Antalya'da kentsel dönüşüm süreci diğer büyükşehirlerden daha farklı algılanıyor. Bu nedenle kentte diğer büyükşehirlerdeki gibi çok sayıda kentsel dönüşüm alanı ilan edilmedi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, "Antalya 1 'inci derece deprem riski altında bulunmuyor. Gecekondulaşma olgusu kentin tümünü içerecek boyutta gelişmedi. Antalya kamuoyunda da kentsel dönüşüme karşı direnç var" diyor. Antalya’da kentsel dönüşüm süreci diğer büyükşehirlerden daha farklı algılanıyor. Bu nedenle diğer büyükşehirlerdeki gibi çok sayıda kentsel dönüşüm alanı ilan edilmedi. Bunun çeşitli sebepleri var. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof, Dr. Mustafa Akaydın, en öncelikli nedeni şöyle açıklıyor: “Antalya,
İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa gibi 1’inci derece deprem riski altında bulunmuyor. Antalya’da gecekondulaşma olgusu kentin tümünü içerecek boyutta gelişmedi. Antalya kamuoyuna hakim olan ‘Kentsel dönüşüm süreci eşittir TOKİ’leşme süreci’ algısı ve bu süreç içinde de mülkiyet haklarına yönelik kayıplar yaşanabileceği kaygısından kaynaklı direnç var.” Antalya’da bugüne kadar biri TOKİ-Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Hal Alanı Güneş mahallesi olmak üzere Yüksekalan ve Kepez-Santral mahalleleri kentsel dönüşüm alanı ilan edildi.
Bu dönüşüm alanlarından Yüksekalan Mahallesi imarlı olmasına rağmen kent merkezinde çöküntü alanı niteliğindeki bir bölgenin kentsel iyileştirilmesi hedeflendi. Kepez-Santral mahallere kentsel dönüşüm alanı ise “Yerinde Yeniden Yerleşim Projesi” adı altında yaklaşık 154 hektarlık bir alanda 3.100 hak sahibini kapsayan ülkemizin sayılı kentsel dönüşüm projelerinden biri durumunda. Antalya’da kentsel dönüşüm çalışmaları devam ederken Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın sorularımızı şöyle yanıtladı:
Antalya’nın afet riski bakımından en riskli bölgeleri nereleri?
Antalya, afet riski açısından son derece hassas zeminler üzerinde kurulu. Kentin yeraltında karstik boşluklar bulunuyor. Bu karstik boşluklar, yeraltı suları ve kıyıda deniz suyu ile aşınarak eriyor. En ufak bir sarsıntıda çökme, kayma tehlikesi söz konusu.~
Traverten zeminin karstik boşlukların en fazla bulunduğu tahmin edilen alanda, yani kent merkezinde, Antalya kentinin en yoğun ve en eski yapı stoğu bulunuyor. Bu yapılar, 70’li yıllarda yapılmış olduklarından, 2000 yılından sonra uygulanmaya başlanan Yapı Denetim Kanunu’na tabi olarak yapılmadı. Ayrıca bu yapılar, Antalya kentinin iklim özelliklerinden dolayı korozyona uğruyor.
Kentsel dönüşüm Antalya’ya ne getirecek? Kentsel dönüşüm tamamlandığında yeni Antalya nasıl görünecek?
16 Mayıs 2012 tarihinde Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, yürürlüğe girdi. Kanun afet riski altındaki alanlarla bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemeyi amaçlıyor. Riskli yapı ve riskli alanların tespit edilmesi ve güvenli yaşam alanları oluşturma görevi de büyükşehir belediyeleri bulunan kentlerde büyükşehir belediyelerine verildi.
