Hata olur,tekrarını affetmem

Yöneticilerin,Patronların 'hatalara' yaklaşımları farklı,Ancak tekrarlanan ve kötü niyet taşıyan hatalara tahamül yok.

1.07.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hata olur,tekrarını affetmem
90’LI YILLARDA Garanti Bankası’nın yönetimi, hatalara karşı toleranslı olmasaydı, bugün büyük ihtimalle Türk bankacılık sektörü, Ergun Özen gibi başarılı bir bankacıyı kazanamayacaktı. Garanti Bankası eski genel müdürü Akın Öngör’ün “Benden Sonra Devam” adlı kitabında aktardığı Ergün Özen’e dair aşağıdaki hikaye, gerçekten de tüm yöneticilere tam bir ders niteliğinde:  “Çok yoğun bir günümde Hazine birim müdürü aradı, acil görüşmek
istediğini bildirdi… Nitekim Ergun (Özen) odanın ucunda göründüğünde allak bulaktı… ‘Sizin bilginiz ve onayınız dışında, genel müdür yardımcısının görüş ve onayıyla limitimizin üzerinde pozisyon aldık. Birkaç hafta içinde 2-3 milyon dolar zarara dönüştü. Kapatalım derken şu an 12 milyon dolar zarardayız’ dedi. Yara ağırdı ama Ergun gibi bir yöneticiyi kaybetmek doğru değildi. Zehir gibi bir adamdı. Ergun’u ‘İstifa etmiyorsun. Yaptığınız zararı bana çıkarın. Açıkta kalan pozisyonu çıkarın. Burada kolumuzu keselim çıkalım. Ancak ne yapıp edin, bu zararı çıkaracak başarılı işler yapın. Bu pisliği beraber temizleyeceğiz’ diyerek yatıştırdım. Ayhan Bey’den (Şahenk) randevu aldım. Ben anlattıkça Ayhan Bey’in suratının rengi değişti… ‘Efendim, Ergun Bey istifa etmeye hazır ama geleceği çok parlak. Müsaadenizle Ergun göreve devam etsin’ dedim. ‘O halde sert şekilde uyar, kalsın çalışsın’ dedi. Zarar 12 milyon dolar düzeyindeyken bankacılık deyimiyle kol kesip çıktık”… Şahenk ve Öngör’ün Ergun Özen’in hatasına karşı sergiledikleri tavrın, ne kadar doğru olduğu bugün bankanın geldiği noktadan da aşikar…  İş dünyasında, insanın olduğu her ortamda olduğu gibi hataların olması çok doğal. Ancak yöneticilerin, bu hatalara yaklaşımı oldukça farklı oluyor. Kimileri hataya karşı sıfır toleranslıyken bazı CEO’lar, çalışanlarına ‘Canın sağ olsun’ diyebiliyor. Ancak hatanın ötesinde başarısızlıklara karşı hoşgörü oldukça az. İşte farklı alanlardan üst düzey 15 yöneticinin hata yaklaşımları…

HOŞGÖRÜNÜN SINIRLARI

3M’in efsane CEO’su McKnight’ın dediği gibi “Hatalar her zaman yapılır. Hatayı yapan insan özünde doğruysa yaptığı hata, uzun vadede otoriter bir yönetimden daha riskli olamaz. Başarılı olmak istiyorsan, yaptığın hataları 2’ye katla.” McKnight’ın düşüncelerini destekleyen Türk yöneticilerin sayısı oldukça fazla. Bu isimlerden biri de Logo CEO’su Ali Güven.  Hataya karşı çok toleranslı olan Güven, “Yaklaşımım 'sağlık olsun'dur. Çalıştığım kişilere yüzde 100 güvenirim” diyor. Twigy Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel de Güven’e paralel bir yaklaşım gösteriyor: “Çalıştığım arkadaşlarım hatadan ders çıkarıp bir daha tekrar etmemek için çaba gösteriyorsa söyleyecek bir sözüm olamaz, üzülmemelerini salık veririm. Ancak tabii ki ‘Hata olur, ne olmuş ki?’ yaklaşımını kabul edemem, bu daha fazla hata getirir.” Vepa Group Yönetim Kurulu Başkanı A. Önder Öztarhan’ın düşünceleri de benzer yapıda: “Önce nerede hata yaptığımızı bulmaya çalışırım. Çoğul konuşuyorum çünkü şirketteki tüm kararları ekibimle beraber alırım. Hatanın nedenlerini anladıktan sonra üzerinde çok durmadan ve keşke demeden, hemen telafi etmeye çalışırız.”  Hataya hoşgörü göstermekte zorlanan isimler de yok değil. “Hatalara karşı fazla toleranslı değilim. Ağır rekabet koşullarında hataların maliyetine katlanmak büyük lüks” diyen Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı, bu yöneticilerden biri. Aras Holding Yönetim Kurulu Başkanı Evrim Aras da hatalara tolere edilebilirliği ve yapanın tecrübesi ile doğru orantılı bakıyor. Ama Aras, “Hiç beklemediğiniz kişilerden beklenmeyen hatalar gördüğünüzde kabul etmesi kolay olmuyor” diyor.~

