Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSIAD) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Keskin sorulamızı yanıtladı.
Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSIAD) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Keskin, geçmişte usta-çırak ilişkisine dayalı bir Ostim'in bugün artık dönüşüm ve değişim içinde olduğunu söylüyor. Dünyanın her yerinde Ostim'de üretilen ürünlerin kullanılabildiğini dile getiren Keskin, özellikle 2023'te Ostim'li KOBI'lerin savunma sanayinin gelişmesinde motor sektör olarak işlevini yerine getirmek istediğini vurguluyor.
KOBİ’lerin 2023 yılına bakış açısı nedir?
- Ostim, Ankara açısından çok önemli bir istihdam kaynağı olmuştur. Atölyeler fabrikaya dönüşmektedir. Bilindiği gibi, 2023 vizyonunda Ankara’nın savunma sanayinin başkenti olması öngörülmektedir. Ankara, yetişmiş insan gücü, gelişmiş devlet ve özel üniversiteleri, bürokrasinin Ankara’da olması gibi pek çok avantajı barındırdığı için savunma sanayine başkentlik yapacak niteliklere de sahiptir. Ostim’li KOBİ’ler, 2023 Ankara vizyonuna uygun şekilde savunma sanayinin birer parçası olmak arzusundadır. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de savunma sektörü, sanayinin gelişmesinde motor sektör işlevini yerine getirmektedir Bu vesile ile Ostim’in sanayisinin de ilerleme kaydedeceğine inanıyoruz. Aselsan, TAI, FNSS, Havelsan ve Roketsan gibi savunma sanayisindeki ana aktörlerin Ankara’da bulunması nedeniyle ana sanayiye alt tedarikçi olarak çalışan Ostim firmaları, iş hacimlerini artıracak, kalite anlayışlarını da değiştireceklerdir. Ostim, 2023 yılında halen yürütülmekte olan kümelenme çalışmalarını başarıyla tamamlamak istemektedir. Organize sanayi bölgemizin savunma sanayi, yenilenebilir enerji ve çevre teknolojileri, medikal sanayi, iş ve inşaat makineleri sektörü olmak üzere 4 sektörde başlattığı kümelenme çalışmaları, atölyelerden fabrikalara geçiş yapan Ostim’i rekabet açısından daha ileriye taşıyacaktır. Ostim’deki işletmeler, Cumhuriyet’in 100. yılında yerli ürünlerle ilgili olumsuz imajı tamamen yok etmek gibi bir istek ve kararlılığa da sahiptir. Bu nedenle otomotiv, savunma sanayi, raylı sistemler başta olmak üzere hükümetin son yıllarda hızlandırdığı yerlileştirme projelerinin aktörü olmak istemektedir.
2023 yılına kadar konulan hedefler nelerdir? Organize sanayi bölgesi ve şirketler 2023 yılındaki hedeflere ulaşmak için neler yapmayı planlıyorlar?
- Bizim en büyük hedefimiz özellikle ithalatı frenleyici üretim yapmak, ürün kalitesini ve değerini artırmak, katma değeri yüksek ürünleri üretebilmek, 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin ana oyuncularından biri olmak, rekabetçi yanlarımızı güçlendirmek ve sürdürülebilir bir rekabeti yakalamaktır. Bu hedef, aslında Türkiye’nin hedefidir. Nitekim, Sanayi Strateji Belgesi’nde sanayi stratejisinin amacı “Türk Sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir yapıya dönüşümü hızlandırmak” olarak ifade edilmiştir. Bu vizyona ve genel amaca yönelik olarak, orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki paylarının arttırılması, düşük teknolojili sektörlerden katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması ve becerilerini sürekli geliştirebilen şirketlerin ekonomideki ağırlıklarının arttırılması şeklinde üç temel stratejik hedef tespit edilmiştir.
KOBİ’lerin bu hedeflere ulaşması için hükümetten beklentileri nelerdir?
- Her şeyin küreselleştiği bir dünyada, KOBİ’ler de eskinin kalıplaşmış anlayış ve yöntemlerinin dışına çıkmak zorundadır. Çağımız nanoteknoloji çağıdır, genetik bilimlerin insan aklını zorladığı bir çağdır. Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisidir ama rekabetçilik sıralamasında 61., inovasyonda ise 67. sıradadır. Bu tablo Türkiye’nin KOBİ’lerini rekabetçi yapamadığını göstermektedir. Kaldı ki, Türkiye büyümektedir, hatta Çin’den sonra ekonomisi en hızlı büyüyen ikinci ülke konumundadır ama büyüme ve rekabet sürdürülebilir nitelik taşımalıdır. Konjonktürel nedenlere dayalı iyileşmeler moral yükseltse de büyümenin, rekabetin, kalkınmanın istikrarlı olması gerekir. Bunun için devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler arasında irade ve güçlü bir işbirliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?