Kentin ilk yerleşim yerlerinde yer alan yapıların yüzde 80’inden fazlası 1999 yılı öncesinde yapıldı. Türkiye deprem bölgeleri haritası ise en son 1997 yılında güncellenmişti. Bu güncellemenin öncesinde Antalya 4’üncü derece deprem bölgesinde yer almaktayken yapılan güncellemeyle kentin tamamına yakın bir bölümü 2’nci derece deprem bölgesi olarak yeniden tanımlandı. Doğal olarak bu tarihten önce yapılan yapılar, 2’nci derece deprem bölgesinin gerektirdiği statik hesap kurallarına göre projelendirilmedi. Ayrıca 1999 yılında yapıların tasarımında kullanılan deprem yönetmeliği değiştirildi. Bu değişiklik öncesinde yapılan yapıların çoğunlukla yeni deprem yönetmeliğinin performans hedeflerini karşılamadığı görülüyor.
Antalya’da kentsel dönüşüm projeleri ne durumda?
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Kepez-Santral mahalleleri kentsel dönüşüm alanı “Yerinde Yeniden Yerleşim Projesi”ni 2009 yılında fiilen başlattı. Söz konusu dönüşüm projesinin tamamı belediye mülkiyetinde olan 154 hektarlık alanda yaklaşık 14 bin vatandaşı ilgilendiriyor.
Proje ülkemizde örneği pek az olan mutlak halk katılımı ile elde edilen bir proje konumunda. Projenin başlangıç aşamasından sonuçlanma aşamasına kadar olan süreçte halkın mutlak katılımı temel hedef olarak ortaya kondu. Bu bağlamda her iki mahalleden halkın temsilcilerini seçmesi sonucunda sırasıyla 76 kişilik Halk Meclisi, Mahalle Temsilcileri Komitesi ve karar kurulu oluşturuldu.~
Yerinde danışma ve koordinasyon bürosu açıldı. İnternet portali oluşturuldu. Mahallede 4 çalıştay ve sayısız halk bilgilendirme toplantıları yapıldı. Hazırlanan alternatif projeler kapsamında vatandaşın arsa tapusu ya da belediye tarafından üretilecek olan konutları tercih edip etmediğine dair referandum gerçekleştirildi. Yapılan referanduma yaklaşık 2.900 hak sahibi katıldı. Hak sahiplerinin yüzde 97’si arsa tapusu talebinde bulundu. Bu doğrultuda hazırlanan planlar Antalya Büyükşehir Meclisi’nce onaylandı. 2013 yılı ilk yarısında bölgedeki 3.000’i aşkın hak sahibinin tapularının verilmesi hedefleniyor. Bir diğer kentsel dönüşüm alanı olan Yüksekalan Mahallesi’ne ilişkin olarak 4 alternatif konsept proje oluşturuldu. Bu alternatif projeler üzerinden çalışmalar şu aşamada sürdürülüyor.
“KENTSEL DÖNÜŞÜMDE İYİ NİYET ÖNEMLİ”
ESKİMİŞ KENT
DOKUSU Antalya’nın eskimiş kent dokusu, dar cadde ve sokakları, iklim ve denizle ilişkilendirilmemiş planlama anlayışı nedeniyle ulaşım, erişim ve altyapı ve sosyal donatı eksikliği yoğun olarak hissediliyor. Bu bağlamda kentsel dönüşüm, bir kentsel yenileme aracı olarak, akıllıca ve iyi niyetli olarak kullanıldığında Antalya kenti için sonuçları çok iyi olacak. BÜYÜK FIRSAT
Kentsel dönüşümü kenti gençleştirmek, iyileştirmek için bir fırsat olarak kullanırsak gerek kentliler için daha yaşanılır bir kent, gerek kenti ziyaret eden milyonlarca turist için tekrar ziyaret edilecek bir kent ortaya çıkar. Kentsel dönüşüm rant odaklı kullanıldığında, sermayenin girmesi ile yerleşik halkın gönderilmesi yani el değiştirme; kent halkı için sosyal ve psikolojik anlamda memnuniyetsizlik; kent için de işlevsizlik, sahipsizleşme, köhneleşme ve fiziksel ve ekonomik çöküntü gibi sonuçlar doğurur.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?