15 yöneticinin hatalar için ne söylediğini görmek için görsele tıklayın


İYİ NİYET ÖNEMLİ

Hata, sözlük tanımı gereği “istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış.” İşte yöneticiler de ancak kötü niyet olmaksızın tecrübe ya da dış etkenler nedeniyle yapılan hatalara hoşgörüyle yaklaşıyor. Ülker Grubu Başkan Yardımcısı Cafer Fındıkoğlu, “Özellikle kötü niyet içermeyen hususlarda, öncelikle uyarıda bulunup kişinin konuya ilişkin gelişmesini sağlayacak eğitici yaklaşımlarda bulunmayı tercih ederim. Kötü niyetle ve vurdumduymazlıkla yapılan hatalara hiç tahammülüm olamaz” diyor. “Eğer çalışan iyi niyetli ve dürüstse elinden geleni yapıyorsa zaten başarı gelir” diyen Ali Güven de kötü niyet, yalancılık, suçu başkasına atma, işi ucundan tutma, işe öncelik vermeme gibi davranışlara tahammül edemiyor. “Bunlara sahip birisiyle 10 dakika bile çalışmam” diyor.
Hatada üzerinde durulan bir önemli kriter daha var: Tekrar etmemek. Alışkanlık haline gelen ve tüm uyarılara rağmen tekrarlanan hatalara karşı hoşgörü gösterilmiyor. Esas Holding Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Kamışlı, “Hatalar��n tekrar edilmemesine önem veririm. Aynı hata iki kereden fazla olursa ilgisizlik ve ciddiyetsizlik olarak kabul ederim” diyor. Fındıkoğlu’na göre de aynı hataların sürdürülmesi ve şirket amaçlarının olumsuz etkilenmesi, kendisini tahammül sınırlarını zorlayacak bir noktaya taşıyor. Çünkü yöneticilerin hemfikir olduğu konu şu: Tekrarlanan hata sistemi etkiliyor ve diğer çalışanlara kötü örnek oluyor. Nortel Netaş Genel Müdürü C. Müjdat Altay, “İkinci kez tekrarlanan hata, artık sistemin ayrılmaz bir parçası olmaya aday. İşte burada daha kararlı davranarak ciddi önlemler almak gerekiyor. Bu hataya izin vermeyecek şekilde gerekli iyileştirmeler yapılır” diyor.

VERİMLİ HATA YAPMAK
Hata yapma oranı yüksek GE, 3M, Apple gibi şirketlere baktığımızda bunların, benzerlerine göre daha yenilikçi ve başarılı olduğunu görüyoruz. “The Innovation Paradox” kitabının yazarlarından Richard Farson’a göre başarılı bir şirket olmak için oldukça hata yapmak gerekiyor. Farson, “New Coke, oldukça maliyetli, utanç verici ve tamamen yanlış bir hataydı. Coca-Cola, New Coke adıyla yola çıktığında, müşterilerine yeni bir ürün sunabilmeyi hedeflemişti. Ama tüketiciler, alıştıkları kolayı istiyordu. CocaCola başarısının sırrının formülünde değil, markasında olduğunu anladı. Önemli olan, verimli hata yapmak… En çok hatayı yapan, kazanıyor” diyor. 
3M Türkiye Genel Müdürü Karim Sarahni de Farson’a katılıyor. Ona göre hata yapmak, aslında “düzeltmek” demek. Bir yanlışlık eseri en çok satan ürünleri post-it’i keşfeden 3M için hatalar, organizasyonu daha ileri götürecek birer “iyileştirme” aracı. Orakçıoğlu da “Çalışma hayatında insanların hata yapmaktan korkarak hareket etmesini sağlarsanız durumu idare etmeye itmiş olursunuz” diyerek bu görüşe katılıyor. Öztarhan da en yıpratıcı hatanın, kararsızlık ve sonucunda kaçan fırsatlar olduğunu vurgulayarak yanlış yapmaktan korkarak ilerlemenin kişiyi çok kararsız ve zamanın gerisinde bıraktığını düşünüyor.  “Hatayı biraz teşvik etmek lazım çünkü hata yapmayan iş de yapamaz” diyen Erhan Kamışlı, kendi yaşadığı deneyimi örnek olarak veriyor: “Hatalar fırsatları da beraberinde getiriyor. Bir çalışanım, yatırımda planladığımızdan pahalı ve büyük bir makine seçerek hata yapmıştı. Planladığımızdan yüzde 40 fazla harcamak durumunda kaldık. Ama sonra anladık ki asıl hatayı eskiden yapıyormuşuz farkında değilmişiz.”

