Clara Shih, sosyal medya konusunda
dünyanın önde gelen uzmanlarından
biri… Oxford Üniversitesi’nden mezun
olduktan sonra Google’da kurumsal
stratejide çalıştı. Ardından 2006’da Salesforce.
com’da görev aldı. Facebook için “Faceforce”
olarak bilinen iş aplikasyonunu yarattı. Aplikasyon
o kadar başarılı oldu ki sınıf arkadaşı Steve
Garrity’i Microsoft’tan transfer ederek Hearsay
Social şirketini kurdu. 2011’de ise Starbucks’ın
yönetim kurulu üyesi seçildi. Hearsay Social ile
birçok kurumun sosyal medya hesaplarını yöneten
ve onlara sosyal medyada kılavuzluk yapan
Shih, aynı zamanda sektörde büyük yankı uyandıran
“Sosyal Medya İş Zorunluluğu: İş Modelinizi
Müşteri Odaklı Adapte Etmek” (The Social
Business Imperative: Adapting Your Business
Model to the Always Connected Customer) ve
“Facebook Çağı” (The Facebook Era) adlı kitaplarının
da yazarı.
Shih’e göre bugün sosyal medya konusunda
yapılan en temel hata bu işin sadece bir grup
çalışana delege edilmesi. Özellikle şirket liderlerinin sosyal iş stratejisini kişisel
olarak benimseyip yönetmesi gerektiğini
savunan Shih, sosyal medyaya
stratejik yaklaşanların müşteri
sadakatini, çapraz satışlarını ve
kârlılığını artırdıklarını söylüyor.
Hearsay Social kurucu CEO’su
Clara Shih, şirketini, sosyal medyanın
şirketlerin ticari performanslarındaki
rolünü ve geleceğini şöyle
anlattı:
* Hearsay Social, nasıl bir şirket?
Neler yapıyorsunuz?
Hearsay Socail, yerel sayfalar
yönetim şirketi. Franchise’ları, zincirleri
olan global markaları, direkt
satış organizasyonlarını ya da sigorta
şirketlerini düşünün… Hem çok
globaller hem yereller. Bu şirketlerin
çoğu, inanılmaz sayıda yerel
mağazalara sahip. Hearsay Social,
bu tip şirketlerin sosyal medya sayfa
içeriklerini sağlıyor. Bu sayfalardan
alışveriş yapmayı mümkün kılıyoruz, videolar
koyulmasını sağlıyoruz. Facebook, Twitter,
LinkedIn gibi sosyal medya hesaplarını yönetiyoruz.
Lokal olarak bunu yönetmek çarpan etkisiyle
geri dönüyor.
* Sosyal iş nasıl gelişti? Bugün şirketler bu
alanda neler yapıyor?
Marc Adreessen’ın güzel bir lafı var: “Software,
dünyayı yiyor.” 90’larda yaşadığımız dünyayla
şimdiki dünyaya bakalım. Biz bir balonun
içinde miyiz? Tüm bunlar abartılıyor mu? Eğer ki
teknoloji şirketleri geleneksel şirketlerin payını
alıyorsa evet, software dünyayı yiyor diyebiliriz.
Her ama her şirketin teknoloji işinde olması gerekiyor.
2015’teki rakamlara göre milenyum jenerasyonunun
yüzde 87’sinin cep telefonu var.
Sosyal medya e-postayı geçerek birinci internet
aktivitesi oldu. Ortalama bir Amerikalı her gün 6
saatini sosyal medya, mobil ve dijitalde geçiriyor.
Müşteri tarafından bakarsak, mobil araçlarımızla
dünyanın her yerinde insanlar dijitalle ilgileniyor.
Şirketler de teknolojiyi kullanarak verimliliğe
ulaşmak istiyor.