 1 yeniye karşılık 4 kullanılmış araç satışı gerçekleşiyor.  
 
Türkiye’deki pazara baktığımız zaman yeni araçlara karşın satılan kullanılmış araç sayısının yıllar itibariyle artığını görüyoruz. Honda verilerine göre, 2000’de toplam 466 bin yeni araca karşılık 500 bin kullanılmış araç el değiştirdi. Yani 2000’de oranın 1’e 1 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Bu oran 2001’de 2’ye, 2002’de ise 4’e yükseldi. Dolayısıyla, Türkiye’de ikinci el araç pazarı bu göstergelerden de görüldüğü gibi yıllar itibariyle büyüyen bir trend izliyor.  
 
Penetrasyon çok düşük  
 
El değiştirme oranları ve her yeni araca karşın satılan kullanılmış araç sayısı, talebin ortaya koyulmasında önemli bir rol oynuyor. Ancak, talebi etkileyen başka göstergelerde bulunuyor. Kişi başına düşen araç sayısı da bunlar arasında yer alıyor. Türkiye’de her 1000 kişiye düşen araç sayısı 70 civarında. Rakamdan da görüldüğü gibi, araç penetrasyonu son derece düşük.  
Dolayısıyla, uzmanlar yeni otomobil pazarın da önümüzdeki dönemde ��nemli bir büyüme olacağını tahmin ediyorlar. İç pazarda 400-500 bin adetlik bir potansiyel olduğu düşünülüyor.  
 
Yeni araç satışında geleceğe yönelik tahminler gerçekleşirse, bu trend kullanılmış araç piyasasına da yansıyacak, pazar hareketlenecek. Çünkü, yeni araç alanlar ellerindekini satmaya başlayacaklar. Dolayısıyla, her yeni 1 araca karşılık, 2 kullanılmış araç el değiştirse bile, kullanılmış araç piyasasının hacmi 800 bine ulaşacak.  
 
Türkiye’de kullanılmış araç pazarına olan talebi destekleyen göstergelerden biri de satın alma  
gücü parametresi.... Satın alma gücünün düşmesi ikinci ele olan talebi etkiliyor. Yeni araç almaya gücü yetmeyen tüketiciler kullanılmışı tercih ediyor. 2001 ve 2002 döneminde ikinci el pazarın kazandığı hareketlilikte bu eğilimi doğruluyor. Otomax Pazarlama Yöneticisi Hüsamettin Yalçın, “2001 ve 2002 kriz döneminde yeni otomobil satışları azaldı. Bu daralma önce ikinci el otomobil satışlarına olan talebi arttırdı. Daha sonra ise bu talep karşısında pazarda arz problemleri yaşandı” diye konuşuyor.  
 
Pazar 400 bin adete ulaştı  
 
Pazarın yıllar itibariyle de artan bir grafik izlemesi de önümüzdeki dönemde hareketliliğin süreceğinin bir işareti olarak kabul ediliyor. 2003’te yaşanan hareket de bu eğilimin devam edeceğini gösteriyor. Hareketlilik otomobil satışlarından gözlenebiliyor. Bu yılın ilk 4 ayında 33 bin adet yeni otomobil satıldı. Buna karşılık 100 bin civarında ikinci el otomobil satışı gerçekleşti. Yani şu an itibariyle ikinci el piyasa ilk 4 ayda yeni otomobil pazarının 3 katı bir hacme ulaşılmış durumda. Uzmanlar, önümüzdeki dönemde de hareketliliğin süreceğini düşünüyorlar.  
 
İkinci el araç pazarının önemli bir bölümünün kayıt altında olmaması nedeniyle adetsel ve hacimsel büyüklüğünü sağlıklı bir biçimde ortaya koyan göstergeler mevcut değil. Ancak, bu pazarı yakından takip eden kurumsal şirketlerin yaptığı tahminlerden yararlanarak bir aralık tespit ettik. Bu tahminlere göre, Türkiye kullanılmış araç pazarının yıllık ortalama adetsel büyüklüğü bugün itibariyle 350-400 bin civarında. Bu adetlere göre yapılan hesaplamalar, pazarın cirosunun 2-3 milyar dolar aralığında olduğunu gösteriyor. Bu hacimlerin yüzde 75’ini ise otomobiller oluşturuyor.  
 