BAŞARISIZLIĞA TOLERANS DÜŞÜK

Hataya bu denli tahammülleri olduğunu belirten bütün bu yöneticiler, önlerine gelen projelerin başarısızlığı söz konusu olduğunda çok da hoşgörülü davranmıyor. Örneğin Müjdat Altay, hatalara karşı toleranslı olmakla başarısızlığı da aynı kefeye koymamak gerektiğini düşünüyor. “Sanırım başarısızlığa tahammül etmek konusunda pek başarılı değilim. Proje sürecinde, tüm ilgili birimler düzenli olarak pek çok kez bir araya geliyor, hatalar henüz sistemin bir parçası olmadan zamanında düzeltilebiliyor” diyor.~
 Aynı şekilde Evrim Aras da başarısızlığı hiç sevmiyor. “100 projenin 100’ünde de başarı beklerim. Özellikle hatanın ucunda müşteri memnuniyetsizliği varsa o zaman hoşgörü limitim düşüyor” diye konuşuyor.
“Makul çerçeveler içerisinde, birkaç projede hata yapılmasının insanın doğasında olduğunu düşünüyorum” diyen Avivasa CEO’su Meral Eredenk de bir projeden beklentilerinin karşılanamamasına tahammül edebiliyor, ancak şirket itibarını sarsacak bir hatayı, başarısızlığı kabullenmesi mümkün değil. “Bu anlamda toleransımın düşük” diye konuşuyor. Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu’da “İlk defa denenen bir iş de hata payını ancak yüzde 5-10’lara kadar çıkarabilirsiniz” diyor.  Wilo Türkiye ve Yakın Doğu Bölgesi Sorumlu Yöneticisi Ercüment Yalçın, konuya farklı bir açıdan bakıyor: “Bazı projeler hiç hata affetmez, sıfır hatayla çalışılması gerekir. Örneğin bir ihale dosyasına haftalarca aylarca çalışır, klasörlerce teklif hazırlarsınız. Çalışanınız ihale komisyonuna verilen bilgi paketlerini mühürsüz verir ve ihaleye giremezsiniz bile… Bu tür başarısızlıkları tolere etmek zordur.”

ÖNEMLİ OLAN DERS ÇIKARMAK

Tüm dünyada büyük şirketler, çalışanlarının yaptıkları hatalardan ders çıkarıyor ve organizasyonlarına eğitimler vererek bu yanlışlıkların başkaları tarafından yapılmasını engellemeye çalışıyor.
Bugün üniversite sonrası iş hayatına atılan pek çok genç, Meral Eredenk’in de vurguladığı gibi “işi işteyken öğreniyor.” Bu yüzden de Eredenk, önemli olanın çalışma hayatında yapılan hatadan ders almak olduğunun altını çiziyor.  Ercüment Yalçın da iş hayatının ileriki yıllarında da hatanın normal karşılanması gerektiğini belirtiyor:
“Sonuçta farklı işyerlerinden geliyoruz; farklı disiplin, kurallar ve stratejiler görüyoruz. Çalışanlarım hata yapabilir, hepsinin o anlamda kredisi vardır. Ama hatanın tekrarı olmasın diye uğraşırım, bu nedenle sürekli eğitimler veririz.”  Hataların başta önlenmesi ve ardından da düzeltilmesi için farklı yöntemler uygulanabiliyor. Dünyada özellikle de hızlı tüketim alanında şirketler, bunun için eş zamanlı yönetim uyguluyor. Farson’un da önerdiği bu yöntemde, bir proje geliştirirken aynı hedefe odaklanan iki ayrı takım oluşturuluyor. Takımlar birbirlerinin hatalarından ders alarak ilerliyor.  Nortel Netaş’tan Müjdat Altay ise hata oranını azaltmak, hatalardan ders alarak sürekli yükselen bir başarı grafiği çizebilmek için süreci iyi planlamak gerektiğini savunuyor.  Altay, “Bir lider olarak çalışanları mutlaka izlemek, analiz etmek ve süreci düzeltici önlemler almak gerekiyor. Başarı yalnızca çarpıcı finansal sonuçlar elde etmekle ölçülmemeli... Biz başarı ve başarısızlığı bir takım halinde yaşamayı öğrendik. Nasıl ki başarılı işlerin tadını hep birlikte çıkarıyorsak, hatalarımızı da elbirliğiyle düzeltmek için takım ruhuyla hareket ediyoruz” diye konuşuyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz