Evrenin en karanlık, soğuk ve yaşlı bölgelerinin sırlarını ifşa etmek için şimdiye kadar denenmiş en heyecanlı görevlerden ikisi başlatıldı
Bugüne kadar uzaya fırlatılmış en büyük aynaya sahip olan Herschel, yıldızlar ve galaksiler kadar toz bulutları ile yıldızların etrafında gezegen oluşturan disklerin de nasıl ortaya çıktıklarını araştırmak için elektromanyetik Spektrumun şimdiye kadar haritaları en az çıkarılmış bölgelerini gözlemleyecek. Herschel ayrıca evrenin en ücra köşelerinde su olup olmadığını keşfetmek için bugüne kadar geliştirilmiş en etkili araç olma özelliğine de sahip. Planck ise evrende Big Bang’den (Büyük Patlama) sonra ortalığa yayılan ilk ışık huzmesinden geriye kalan fosil radyasyonundaki minnacık kural dışılıkları haritalandırmak için tasarlanmış. Planck’ın gözlemlenebileceklerin deneysel sınırlarına ulaşabilmesine yetecek derecede bir hassaslığı olacağından evrenin ilk haline dikkatle bakabilecek ve dünya çapında bilim camias› için halen bir yapboz oyunu olma özelliğini sürdüren anlaşılmaz “ışıksız cisim” ile “ışıksız enerji” gibi bileşenlerini araştırabilecek.
Siemens’in katkısı. Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri (SIS), en başından itibaren ESA tarafından yürütülen bu bilimsel mega projenin bir parçası oldu. 1 milyon Euro’luk anlaşma çerçevesinde SIS, uzay mekiğinin yapım ve test aşamasındaki en önemli süreçlerin geliştirilmesinde katkıda bulunduğu kadar merkezi test sistemi için çok amaçlı bileşenlerin geliştirilmesini sağladı. Bunlara ek olarak SIS, görev kontrol sistemi olarak adlandırılan yenilikçi teknolojinin de sağlayıcısı oldu. Bu sistem, Herschel ve Planck'ın uzaydaki görevi boyunca Uzay Kontrol Merkezi'ndeki kontrol ve gözetlemesinde kullanılan ana elementi oluşturmakta. Hercshel ve Planck şu anda kendilerini nihayetinde dünyadan 1,5 milyon kilometre kadar uzaktaki konuma getirecek oldukça uzun ve ince bir yörüngede seyahat ediyor. Her iki uydu da yaklaşık iki ay sonra L2 etrafında güneş ile dünyanın bileşik çekim güçlerinin yerçekimsel bir kararlılık noktası yarattıkları farklı iki yörüngelerinden ilk bilimsel gözlemlerini yapmaya başlayacak. Oraya ulaştıklarında ise güneş, dünya ya da ayın neden olduğu termal veya radyasyon parazitlenmelerine maruz kalmaksızın Herschel, önceden belirlenmişu zay hedeflerini gözlemlerken Planck da uzayın geneli hakkında hiç durmayan bir araştırmayı başlatacak.
20 yıllık çalışmanın sonucu. ESA Bilimsel ve Robotik Keşifler Direktörü David Southwood, “Herschel ile ESA’nın 90’ların ikinci yarısında ilk kızılötesi uzay gözlemleme girişimi olan ISO’nun üstlendiği çığır açıcı araştırmaları kaldığı yerden devam ettirebileceğiz ve zaten şu anda ne yapıyorsak kızıl lötesi astronomi alanında dünya çapındaki bilim camiasının bugüne değin edindiği deneyimin temelleri üzerinde yapıyoruz. Ancak bugün elimizin altında çok daha ileri bir teknoloji var” diyor. ESA’nın Genel Direktörü Jean-Jacques Dordain ise bu ikili fırlatmanın, bu görevlerin hayalini kuran bilim insanlarının, bu uyduları tasarlayan mühendislerin, bunları üreten firmaların ve tüm bu çabaları koordine eden ESA çalışanlarının 20 yıllık yoğun tempolu çalışmalarının sonucu olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Herschel ile Planck, Avrupa’da bugüne kadar üretilmiş en karmaşık bilim uydularıdır. Thales Alenia Space France’ın liderliğinde çalışan ve hem Avrupa hem Amerika’da 15 ülkeden 100’ü aşkın firmanın dahil olduğu endüstriyel bir takım tarafından geliştirilmişlerdir”.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?