İkinci el daha kârlı  
 
İkinci el pazarının yıllar itibariyle artan bir grafik izlemesi bu alandaki oyuncu sayısını da etkiledi. Birçok yeni oyuncu pazara girerken bayilerde bu alana kaymaya başladı. Bu durumu kriz dönemi tetikledi. Döviz kurlarında yaşanan ani artışlar, alım gücünün düşmesi ve yeni araç fiyatlarının ulaşılamayacak rakamlara yükselmesi tüketiciyi kullanılmış araçlara yöneltti.  
 
DOD Direktörü Mehmet Önder, bu sürecin sıfır araç yetkili satıcılarının da ikinci ele yönelmesini sağladığını söylüyor. Mehmet Önder, “Avrupa’daki yetkili satıcıların kârlılıklarına baktığımız zaman ikinci elin yüzde 28’ine tekabül ettiğini görüyoruz. Türkiye’de sıfır satışlardan edinilen kârlar giderek azalmakta ve yetkili satıcıları ikinci el işine eğilmeye zorlamaktadır” diye anlatıyor.  
 
Honda’dan Ümit Kararaslan  gelişmiş ülkelerde bayi kârlılığı açısından ikinci el satışların birincil önem taşıdığını söylüyor. Rekabetin artışı, üretim kapasitesinin fazla oluşu nedeniyle bayi kârlılığı düşük oluyor. Buna karşılık bayiler satış sonrası servis, ikinci el ve sigorta satışlarına yoğunlaşıyor. İşte bu süreç bayilerin de kullanılmış araç pazarına girmesini sağlıyor.  
 
Otokoç İkinci El Satış Yönetmeni Gökhan Bıyıklı, kurumsal olarak çalışan firma sayısının artması ile pazardaki boşluğun doldurulacağını söylüyor. Ona göre, bu işi kurumsal yapan firmalar ekspertiz raporlu ve garantili araç satışları ile müşterilerin ihtiyaç duydukları güveni sağlayacaklar. Bu da talebe olumlu yansıyacak.  
 
“PAZAR KURUMSALLAŞMAYA BAŞLADI”  
 
Hüsamettin Yalçın/Otomax
 
 
Otomax Pazarlama Yöneticisi Hüsamettin Yalçın, gelişmiş ülkelerde ikinci el pazarın kurumsallaştığına dikkat çekiyor. Ona göre, son yıllarda Türkiye’de de ikinci el pazarı kurumsallaşmaya başladı. Hüsamettin Yalçın değerlendirmesini söyle yapıyor:  
 
“Türkiye’de otomotiv firmaları son yıllarda ikinci el piyasasına da öncülük etmeye başladılar. Borusan Holding’in Otomax ve Oto Exchange adlı iki şirketi, Doğuş, Ford, Nissan, Honda, Renault, Opel, Çelik Motor ve Tofaş bu alana öncülük eden kuruluşlardır. Türkiye’de önemli pazar payına sahip tüm oyuncular bu alana girmeye başladılar.  
 
İkinci el otomobil pazarı, sonuçta hacmi olan bir pazar. Bu pazar kurumsallaşamadığı sürece buradaki fırsat kurumsal olmayan kanallara kayacak. Özellikle 2000 yılında binek otomobil satışlarında yaşanan 466 bin adetlik rekor satıştan sonra gelen ekonomik krizlerin etkisi ile yeni otomobil pazarı yüzde 80’ler civarında daraldı. Bu oyuncuların pazara girmesinin en önemli tetikleyici unsuru da bu gelişme oldu.  
 
İkinci el oto pazarı Amerika, Japonya, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerde çok daha önceden kurumsallaşmıştı. Özellikle otomotiv endüstrileri gelişmiş olan ülkelerde Türkiye’ye oranla daha kurumsal bir platform mevcut. Zaten bu gibi ülkelerdeki satılan her yeni araca karşılık el değiştiren ikinci el oranı da Türkiye’ye göre daha yüksek.”  
 
TALEBİ NELER ETKİLİYOR?  
 
Ersin İkier/Birmot
 
 
Birmot Genel Müdürü Ersin İkier, yeni ve kullanılmış araç talebini etkileyen faktörlerin benzer olduğunu söylüyor ve bu faktörleri şöyle değerlendiriyor:  
 
SATIN ALMA GÜCÜ ETKİLİ Yüksek reel faiz nedeni ile yeni aracın yatırım maliyeti yükselmektedir. Bu, eski aracın bakım onarım masrafından yüksek olmakta ve eski araca talebi artırmaktadır. Türkiye’de kullanılmış araç pazarında talebi daraltan üç ana faktör vardır. Bunlardan ilki satın alma gücüyle ilgilidir. Satın alma gücündeki düşüş düşük gelir seviyesi tüketicinin talebini kısıyor.  
 
FAİZLERDE BELİRLEYİCİ OLUYOR Türkiye’deki reel faizlerin yüksek olması orta gelir seviyesindeki tüketici kesimini olumsuz etkiliyor. Bu da talebin kısılmasına neden oluyor. Yüksek gelir seviyesindeki tüketici kesiminin talebi reel faizin yüksekliği ile doğru orantılı değildir. Örneğin, yüksek reel faiz olduğu halde arazi taşıtları ve üst segment araçların satışları artmaktadır.  
 
İSTİKRARSIZLIK TALEBİ DÜŞÜRÜYOR İstikrarlı piyasa beklentisi de kullanılmış araçlara olan talebi etkiliyor. İstikrarsız büyüyen veya küçülen ekonomi sonucunda iş veya piyasa kaybına neden oluyor. Ayrıca, gelecekte elde edilmesi beklenen gelirin tahminindeki eminsizlikler hane halkı ve iş dünyası bütçesi içinde yeni ve eski araca talebi konjonktürel olarak daraltıyor.  
 
“İKİNCİ EL HAREKETLİ”  
 
Nezih Olcay/Tofaş  
 
İkinci el araç satan kanalların çeşitlendiğini görüyoruz. Hangi neden bu süreci tetiklemiş olabilir?
 
 
İkinci el pazarına ilginin artması, yeni araç satışlarındaki düşüş neticesinde bayilerin araç satışı dışında kâr elde edecekleri diğer alanlara yönelmeye başlamaları ile hız kazandı. Avrupa’da bayi ciroları içindeki ikinci el satışının payı yüzde 20-30 civarında. Türkiye’de bu oran henüz yüzde 5-10’u geçmemektedir.  
 
Diğer taraftan ÖTV yasasından sonra ikinci el alım satımında verginin kaldırılmasıyla talepte bir artış oldu. İnternetin ayrı bir satış kanalı olarak devreye girmesi de trendi arttıran bir unsur haline geldi. Amerika’da ikinci el alıcı ve satıcısını buluşturan pek çok internet sitesi var. Türkiye’de de resimli olarak araçların internette yayınlanması alıcıların ilgisini çekti.  
 
Bu kanallar son dönemdeki satışlardan memnunlar mı?  
 
Kriz sonrası ikinci el araç satışlarında durgunluk yaşandı. Fiyatlar bir süre sabit kaldı. Bunda sadece krizden ötürü alım gücünün azalması değil, araçlarından memnun olanların satmak yerine kullanmaya devam etmeyi tercih etmeleri de etkili oldu. Ayrıca, 2000 yılında pek çok müşteri zaten yeni araç almış ve aracını değiştirmişti. ÖTV yasasıyla birlikte 2002 yılında bir hızlanma oldu.  
 
2002’deki hareketlilik bugün ne durumda?  
 
Son aylarda ikinci el satış adetlerinde bir artış var. Ancak, sıfır araç satışlarındaki hareketlilik tam olarak ikinci ele yansıdı diyemeyiz. Bu yıl ikinci el satışları yeni araçlara göre 1’e 3 oranında gerçekleşiyor.  
 
20 yaşın üzerindeki araçların trafikten çekilmesine yönelik tasarı hazırlanması gündemde. Bu satışlara nasıl bir hareket kazandırır?  
 
Bu tasarı bence hem sıfır hem de ikinci el pazarını oldukça hareketlendirir. 20 yaşın üzerindeki araç sahiplerinin vergi indirimi olsa bile alım gücü açısından yeni araç alımında zorlanabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu kişiler aldıkları araçları ikinci el olarak tekrar satma imkanını düşünebilirler. Aracılarda bu işte devreye girerek eski araçları toplayıp karşılığında yeni araç alacaklara vergi indirimi için bir imkan sunabilirler.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz